BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

11 Mayıs 2012 Basın Özeti

Suriye'nin başkenti Şam'daki kanlı saldırılar, Yunanistan'da koalisyon hükümeti umudu, Hollande'un Almanya'ya AB Mali Anlaşması resti, Seyfülislam Kaddafi'nin ölüm emri kayıtları ve Lorca'yı öldüren gecikme

Abone ol

İngiltere basını Suriye'nin başkenti Şam'da 55 kişinin ölümüne, 400 kişinin de yaralanmasına yol açan çifte intihar saldırısına geniş yer ayırıyor.

Independent, saldırıyla ilgili haberine, "Şam'daki çifte patlama çok sayıda ölüme yol açarken, barış umutları da parçalandı" başlığını atmış.

Gazete patlamaların ardından Suriye hükümeti ve muhaliflerin birbirlerini suçlamaya başladığını söylüyor.

Independent muhaliflerin uzun süredir, rejimin azalan desteği arttırmak ve muhalefeti karalamak için bu tür saldırılar düzenlendiğini savunduğunu hatırlatıyor.

'Rejimin işi olduğuna inanmak zor'

Gazete muhaliflerin dün de benzer bir söylem benimsediğini belirtiyor.

Ancak uzmanların, muhalefetin bu iddialarından giderek şüphe duymaya başladığı vurgulanıyor.

Haberde görüşlerine yer verilen Suriye uzmanı James Denselow, "Bunun güvenlik güçlerinin işi olduğuna inanmak zor" diyor.

Denselow "Suriye'deki silahlı muhalefet giderek çeşitleniyor. Irak ve Lübnan'da yakın geçmişte yaşananlar da, bu tür saldırıları düzenleyecek kabiliyeti edinmenin çok zor olmadığı anlamına geliyor" diye de ekliyor.

Suriye kendisinden kurtarılmalı

Times'ın Dış Haberler Editörü Richard Beeston da, kaleme aldığı analizde Suriye'nin geleceği adına karamsar bir tablo çiziyor. Dikkat çeken satırlar şöyle;

"Şimdi Suriye'de olanlar konusunda bir tür kaçınılmazlık duygusu var. Birleşmiş Milletler gözlemci ekibi, olmayan bir ateşkesi uygulamaya çalışıyor. Birleşmiş Milletler'in 300 isteksiz gözlemci ülkeye gelene dek Suriye'de kalması başarı olur. Ateş gücü üstünlüğü olmayan ve uluslararası toplum tarafından büyük ölçüde terk edilen muhalif unsurlar, terör taktiklerine başvuruyor ve bu kesimlere silah akışı sürüyor. Bu silahların bir kısmı yakalandı ama bir kısmı da büyük ihtimalle ellerine geçti. Öte yandan Cumhurbaşkanı Beşar Esad başlıca müttefiki İran'ın sağladığı para ve silahlarla destekleniyor. Rusya ve Çin de diplomatik destek veriyor. Suriye'de iç savaş kapıda. Tüm büyük şehirlerde çatışmalar artacak. Binlerce mülteci daha Türkiye, Lübnan ve Ürdün'e kaçacak. Şimdi dünyanın önünde bir seçim var. Ya oturup, felaket izlenecek. Ya da Suriye'yi kendisinden kurtarmak için anlamlı bir girişimde bulunulacak."

Yunanistan'da koalisyon umudu


Financial Times, Yunanistan'daki hükümet arayışlarında Pasok lideri Evangelos Venizelos'un, solcu Demokratik Sol partisiyle yaptığı görüşmelerde bir koalisyon hükümeti kurulması umutlarının arttığını yazıyor.

Gazete Demokratik Sol'un, Pasok ve olası koalisyonda yer alacak Yeni Demokrasi Partisi'yle işbirliği yapmama konusundaki muhalefetini yumuşattığını belirtiyor.

Haberde, Pasok, Yeni Demokrasi ve Demokratik Sol'un, toplam 168 milletvekiliyle, 300 sandalyeli parlamentoda hükümet kuracak çoğunluğu elde edebileceği söyleniyor.

