BIST 10.219
DOLAR 32,21
EURO 34,86
ALTIN 2.444,47

Üniversitelerde Eylül/Ekim sendromu da nerden çıktı?

Devlet, Üniversiteler, Yeni sendromlar,Gençler, Aileler,Partiler,Eğitim,Birlik-beraberlik

Üniversiteler yerleştirmeleri yapıldı, bir çok aile ve genc sevinç içinde üniversiteli olmanın zevkini yaşamaya çalışıyor. Bir kısmı da puan yüzünden özel okulları kazanan çocukları için ödeyecekleri ücreti nasıl temin edeceklerinin hesabını yapıyor. Bize de telefonlar geliyor, “senin çevren geniş, bize burs veya indirim konusunda destek olur musun?” diye, elbette elimizden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyoruz.

Bu heyecanı kızım ve oğlumda yaşamıştım. Kızım Bartın’da Peyzaj Mim. 1. sınıfı okumuş, çalışıp puanlarını yükselterek Ankara Üniversitesine geçiş yapmıştı, bitirince de İTÜ de yüksek lisans yapma başarısını göstermişti. Oğlum, daha rahattı, puanları düşüktü, ücreti daha iyi olduğu için İstanbul Ticaret Ün. Endüstri Müh. Okudu. Biz, öğretmen oğlu bir akademisyen/sanatçı olarak, kendimizi zorlayarak çocuklarımızı okutma başarısını göstermiştik. (Benimde başarısızlığım akademik/sanatsal çalışmalara ağırlık verip,yabancı dil barajını aşamamam olmuştu). Oğlum, geçen sene bitirdi. Biliyorum ki, bir çok evde şenlik var bu günlerde.

Ancak, basına yansıyan son haberler, doğru ise eğer bütün aileleri tedirgin etmekte.

Çünkü, bazı yazarlar ve yorumlarda bu haberler artmaya başladı ve Sn. Arınç’ta doğruladı. Önce bu haberi okuyalım:

“Gezi Parkı’nı bahane ederek sokaklara dökülen marjinal gruplar ve onların arkasındaki organizatörler durmuyor. Birçok şehri savaş alanına çeviren olayların bastırılmasının ardından harekete geçen istihbarat birimleri, yeniden canlandırılmak istenen Gezi sürecini deşifre etti. Buna göre, gençleri sokaklara döken organizatörlerin, üniversiteleri Gezinin dinamosu seçtikleri bunun için de yeni eylemler için Eylül ve Ekim aylarında harekete geçmek için organizasyonlar yaptıkları ifade edildi. Parklarda forumlar düzenleyen Gezi organizatörlerinin gençler arasından yeni organizatörler çıkararak daha geniş kitleleri kontrol altına alma niyetinde oldukları tespit edildi. Başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın yanı sıra AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz’a da bilgiler verildi.İstihbarat birimleri, statlar ve üniversitelerde bulunan geniş halk kitlelerinin hedef alınabileceği tespitini yaparak, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’a yönelik de bilgilendirmede bulundu. Öte yandan eğitim öğretim yılının açılmasının ardından özellikle üniversite kayıt dönemlerinde öğrenci velileri ile irtibata geçileceği ve onlara hem terörizm ve marjinal grupların yaratacağı tehlikeler hem de Gezi süreci ile ilgili bilgiler verileceği öğrenildi. Yaz ayları nedeniyle çok sayıda gençlik kampı düzenleyen ve kıyı bölgelerinde çadırda konaklama şeklinde süren kamplarda Gezi eğitimi verildiği tespit edildi. Yasa dışı sol örgütlerin organize ettiği kamplarda sokak olayları ve olayların yönlendirilmesi üzerine eğitim veriliyor.” ()

Birde başlıklara bakalım;

“Eylüle dikkat…

İsyan…

Sonbahar senaryoları…

Eylül- Ekimde yeni olaylar tertipleniyor…

Gezi ruhu Ekimde canlandırılmaya çalışılıyor…

Alevi yurttaşlar oyuna çekilmeye çalışılıyor…”

Siz bu yazıları okuyunca ne düşünürsünüz?..

Bir de çocuğunuz üniversitede okuyor veya yeni kazanmış  ise!..

Zaten üniversitelerde kayıt döneminde –marjinaller dahil- bütün kuruluşlar, Rektörlüklerin izniyle; bayrakları, yayınları, broşürleri ile boy gösterip,öğrencileri kazanmaya çalışıyorlar.

Ancak yukarıdaki haber bunun da ötesinde ülkenin huzuruna yönelik gözüküyor.

