BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  GÜNCEL

Lübnan Suriye'deki çatışmanın aynası

Trablusşam kenti Suriye'deki din ve mezhep yapısının birebir aynası gibi. Suriye'deki bütün siyasi kampların burada destek üsleri var. Lübnan'daki BBC muhabiri James Longman'ın izlenimleri.

Abone ol

Trablusşam'ın eski mahallelerinde sokaklara dökülen kalabalık "La ilahe illallah" diye haykırıyor.

İslamcı Hizb-ut Tahrir Partisi her cuma namazından sonra taraftarlarını topluyor.

Suriye'deki ayaklanmanın başlamasının birinci yıldönümünden bir gün sonra "Onur Günü"nde herkese partinin sembolünü taşıyan siyah bayraklar dağıtıldı.

Genç bir adam megafonla, yürüyüşteki kalabalığa "Suriye'deki kardeşlerimize yardım etmek için kimse parmağını kıpırdatmıyor. Avrupa'nın, Amerika'nın söyleyecek hiç bir şeyi yok. Suriye özgür olacak ve o gün biz de orada olacağız" diye sesleniyor.

Lübnan'ın ikinci en büyük şehrinde nüfusun din ve mezhep bileşimi komşu Suriye'dekinin bir aynası gibi adeta ve herkes saflarını seçmeye zorlanıyor.

Kentin nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Sünniler, Suriye'de giderek güçlenen Özgür Suriye Ordusu'nu destekliyor. Daha küçük Alevi ve Hristiyan toplumlar ile sesi giderek daha çok duyulan farklı İslamcı grupların tümünün sınırın öte tarafında değişik müttefikleri var.

Suriye'de çatışmalar devam ettikçe her bir siyasi grup kendisine Trablusşam'da bir harekat merkezi oluşturdu.

Hizb-ut Tahrir yürüyüşü devam ediyor. Megafonlu adam "Baba Amr, İdlib ve Dera halkını İslam kurtaracak" diyor.

"Aleviler döneklerdir" diye sürdürüyor "ve Suriye'nin dört bir yanında Müslümanları öldürüyorlar".

Herkesin müttefiki ayrı

Suriye'deki ayaklanmada dinin rolünü ölçmek kolay değil ama Hizb-üt Tahrir'den Müslüman Kardeşler'e bir çok İslamcı grubun Suriye'nin gergin kent ve kasabalarında sayıları giderek kabarıklaşan farklı yerel milisler, çeteler ve tugaylara destek sağladığı söyleniyor.

Suriye hükümetini destekleyen gruplar ise çoktandır bir İslami tehlikeden söz ediyorlar. Aynı kaygıyıTrablusşam'ın Alevi'leri de dile getiriyor.

"Selefiler demokrasinin dinde yasak olduğunu düşünüyor" diyor Suriye'deki Baas rejimi ve oradaki Alevi toplumunu destekleyen Trablusşam merkezli Arap Demokrat Partisi'nden Ali Feddah.

"Batı parasının ve desteğinin İslamcı bir ordunun silahlanmasına gittiğiin görmüyor" diye sürdürüyor sözlerini.

"Tunus'a, Mısır'a ve şimdi de Libya'ya bakın. İslam sözde Arap Baharı'nı silip süpürüyor. Ve şimdi bu son komplo da bölgedeki son gerçek demokrasiyi hedefliyor".

Ali Feddah'ın ofisi Trablusşam'ın Cebel Muhsin mahallesindeki Alevi bölgesinde.

Cuma günleri Lübnan ordusu mahalleye askeri barikatlar kurarak Şubat ayında yaşanana benzer şiddet olaylarının tekrar yaşanmaması için önlem alıyor. Şubat ayında çıkan olaylarda 3 kişi ölmüştü.

Ofisin duvarları baba oğul Esad'ların portreleri ile dolu. Bir duvarda ise Ali Feddah'ın Suriye'de öldürülen kardeşinin fotoğrafı asılı. Ali Feddah "İslamcı teröristler öldürdü" diyor.

