BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67

İTÜ Rektör Adayı M.S.Çelik’in*, TMDK İçin Projeleri…(3)

Haziran 2016’da 18 üniversitede rektör seçimleri var…

 Diyorlar ki; “sen yönetmelikleri hatırlatıyor, yanlışları dile getiriyorsun, bazıları/yönetenler   üstüne alınıyor, size kırılıyorlar.” Değerli okurlar; doğru doğru, yanlış yanlıştır…. Araştıran/okuyan/irdeleyen/doğru işler yapmaya çalışan bir kişiyim…Arkadan konuşmuyor; kişilerin yüzüne, makama yazılı olarak, genelse bu sayfalarda açıkça yazıyorum. Yanlışım varsa, yorum kısımları açık… Ayrıca; yönetmeliklerin yanlışlarını/eksiklerini de yazıyorum. (http://www.inter/kultur-ve-turizm-bakanliginin-tusak-tasarisi-uzerine-1228420y.htm) Ekteki yazı da bunun bir örneği; “Master yapınca ne değişiyor, ne kazanılıyor.” Uygulanmıyorsa, bu sitelerde yayınlanmışsa, yönetmelik maddesi ise, ben yazınca mı kırılıyorsunuz!..

 Ne yapmalıyım? Başımı kuma mı gömmeliyim?. Yıllarca belli görevlerde idarecilik yapan ve hep doğruları savunan, karşı görüşlere saygılı bir kişi olarak değişmeli miyim? Bana ne mi demeliyim? Kurumlar iyi/kötü eleştiri olmasa nasıl ilerleyecek? Söylemediğim şeyleri, kendilerini saklayıp   “o söyledi”  diyenleri  de biliyorum… Karakterimi bilip de “inananlar varsa” ne diyeyim!…37 yıldır; yaptığım işler, çevrem, sosyal/siyasal gücüm v.b. ortada, saklım/gizlim/korkum yok… Benim gibi “kurumsal yapıların” gelişmesini isteyen bir kişiyi; “kırmamak, değerlendirmek gerek” diye düşünüyorum…

 Bir kez daha söylüyorum; bizim yönetici olan/olacak kişilerle ilgimiz yok… Yeter ki kurumu “iyi temsil” etsinler, “ben biliyorum” demesinler, çalışanlarla gereksiz “tartışmalara” girmesinler, gereğini “gerektiği yerde” yapsınlar…Alınganlığa ise hiç gerek yok, bütün sanatçılar/sanat kurumları  aynı geminin yolcusu… Ve; ben bu geminin hala içindeyim, yanlış bir hareket/uygulama beni de yaralıyor…Oyunlara gelip, “enerjimizi boşa akıtmayalım” lütfen…

 Geçen yazımda, İTÜ TMDK’nın  misyonu konusundaki görüşlerle “yeni dönemde batı çalgılarına yer verilmemesi gerektiğini” yazmıştım. 2012 yılında atanan ve halen göreve devam eden yönetimce yeni batı çalgılarına kontenjan ayrılmadığını, ama 2009-2012 yılında alınan “kadrolu öğretim elemanları” nedeniyle alınan öğrencilerin öğretime devam ettirildiğini” öğrendim. Bu, açıklamayı gerekli gördüm.

 Haziran 2016’da, 18 üniversitede rektör seçimleri var…İki dönemi dolanlar; ODTÜ, Ege, Ondokuz Mayıs, Atatürk, Dicle, Dokuz Eylül, Gaziantep, İnönü ve Yıldız. Geçtiğimiz günlerde Giresun Ün. Rektörlüğüne yeni bir isim (Prof. Dr. C.Coşkun) atandı. Bu üniversitelerin bir kısmında konservatuarlarda var…

 Gelelim İTÜ rektör seçimlerine….Adayların gönderdikleri yazıları paylaşmaya devam ediyoruz.

 Eski  İTÜ Rektör Yard., İTÜ Rektör adayı  Prof. Dr. M. Sabri  Çelik’in sloganı;  “Değişimi Birlikte Gerçekleştirmek,  Geleceği Birlikte Tasarlamaktır.”

 Gönderdiği yazıda önce genel amaçlarını vermiş. (biz sadece konumuz itibarıyla başlıkları veriyoruz)

“Öncelik sırasına göre yönetim süresinde kısa ve orta vadede yapmak istediklerim;

1. Ulaşılabilir bir yönetici olmak

2. Adaletli ve katılımcı bir yönetici olma

3. Hak edişe dayalı bir akademik kariyer

4. Etkin akademik çalışma desteği

5. Zaaflarından kurtarılmış bir idari yapılanma

6. İnsan mutluluğuna endeksli bir yerleşke yaşamı

 Yola çıkarken kendime sık sık şu özdeyişi tekrarladım; “Eğer doğru yolda değilsen, koşmanın ne manası var.” Elinizde yol gösterici bir haritanız yoksa hedefinize asla ulaşamazsınız. “Eğer bir planınız yoksa haritanız da yok demektir.” Ben bu plan ve haritayı,meslektaşlarımı da “oyunun gerçek birer parçası” olacak şekilde 2016-2020 döneminde “birlikte kurgulamaya” davet ediyorum.”