Bir Pasok milletvekilinin de, bu hükümetin Avrupa Parlamentosu seçimlerinin yapılacağı 2014 ortalarına dek yaşayabileceği, o zamana kadar da ülke ekonomisinin toparlanma yoluna girebileceği yönündeki sözlerine de yer veriliyor.

Daily Telegraph'ta da, geçen hafta Fransa Cumhurbaşkanlığına seçilen sosyalist aday Francois Hollande'un, gerekirse Avrupa Birliği'nin mali anlaşmasını bloke edebileceği belirtiliyor.

Hollande anlaşmada değişiklikler yapılmasını ve ekonomik büyümeye daha çok odaklanılmasını istiyor.

Hollande'un partisinden rest

Haberde, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in ise Fransa'ya, "Bütçe açıklarını kapatmak için kesinti yapmaktan başka çare yok" dediği kaydediliyor.

Ancak, Sosyalist Parti'nin Sözcüsü Benoit Hamon, kemer sıkma politikasının mali krize çare olamadığını söylüyor.

Hollande'un bu konudaki "güç denemesini" kazanmaya kararlı olduğunu söyleyen Hamon, "Angela Merkel kendi tutumunu savunuyor. Ama Fransız halkının iradesini görmezden gelemez. Anlaşmada hiçbir şey değişmezse, parlamento onayına sunulmaz" diyor.

Kaddafi'nin ölüm emri kaydı

Times, devrik Libya lideri Albay Muammer Kaddafi'nin oğlu Seyfülislam Kaddafi'nin, muhaliflerin öldürülmesi emri verildiğinin kanıtlandığını yazıyor.

Gazete, 'Bir dönem Libya'nın Batı'daki kabul edilebilir yüzüydü' diye tanımladığı Seyfülislam Kaddafi'nin isyanın ilk günlerinde kaydedilen telefon konuşmalarında rejim muhalifi olduğundan şüphelenilenlerin öldürülmesi talimatı verdiğini belirtiyor.

El Cezire Televizyonu'nda yayınlanan bant kayıtlarından birinde, "Tobruk'taki Cebal Abdül Nasır Üssü'yle ilgilenin. Komutanı bir hain ve uçakları var. Dikkatli olun" deniyor. Seyfülislam Kaddafi ise, "Onları öldürmek için adam yollayacağız. Elinde adam varsa, sadece on adam bile olsa Tobruk'a yolla ve onları öldür." karşılığını veriyor.

Haberde, söz konusu hava üssünün bu konuşmadan birkaç gün sonra isyancıların eline geçtiği hatırlatılıyor.

Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Luis Morena Ocampo da, şu anda Libya'da tutulan Seyfülislam Kaddafi'nin, kendi mahkemelerinde yargılanması durumunda, bu telefon görüşmesi kayıtlarının önemli bir kanıt olacağını söylüyor.

Lorca'yı öldüren gecikme

Daily Telegraph, İspanyol solcu şair ve oyun yazarı Federico Garcia Lorca'nın ölümüyle ilgili yeni bilgiler ortaya çıktığını yazıyor.

Haberde, açık eşcinsel şairin sevgilisi Juan Ramirez de Lucas ile birlikte kaçabilmek için İspanya'dan ayrılışını geciktirdiği ve bu gecikmenin hayatına mal olduğu belirtiliyor.

Lorca'yla ilişkisini gizli tutan Juan Ramirez de Lucas'ın günlüklerine göre, ikili İspanya'yı birlikte terk etmeye karar verdi. Aileleriyle vedalaşmak için memleketlerine döndüler. Ancak Ramirez, babasının seyahat için gereken vermemesi üzerine gecikti.

Bu yüzden Lorca, Franco'nun 1936'daki darbesinden önce İspanya'dan kaçamadı.

Ailesinin Granada'daki evine gitmesinden bir ay sonra da, Franco'nın adamlarının idam mangası önünde can verdi.