BIST 9.916
DOLAR 32,45
EURO 34,76
ALTIN 2.439,36

Tankın Ezemediğini Nefisler Ezip Geçecek…!

Bir an önce STK’lar, dernekler, vakıflar ve devlet eliyle bu prensiplerin, hayat bulmasını sağlamalıyız.

Bu günlerde medya da ve sosyal medya da sürekli 15 Temmuz kalkışmasının ikinci ayağı konuşuluyor.

Siyasi, diplomatik ya da istihbarat açısından herhangi bir diyeceğim yok elbet.

Lakin meselenin ülkem adına gençler üzerinden bakılması gerektiğini düşünüyorum.

Zira asıl kalkışma zihinlerde yer buluyor!

1920’lerden beri zihinlere işlenen ideolojinin uzantıları, gençliğimizi kuşatmış durumda.

Sol cenahın ve sahil kentlerinin çoğunluğunda var olan; kadim kültürümüzün değer ve dokusuna uzak, inanç noktasında zayıflamış, Anadolu geleneğinden kopuk bir ideolojik yapının varlığı söz konusu.

Kalplerimize kadar sirayet etmiş, sistemli çalışan yapı; sosyal medyasıyla, sinemasıyla, modasıyla, dizisiyle, teknolojisiyle albenili bir hayat oluşturdu.

Heva ve heves uğruna, ahlâkî kuralların olmadığı bir hayat her zaman daha caziptir.

Cazip hayat; dava sahibi olması gereken gençlerimizin hayat tarzlarını değiştirmektedir.

Ahlâkî anlamda yozlaşmalar, bozulmalar başlamış durumda.

Bu durum gelecek neslimiz, çocuklarımız, torunlarımız için endişe vericidir.

Ahlâkî dejenerasyona sebep yapılar; yıllardır bu millete bu milletin hocasına, siyasetçisine, örfüne, medeniyet ve geçmişine öfke ve nefretle yaklaştılar.

Gençlerimizin büyük bir kısmı ise lüks mekânlarda vatan kurtarmakta, rahatlık ortamında gününü gün etmekteler.

Fikri donanım eksikliğinin farkına varamayan gençliğimiz, hamasetle yaşamlarına devam ederek bu yapılara bilmeyerek de olsa hizmet etmiş oluyorlar.  

Camiamızın milyonlarca genci başıboş şekilde enerjilerini telef etmekteler.

Telef olan birikimler, gençlik enerjisi, zaman…

Cazibe merkezine döndürülen abartılı süslenme, kocaman topuzlar, daracık elbiseler şeklinde amacından saptırılmış, anlamsız, içi boş tesettür...

Bu süreçte playboy kimliğine bürünen Müslüman genç erkekler…

Gençliğimiz kafası boş, cebi dolu ve amaçsız şekilde, ideolojik arzunun hayal etmiş olduğu, kontrol edilebilir ılımlı İslam modelini yansıtıyor.

Annesi mütedeyyin ama kızının altında tayt, başında kocaman topuz her yanı ortada…

Babası davayı görmüş ama oğlunun aklı fikri, boş bir damacana sesinden öte gürültü çıkarmayan, haytalık peşinde…

Mü’min vakarından, izzetinden, görüntüsünden, yaşayışından esame yok!

Dava sahibi olmaktan çok uzak, tarz sahibi olmaya çalışan bir nesil…

Modayı, ikoncanları ilah edinmiş bir nesil dolaşıyor aramızda!.

İki kuşak arasındaki bu derin uçurum nasıl, ne ara oluştu?

Bizim gençlerimiz bunlar...

Dünden bugüne yansıyan kayıp yılların bundan sonraki gelecekte kaybedilmemesi gerekiyor.

Gençlik yanarsa gelecek yanar!

Bir an önce STK’lar, dernekler, vakıflar ve devlet eliyle bu prensiplerin, hayat bulmasını sağlamalıyız.

Olası bir sallantıda genç nesil ne davasını hatırlar ne de dinini!

Şunu unutmayalım; evet gençlerimiz tankların önüne korkusuzca siper oldu ama artık haramların ve nefsin önüne de siper olması gerekiyor.

Durumumuzu ve gidişatımızı değerlendirmek için asırlar öncesine gidip kendimize örnekler bulmamıza gerek yok. 

Gençlerimiz ulaşamadığımız her gün bizden daha da uzaklaşacak.

Mü’min tavrının örnekliğini sadece dedelerimiz de görmeyi istemiyorsak, bu ahlâkî çözülmeye elimizle, dilimizle, kalbimizle müdahale etmek durumundayız.

Eğer uyanmazsak tankın ezemediğini nefisler ezip geçecek vesselam…