BIST 9.919
DOLAR 32,43
EURO 34,80
ALTIN 2.450,91
HABER /  GÜNCEL

Kandil'e giden Akil İnsan'dan Erdoğan'a sert eleştiriler

AK Parti hükümetinin oluşturduğu Akil İnsanlar Heyeti'nde yer alan 78'liler Federasyonu Başkanı Celalettin Can kaçırılan çocuklarla ilgili hükümeti eleştirdi.

Abone ol

KANDİL'den Dönen Akil İnsan Celalettin Can PKK'nın kaçırdığı çocukları anlattı.

AKP hükümetinin “çözüm sürecinin” kamuoyuna anlatılması için devreye soktuğu araçların başında “akil insanlar heyetleri” geliyordu. İç Anadolu Bölgesi için oluşturulan akil insanlar heyeti üyelerinden 78’liler Federasyonu Başkanı Celalettin Can kısa süre önce genel yayın yönetmenliğini yaptığı Tükenmez Kalem dergisi adına Kandil’e giderek PKK yöneticileriyle görüşmeler yaptı.

Kandil dönüşü dağda yaşadıklarını Cumhuriyet gazetesi yazarı Utku Çakırözer'e anlattı. Çakırözer, "Erdoğan'ın taktiği" başlıklı bugünkü yazısında Akil İnsan Celalettin Can ile konuştuklarının detaylarını yazdı.

PKK'NIN ÇOCUKLARA İHTİYACI YOK

Can'ın “Diyarbakır’da kaçırılan çocuklar” meselesiyle ilgili açıklamaları şöyle:

“Nisan sonunda ben Kandil’deydim. O bölgede 10 gün kaldım. Dağda çocuk görmedim. Başbakan konuşmalarında ‘Nisandan beri oradalar’ diyor. Ben gittiğimde böyle bir mevzu yoktu. Bu yeni çıktı. Örgütün elinde yeterince insan gücü var. Yeni gelenlerin barınma, iaşe gibi ihtiyaçları düşünülünce örgütün çok da çocukları almaya hevesli olduğu kanısında değilim. Bu çocukların da kendi rızalarıyla dağa çıkmış olma olasılıkları dikkate alınmalı.”

KÜRTLERİ AYRIŞTIRMA ÇABASI

Başbakan Erdoğan kaçırılan çocuklar konusunu ilk kez önceki gün partisinin TBMM grup toplantısında gündeme getirdi. Dün de Ağrı mitinginde benzer sert mesajlar vererek BDP ve HDP’ye çocukları Kandil’den getirmeleri çağrısında bulundu. Erdoğan’ın bu çıkışlarını ve mesajlarının anlamı konusunda Can’ın değerlendirmeleri şöyle:

“Başbakan siyasi bir taktik izliyor. Türkiye’nin genelinde yaptığını şimdi Kürtler arasında yapmak istiyor. Ülke genelinde ne yapıyor? Kutuplaştırma ve ayrıştırma politikalarıyla tabanını kontrolünde tutuyor. Şimdiki çabası da bu çocuklar ve aileler üzerinden Kürtleri ayrıştırmak. Hem Kürtler arasında hem de uluslararası arenada PKK’yi sorgulatmak istiyor olabilir. Ayrıca, çözüm sürecinde yürütülen görüşmelerde, muhataplarının pazarlık gücünü azaltmak da istiyor olabilir...”

İSTESE MİT VE İMRALI ÇÖZER

“Kaçırılan çocuklar” meselesini çözecek olanaklara sahip olan Başbakan’ın konuyu siyasi polemik unsuru haline getirdiğini öne süren Can şöyle devam etti:

“Barış sürecinin tam merkezinde yer alan bir Başbakan, müzakere yaptığı muhataplarına karşı kamuoyunun önünde bu kadar açık pozisyon almaz. İstese sessizce MİT kanalıyla bu meseleyi İmralı’ya Kandil’e çözdürebilirdi. Bunu yapmayıp meseleyi doğrudan kendisi gündeme getirdi. Bu yüzden taktik bir hareket olduğunu düşünüyorum.”

NEDEN YAPIYOR?

Erdoğan’ın kaçırılan çocuklar konusunda kullandığı söyleme de işaret eden Can, “Başbakan’ın tutarlılığını da sorguluyorum. Diyarbakır’daki aileler için ‘Yürekleri yanan anneler-babalar’ diyor. Haklıdır. Kimse çocuğunun dağa kaçmasını istemez. Ancak orada böylesine düşünceli olan Başbakan Gezi’de, Soma’da ve Okmeydanı’nda neden farklı davranıyor? Neden polisin sabrına şaşıyor? Neden Berkin’in annesini yuhalatıyor” diye konuştu.

BU BARIŞ DİLİ DEĞİL

Erdoğan’ın, “BDP ve HDP’liler bu çocukları getirmezse ‘B’ ve ‘C’ planlarımıza geçeriz” yaklaşımı konusunda da Can’ın eleştirileri şöyle:

“B ve C planları nedir? Savaşmak mı? Ama biz akil insanları topladığında Başbakan’ın söylemi bu değildi. Meseleyi silahsız çözmek istiyordu. Başbakan’ın bugün kullandığı dil, barış dili, çözüm dili değil. Ezen, kendini üstün gören bir dil maalesef.”

ÇÖZÜM SÜRECİ DİBE VURDU

Kandil’deki temasları sırasında örgüt yönetiminin Erdoğan’a güvensizliğine şahit olduğunu belirten Can, “Çözüm süreci aslında dibe vurmuş durumda. Ama örgüt bunun bittiği yönünde bir açıklama yapmıyor. Yapmayacaklar da. Silahlı harekete dönüş eğilimi içinde de değiller. Başbakan çözüm süreci diyor. Ama gereken adımları atmıyor. İnsanların dağa gitmesinin nedeni Kürt meselesi değil mi? Dağa giden varsa, bunu çözümü ortadaki sorunu çözmekten geçmez mi? Kürt meselesi olmasa dağda insan olur muydu?” diye konuştu.

KANDİL HÜKÜMETTEN KORKMUŞ

Can’ın Kandil izlenimleri arasında dikkat çeken bir başka husus da, PKK’nin Gezi Parkı protestoları konusunda “özeleştiri” yapma noktasına gelmiş olması.

“Kandil’deki yöneticiler Gezi sürecinde yapılan bazı açıklamaların ‘hata’ olduğu görüşünde. Bunun ardında ‘Acaba hükümete tepki gösterirsek çözüm sürecine bir zarar verir miyiz’ yaklaşımı etkili olmuş.”

GEZİ PARKI BAŞBAKAN'I DEĞİŞTİRDİ

Celalettin Can, kendisinin parçası olduğu “akil insanlar” sürecini de değerlendirdi. Başbakan Erdoğan’ın verdiği sözleri tutmadığının altını çizen Can şunları söyledi:

“Bölge raporları bir araya getirilecek ve kamuoyuna açıklanacaktı. Sözünde durmadı. Bence Gezi Direnişi Başbakan’ın nevrini döndürdü. Biz akiller, Gezi öncesinde ve sonrasında iki farklı Erdoğan yaşadık. O günden bu yana da zaten hiçbir şey ilerlemiyor.”

Son olarak, diğer akil insanlara da tepkisini aktarıyor:

“Akil insanlar olarak tarihsel bir hata yaptık. Biz akiller Gezi Direnişi’ne sahip çıkmalıydık. Ben oradaydım ama başka kimse yoktu. Ben uyardım, çağırdım, ama dinletemedim...”