BIST 8.718
DOLAR 32,33
EURO 35,19
ALTIN 2.245,88

Peyzaj M.M. Odası’nın kurnazlığı, ELFED’in; üç şehir konseri ve M. Gökçek…

Meslek odaları, üyelerin haklarını korumak için kurulur.

Meslek Birliklerinin/Odaları’nın ülkeye ve üyelerine ne kadar yararlı olduğu konusunda yeterli bilgiye sahip  değiliz. Sadece, yıllar önce Marmaris’te bir şirketle yaptığımız gezi ağzımızdan gelmiş, internet sayfalarında yazan hiçbir şeyi bulamamış ve TÜRSAB’a şikayet etmiştik. Ne bir cevap geldi, ne de bir arayan oldu!..Ondan sonra da hiçbir oda/şirketle işimiz olmadı… Şimdi, başka bir kurnazlığı size anlatmak istiyorum. Siz, Peyzaj alanında öğrenim görüyorsunuz, son sınıfta öğretim üyeleri size bir Oda’dan bahsediyor ve “iş yapmak için üye olmak zorundasınız, zaten üyelikleri çok ucuz” diyerek teşvik ettiler. Formları dağıtıp ve  doldurulan formları aldılar. (Bu öğretim üyelerinin çoğu oda yönetiminde oluyorlar, zaten!) Öğrenci mezun oluyor (Bize gelen kişiler 2007-2009 Ankara Ün.mezunları), diplomasını Oda’ya gönderiyor ve üyelik aidatı başlıyor. Mezun kişi;  alanda çalışmıyor, başka bir iş buluyor, bir kısmı boş geziyor, iş bulamıyor v.b. Geçen yıllar içinde, Oda’dan; bir e-mail, bir telefon, bir uyarı, bir davet, bir genel kurul ilanı gelmiyor. (Diyebilirler ki; biz intetnetten duyuruyoruz, ama 10 yıl boyunca değil herhalde) Bir Oda kartı bile gönderilmemiş.  Oda’dan, mezunlara; “bir  iş ilanı, çalışıyor musunuz?, iş buldunuz mu?, çalıştığınız yerde sorunlarınız var mı? v.b. hiçbir yazışma yapılmıyor. Ve, “üye olursanız haklarınızı takip edilecek” dendiği halde, en önemli argümanları olan “mimarlık haklarını” bile hala alamamışlar. Aniden, bu yıl içinde (2017) yüzlerce mezuna “haciz yazıları” geliyor. Sebebi: Aidatları ödemedikleri için; Avukatlık, mahkeme v.b. dahil 1800-1900 TL arası. Sanki kaçaklar, sanki adresleri belli değil, sanki daha önce Oda’dan, mahkemeden bir uyarı yazısı gelmiş gibi…Tam, bir danışıklı döğüş!...Bir de alay eder gibi, “Ulusal Peyzaj Günü’nüz kutlu olsun” diyorlar. Ayrıca,  parayı ödeyenlerden –vermedikleri- kimlik kartlarını istemeleri de bir komedi…İnternet sayfasına bakıyoruz, mezunların  hakları nasıl savunuyor diye, gurur duyuyoruz!!!;

“Darbe hukukuna boyun eğmeyeceğiz,1 Mayıs yaşasın birlik mücadele günü, Zeytinlik ve meraların yok edilmesine izin verilmemeli, CHP MV. E.B. serbest bırakılmalı, Kentlerimizi, tarihimizi ve doğayı savunmaya devam edeceğiz.” Bir tane mezunlarla ilgili çalışma yok… Anlıyoruz ki; siyasetçilik, yeşillik/ doğa, mezunlarından daha önemli!... Oysa, odalar tek bir siyasi görüşün yeri olmamalı. Adı üstünde Meslek Odası. Ankara merkez başkanı  telefonlarımıza çıkmadı ve tlf. verdiğimiz halde dönüş yapmadı. İstanbul Şube ile görüştük, başkan “bu konuda  çok şikayet geldiğini, merkezin bu kararı maddi sorunlar nedeniyle, yönetim kurulu kararı ile aldığını” belirtti. Avukat Baturay Bey (İstanbul)gündüzleri aramamıza rağmen açmadı, bir akşam saat 21.00 de çaldırdık açtı. Fırça attı, “bu saatte aranır mı?” ve “bu iş gazetecilerin işi değil!” dedi. Sonra, “herkese uyarı yaptığını, ama üyelerin gönderileri almadıklarını, yazıların muhtara gittiğini, sonra geri geldiğini” söyledi.  “Elinizde evraklar, belgeler var mı?” deyince, “bana isim verin size gönderi günlerini vereyim” dedi. Dört isim verdik, 20 gündür haber yok.  Acaba, bu konu ile  ilgili Bakanlık ve Oda yöneticileri ne derler?.. Takip ediyor ve bekliyoruz…Gençleri üzmeyelim ve onlara destek olalım

