BIST 10.046
DOLAR 32,45
EURO 34,84
ALTIN 2.419,55

Hala İçinde Yaşatıldığımız "Kült"ler!

Süper kahramanlar, topluluklar yerine düşünür, uygular ve hayatta olmasalar dahi gerçek bir inanca sahip olmayan insanlara dünyevi, geçici, uyduruk mutluluklar bahşederler!

Bir vesile ile hafta sonu Kırklareli’ne gittim.

Gezip dolaştığımda bir anda aklıma 2006 yılında gittiğim Şam geldi.

Şimdi Kırklareli ile Şam’ın ne alakası var diyeceksiniz, haklısınız…

Ama bilincimin beni nasıl yönlendirdiğini hemen açıklayacağım.

2006 yılında Suriye’ye gittiğimde her yanda gördüğüm baba Esed heykelleri ve oğul Esed posterleri içimi şişirmişti.

Şam’da karşılaştığım bu manzara karşısında şaşkınlığım bir yana, bunun artık insanların hayatının bir parçası haline dönüşmüş olması ve bu boğucu atmosferden rahatsızlık duymamaları beni bir hayli hayrete düşürmüştü.

İnsanlarla iletişim kurmaya başladıktan sonra artık anlamıştım ki bu manzara Şamlılara kendilerini güvende hissettirirken aynı zamanda dünya gerçeklerinden habersiz bir şekilde yaşamalarını sağlıyordu.

Kendi ülkelerinin bile taşrasından habersiz, Ortadoğu’nun içinde bulunduğu duruma umarsız, İslam dünyasının halini ise konuşmayı bile zaman kaybı olarak gören bir insan topluluğu ile karşılaşmıştım.

Heykel ve posterlerle, insanların bu durumunun nasıl bir alakası olduğunu biraz daha açmaya çalışayım dilim döndüğünce.

İnsanlar kendilerini güvende hissetmek için putlara, lider kültüne, mitlere ihtiyaç duyarlar…

Öyle ki kendi sorumluluklarını onlara yükleyip onlardan hayali süper kahramanlar yaratırlar.

Bu süper kahramanlar, topluluklar yerine düşünür, uygular ve hayatta olmasalar dahi gerçek bir inanca sahip olmayan insanlara dünyevi, geçici, uyduruk mutluluklar bahşederler!

Şam halkı süper kahramanlarına öyle inanmıştılar ki gözleri, ne kendi ülkelerinin problemlerini ne de çevrelerinde olup bitenleri görebiliyordu.

Bir grup mutlu ve elit azınlık olarak hayatlarına devam ediyorlardı yaklaşan tehlikeden habersiz…

Ben o gün gözlemlediğimde; hayretle karşıladığım ve hallerine acıdığım o elitist, beyaz, kör, sağır ve mutlu azınlığın, ülkelerinin bir bölümü diktatör baskısı altında kırılıp giderken nasıl böyle umursamaz olduğunu anlamakta güçlük çekiyordum.

Ama bugün bildiğim bir şey var ki; Suriye’nin şu an içinde bulunduğu durum, beyaz Suriyelilerin bir grup mutlu azınlık olarak her şeyin böyle tıkırında gideceğini düşünmeleri ve gözlerinin politik olarak Esed’in heykellerinden başka bir şey görmemeleridir

Kırklareli’ne gittiğimde her köşede gördüğüm Atatürk büstü ve konuştuğum insanlar bana 2006 yılında Şam’da gördüğüm manzarayı hatırlattı.

Azınlık olarak, ülkenin çoğunluğundan ve inancından nefret eden, Batı’nın uydurduğu cihadist(!) gruplarla İslam’ı bir tutan, kendi geleneğinden-kültüründen fersah fersah uzak yaşayan bir insan topluluğu…

Kendi kafasında uydurduğu Atatürk mitine inanmış, Atatürk sayesinde tüm sorumluluklarından kurtulan, koca bulmak için türbe kapısına çaput bağlayan, kızkurusu gibi ölüden medet uman, değişen dünyayı okumayan, yaşadığı coğrafyadan bihaber bir insan topluluğu ile karşılaştım hafta sonu.

Oluşturulmuş olan mitlerin gölgesinde kendi örfüne ve inancına uzak bir yaşam!

Suriye’de ki gibi bir diktatör tarafından değil de Allah korkusu ile bezenmiş iman bilinci ve tarih bilinci ile vatanın batısını doğusunu aynı gören bir lider tarafından yönetildiğimiz için biiznillah Suriye gibi olmayacağız.

Ve bu lider sayesinde gölge altında efsunlanmış bir grup azınlığa da bir daha bu vatanı teslim etmeyeceğimizi 15 Temmuzda göstermiş olduk.