 İTÜ-TMDK 2016-2020 Vizyonu

 Ülkemizin, en başarılı üniversitelerinin çoğunda (40 adet) konservatuar yapılanması mevcuttur. Fakülte ve konservatuar eğitim/öğretim ve idari yapılanmaları farklıdır. Konservatuarlarda eğitim alan öğrenci profili de değişkenlik gösterir, yaş sınırı gözetilmez, küçük yaştaki yetenekli gençler de eğitim alabilirler. Konservatuarlarda küçük yaştaki bu gençler başta olmak üzere, sanatçı adayları sanat eğitimlerini genel olarak performans ağırlıklı alırlar. Fakülte yapılanmalarında ise yaş sınırı vardır ve daha çok Anglosakson eğitim yaklaşımı ile lisans/lisansüstü düzeyinde temel ve uzmanlık eğitimine ağırlık verilmektedir.

 Bu yapısal farklılıktan dolayı, İTÜ-TMDK yapılanmasının değişimi ve fakülte yapılanmasına geçiş, bu değişimi daha önce deneyen üniversitelerdeki "yanlışların tekrarını" yaşatacak ve bize de fayda sağlamayacaktır. Ayrıca şu an konservatuarımızda lisans ve yüksek lisans öğrencileri halen eğitim görmektedir. Kanunen, böyle bir şeyin olması için de öncelikle üniversite senato kararı ve sonrasında YÖK onayı gerekmektedir.

  İTÜ'de 2009-2012 yönetim döneminde, TMDK'nın kapatılarak yerine "Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi" kurma girişimi yapılmış ancak sonuçlandırılamamıştı. Yukarıda açıkladığım nedenlere istinaden ve mevcut kadronun böyle bir değişimi verimli görmeyerek destekleme taraftarı olmadığını biliyor ve bu tarz bir yapılanmayı İTÜ-TMDK için düşünmüyorum.

 Konservatuarın fakülteye dönüşümünü sağlamak yerine, “Türk Müziği Uygulama ve Araştırma Merkezi" ve "Ses Araştırmaları Mükemmeliyet Merkezi” ile “Yayın Teknolojileri Meslek Yüksek Okulu” kurarak, mevcut yapıyı eğitim ve Ar-Ge yönünden güçlendirmek istiyorum.

 Kurulacak merkezlerde teori, uygulama, eğitim, icra, kültürel ve tarihsel açılardan havas ve avam birikimlerinin tümünü kapsayacak akademik çalışmalar teşvik edilecektir.

 Müzikoloji, kompozisyon ve müzik teorisi, elektronik müzik, müzik teknolojileri, orkestra, vurmalı çalgılar, piyano, ses alanı, çalgı alanı, halk oyunları, oda müziği, yayın teknolojileri konusunda çalışmalarını çeşitlendirecek bu merkezlere, pozitif katkı sunacak hizmetleri desteklemesine devam edilecektir.

 Ayrıca, 24 saat yayın yapacak şekilde teknik alt yapısı konusunda TRT ile işbirliği yapılacak ve FM bandı temin edilecek "İTÜ-TMDK Radyosunun işletim ve yönetimini", Konservatuara vererek öğrencilerin pratik eğitimine katkı sağlamak istiyorum.

 İTÜ Maçka Maden Fakültesi binası “Kültür ve Sanat Merkezi” haline getirilecek ve  tüm alanların TMDK bünyesinde ortak kullanması sağlanacaktır.  Konservatuar eğitiminde tamamlayıcı unsur olarak gördüğüm Maçka Maden Fakültesi içinde mevcut olan "Mustafa Kemal Amfisi "öncelikle” yenilenecektir. Tüm kampüslerin “açık alan ve dinlenme mekânlarında” İTÜ-TMDK radyosunun dinlenmesi teşvik edilecektir.

* İ. T. Ü. Maden Fakültesi, Cevher Hazırlama Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi

 MASTER VE DOKTORA YAPMAK NEYE YARIYOR?!...

