BIST 9.879
DOLAR 32,47
EURO 34,71
ALTIN 2.437,08

İslam dini’ni yanlışta kullanmayalım…

İslam dini, KUr'an-ı Kerim, Ahlak,Dini hocalar, Gençler, Barış,Sosyal doku,Ergun Yıldırım, Sedat Laçiner, Mehmet Görmez, Ali Bardakoğlu, Fatoş Koçarslan

         Önce şunu belirtelim ki,  Türkiye,  İslâm dininin;  fikir, düşünce ve inanç özgürlüğünün yanında olduğunu Sn. Başbakan’ın Paris’teki yürüyüşe katılması ile bir kez daha gösterdi…

         Ancak ülkemizde bazı din adamlarının!  Farklı/yanlış söylemleri ortalığı germeye/karıştırmaya yetiyor. Son haftada bir çok örnek yaşadık.  Şimdi yorum yapmadan birkaç örnek vermek istiyor, kararı size bırakıyoruz.

         1/ “6 yaşında çocuklar evlendirilebilir” açıklaması ile tepkileri çeken Nureddin Yıldız’ın son açıklaması şöyle;

          “İslam’a ve Müslümanlara hakaret etmeyi her defasında fırsat bilenler, 3 sene önceki 1 saatlik dersimizin 2 dakikalık bölümünü kullanarak “çocuk evliliği” üzerinden sansasyon oluşturmaktadırlar.
İslam hukukunda, evlilik akdi ile fiili evlilik ayrı hususiyetlerdir. Fiili evlilik için buluğ ve rüşt şartdır. Evlilik akdinin tarafları, buluğ ve rüşt ile beraber “hiyar’ül buluğ” hakkı çerçevesinde, fiili evliliğe geçiş veya vaz geçme hakkına her halükarda sahiptirler. Buluğ ve rüştten önce fiili evlilik caiz değildir. Buluğ ve rüştten önceki çocuk evlilikleri, her halükarda suistimaldir.”

           2/ "....Ne kadar İslam’da terör yok dersek diyelim, yine de onlar İslam diyerek gençlere çağrıda bulunuyorlar ve insanları İslam üzerinden giderek şiddet ve teröre bulaştırıyorlar. Bundan dolayı, bunların ön gördüğü İslam anlayışlarıyla hesaplaşmak zaruridir. Bu zaruriyet önce Müslümanlara düşer. İnancımızdan hareketle nasıl oluyor da böyle korkunç terör hareketlerini çıkarıyorlar? Bazı insanlar ve gruplar neden İslam’da şiddet ve terörü ön görüyorlar? Şiddet ve terörü cazip hale getiren İslam anlayışı nedir ve niçin ortaya çıkıyor? Bu anlayışı geliştiren teolojik, politik ve sosyolojik kaynaklar nelerdir? Bu soruları önce biz Müslümanlar kendimize sormalıyız. Bu sorgulamaları yapmaktan kaçınmamalıyız.
 Batılıların işgalleri, katliamları, bölgesel hegemonyaları ve yerli düzenlerle iş birlikçileri vs. bu sorgulamanın üstünü kapatmamalıdır.  Batılıların yanlışları ve ürettikleri İslamofobya, bizim cihadizmle yüzleşme sorumluluğumuzu yok etmez.  Yine batılıların, yükselen İslami hareketlere karşı darbeci rejimleri desteklemeleri, söz konusu sorgulamadan uzak durmamızı gerektirmez. Çünkü Müslümanlar, Müslümanları kendisine ayna edinir, başkalarını değil. Çünkü Müslümanlar, hakikatlerini kendi kaynaklarından ve kendi miraslarından seyrederek edinirler. Bütün bunlardan dolayı, cihadizmi “ama” demeden sorgulama cesaretini göstermezsek tarih bir bütün olarak biz Müslümanları sorgulayacaktır.
Demokrasi seçeneği
           Hem Avrupalılar hem de Müslümanlar birbirlerine karşı geliştirdikleri korkuları, tarihsel yargıları ve uluslararası ilişkileri gözden geçirmelidirler. Avrupalıların ve Müslümanların tarihsel ve günümüz pratiğinde karşılıklı olarak geliştirdikleri ideolojilerini, siyasetlerini ve inanç anlayışlarını sorgulamakla sorumludurlar. Çünkü ne haçlılar döneminde yaşıyoruz, ne de kolonyalizm döneminde. İç içe geçen, beraber yaşayan, küresel bağlama yerleşen bir dünyadayız. Avrupa kendi içindeki Müslümanlarla barışmanın yollarını (Müslümanların pratik yaşam tarzlarını kabul ederek) bulmalıdır. İslamofobya ile hesaplaşmalıdır. Ortadoğu’da sürdürdüğü hegemonyayı gözden geçirmelidir. 

