BIST 9.717
DOLAR 32,55
EURO 34,96
ALTIN 2.448,97
HABER /  GÜNCEL

Suriye kaydı cemaat işi değil diyenler haklı mı?

Suriye konulu gizli toplantının kayıtlarının sızdırılmasını yorumlayan Ruşen Çakır "ortamı kim dinledi" sorusuna yanıt verdi.

Abone ol

İNTERNETHABER.COM

AK Parti ile cemaat arasındaki savaş ve Suriye konulu gizli toplantının kayıtlarının sızdırılmasını köşesinde yorumlayan Vatan si yazarı Ruşen Çakır çarpıcı bir analize imza attı.

CEMAAT YAPMADI DİYENLER YANILIYOR!

Devletin zirvesinin Suriye stratejisini masaya yatırdığı toplantının kayıtlarının sızdırılması sonrasında cemaati aklayan yorumlar yapıldığını kaydeden Çakır "ortamı kim dinledi" sorusuna yanıt verdi. Cemaatin son hamlesiyle stratejik bir hata yaptığını savunan Ruşen Çakır AK Parti ile cemaat savaşının 30 Mart sonrası da devam edeceğini yazdı.

İşte Çakır'ın yazısındaki ilgili bölüm:

Bu tür komploların kimler tarafından, kimlerle işbirliği içinde, nasıl ve hangi amaçla kotarıldığının cevabı genellikle tam olarak hiç verilemez. Bu nedenle bu komplolar hakkında sayısız komplo teorileri üretilebilir. Şahsen, Suriye tapelerinin Cemaat'in masumiyetini kesinleştirdiği iddialarını "fazla naif" buluyorum. Hele, Suriye tapeleri nedeniyle Cemaat'in hükümetle kavgayı bırakıp "ortak dış düşmanlara karşı" mücadelede saf tutmasını bekleyenlere diyecek hiçbir şey yok.

Meramımı şu sorularla anlatmaya çalışayım:
1) Yine Suriye ile ilgili olan TIR operasyonlarının arkasında kimler vardı? Bunları gazetelerinde, televizyonlarında ve sosyal medyada en çok kimler köpürttü?
2) Hükümetin seçime az süre kala Suriye'ye askeri müdahale planladığı istihbaratını kimler dolaşıma soktu?
3) Cemaat bu son olayda da, daha önceki birçok yasadışı dinleme olayında olduğu gibi "sorumlular bulunsun ama dinlemelerin içeriğinin gereği de yapılsın"dan farklı bir tutum aldı mı?

CEMAATİN STRATEJİK HATASI

Seçimlere bir gün kala Cemaat'in Başbakan Erdoğan'ı tasfiyeyi amaçlayan operasyonu yerel seçimlere göre ayarlayarak ciddi bir stratejik hata yaptığını söyleyebiliriz. Zira Erdoğan normal şartlarda tatminkâr cevaplar veremediği yolsuzluk iddialarını seçim sandığına havale ederek belli bir ölçüde nefes alabildi. Burada Cemaat'in ikinci stratejik hatası karşımıza çıkıyor: Tasfiye etmek istedikleri Erdoğan'ın karşısına normal şartlarda AKP'ye oy vermeyi düşünen seçmenleri tatmin edebilecek alternatifler bulamadılar. Kimbilir belki de bazı Batılı odaklar gibi, belli bir aşamadan sonra AKP içinden güçlü bir muhalefetin çıkacağını, örneğin Abdullah Gül'ün Erdoğan'a karşı bayrak açacağını düşünmüşlerdir. Ama olmadı. Birbirinden faklı kamuoyu yoklamalarının rakamları bize "hele bir Erdoğan gitsin, sonra Türkiye her durumda daha iyi olur" şeklinde özetlenebilecek propagandanın AKP seçmenlerini tam olarak ikna etmede yeterli olmadığı yolunda ipuçları veriyor.