BIST 10.267
DOLAR 32,28
EURO 34,75
ALTIN 2.409,08

Türkiye artık Beyaz Türklerin değil!

Türkiye son birkaç yıldır, "Kürt sorunu" olarak adı koyulan haksızlıkların giderilmesinde önemli bir pozitif yol aldı.Şimdiye dek "Bilinmeyen bir dil" olan Kürtçe, artık "TRT Şeş"'le beraber devlet televizyonunda 24 saat yayın yapılan bir dil."Kürt Tarihi

Türkiye son birkaç yıldır, "Kürt sorunu" olarak adı koyulan haksızlıkların giderilmesinde önemli bir pozitif yol aldı. 

Şimdiye dek "Bilinmeyen bir dil" olan Kürtçe, artık "TRT Şeş"'le beraber devlet televizyonunda 24 saat yayın yapılan bir dil. 

"Kürt Tarihi", popüler Kürt kültürü üzerine yazıların yayınlandığı "Popüler Kürtür" gibi dergiler serbestçe basılabiliyor ve okunabiliyor. 

Okullarda Kürtçe, tıpkı diğer diller gibi seçmeli ders olarak alınabiliyor. 

Örneğin daha geçenlerde, Türkiye'nin birinci sınıf üniversiteleri arasında yer alan ve açıldığı gün kontenjanı doldu. Üstelik dersi sadece Kürtler değil, Kürt arkadaşlarıyla onların anadilinde konuşabilmek isteyen Türkler de aldılar. Belki de Kürt sevgilisine "Ez de hezdıkım" – Seni Seviyorum- diyebilmek adına. Zaten ihtiyaç duyduğumuz şey de bu değil mi, savaşların değil "sevişlerin" egemen olması... 

Akıllı devletler, zaten yapması gereken şeyleri "bedel ödeyerek" yapmazlar. 

PKK'nın Roj TV'sinden çok daha önce, Özal döneminde mesela açılabilseydi "TRT Şeş", şu an ne kadar da farklı bir Türkiye'de yaşıyor olurduk. Yine de, geç gelen akıl hiç gelmeyen akıldan yeğdir.

 

* * *

 

Bizler, Batılı beyaz adamların tarihte diğer kültürlerin kimliklerini ve dillerini nasıl baskı altına aldıklarının, o kültür ve dilleri nasıl yok ettiklerinin öykülerine aşinayız: Kızılderililer, Afrikalılar, Aborjinler... 

Buna karşılık, kendi tarihimizin ise diğer kültürlere karşı bir "hoşgörü" timsali olduğunu, Osmanlı egemenliğinde halkların kendi inançlarını ve dillerini özgürce yaşayabildiklerini öğrendik. 

Örneğin İstanbul'un fethi öncesinde, Ortodoks din adamları arasında "Başımızda Latin serpuşu görmektense Osmanlı sarığı görmeyi yeğleriz" sözünü dile getirenlerin mevcut olduğu söylenir. Çünkü Bizans, geçmiş Haçlı seferlerinde Katoliklerin Konstantinopolis'i nasıl bir vahşetle yağmaladıklarını henüz unutmamıştı. 

Şüphesiz, her devletin iyi günleri olduğu gibi kötü günleri de vardır. Osmanlı tarihinde de bazı yöneticilerin devirleri, bazı halklar açısından pek öyle "muhteşem" geçmemiştir. 

Bir örnek vermek gerekirse, 17. yüzyılda sadrazam olan Kuyucu Murat Paşa'nın "kuyucu" lakabını almasının sebebi, Celali isyanlarına karışan, onları destekleyen ve desteklediği düşünülen erkek, kadın, yaşlı, çocuk demeden yaklaşık 30.000 Alevi inancına sahip insanı ölü veya diri ayırt etmeksizin derin kuyulara gömdürmesidir. 

Fakat bir tarihsel bilanço çıkarmak gerekirse, asimilasyon ve despotizm bakımından, Eski Yunan ve Roma'dan beri kölelerin sömürülen emeği üzerine yükselen Beyaz Adamların Medeniyeti ile başka hiçbir medeniyet boy ölçüşemez herhalde. 

Yine de, Stalin'e atfedilen "Bir insanın ölümü trajiktir, on insanın ölümü dramatiktir, bir milyon insanın ölümü ise sadece bir istatistiktir." sözünün zihinlerimizi işgal etmesine izin vermeden, kendi tarihimizin istatistiklerinin de onbinlerce tekil trajedi barındırdığını görmezden gelmemek, tarihten "bir daha tekerrür etmemesi" için "ibret almak" adına önemlidir.

 

* * *

 

Hem bize en yakın, hem de "istatistiklerimizin" arttığı bir zaman dilimi olduğu için 20. yüzyıl tarihimizden bilhassa ibret almalıyız. 

Bu yüzyılda, "içimizdeki beyazlar", "20. yüzyılın Kuyucu Murat Paşaları", öykündükleri "orijinal Batılı beyazların" yöntemleriyle topraklarımızda yaşayan "siyahlara" pek çok trajedi yaşattılar. 

Siyahlar; yani 1915'te Ermeniler, 1937'de Dersimliler, 6-7 Eylül 1955'te Rumlar, 80 darbesi sonrasında Diyarbakır cezaevinde Kürtler, 28 Şubat sürecinde Müslümanlar... 

Tıpkı yolda bulunan bir nüfus cüzdanının alınarak, işlenen suç mahalline bırakılıp, suçun kayıp cüzdan sahibinin üzerine kalması gibi; "Türklük" adına yaptılar hepsini. 

Şimdi de, "" söylüyor bu beyazlardan birisi mesela. İnsanın, "Ne zaman Türk'tün de şimdi istifa ediyorsun" diyesi geliyor. 

Yıllardır genel yayın yönetmeni olduğu gazetenin logosuna "Türkiye Türklerindir" yazdırırken, asıl kast ettiğinin "Türkiye BEYAZ Türklerindir" olduğunu bilmiyoruz sanki...

 

* * *

 

Sen, bir "Beyaz Türk" olarak, Türklükten istifa edemezsin. 

Çünkü biz, yani "Siyah Türkler", 20. yüzyıl boyunca bizim adımızı kullanarak sayısız kültürel ve fiziki cinayet işleyen sen ve senin gibi beyaz Türkleri "Türklükten" kovuyoruz zaten.

21. yüzyıl Türkiye'si, sen ve senin gibi beyaz Türklerin değil, değişik inanç ve kökendeki siyah Türklerin olacak. 

Pardon, 20. yüzyılda "Türk" adını kullanarak işlediğiniz kıyımlar yüzünden, artık ortak kimlik adımız olarak kullanamadığımız için, "Siyah Türkiyelilerin"...