Türkü ve Oyunlarla Üç kardeş Şehir Konseri…

CRR’de güzel hazırlanmış, Elazığ/Harput/Kerkük/Şanlıurfa türkülerinde oluşan (16.12.2017) “Üç kardeş şehir” konserini  izledim. İsterdim ki, konservatuarların tüm THM öğrencileri bu konseri izlesin, ama maalesef… Salonda yerlere oturuldu. Ses sanatçıları; Adile Kurt Karatepe, Salih Turhan, Zülfü Demirtaş, Yalçın Turhan, Münevver Özdemir, Halil Altıngöz, Bakır Karadağlı, Osman Avcı, Ahmet Benne solist olarak katıldı. Solistleri birbirinden ayırmak biraz zordu, hepsi başarı ile türküleri seslendirdiler. THM orkestrası İstanbul Devlet THM Koro Şefi, mezunumuz, dostum Doğan Kaya’nın idaresinde çok iyi performans gösterdi. Proje Koordinatörü ve Sanat Yönetmeni, İstanbul Devlet THM Koro Sanatçısı, dostum Salih Turhan  çağırmıştı. “Kardeşlik”, “Birlik-beraberlik” temalarının işlendiği etkinlikte; vatan-millet-bayrak vurguları yapıldı, ama M.K.Atatürk ismi ve Türk Bayrağı açılınca, salon adeta ayaklandı. Üç şehir;  Cumhuriyete, bağımsızlığa, laikliğe, birliğe  sıkı sıkıya bağlı olduğunu gösterdi. Gecenin sürprizi, THM’nin önemli icracılarından, Kerkük deyince ilk akla gelen; araştırmacı, derlemeci, hoca ve şef Mehmet Özbek’ti. “Okuduğu türküleri tarihi alıntılarla örmesi, vücut dilini-ağız-hançeresini-sesini iyi kullanması, eserdeki gürlüğü ve zayıflığı güzel kullanması, hitabeti, güzel Türkçe kullanımı” Özbek’i Mehmet Özbek yapan özellikleriydi. Okuduğu  “Gülüm Di Gel Men Seni Seveli” Kerkük Divanı’nı çekim yapıp, bütün THM öğrencilerime gönderdim. Sağlıklı ve mutlu yıllar Sn.Hocam…Elbette alkışlar; ELFED’e, Kerkük Vakfı’na ve Şanlıurfa Derneği’ne…Teşekkürler…


GÖKÇEK VE ARKADAŞLARI GÜZEL TÜRKÇE’Yİ DE  YOK ETMİŞ!

Haber kısaca şöyle: Ankara Büyükşehir Belediyesi, genişliği 15 metrenin altında olan cadde ve sokakları ilçe belediyelerine bıraktı. Melih Gökçek, bu genişliği 12 metreye çekmiş ve birçok yeri Büyükşehir'e bağlayıp, isimlerini de değiştirmişti.” Herhalde; AK Parti  Meclis Üyeleri oy vermese kendi kendine değiştiremezdi, çünkü öyle bir yetki yok!... Hükümetlerde arkasında durmuş, alkışlamış…Cumhurbaşkanı başta olmak üzere; Türkçe’yi yaygınlaştıralım, iş yerlerine,rezidanslara Türkçe isim koyalım v.b. derken, başkant  Ankara’da neler olmuş neler... Örnekler:
Anıtkabir’in önündeki ”Akdeniz” caddesi ”Abdullah Gabdulla Tukay”, Ankara'nın Kavaklıdere semtindeki “Bilir Sokağın” adı ‘'Abay Kunanbay Sokak'', Çayyolu'ndaki bir caddenin adı ‘'Bangabandhu Şeyh Mucibur Rahman'', “Balgat Caddesi”nin adı  “Süleyman Hacı Abdullahoğlu Caddesi”, Bahçelievler’de yıllardır “7. Cadde” gibi numaralar ile bilinen caddelerin isimleri de ”Taşkent, Kazakistan”  olmuş. Bu kadarı da fazla değil mi? Söylemlerle  uygulamalar farklı, acınacak bir durum…
ÜLKEMİZİN DURUMU VE SOSYETEDEN HABERLER…

