BIST 10.219
DOLAR 32,21
EURO 34,86
ALTIN 2.444,47
HABER /  GÜNCEL

Uçan Bakanı İnternethaber yakaladı!

Yurtdışına yaptığı aşırı seyahatler nedeniyle adı 'Uçan Bakan'a çıkan Zafer Çağlayan, çalışmalarını İnternethaber'e anlattı..

Abone ol

 ANKARA- Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'a yurt dışı temaslarında en çok, "İktidarınız devam edecek mi, siyasi istikrarınız devam edecek mi?" diye soruluyor.

Bu sorulara referandum rakamlarını, son belediye seçimi rakamlarını vererek yanıt veren Çağlayan iddialı:
"Şu anda Türkiye'de mevcut şartlarda en birinci, en büyük parti AK Parti."

1 yıl 8 aylık görev süresi boyunca 78 kez yurt dışına çıkarak dünyanın çevresini 13 kez dolaşacak kadar seyahat yaptığı için 'kabinenin uçan bakanı' olarak nitelendirilen Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan internethaber'e Türkiye'nin dışarıdan nasıl göründüğünü anlattı.

Türkiye'nin gerçek yüzünün en iyi dışarıdan göründüğünü söyleyen Çağlayan görüştüğü bakanlar, büyükelçiler, yatırımcıların gözünden Türkiye'yi şu sözlerle anlattı:
"Türkiye küresel krizi başarılı şekilde atlatmış, yatırım yapılabilir, siyasi istikrarın olduğu, bölgesinde etkin bir güç olan bir ülke."

Çağlayan eleştirenlere ise, "Bir Kapıkule'ye gidin, sınırı birkaç metre geçin, oradan Türkiye'yi görün gelin, sonra değer yargılarınıza bakın" çağrısında bulundu.

Ünlü stratejist George Friedman'ın kitabına dayanarak, "Japonya, Türkiye ve Polonya gelecek 50 yılın en büyük süper gücü olacak" değerlendirmesini hatırlatan Çağlayan "Ben bunu biliyorum ama bu kadar bekleyemem. Yaşım 52, bunu çabuklaştıralım" diyor.

TÜRKİYE'NİN GERÇEK YÜZÜ



- Sizin için "uçan bakan" deniliyor. Bakanlığınız büyük kısmını dışarıda geçiriyorsunuz. Dışarıdan Türkiye nasıl görünüyor?

Dışarıdan Türkiye'nin gerçek yüzü görünüyor. Dünyanın çok önemli bir bölgesinde çok önemli bir ülke Türkiye. Küresel krizi başarılı şekilde atlatmış, yatırım yapılabilir, siyasi istikrarın olduğu, bölgesinde etkin bir güç Türkiye. Bunları ben söylemiyorum. Yaptığım yurt dışı gezilerde işadamları ve bakanlar anlatıyor. Eleştirenlerden rica ediyorum; "Bir Kapıkule'ye gidin, sınırı birkaç metre geçin, oradan Türkiye'yi görün gelin, sonra değer yargılarınıza bakın" diyorum.

Mayıs'ın 5'inden 2010 yılı sonuna kadar Bakanlığım döneminde 78 seyahat yaptım. Bazı ülkelere birkaç kez gittim. Çin'e üç ayda üç kez gittim. Afrika'ya gittim. Birçok ülkenin bizim ülkemizle ilgili kanaatlerini söylüyorum. Gittiğim ülkelerde bakanlar, büyükelçiler, "Bu küresel krizden siz nasıl başarılı çıktınız" diye soruyor.

BAKANA EN ÇOK BUNLARI SORUYORLAR

- Türkiye gündemi hep polemiklerle dolu. Her tartışmada kamplara bölünen bir Türkiye var. Yabancı yatırımcılar bu noktada endişesi yok mu?

