BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53
HABER /  GÜNCEL

10 Eylül İngiltere Basın Özeti

Birleşik Krallık Başbakanı David Cameron'dan İskoçlara çağrı: Ailemizi parçalamayın. Independent'ın Orta Doğu muhabiri Partick Cockburn'e göre, ABD bölgede iki cephede savaşıyor. Financial Times ise "Türkiye internet üzerinde kontrolü artırıyor" diyor.

Abone ol

Bugünkü İngiliz gazetelerinin tümünün manşetlerinde yine İskoçya'da 18 Eylül'de yapılacak bağımsızlık referandumu ile ilgili haberler ve yorumlar var.

Referandumda seçmenlere "İskoçya bağımsız bir ülke olmalı mı?" sorulacak. Çıkacak sonuca göre İskoçya; İngiltere, Galler ve Kuzey İrlanda ile birlikte oluşturduğu Birleşik Krallık'tan ayrılarak bağımsızlığını ilan edebilecek.

Daily Mail gazetesinin bugünkü manşeti "Ailemizi parçalamayın".

Bu çağrıyı yapan ise Başbakan David Cameron. Cameron Daily Mail için bir yazı kaleme almış. Yazının başlığı, "Birliğimiz çok değerli. Onu parçalamayın".

Cameron yazısında İskoçya halkına duygusal bir dille referandumda "Hayır" oyu kullanarak Birleşik Krallık'tan ayrılmamaları çağrısı yapıyor. Ülkenin diğer kesimlerinin kesinlikle İskoçya'nın Birleşik Krallık'ta kalmasından yana olduğunun da altını çiziyor.

Başbakanın yazısında bir de uyarısı var İskoçlara. "Eğer Birleşik Krallık dağılırsa, ebediyen dağılmış olacaktır" diyor Cameron.

Daily Mail gazetesi ise Başbakanın sonunda tutkulu bir şekilde tartışmaya katıldığı yorumunu yapmış.

Daily Telegraph'ın manşeti ise "Cameron'ın İskoçlardan ricası: Bizimle kalın".

Gazete Başbakanın, İskoçya'nın bağımsızlığının, "gelecek nesilleri cezalandıracak tehlikeli bir girişim" olacağı uyarısında bulunduğunu aktarıyor.

Kraliçe'den 'Tarafsızım' vurgusu

Times gazetesinin manşeti ise "Kraliçe beni bu tartışmaya çekmeyin diyor".

Hem iktidarın büyük ortağı Muhafazakar Parti'den, hem de ana muhalefetteki İşçi Partisi'nden bazı milletvekilleri Kraliçe 2. Elizabeth'den, gelişmelere müdahale ederek Birleşik Krallık'ı bir arada tutmaya yönelik çabalara bulunmasını istemişlerdi.

Buckingham Sarayı'ndan dün yapılan açıklamada ise Kraliçe'nin "tarafsızlığına" atıf yapılıyordu. Açıklamada şu ifade de vardı:

"Kraliçe'nin referandumun sonucunu etkilemek istediğine yönelik herhangi bir ima kesinlikle yanlıştır. Majesteleri, net bir şekilde bu konuda kararın İskoçya halkına ait olduğu görüşündedir."

Times, siyasetçilere yönelik "Kraliçe'yi bu tartışmaya çekmeyin" uyarısının daha önce benzeri olmadığını vurguluyor.

Gazeteye göre bu "olağandışı ve güçlü" açıklama, yapılan çağrıların Kraliyet Ailesi'ni ne kadar öfkelendirdiğini gösteriyor.

"Gelinen noktadan İşçi Partisi sorumlu"

İskoçya'nın bağımsızlığı ile ilgili tartışmalara katılan son kişi ise Times için bir yazı kaleme alan eski başbakanlardan Sir John Major. Yazının başlığı "İşçi Partisi'nin öldürücü mirası Birlik'i tehlikeye attı".

Muhafazakar Major bugün gelinen noktadan eski İşçi Partisi hükümetini sorumlu tutuyor.

İşçi Partisi 1997'de iktidara gelmesinin ardından İskoçya'ya ve Galler'e özerlik vermişti. Major ise kendisinin o dönem özerkliğine, ayrılığa giden bir yol olduğu için karşı çıktığını hatırlatıyor.

Eski başbakana göre İskoçya'nın bağımsızlığını ilan etmesi halinde Birleşik Krallık'ın kalanının Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılma ve Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ndeki sandalyesini kaybetme riski artacak.

Birleşik Krallık halen Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Fransa, Rusya ve Çin Halk Cumhuriyet ile birlikte Konsey'in veto hakkına sahip beş daimi üyesinden biri.

Diğer İngiliz gazetelerinden Guardian manşetinde ülkenin en büyük üç partisinin liderlerinin bugün İskoçya'ya giderek referandumdan "Hayır" oyu çıkması için kampanya yürüteceklerini duyuruyor.