Uzaktan, yürüyüş yapan Hizb-üt Tahrircilerin sloganları duyulurken Ali devam ediyor:

"Suudi Arabistan ve Katar bunlara yardım ediyor. Trablusşam'a para ve silah gönderiyorlar. Ama biz de bizimkilere yardım gönderiyoruz. Trablusşam Alevileri olarak korkmuyoruz. Dr. Esad'ın bizi koruyacağına inancımız tam. Gelecekten korkumuz yok. Suriye daha önce de emperyalizme direndi, bu kez de direnecek".

Ali Feddah'a göre "Esad düşerse Suriye de düşmüş demektir".

"Sıradan insanlar"

Kentin öbür ucunda ıssız bir kahvede bir Suriyeli eylemci ile buluştum. İslamcı militanlık tezini kabullenmiyor.

"Biz sıradan insanlarız, terörist ya da sabıkalı değiliz. Herkes etkileniyor durumdan. Daha yakınlarda benim de amcam öldürüldü" derken bir yandan gözleri sürekli Suriye ajanlarına karşı çevreyi kolaçan etmekle meşgul.

Ali Feddah'ın tersine Esad düşerse Suriye'nin çökeceğine inanmıyor.

"Özgür Suriye Ordusu her geçen gün daha güçleniyor. Burada Trablusşam'da çok sayıda ordudan firar etmiş çok sayıda üst düzeyde subay var. Ülkeyi yönetmeye hazır bir sistemi şimdiden oluşturmak istiyoruz."

"Amacımız rejimi devirmek. Geçiş dönemi, diyalog falan istemiyoruz. Bu kadar çok insanımızın kanına girmiş biriyle niiçin konuşalım? Altı aydan uzun sürebilir belki ama Suriye halkı 40 yıldır korkuyla susuyordu."

Ortada kalanlar

İslamcilar Alevilerle hesaplaşma çağrıları yapar, Suriye ajanları Özgür Suriye Ordusu militanlarını yakalamaya çalışır ve mülteci sorunu her geçen gün büyürken Trablusşam'ın nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Sünniler iki ateş arasında kalmış gibi.

Dinledikleri hikayeler ve yakındaki Humus'dan gelen görüntüler huzurlarını iyice kaçırıyor ama bir iktidar boşluğunun da iç savaşa yol açacağından korkuyor ve Lübnan'da bu yüzden yakın geçmişte yaşanan acıları hatırlıyorlar.

Kentin tanınmış sabun fabrikası Han Sabun'un sahibi Badir Hasun "Biz burada uzun ve kanlı bir iç savaş yaşadık ve bunun tekrarlanmasını istemiyoruz" diyor ve sürdürüyor.

"Fakat bu durum daha süreceğe benziyor. Her bir grubun liderleri bela arıyor gibi. Lübnan'da politika böyle yapılıyor. Benim gibi iş adamları böyle saçma çatışmaların dışında kalabiliyor. Savaş ticaret için faydalı bir şey değil. Fakat bir çok insan başkalarının savaşının içine çekilebiliyor."

Suriye'den Lübnan'a geçen mültecilerin sayısı giderek artarken, Badir Hasun bunun beraberinde yoksullaşma ve suç oranı artışı da getirebileceğinden kaygılanıyor. "Suriye'de 25 milyon insan yaşıyor. Bunun yüzde 2'si buraya gelse bizim için felaket olur" diyor.

Hasun kendisi gibi işadamlarının böylesi bir durumda hangi yola başvurabileceğini de açıkça ifade ediyor:

"Benim işimin yüzde 80'i zaten Trablusşam'ın dışında. Eğer durum çok kötüye giderse, benim gibi insanlar, Lübnan'da daha önce sorunlu zamanlarda bir çok insanın yaptığını yapar. Gideriz buralardan."