BIST 9.767
DOLAR 32,59
EURO 35,02
ALTIN 2.457,43
HABER /  GÜNCEL  /  EĞİTİM

4+4+4 modeli karşı devrim mi?

4+4+4' eğitim tasarısı olarak bilinen 'İlköğretim ve Eğitim Kanunlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi' Meclis Başkanlığı'nda.

Abone ol

Kamuoyunda 4+4+4' eğitim tasarısı olarak bilinen 'İlköğretim ve Eğitim Kanunlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi' Meclis Başkanlığı'na sunuldu.

İmam hatiplerin önünün açılacağı ve kız çocuklarının evde kalacağı endişesiyle bir kısım çevreler yeni modele karşı. Milli Eğitim ise öğrencilerin yaş grupları ve fiziksel özellikleri temelinde bir kademelendirilmenin tercih edilmesi gerektiğini düşünüyor.

EĞİTİME KADEME

AK Parti Grup başkanvekillerinin verdiği zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran, '8 yıllık kesintisiz eğitim' uygulamasına son veren kanun teklifi, TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu'nda görüşüldü. Komisyonda teklifi savunan Milli Eğitim Bakanı Dinçer, dünyada zorunlu eğitimin 9 ila 13 yıl arasına çıktığını hatırlatarak, Türkiye'nin zorunlu eğitim yılının artırılmasının önemine dikkat çekti. Dinçer, bilimsel araştırmalar ışığında eğitimin kademeli bir yapıyla 12 yıla çıkarılmasını amaçladıklarını söyledi.

Kesintisiz 8 yıllık eğitimin 28 Şubat sürecinin bir sonucu olarak imam hatiplerin önünü kesmek için başlatılan sistem olduğunu vurgulayan Dinçer, 8 yıllık kesintisiz eğitimin getirilen amaçlarına erişilemediğini ifade etti.

ÇIRAKLIK YAŞI 11'E DÜŞÜYOR 

Yeni model ile ilköğretim kurumlarının toplam eğitim süresi 8 yıl olacak. Yasadaki "kesintisiz" ibaresi çıkarılıyor. İlköğretim kurumları, 4 yıl süreli ilköğretim birinci kademe okulları ile 4 yıl süreli ilköğretim ikinci kademe okullarından oluşacak. Yasada çırak olabilmek için "14 yaşını doldurmuş, en az ilköğretim okulu mezunu olmak" şartı da değiştiriliyor. Çırak olabilmek için 11 yaşını doldurmak ve ilköğretim birinci kademeden mezun olmak şartı getiriliyor.

300 BİN USTAYA İHTİYAÇ VAR

Mesleki ve Teknik Eğitim Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Sami Nogay: "28 Şubat baskısıyla kesintisiz eğitime geçilmişti. Amaç Türkiye de mesleki eğitimi durdurmak ve sanayileşmenin hızını kesmekti. Öyle de oldu. Çıraklık eğitiminde 1998'de 250 bin öğrenci varken bugün öğrenci sayısı 150 bine inmiştir. 1998'de lise öğrencilerinin yüzde 42'si meslek lisesi öğrencisi iken bu oran bugün yüzde 36'ya düşmüştür. Ülkemizin çeşitli mesleklerden 300 binden fazla ustaya ihtiyacı var, biz Türkiye genelinde sadece 15-20 bin usta yetiştirebiliyoruz. Bu düzenleme iyi uygulanırsa faydalı olacaktır."

TÜSİAD'A GÖRE TÜRKİYE'Yİ GERİYE GÖTÜRÜR 

TÜSİAD'ın dün yaptığı yazılı açıklamada hükümetin '4+4+4' formülüyle zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran düzenlemesi eleştirilmiş ve "TBMM gündemindeki kanun teklifi, mevcut durumdan dahi geriye gidişe yol açacaktır. Türkiye'nin ihtiyacı olan eğitim reformu bu değildir" ifadeleri kullanılmıştı. TÜSİAD'ın mesajında ayrıca 'mesleki yönlendirmenin erken yaşlara çekilmesinin sakıncalarına' yer verilmiş ve düzenlemenin kız çocukların eğitime katılımında zorluklar çıkarabileceği savunulmuştu.

TÜSİAD'ın yeni modele karşı çıkması tansiyonu yükseltti. Peki yazarlar bu konu için ne düşünüyor? Destekleyen de var karşı çıkan da. İşte üç yazardan tartışmaya farklı bakış açıları.

ÜÇ YAZAR YENİ MODEL İÇİN NE YAZDI?

[PAGE]

Ahmet Altan (Taraf): 4+4+4

Mustafa Kemal, “ne sosyalistiz, ne kapitalistiz” diye başlayıp, işin içinden çıkamayınca da lafı “biz bize benzeriz” diye bitirmişti.

Hakikaten de “bizim bize benzemek” gibi bir derdimiz var.

Pek bir şeye benzemiyoruz çünkü.

“Bir çocuğun eğitiminden aile mi sorumludur, devlet mi sorumludur” gibi ağırlıklı bir tartışmayı, “AKP kız çocuklarını eve kapatmak istiyor”a indirgemek için gerçekten de “bize benzemek” gerekiyor.