Şöyle endişe var. Türkiye'de ne yapıldığını ne olduğunu dışarıdaki insan daha iyi görüyor. Türkiye'de muhalefetin söyledikleri diğer ülkelerde tabi ilgiyle izleniyor. Ama bana Amerika, Kanada veya Japonya gibi ülkelerde söylenenler şunlar:
"İktidarınız devam edecek mi, siyasi istikrarınız devam edecek mi?"

Ben de bunu soranlara referandum rakamlarını, son belediye seçimi rakamlarını sunuyor, "Şu anda Türkiye'de mevcut şartlarda en birinci, en büyük parti Ak Parti" diyorum.

TÜRKİYE BİR ÇIKIŞ YAKALADI



- İkna ediyor musunuz?

Kesinlikle. Ama benim sözüme de gerek yok. Çünkü dünyanın pek çok kuruluşu var. Özellikle yabancı yatırımcılarını çalıştığı şirketler var. Onlar yatırım yapılacak ülkelerle ilgili raporlar hazırlar. Hangi ülkede yatırım yapılması isteniyorsa o ülkenin fotoğrafını ortaya koyarlar. Bugün birçok yabancı şirketin değerlendirme raporları Ak Parti'nin bu seçimde de iktidara geleceğini söylüyor. Ben söylemiyorum, tarafsız olarak bu değerlendirmeler yapılıyor. Ama ben de söylesem 2 kere 2 dört onlar da söylese iki kere iki dört. Türkiye'ye ilgi alaka artıyor. Türkiye artık bir çıkış yakaladı.

CUMHURİYETİN 80 YILINI 6'YA KATLADIK

- Bu rakamlara nasıl yansıyor?

İki rakam vereyim. 1923 Cumhuriyet kuruluşundan 2002 yılı sonuna kadar gelen doğrudan yabancı sermaye 15 milyon dolar. 2003'ten 2010'a kadar ise -küresel krize rağmen- 89 milyar dolar geldi. Bunu 15'e bölerseniz 6 kat çıkar. 80 yılda Türkiye'ye gelen yabancı doğrudan sermayenin 6 katı 7 yılda gelmiş. Ve bunun yüzde 70'i Avrupa'dan gelen sermaye. Bunu getiren de ekonomik ve siyasi istikrar.

7 yıllık dönemde AK Parti gelmeden önce 200 milyon dolara müşteri bulamayan Oyak Bank 2.7 milyar dolara satıldı. Nasıl 10 kattan fazla değere satıldı. Borsa ve uluslararası alandaki primlerden sağlandı. Devlet yüzde 6.84 ile borçlanıyor. Reel faiz sıfıra geldi. Enflasyon rakamları tek haneli sürdürülebilir bir oranı yakaladı. Milli gelirde küresel krize rağmen 2008 rakamlarına geri dönebilmişsek bu ekonomik parametreler her şeyi açıklıyor.

SORUN İŞSİZLİK DEĞİL, MESLEKSİZLİK



- Bu rakamların içinde işsizlik yok mu?

Türkiye 800 bin kişiyi her yıl işgücü piyasasına sokuyor. Dinamik ve genç bir nüfusuz. Başka ülkelerde böyle problem yok. 1.5 milyon insanı bir yılda işe soktuk. Türkiye'de bu işsizlikte bir buçuk milyon insana iş bulduk. 800 bin insanı yeni işgücü piyasasına soktuk. Mevcut işsiz stokundan da bu kadar insana işe bulduk

Türkiye'nin asıl sorunu işsizlik değil mesleksizlik. Ben 1975 yılında 18 yaşında sigortalı işe başladım. Hem üniversite okudum hem de 5 yıl işçilik yaptım. 79'da okul bitti, iş hayatına girdim. 27 yıl boyunca sigortalı insan çalıştırdım, prim ödedim, vergi ödedim. Bir sürü sorunum oldu. Para bulamadım, iş bulamadım. Bir yıl arabam olmadan belediye otobüsü ile Dikmen'den Siteler'e işe gidip geldim. Her zaman sorunlarım oldu; 27 yıl boyunca her sorunu da çözdüm ama kalifiye eleman sorununu çözemedim. İstediğimde alüminyum kalfası bulamadım. ASO Başkanı olduğumda da "Bulun 50 demirci ustası 50'sine de iş bulayım" diyordum. Türkiye'nin nitelikli elemana ihtiyacı var.