 Devlet memurları, memuriyete girmeden önce ya da memurlukları sırasın yüksek lisans (master) veya doktora yapmış olmaları durumunda, bu eğitimleri görmemiş olan memurlara göre ilave haklara sahip olurlar. Bu konular pek bilinmez. Ayrıca, aşağıda görüldüğü gibi, önemli olan lisans eğitimindeki alandır, yani master/doktora yapmakla alan değiştirilemez. Yani;  Lisans alanı, master  ile  değişmiyor…

 Akademisyenler   için, çok önemli ve bilinmeyenler derlenmiş, yararlı olsun diye veriyoruz. Yalnız; “doktora/sanatta yeterlik” birlikteliği yazılmamış, hala bunu anlatamadık…(/master-ve-doktora-yapmanin-memurlara-faydalari-foto-galerisi-1587142.htm)

 1/Master ya da doktora eğitimi nedeniyle memurun ilave haklardan faydalanması bazen görülen eğitimin memurun lisans eğitimiyle (mesleğiyle) ilgili alanda olmasını gerektirirken, lisans eğitimi sonrası yapılan master ve doktora memurun lisans eğitimiyle kazandığı mesleği ise hiçbir şekilde değiştirmiyor.

 2/Yüksek lisans veya doktora eğitimleri devam eden memurların askere gidişleri 35 yaşını doldurdukları yılın sonuna kadar ertelenebilir.

 3/Yüksek lisans yapmış olan memura bir kademe ilerlemesi verilir. Hangi alanda yapılmış olursa olsun, yüksek lisans nedeniyle kademe ilerlemesinden yararlanılır.

 4/Lisans eğitimi sonrası yapılan yüksek lisans, ilgili memurun lisans eğitimiyle kazanmış sayılacağı mesleğini değiştirmez. Örneğin, Eczacılık fakültesini bitirip Eczacı unvanını almış olan kişinin, yüksek lisans eğitimini hukuk alanında yapması hukukçu olmasını sağlamaz.

 5/Birden fazla dalda yapılan yüksek lisans nedeniyle memurlara ilave kademe ilerlemesi verilmez. Meslekleriyle (lisans eğitimleriyle) ilgili öğrenim dalında doktora yapan memurlara bir derece yükselmesi verilir. Yüksek lisans yapmasından dolayı bir kademe ilerlemesinden yararlanmış olmaları durumunda, doktora nedeniyle sadece iki kademe verilir.

 6/Doktora yapmış olan memurlar, öğrenimle kazanılan görevlere unvan değişikliği sınavına girmeksizin atanabilirler.

 7/Bu arada YÖK, Lisansüstü çalışmalarla ilgili yeni kararlar aldı.

 CENAZE MARŞI YAZIMIZ...

 Bir önceki yazımıza –alıntılarla ilgili- eleştiriler geldi; 1/ E.Yıldırım “Mustafa Itri'nin 18. Yüzyıl'da bestelediği tekbirleriyle ölülerimizi uğurluyoruz.” demişti. Oysa, Itri; 1640-1712 tarihlerinde İstanbul'da doğup yaşamıştır. 2/ Yazdığımız gibi Tekbir’in Itri’ye ait olduğu da  kesin değildir. 3/ Tekbir E.Erdinç’in dediği gibi 9/8 değildir. Karma bir usuldür. Ayrıca; Tekbir getirilirken asker gibi yürümek zorunluluğu da yoktur. Normal adımla yürürken söylenebilir.4/ Yayınlayamadığımız “cenaze marşı” notası için  (www.hasancihatorter.org) 0216 343 89 79 arayabilirsiniz. Ayrıca, Keman virtuozu Reşat Aysu’nun kendi “cenaze töreninde icra edilmesi için bestelediği” (ancak ailesinin uygun bulmadığı)  buselik makamındaki “cenaze marşı” Ege Ün. T.M.D.Konservatuarı arşivindedir.

 Günün SÖZÜ…

 “Kültür ve sanat,  canlı, yaşayan ve gelişen bir alan. Devletin görevi de bu alanın yaşamasını, gelişmesini sağlamak, etkinliğini artırmak, bunun için altyapı oluşturmak, ön açıcı ve kolaylaştırıcı olmak. Devletin burada bir kültür dikte etmesi ya da bir sanat biçimi dikte etmesi diye bir şey söz konusu olamaz. Devlet içerik dikte etmez, devlet toplumun kendi kültürünü ve sanatını üretebilmesi için altyapı oluşturur. Kültür ve sanatı toplum kendisi üretir. Devlet “Şunu şöyle üret, şu sanat alanı kötü, bu sanat alanı iyi” diyemez ki. Bu, ideolojik angajmanlarımızdan uzak tutmamız gereken bir alan. Maalesef kültür ve sanatı kendi iktidar alanı olarak gören ve üstten bakan, otoriter bir dil üzerinden, her yeni şeye karşı çıkan bazı yapılar var ve gerilim üretiyor. Sanat ideoloji içindir diyen bir küçük kesim var. Sanat devletin ideolojik aygıtı da değildir. Yüksek bir kültür ve sanat, devletin ancak yumuşak gücü olabilir.” (Mahir Ünal/Kültür ve Turizm bakanı/28.04.2016)

 ÖZEL NOT

 “23. İstanbul Türk Müziği Günleri”  videomuzu  aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz. Teşekkürler.