Ülkemiz insanının gündemi; pahalılık,terör, ahlaksızlık, rüşvet, gösteriş, kibir, cinayetler v.b.…Ama, sosyetenin bunlarla işi yok...Vur patlasın çal oynasın devam ediyorlar…İsmi geçenlerin ülkemize kattığı değerler nedir ki, sürekli ana sayfada –hemde bir çok resimle- yer veriliyor, TV’de saatlerce kaçamakları anlatılıyor, anlayamıyoruz!... Özel hayatlarının ekranda, büyük yorumcularca!  ortaya saçılması ülkeye ne kazandırıyor, kime ne? Basından birkaç örnek;

“Sosyetik güzel Süreyya Yalçın 33 yaşına bastı. Yalçın, doğum gününü ailesi ve yakın dostları ile kutladı.”
“Genç kızların hayran olduğu ünlü şarkıcı Edis, Yılmaz Erdoğan'ın kızı Berfin Erdoğan ile görüntülendi. Bebek'te bir mekanda eğlenen popçu Edis ve Berfin Erdoğan , magazin kameralarına yakalandı.”

“Berfin Erdoğan, doğum günü partisi için ünlü bir otelin terasını kapattırdı. Partinin yapıldığı alanda çift kişilik iki yatak olması dikkat çekti.  Eğlence sabah 06.00'ya kadar devam etti. Gençler evlerine gitmeyerek otelde kalmayı tercih etti.”

 “Türkan Şoray'ın Cihan Ünal'dan olan 33 yaşındaki kızı Yağmur Ünal, verdiği röportajda hem kendisinden bahsetti hem de aşk yaşayacağı erkekte aradığı kriterleri anlattı. "Kendini fazla ciddiye almayan, egosuz ve komik erkeklerden hoşlanırım. Kafası boş adamlarla işim olmaz. İlişkilerimde zor bir kadınım.”

“Aşk pozları verdiği reklamcı Serhat Tuncay'la her seferinde 'arkadaş' olduklarını söyleyen Eda Taşpınar, önceki günkü paylaşımıyla yine kafaları karıştırdı. Sosyetik güzel, gittiği her yerde kendine eşlik eden Tuncay'la karesini kalp emojisiyle paylaştı.”

“Serdar Ortaç, İnstagram hesabından annesinin şarkı söylerken çektiği bir videoyu paylaştı. Nesrin Ortaç'ın şarkı performansı çok beğenildi.”


“Burcu Esmersoy-Berk Suyabatmaz çifti, Tarabya Kıyı Balık çıkışında objektiflere takıldı.” Keyfi yerinde olan ikiliden Esmersoy, “Yeni yıl öncesi çok uzaklara gideceğiz. Maldivler falan değil, daha da uzaklara...” sözleriyle merak uyandırdı.”
 

GÜNÜN TÜRKÜSÜ,   Mehmet Özbek’ten…
Yar ey yar ey, yar ey yar ey yar ey gülüm di gel
Men seni seveli neçe gün neçe ay neçe ildi
Zalım a oğul, Sen meni aldattın bu sende
Neçe dildi hayranın olum
Yanağının dört bir tarafı pembe-i ala güldü
Öpsem öldürüller öpmesem öllem aman
Bu nasıl zulum işti hiç bilmem hara gedim

(gülüm digel) Bayramlaşakh
Bu gün şanlı bayram günüdü
Her kabahat mende ise ala göz çatma
Kaş alma yanakh kaytan dudağ
Cümlesi sendedi he bes men ne dedim

(dede gene) Mende yanam,  aç sinen men dayanam
Kerem aşkınnan yandı kölen olum
Umut ver mende yanam

Yar dayansın, sineme yar dayansın
Men düştüm aşk oduna kölen olum
Tutuşsun yar da yansın

(a oğul) Can dedim can dedim, Dert kazandım
Bunu buldum fayda men
Gelip katlime ferman
Giderem bu boyda men

Resim: Üç kardeş şehir konserinden