           Müslümanların çeşitli renkleriyle ve ideolojileriyle ülkelerinde temsile yönelmeleri karşında duran darbeci konvansiyonel yapılardan uzaklaşmalılar. BM’de İslam toplumlarını temsil eden devletlerin daha etkin varlığına imkan vermeliler (Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünya beşten büyüktür vurgusu çok önemli). 

            Müslümanlar cihadist hareketleri sorgulamalı, yaptıkları yanlışlarla yüzleşmeli ve İslam’ın ana ilkelerini “ama” demeden benimsemeliler. Cihadizm seçeneğinin sadece terör ve kaos yarattığını görmeliler. Bunu en çok kendi coğrafyamızda yaşadığımızı görmeliyiz. Örneğin Paris’te 12 kişi katledilirken, aynı gün Boko Haram 2 bin kişiyi katletti. Bu nedenle cihadizmi dışlayarak demokrasi seçeneği üzerinde yoğunlaşmalılar. Yani şiddet dışı temsil, muhalefet, mücadele ve katılım hareketlerini çoğaltılmalı ve bu yolda ısrarcı olunmalıdır. “Cihadist hareketler, İslamiyet’in ön gördüğünden çok kendilerinin ön gördüğü İslam’ın peşinde gidiyorlar. Eylemlerine ve ideolojilerine ön gördükleri İslam yorumuna ulaşıyorlar. Bundan dolayı, İslam’dan ilham alarak gençleri seferber ediyorlar. Ne kadar İslam’da terör yok dersek diyelim, yine de onlar İslam diyerek gençlere çağrıda bulunuyorlar ve insanları İslam üzerinden giderek şiddet ve teröre bulaştırıyorlar. Bundan dolayı, bunların ön gördüğü İslam anlayışlarıyla hesaplaşmak zaruridir. Bu zaruriyet önce Müslümanlara düşer. (..)
Batılıların işgalleri, katliamları, bölgesel hegemonyaları ve yerli düzenlerle iş birlikçileri vs. bu sorgulamanın üstünü kapatmamalıdır.  Batılıların yanlışları ve ürettikleri İslamofobya, bizim cihadizmle yüzleşme sorumluluğumuzu yok etmez. (..)
Cihadizmi ‘ama’ demeden sorgulama cesaretini göstermezsek tarih bir bütün olarak biz Müslümanları sorgulayacaktır.........”
()

3/”….Hiç şüphesiz, her ne sebeple olursa olsun terör hoş görülemez, meşrulaştırılamaz.  Terör ne İslamidir, ne de insani. İslam dininin Peygamberi, yaşamının hiçbir döneminde teröre başvurmamıştır, Müslümanlara da böyle bir yolu tavsiye etmemiştir… Kuran-ı Kerim’e göre suçun bireyselliği esastır ve hedef ayırt etmeyen terör türü saldırılar İslam dinine göre haramdır. Dinimize göre, bir millete veya bir gruba olan kızgınlığınız onlara adaletsiz davranmanıza müsaade etmez.

          Hiç şüphe yok ki Hz. Peygamber, bugün aramızda olsaydı kendisine hakaret eden yayınlara terörle veya şiddetle karşılık vermezdi. Bunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliyorum, çünkü kendisi, bırakınız şahsına yapılan saldırıları, Allah’a ve onun dinine yapılan saldırı ve hakaretlere dahi terörle, hakaretle veya basit bir şiddetle karşılık vermemiştir. Hakaret edene hakaret etmemiş, kimsenin kutsalı ile de alay etmemiştir…

           İslam, insanları zorlayarak değil, gönülleri ve akılları kazanarak büyümüştürHz. Muhammed, peygamber olmasına rağmen insanlara dinin emirlerini dikte etmemiş, onları mucizeler, efsunlar veya silah korkusuyla kandırmamış, tam tersine en ağır şartlarda dahi ikna etme ve sabır yöntemlerini kullanmıştır…

            İşkenceler karşısında dahi rakiplerinin evlerini kundaklamayan, düşmanlarının hanesine ve sevdiklerine zarar vermeyen bir Peygamber var karşımızda… Aynı şekilde açlıkla, işkenceyle ve ağır hakaretlerle sindirilmeye çalışılan arkadaşları da kendilerine yapılan saldırılara aynıyla karşılık vermemiş, intikam bazlı herhangi bir saldırıda bulunmamıştır…..”