Gazetenin yazarlarından George Monbiot ise İskoçya'nın bağımsızlığından yana. Monbiot referandumdan böylesi bir sonuç çıkmasının en etkili gücü açığa çıkaracağı görüşünde.

"İskoçlara, korkaklık siyasetine boyun eğmeye devam etmeleri için yalvarmayın...Bağımsızlık, Birleşik Krallık çapında yenilikçi tüm hareketleri canlandıracaktır" diyor Monbiot.

"Britanya anayasa krizi ile yüz yüze"

Independent'ın manşeti ise "Britanya önümüzdeki seçimde anayasa krizi ile yüz yüze".

Gazete tüm kamuoyu yoklamalarının ortalama sonucuna göre bugün seçime gidilmesi halinde İşçi Partisi'nin Parlamento'nun alt kanadı olan Avam Kamarası'nda 32 sandalye ile çoğunluğu sağlayacağını, İskoçya'nın bağımsızlığı halinde ise hibir partinin çoğunluğu sağlayamaycağını belirtiyor.

Financial Times da "Yatırımcıları İskoçya'dan paralarını çekiyor" manşetiyle çıkmış bugün.

Gazete referandumdan "Evet" sonucu çıkması ihtimaline yönelik kaygıların artmasının ardından milyonlarca sterlinin İskoç bankalarından çekildiğini duyuruyor.

Financial Times'ın bildirdiği bir diğer gelişme de, son dönemde yapılan konut sözleşmelerine İskoçya'nın bağımsızlığı halinde şartların değişebileceğine yönelik "özel maddeler" eklenmesi.

İngiltere Merkez Bankası Başkanı Marck Carney de dün yaptığı son açıklamada bağımsız bir İskoçya ile Bileşik Krallık'ın kalanı arasında mali bir birliğin uygun olmayacağı uyarısında bulunmuştu.

"Amerika'nın iki cephede savaşı"

ABD Başkanı Barack Obama ülkesinin Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütüne karşı yeni stratejisini TSİ 04.00'de açıklayacak.

Independent'ın tecrübeli Orta Doğu muhabiri Patrick Cockburn'ün bugünkü haber/analizinin başlığı, "Amerika'nın iki cephede savaşı".

Cockburn, IŞİD'le mücadele peşinde Obama'nın, vahşi iç savaşlara dahil olduğunu ve karmaşık mezhep ve etnik sorunlar içinde taraflar seçerek riskler aldığını vurguluyor.

Yazıya eşlik eden haritada ise Suriye ve Irak'ta savaşan gruplar şöyle sıralanmış: PKK, Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Demokratik Birlik Partisi (PYD), İslam Devleti, İslam Ordusu, Nusra Cephesi, Özgür Suriye Ordusu, Suriye ordusu, Irak ordusu, Bedir Tugayları.

PKK'nın Türkiye'deki saldırıları yüzünden AB ve ABD tarafından "terör örgütü" olarak görüldüğü ancak mensuplarının Suriye ve Irak'taki en etkin savaşçılar arasında olduğu belirtilmiş.

Cockburn'ün yazısı ise "ABD'nin IŞİD'le mücadele kapsamında istemeden de olsa Irak ve Suriye'deki iç savaşlara angaje olduğu" tespitiyle başlıyor.

Washington, Irak'ta Haydar El Abadi'nin başbakanlığında daha kapsayıcı bir hükümetin kurulmasından memnun.

Ancak Cockburn'e konuşan eski Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin danışmanı Kamran Karadaghi Kürtlerin temel taleplerinin hala yerine getirilmediğini söylemiş. Kürtlerin petrollerine satmasına, Kerkük'ün geleceğine ve merkezi hükümetin Irak'ın petrol gelirlerinden Kürtlere pay aktarmasına yönelik talepler bunlar...

Cockburn, Irak'ta yeni hükümetin bu şartlarda sadece "biraz daha" kapsayıcı olabileceğini vurguluyor.

Independent muhabirine göre Sünnilerin mezhep dayanışması nedeniyle IŞİD'i Irak'ta yenmek daha zor olacak ancak Irak nüfusunun sadece yüzde 20'si Sünni. Suriye'de ise bu oran en az yüzde 60.

Cockburn de IŞİD güçlerinin hızla ilerledikleri Suriye'nin yüzde 35'ini kontrol ettiklerini, savaştan önce ülkenin en büyük kenti olan Halep'ten sadece 30 mil (yaklaşık 48 kilometre) uzakta olduklarını belirtiyor.

Yazıdan bazı satırlar şöyle:

"ABD ve müttefikleri büyük bir ikilemle yüz yüze. Üstelik bunun nedeni de yine büyük oranda, izledikleri politikalar. 2011'den bu yana Washington'un politikası Beşar Esad'ı değiştirmek üzerine kuruluydu. Ancak Esad karşıtları arasında artık baskın güç, IŞİD.