- 8 yıldır iktidarsınız. Neden çözülmedi bu sorun peki?

Şu anda sosyal güvenlik sisteminde ciddi reform yapıldı. İl istihdam kurulları oluştu. Meslek liseleri imam hatipler nedeniyle sıkıntıdaydı o çözüldü. 1.5 milyon insanı işe almışız. Sanayinin, ekonominin, ihracatın gelişmesine bağlı olarak artacak. Gazetelerde nitelikli eleman ilanları azaldığı zaman bu sorunun azaldığını göreceğiz.

TÜRKİYE GELECEĞİN STARI

- İşsizlik ve beraberinde gelecek kaygısı bitmiyor ama...

Giderek düzeliyor, Türkiye eski noktada değil. Hedefimiz 2023'te Türkiye'nin dünyanın en iyi ilk 10 ekonomisi arasına sokmak. Dünyanın birçok ülkesinin yöneticileri, ekonomistleri, dünyayı iyi takip eden jeo-startejistler "Türkiye geleceğin starı" diyor. George Friedman kitabında gelecek yüzyılda Türkiye'yi dünyanın Japonya ve Polonya ile birlikte dünyanın üç süper gücü olarak gösteriyor. Japonya Ticaret Bakanı Ohata bahsetti kitaptan. Kitaba göre "Japonya, Türkiye ve Polonya gelecek 50 yılın en büyük süper gücü olacak" dedi. Ben, "Bunu biliyorum ama bu kadar bekleyemem. Yaşım 52, gel bunu çabuklaştıralım" dedim.

Gelecek korkusu yıllar önce siyasi-ekonomik istikrar yokken vardı. Şimdi "13 yıl sonra 2023'te Cumhuriyet'in 100. kuruluş yıldönümünde 2 trilyon dolardan fazla milli geliri olan, 500 milyar dolar ihracatı olan, kişi başına 25 bin dolar geliri olan Türkiye olacak" diyoruz. Yapılır mı? Yaptıklarımız yapacaklarımızın garantisidir.

2002 de ihracatımız 36 milyar dolardı, şimdi tekstil ve otomotiv sektörü sadece bunu yapıyor. 2002'de GSMH 230 milyar dolardı. Bugün küresel krize rağmen 740 milyar doları geçiyor. Türkiye satın alma paritesi açısından dünyanın 15., Avrupa'nın 6. büyük ekonomisi. Bitti mi? Bitmedi tabi, gidecek daha çok yolumuz var.

TÜRKİYE 300 BEYGİRLİK OTOMOBİL



- Sanayicilerden beklentileriniz var mı?

Sanayicimizin kendi bünyesinde yapması gereken, bizim yapmamız gerekenler var.
Bizim görevimiz onların sürat yapacağı otobanları sağlamak, engelleri kaldırmak. Türkiye 4 katına ekonomiyi nasıl çıkardı. Bu siyasi istikrar ve kendisine uygun otobanın sağlanması, engellerin kaldırılması ile oldu.

Türkiye 300 km hız yapan bir otomobildir. 300 beygirlik bir otomobil. Otobana çık, hız sınırı yok. Basabildiğin kadar bas. Ama sanayicimiz de üretim şekli teknolojisini yenileyecek, dışa bağımlı olmaktan çıkacak. Biz de onların otobanını yeniden yapacağız. Engellerini kaldıracağız. Sanayici de devletten bunu bekliyor. Devletin görevi hedef göstermek, yol açmak sorunlarını çözmek.