BIST 10.337
DOLAR 32,27
EURO 34,69
ALTIN 2.401,83

O okulları kapatanları Allah da Millet de affetmez...

Okullara dokunulmasın çünkü onlar Türk kültür emperyalizminin eğitim yuvaları…

Zalim ve Mazlum

İnsanların topluluklar halinde yaşamaya başladıkları günden bu yana hep var olmuştur…

Peki…

“Zalim” kimdir?..


Fıkra gibi... 

Erdoğan’ın İsrail’in Gazze’yi bombalaması için ne dediğini duydunuz mu?..

Duymamış olanlara ben hatırlatayım:

“İsrail bizim istediğimiz gibi olmazsa biz kendileriyle görüşmeyiz”..

İyi ama İsrail ile görüşmeden sorunu nasıl çözeceksiniz?..

İsrail’e karşı savaş açarak mı?..

Yok, eğer savaş açmayacaksanız, konuşmadan bu sorunu nasıl çözeceksiniz anlatın da bütün dünya bu mucizevi dış politika stratejisini öğrensin…

Hayret yani...

Fıkra gibi…

Temel’e borcu olan adam mahkemede borcunu inkâr ettiği gibi bir de “ben onu tanımıyorum” demiş…

Temel de kızmış, “haçan o beni tanimaysa ben onu hiç tanımayrum”

Başbakan’ın yaptığının Temel’in yaptığından ne farkı var Allah aşkınıza?..
 

“Mazlum” kim?..

Meselâ Erdoğan’ın sevenlerine sorarsanız  “Erdoğan Mazlum, Gülen Zalim” diyeceklerdir…

Gülen’in sevenlerine sorsanız aynı soruyu mutlaka tam tersini söyleyecek; “Mazlum Hocaefendi, zalim Erdoğan” diyerek Gülen’i savunacaklardır…

Filistinliler için “Zalim İsrail, mazlum kendileridir…”

Yahudilere sorsanız; “Mazlum sivil İsrail halkı zalim ise HAMAS”tır…

Peki…

Gerçekte kimin zalim, kimin mazlum olduğuna kim karar verecektir?..

Ya da…

Zalim zulüm yaptığını kabul etmedikçe bu kanlı savaş nasıl ve ne zaman bitecektir?..

Bu sorunun cevabı şudur:

Bu kanlı savaş, iki tarafın da (İsrail Ordusu ve HAMAS) zalim olduğunun bütün dünyaya anlatılması ve bunun iki taraf halklarının da kabulüyle bitirilecektir…

Bu kanlı savaş ancak, iki tarafa da eşit uzaklık ve yakınlıkta olan ve iki tarafla da görüşmeyi kabullenen ülkelerin yetkilileri tarafından bitirilecektir…

Aksi halde…

Dünyada olayı sadece izleyen ülkelerden bir bölümü “Filistinliler mazlum, İsrail zalim”, diğer bir bölümü ise “Sivil İsrail halkı mazlum HAMAS zalim” dedikçe bu kanlı savaş asla bitmeyecektir…

Peki…

Görünürde iki tarafa da “zalimsiniz” diyebilecek dürüstlükte ve tarafsızlıkta ülke var mı?..

Yok…

Yani…

Bu kanlı savaş (Ne yazık ki) İsrail’in “buraya kadar” dediği gün bitecektir…

Ve şu an durum (Yine ne yazık ki) budur…

 


KÜLTÜR EMPERYALİ...

Ben Hizmetin yurt dışında açtığı o okulların en çok da Müslüman Türk Kültürünü 165 ülkede öğretmelerini seviyorum…

Ve…

Benim sevdiğim bir emperyal modeldir Cemaatin okulları…

Kültür emperyali...

Erdoğan, o okulların kapatılması için dost ve müttefik ülkelerin hükümetlerine baskı yaparak Türkiye'nin Cemaat aracılığıyla başlattığı kültür emperyalizmini bitirmektir.

"Gülen Cemaati okulları" olarak bilinen okullar başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bilhassa Demirel ve rahmetli Ecevit'in hayallerini süslüyordu.

Erdoğan şimdi işte o büyük liderlerin hayallerini yıkıyor...