"ABD ve bölgede Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt ve Türkiye liderliğindeki Sünni müttefikleri Esad'ı zayıflatmayı amaçladılar ama pratikte IŞİD'e yardımcı oldular. Ankara 560 mil (yaklaşık 900 kilometre) uzunluğundaki Türkiye-Suriye sınırını cihatçılara aştı, 12 bin yabancı isyancılara katıldı, bunların çoğu IŞİD'in saflarına geçti. ABD şimdi can havli ile Türkiye'yi sınırı daha etkili bir şekilde kapatmaya ikna etmeye çalışıyor. Ancak şu ana kadar başardığı tek şey, yerel rehberlerin sınır geçişlerinde aldıkları ücreti 10 dolardan 25 dolara çıkarmaları oldu."

Cockburn ABD'nin yaşadığı ikilemi de "Obama ABD'nin politikasında bir U dönüşü yaparak Beşar Esad'la müttefik olmak istemiyor. Şam yönetimi, IŞİD'e karşı en büyük silahlı muhalif güç olsa da..." cümlesi ile özetliyor.

Independent muhabiri, Suriye'de IŞİD'e muhalif en önemli güçler de cihatçı olduğundan, ABD'nin son dönemde Özgür Suriye Ordusu'nun yönetimin üstlendiğini ve bu muhalif grubun Türkiye'deki liderlerini by-pass ettiğini belirtiyor.

Cockburn'e göre Washington muhtemelen, Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin ılımlı muhaliflere aktarmalarına izin verdiği silahların IŞİD'in eline geçmesinden kaygılı.

Independent'taki haber/analiz şu tespit ile noktalanmış:

"Sayın Obama, Suriye ve Irak'ta, gerçek hedefleri onunkilerden keskin şekilde farklı olabilen yerel ortaklar üzerinden iş görme politikasının tehlikelerle dolu olduğunun farkına varıyor."

"Türkiye internet üzerinde kontrolü artırıyor"

Financial Times gazetesinin sadece internet sayfasında yer alan bir haberin başlığı ise "Türkiye internet üzerinde kontrolü artıran yasa tasarısını açıkladı".

Gazetenin İstanbul'daki Türkiye muhabiri Daniel Dombey haberinde Türkiye'nin kısa süre önce BM'nin de desteklediği İnternet Yönetimi Forumu'na ev sahipliği yaptığını hatırlatmış.

"Torba Kanun Tasarısı"nda son dakikada yapılan değişikliğe göre kişilerin hangi adreslere girdiği ve ne kadar kaldığına dair bilgiler artık Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nda (TİB) saklanacak.

Financial Times, TİB Başkanı'na "ulusal güvenlik, kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesini önlenmesi" için 4 saat içinde internet sitelerine erişimi engelleme yetkisi verildiğine dikkat çekiyor. Bu durumda engelleme kararı 24 saat içinde mahkemeye sunulacak ve hâkim 48 saat içinde kararını açıklayacak.

Gazeteye konuşan İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Yaman Akdeniz'e göre tasarı Anayasa'ya uygun değil zira TİB gibi tartışmalı bir kuruma ne getireceği belli olmayan bir yetki veriyor.

Haberde TİB'in başında eski Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) görevlisinin olduğu, TİB'in bu yıl Twitter ve YouTube'a erişim yasağı getirdiği, Anayasa Mahkemesi'nin bu yasakları kaldırdığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ise TİB'in yetkilerinin MİT'e devretmesini planladığı yönünde sinyaller verdiği belirtiliyor.

Financial Times'a konuşan adı açıklamayan bir yetkili, "Uzmanlar çok sayıda başka seçenek üzerinde de çalıştı ama bu vatandaşlarımızın haklarını korumunun en iyi formülü bu" diyerek düzenlemeyi savunmuş.

Gazeteye konuşan Princeton Üniversitesi'nden Bilgi Teknolojisi Politika Merkezi'nden Zeynep Tüfekçi'nin görüşleri ise şöyle:

"Bu değişikliği İnternet Yönetimi Forumu'ndan hemen sonra yapmak, dünyaya ve (11. Cumhurbaşkanı Abdullah) Gül'e biz bildiğimiz gibi davranacağız demektir. Bu da Erdoğan'ın yolu ve çok güçlü bir mesaj gibi görünüyor."

Geçen yıl TBMM'den geçen internet yasasında, Gül'ün itirazı üzerine bazı değişiklikler yapılmıştı. TİB'in "internet üzerinde hangi kullanıcının hangi adresi ziyaret ettiği, hangi kişi ile ne zaman ve ne kadar süre ile iletişim kurduğu yönündeki" önemli bilgileri içeren internet trafiğine ilişkin verilere erişmesi için "mahkeme kararı" şartı getirilmişti.

Kamuoyunda "torba tasarı" olarak bilinen İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, sabaha karşı TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi.

Fianancial Times haberinin sonunda ise tasarının yürürlüğe girmesi için nihayetinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın onayının gerektiğini hatırlatmış.