Çocukların eğitiminin kalitesi hakkında bağırıp çağırmayanlar, “kızlar eve kapatılacak” diye bağırıyorlar.

Artık CHP yöneticilerinin bile “bu ülkede şeriat ya da irtica tehlikesi yoktur” dediği bir dönemde AKP’nin her yaptığı işin altında “kızları eve kapatacak” bir marazlığın işaretini bulmaya uğraşmayı doğrusu ya ben kavrayamıyorum.

Siz özellikle muhafazakâr kesime ait fabrikalarda, müesseselerde, şirketlerde ne kadar çok “başörtülü” kızın çalıştığının farkında mısınız?

Kızları evlere kapatırlarsa oralarda kimleri çalıştıracaklar, başı açık kızları mı, dertleri bu mu, başörtülü kızlar evlerinde otursunlar, her yanda başı açık kızlar çalışsın, muhafazakâr kesim en çok bunu mu istiyor?

Türkiye’deki kapitalistleşme hızını, muhafazakârların büyük oranda içinde bulunduğu bu kapitalistleşme döneminde ihtiyaç duyulan kalifiye eleman sayısını biliyor musunuz?

Bu sayıyı sadece “erkekleri” çalıştırarak karşılayabilirler mi?

Bir yandan üretimini arttıran bir ülke bir yandan da kızlarını eve hapsedebilir mi?

Geride kalmış tartışmalara kendini kaptırıp, önündeki sorunlarını görmemek için bir “turfa müneccim” olmak gerekiyor.

Eğitimi her şeyden çok tartışmamız gerektiği açık bir gerçek.

Ama bu tartışmanın öznesi “kızlar” değil.

Özne, “bütün çocuklar”.

Onun için önce eğitimin kalitesini ele almalıyız.

Taha Akyol (Hürriyet): 4+4+4

Nurettin Canikli'nin Meclis'e sunduğu ilköğretim kanunu teklifinde kuvvetle desteklediğim ve ciddi olarak kaygı duyduğum yönler var. Zaten eğitim uzmanlarınca tartışılmadan, hatta bu konuda en yetkin kurum olan Talim Terbiyenin bile görüşü alınmadan Meclis'e sunulmuş bir tekliftir bu! Olumlu bulduğum yönleri, elbette mecburi eğitimin 12 yıla çıkarılmasıdır... Standart bir "kesintisiz" eğitim yerine, 12 yılın "kademelendirilmiş" ve böylece daha esnek bir sistemin öngörülmesi de elbette olumludur.

Eski sanayi çağının "standartlaştırma" tutkusu yerine, her alanda sistemlerin esnek olması çağımızın dinamizmine uygun olduğu gibi öğrencilerin bireysel yeteneklerini değerlendirmek bakımından da daha isabetlidir.

Kaygıyla karşıladığım yönü ise. ilk kademede 4 yıllık eğitimi tamamlayan 10 yaşındaki çocuklar için "açık eğitim", başka bir deyişle "evde eğitim" kapısının açılmasıdır.
Bu usul. sisteme esneklik getirmekten ziyade çocuğun "okul ortamı"ndan kopması gibi ciddi bir soruna yol açacaktır.

Kızları eve kapatmak!

Kız çocuklarının on yaşına gelince evde oturup ders çalışarak eğitime devam etmesi! Amaç bu mu? CHP'nin yayınladığı "Eğitim: Eşit Fırsat, Yaşam Boyu Öğrenmek" adlı rapordaki verilere göre. 2001-2002 ders yılından 20082009 ders yılına, AKP iktidarında, kızların okullaşması oranı ilköğretimde yüzde 93'ten yüzde 97.9'a, ortaöğretimde yüzde 76.7'den yüzde 89'a çıkmıştır. Yükseköğretimde yüzde 75.2'den yüzde 80.1'e tırmanmıştır. Bunun için hükümet ciddi gayret sarf etmiştir.

Meseleye "kızları eve kapatacaklar" önyargısıyla bakmak, asıl görülmesi gereken pedagojik olguları görmemizi engellediği gibi, kalkınmanın gerektirdiği "nitelikli insan gücü"nün ancak esnek bir eğitim sistemiyle yetişürilebileceği gerçeğini de gözden kaçırmaktadır.

Melih Aşık (Milliyet): Haydi kızlar eve!

8 yıllık kesintisiz eğitime karşı olan AKP iktidarı şimdi ne oldu da bu eğitimi 12 yıla çıkarmaya soyundu da bunun için kanun teklifi hazırladı? Eğitim İş Genel Başkanı Veli Demir bu sorunun yanıtını şöyle veriyor:
“Teklifle 8 yıllık kesintisiz eğitimin yerine 4+4+4’ten oluşan kademeli geçiş sistemi getiriyor. Bu sistem ile ilköğretim 4 yıl birinci kademe, 4 yıl ikinci kademe olacak.
Öğrenci isterse ilk 4 yıllık eğitimden sonra ikinci 4 yıllık eğitimi okul dışında alabilecek. Bu durum, özellikle de Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde kız çocuklarının okuldan uzaklaştırılmasına neden olacaktır. Teklif ile hedeflenen amaçlardan biri de çocuklarımızı ilk 4 yıldan sonra imam hatip okullarına yönlendirmektir.”