 

EY GÜZEL İNSANLAR!..

Sayın Başbakan 17/27 Aralık yargı operasyonunu başlatan, dosyada adı geçen bakan yakınları ve kimi işadamıyla bürokratı tutuklatan yargıçlara ne yaparsa yapsın umurumda değil…

Eğer suçluysalar onların yargılanmalarının önünde elbette engel olunmasın…

Eğer varsa içlerinde özel hayatlara dalıp kayıt eden ve onları sosyal medyada paylaşanlar; yargılama sonucunda verilebilecek en ağır cezalara çarptırılsın…

Üzülürsem şerefsizin tekiyim…

Ama…

Allah aşkına Hizmetin yurt dışındaki okullarına ve özel dershanelere dokunulmasın…

Okullara dokunulmasın çünkü onlar Türk kültür emperyalizminin eğitim yuvaları…

Düşünebiliyor musunuz?..

O 165 ülkede o okullarda yetişen ve Türkçe öğrenen o çocuklar gelecekte kendi ülkelerini yönetecekler…

Ve giderek tek çatı altında toplanan bir dünyada Türkiye’nin nasıl bir “Oylama” gücüne erişeceğini düşünebiliyor musunuz?..

Erdoğan o okulları kapatarak Türk kültür emperyalizminin büyümesini gelişmesini önlüyor…

Ekonomi emperyalleriyle ortak hareket edip ülkemizin kaynaklarını peşkeş çekenler; gelişmekte olan ülkeleri gelecekte Türkçe bilen, Türk Müslüman kültürüyle yetişmiş yöneticilerin idare etmelerine engel olduklarını görmüyorlar mı?..

Sabah Gazetesi ise okulların kapatılmayacağını MEB tarafından devir alınacağını bildiriyor bir haberinde…

Amman ha!..

Sakın…

Sakın…

Yahu bugün özel okulları devletleştiren bir hükümet gelecekte kafası kızınca Koç’u da, Sabancı’yı da, Eczacıbaşı’nı da ve aklınıza gelen bütün özel sektör şirketlerini de devletleştirir…

Bu ise Türkiye’nin liberal demokrat ve özgür dünyadan koparılması demektir…

 Onun için “Sakın ha!..” diyorum…

Dershanelere gelince…

45 yılın liberaliyim…

Türkiye’nin ilk ve tek liberal demokrat partisinin kurucu genel başkan yardımcısıyım…

Düşünce, inanç, ifade ve teşebbüs özgürlüğü için başımı koymuşum…

Ve siz tutuyorsunuz…

Liberal ekonominin olmazsa olmazı özel girişim özgürlüğünün önüne set çekiyor, teşebbüs özgürlüğünün temel yuvalarını kanun zoruyla, despotça kapatıyorsunuz…

Yahu Allah’tan korkun be…

 

 



OYUM ONUN OLACAK…

Başbakan dün Antalya’da yaptığı konuşmada; CHP’yi eleştirirken Kuran’ı ve başörtüsünü yasaklattığını, camileri kapattığını, ezanı Türkçe okuttuğunu anlattı kendisini dinleyenlere…

Evet evet…

Aynen onları anlattı…

Yani…

Günümüzde başörtüsü yasağını hem günlük hayatta ve hem de Meclis’te özgürleştiren ya da özgürleşmesine en az Ak Parti Meclis Gurubu kadar destek veren günümüz CHP’sini “başörtüsü yasakçısı” olarak tanımladı…

Yani…

Muhafazakârlığı ve dine saygısıyla bilinen, 57 Müslüman ülkeyi 8 yıl ve hem de başarıyla yöneten İhsanoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı yapan günümüz CHP’sini “Kuran okumayı yasaklatmak, ezanı Türkçe okutmakla” suçladı…

İnanın Başbakan’ın günümüz CHP’sine yönelik o suçlamalarını dinlerken tüylerim ürperdi, “pes ama yani… Olur da bu kadar olmaz” dedim ekranın karşısında...

Ve bir daha karar verdim ki: Oyum kesinlikle Ekmeleddin İhsanoğlu’nun olacaktır…