             4/ Mehmet Görmez (Diyanet İşleri Başkanı):
“İslami simgelerin açık ve aleni olarak bu eylemi gerçekleştirenler tarafından kullanılmış olması bir algı manipülasyonudur. Algı mühendisleri, katillere dinimizin simgelerini telaffuz ettirerek akılla alay ediyorlar. Sadece Müslümanların değil esasen Batı kamuoyunun aklıyla da alay ediyorlar.”  
*
            5/ Ali Bardakoğlu (eski İşleri Başkanı):
“Olayı ‘ötekinin oyunu, provokasyon’ olarak görmeye başlarsak, kendi mahallemizde olup biteni sağlıklı  biçimde anlayamayız ve analiz edemeyiz. Halbuki İslam coğrafyasının değişik muhitlerinde verilen dini eğitimin, İslam adına üretilen dini bilginin bu tür nefret ve şiddetleri besleyip beslemediğini soğukkanlı şekilde araştırmamız gerekiyor. Kapımızın önünü görüp gözetmek, bir kirlenme varsa onu temizlemek zorundayız.”

Yazımızı yine güzel bir şiirle noktalayalım:

YAŞADIM OLMADI, ÖLDÜM OLMADI

DOĞARKEN BAŞLADI HAYAT SINAVIM

KALEMİM OLMADI, SİLGİM OLMADI

CEHALET BENİMDİR, BENİM GÜNAHIM

REHBERİM OLMADI, BİLGİM OLMADI

BOYNUMU BÜKTÜRDÜ BU ZALİM FELEK

GÖZYAŞI AKITTIM, GÜN GÜN DÖKEREK

SEVDAYSA  YÜREĞE ATEŞTEN GÖMLEK

ÇOK SEVDİM OLMADI, KÜSTÜM OLMADI

HUZURA ERMEDİM BU YAŞA KADAR

DERMANSIZ HER ÇİLE ÖMRÜME ZARAR

TALİHİM BU VAKİT DÖNSE NE YAZAR

AĞLADIM OLMADI, GÜLDÜM OLMADI

HER ESEN FIRTINA YERE DEVİRDİ

SAVURDU TOZ GİBİ, KÜLE ÇEVİRDİ

KADERSE ELİNDE OYUNCAK ETTİ

İNTİZAR OLMADI, İSYAN OLMADI

SAVAŞA GÜCÜM YOK, ÇIKMIYOR SESİM

DİPSİZ BİR KUYUDA SANKİ NEFESİM

FERYATLA İNLİYOR GÖĞÜS KAFESİM

HAYKIRDIM OLDUM, SUSTUM OLMADI

KÖRDÜĞÜM BİLMECE HAYAT DEDİĞİN

NE İÇİN YAŞARIZ, NEDİR BİLDİĞİN?

AMACI NE OLA, KOCA EVRENİN?

SORULAR OLMADI, CEVAP OLMADI

SINAVIM BİTECEK NEFES BİTİNCE?

ÖMÜR DENİLEN ŞEY SONA ERİNCE

RUHUM BU DİYARDAN GÖÇÜP GİDİNCE

İNKÂRIM OLMADI, İKRÂR OLMADI

SIRRINA KİM MAZHAR OLMUŞ DÜNYANIN?

NE GELİR ELİNDEN FANİ İNSANIN?

UĞRUNDA SÜRÜNDÜM ARŞ-I ALÂNIN

YAŞADIM OLMADI, ÖLDÜM OLMADI/ Fatoş Koçarslan / 12 Ocak 2015

 TEBRİKLER: Yükseköğretim Kurulu Üyeliğine, Bakanlar Kurulu kararı ile Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zeliha KOÇAK TUFAN atandı. Sanıyorum, ilk defa bir Doç. üst kurula atandı. Biz yıllardır yazıyoruz birikimli/donanımlı Doç. ve Y.Doç. lerimiz var diye. Özellikle ÜDS/YDS mağduru alanında bilinen/tanınan  arkadaşlar var...Onları değerlendirmek, birikimlerinden yararlanmak lazım. Kısaca; öğretim üyesi sınıfına giren her ünvanlı kurullara atanabilmelidir. Teşekkürler Sn. Başbakanımız ve Sn. Cumhurbaşkanımız.

TEBRİKLER: İş Bankası’nın Cem Yılmaz’ın oynadığı  “parmak hesabı” reklamı; yaratıcı, geçmişle bugünü birleştiren özelliği  ve akılda kalıcılığı ile tebriği hak ediyor.

Anadolu Hayat Emekliliğin, “Bana teyze dediler” reklamında oynayan bayanın -özellikle tanınan bir yüz olmadığı halde- verdiği elektrikle başarılı olduğunu belirtmek istiyoruz.

Özür: Bilgisayarda meydana gelen arıza giderilemedi. O nedenle dosya yazılarıma ara vermek zorunda kaldım.