Eğer doğru ise, bu istihbarat, bütün partilere verilmeli, birlik olunmalı, destek verilmeyeceği ilan edilmeli…

Bana göre, bu haberlerin alenen basında yer alması da doğru değil, sessizce operasyonlarla iş halledilmeli, engellenmeli…

Elbette yetkililer gereken önlemleri alacaklardır…

Biliyoruz ki; bu kargaşadan bir başarı çıkmaz, ülke zarara uğrar, tıpkı Gezi olaylarında olduğu gibi.

O nedenle organizatörlere!* seslenmek istiyoruz;

Kimsiniz?

Amacınız ne?

Olaylardan ders alınmadı mı?

Hangi hakla gençlerimizi kullanmaya, eğitimi aksatmaya çalışıyorsunuz?

Üniversiteler, bilim/sanat yuvalarıdır, sizin siyaset alanlarınız değildir…

Elbette her gencin kendine ait görüşü olacaktır, ama bunu şiddete/yakıp yıkmaya yönlendirme hakkını kimden alıyorsunuz?

Bu ülkeyi sevmiyor musunuz?

Zenginliğinden, hoşgörüsünden, kültüründen, sanatından zevk almıyor musunuz?

Birlik/beraberliği, sadece, size yakın görüşler iktidar olunca mı önemsiyorsunuz?

O halde gençleri kullanmak yerine, çalışın derneklerinizi kurun, legal olarak toplantılar düzenleyin seçimlere asılın, yönetime talip olun, bir engel var mı?

Ama, lütfen, siyaseti  üniversite dışında yapın…

Üniversite ve eğitim için  büyük bir heyecanla gelen gençleri daha başta korkutmayın, yıldırmayın…

Ailelerin kalplerine korku salmayın,

Bu ülke tarihini iyi inceleyin, geçmişten ders alın,

Gençlerin enerjisini sokaklarda harcatmayın…

Tabi gençlere de sözümüz var;

Ülke için çalışın,

Akıllı olun, aklınızla gidip aklınızla evinize dönün,

 

“…..Sonra, demokrasilerde herkes eşittir. Partili-partisiz ayırımı, herkesin hükümeti olma anlayışı ile bağdaşmaz. Temel insan hakları, özgürlükler, evrensel insani değerler, hukukun üstünlüğü, adalet asla vazgeçemeyeceğimiz esaslardır. Hepimiz insanız, peygamberler hariç, her yaptığımız doğru olmaz. Bizim gibi beşerler, hata yapar. Niyeti halis olanlar kasten yanlış yapmaz, zulmetmez. Ama beşeriz, şaşarız. Ayağımız sürçer, yönlendirmelerle, telkinlerle, zaaflarımıza yenik düşmelerle, istikameti tutturamadığımız olur. Dost odur ki, böyle zamanlarda ikaz eder. İkaz edilen de bundan gocunmaz, alınmaz. Dost da ikaz ederken diline, duruşuna, üslubuna….” ()

 

Dolduruşa gelmeyin,

Heyecanınızı sokaklarda harcamayın,

Ailenizi düşünün,

Sağlığınızı, aile büyüklerinin yanınızda olmasını önemseyin**,

Bilim/sanat insanı olmanın yolunun eğitimden geçtiğini unutmayın,

Ülkenizi sevin,

Her kıracağınız camın, yakacağınız aracın vergisini ailenizin ödediğini unutmayın,

Kütüphaneleri, kültür/sanat merkezlerini/spor birimlerini  enerjinizi artıya döndürmek için kullanın,

Yeteneklerinizi keşfedin,

Yabancı dilinizi geliştirin,

Mezun olduğunuzda, işe atıldığınıza öğrencilik yıllarınızda yaptıklarınızla öğünün,

Kısaca; enerjinizi boşa harcamayın…

 

* Organizatör: Güzel projeler ortaya koyan, takip eden ve başarılı olması için çalışan kişilere denmektedir. Ülkeyi kaosa sürüklemeye çalışan bu kişilere “organizatör” denilmesi sanat alanında bu işleri yapan arkadaşlarımıza da ayıp oluyor. Onlara “mikser/karıştırıcı” demek daha doğru olacaktır.

** “Sensizliğin 9.yılı

Kah sevinçli kah ağlamaklı geçen

Üç bin iki yüz seksen beş gün

Dile kolay yaşanılması zor

Yüreğimde her daim yanan bir kor

Sonsuzluktan çık gel uyku nöbetlerime

Bana ne sorarsan sor

Gür bir sesle cevap verir

Sonrasında sımsıkı sarılırım

Çünkü ben senin sana karşı verdiği tüm sözleri tuıtan

Küçük kızınım.

Olmasan da yanımda uyku nöbetlerimdeki

Misafirliğin yeter bana

Hiçbir kötü söz getirmedim

Getirmem sana”

Nazan Dikmen/ 04.06/2010

Not: Tüm okurlarımın Ramazan Bayramını kutlu, hayatları umutlu olsun….Sevgilerimle….