BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67

DİZ, Aziz Sancar’ın mutevazılığı ve köşe yazarlarındaki değişim!

Aziz Sancar örnek model olurken, köşe yazarları değişime devam ediyor…

Sn. Binali Yıldırım, AK Parti’nin 3. genel başkanı seçildi ve hemen hükümeti kurmak üzere görevlendirildi. Geçen yazımızda belirttiğimiz gibi 1-2 gün içinde  yeni hükümetin kurulmasını ve güven oylaması almasını bekliyoruz.  Başbakanlığın, Sn.Yıldırım’ın şahsına, ailesine ve ülkemize  hayırlı olmasını diliyoruz... 

DİZ…

BM’nin  71 yıllık tarihinde ilk kez düzenlenecek olan ve ev sahipliğini BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon ile Cumhurbaşkanı Sn.Erdoğan’ın yapacağı “Dünya İnsani Zirvesi” (DİZ), 175 ülkeden 6 bin kişinin katılımıyla bugün İstanbul’da başlayacak. 60 ülkenin,  devlet ve hükümet başkanları düzeyinde temsil edileceği zirvede, 500’ün üzerinde ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşu ile tüm dünyadan 345 özel sektör temsilcisi de yer alacak.  Zirve; “dünya liderleri, iş dünyasının temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve insani krizden etkilenen kesimleri bir araya getirip, kriz bölgelerine daha fazla ve daha etkili insani yardım iletilmesi yönünde somut sözler verilmesini amaçlıyor.” Elbette, ülkemiz için önemli bir kongre. İkili görüşmeler ülkelerin paylaşımını etkileyecek.  Kongrenin Kongre Vadisi’nde yapılması, çevrede oturanları ve trafiği olumsuz etkileyecek… 3. Havalimanı civarına yapılacak kongre merkezleri ile, bu tür büyük kongreler şehir dışına taşınmalı  diye düşünüyoruz… Kongrenin hayırlı olmasını, insanlığa yararlı sonuçlar getirmesini  diliyoruz.

AZİZ SANCAR’IN NOBEL’İ…

Sn. Sancar, üniversitelerin davetlerine katılmaya devam ediyor. …Eğer, bu ay içinde  İstanbul’da olur  ise, başkanı olduğum MÜZDAK tarafından hayata geçirilen, ülkemizin tek ve  özgün Türk Müziği Festivali olan, 23.İstanbul Türk Müziği Günleri’nde birlikte olmak, kendisine sanat insanlarımız adına  teşekkür plaketi sunmak istiyoruz.(31 Mayıs’a kadar devam edecek programın bir bölümü  aşağıdadır)

Prof.Dr. Aziz Sancar, eşi Gwen Sancar, geçtiğimiz günlerde,  İstanbul Teknik Üniversitesini ziyaret etti, Süleyman Demirel   Kültür Merkezi'nde "Nobel Konuşması" yaptı. Konuşmasında; ödül sürecini, ödül sonrası verdiği konferansları, yayımlanmış ve yayımlanmamış çalışmalarını anlattı, kendisine  sürekli "Nobel hayatınızı nasıl değiştirdi?" diye   sorulduğunu kaydetti. 

Bu sorunun sebebi şu olsa gerek… Ülkemiz bilim/sanat alanında, yeni tür akademisyenlik türedi. 2008’den itibaren bir şekilde! “yabancı dili” verdiniz mi -konuşamazsanız da-  kesin Doç. oluyorsunuz… Doç. olanlar, Prof. olmak için alıyorlar  YÖK kriterlerini; sadece kriterleri tamamlamayı ve 4 yılı doldurmayı hedefliyorlar… Prof. olanların ise,  yayına/kitaba v.b. yeni üretime/bilgiye gerek duymadığını/çalışmadığını  belirtmekte yarar var.  

Başlıklar şöyle;

Sağolsun devletimiz, Türk halkı ve bütün Türk dünyası çok ilgi gösterdi. Ülkemde resmim basılarak, özel posta pulu üretildi, Empire State binasında bir hafta boyunca resmim gösterildi. Sonra da benim için bir çizgi roman yaptılar ve yayımladılar.

Bana en çok dokunan hediye; İsveç’teki işci ve emekçi kardeşlerimden geldi. Onların bana hediye ettiği kahve takımı ofisimde. 'Aziz hocam, siz çok çalıştınız, hak ettiniz, tebrik ederiz' dediler. Onlar da benim gibi  işci kardeşlerim, onları çok seviyorum, ben çalışmaya çok değer veriyorum.

Nobel aldığım gün tam bir kaostu. Kardeşim Nihat olmasaydı ben altından çıkamazdım. Birkaç gün geçip, biraz ortalık yatıştıktan sonra madalyayı Anıtkabir’e  vermeye karar verdim. Başka ne yapmalıydım? Bu Cumhuriyetin madalyası, tabii ki Anıtkabir’e koyacağım. Bildiğiniz gibi, Nobel madalyasını dün Anıtkabir’e  teslim ettim.*

Cumhurbaşkanı Sn.Erdoğan Türkiye’ye gelmemi istedi. "Cumhurbaşkanı  emredince Türkiye’ye  gelirim tabii. Cumhurbaşkanımızın kendisine de milletimizin, devletimizin bize gösterdiği ilgiden ne kadar memnun olduğumu söyledim ve teşekkür ettim.

Nobel'den 325 bin dolar para ödülü aldım, bu paranın masraflar çıktıktan sonra kalan 315 bin dolarını Carolina  Türk Evi'ne bağışladım. Benim gayem Carolina Türk Evi'ni yaşatmaktı, bu isteğimizi duyan Sn.Erdoğan’ın destek olmak istediğini, kendisinin de "Ben de bu ev Türk devletinin evi olsun, sizden bu evin Türk Kültür Merkezi olmasını isteriz ki, hiç kimse Atatürk’ü  duymadım diyemesin." dedi.

Gözünüzü seveyim politikayla uğraşmayın, onu yapanlar var, çok çalışın. Ne yaparsanız, iyi yapmaya çalışın, çalışmadan olmaz.

Ben öğrenciyken günde 18 saat çalışırdım, çok zaman gecelerimi laboratuvarda geçirdim.

Çalışmak kendimize, ailemize, milletimize vatan, namus borcudur.

Annem derdi ki, 'Kibir Allah'a yakışır, insana yakışmaz.' O yüzden elimden geldiği kadar mütevazı olmaya çalışıyorum."

Sn. Erdoğan, Aziz Sancar’ı ödül aldığı günden itibaren Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak, millet  adına devamlı onurlandırdı. Ödülün Anıtkabir’e  tesliminde bizzat yanında yer aldı ve kadirşinaslık örneği verdi. Kendisine bilim/sanat insanları adına teşekkür ediyor; “örnek kişiliği, mesleğine olan aşkı, devlete olan güveni/bağlılığı, çalışmaya olan azmi ve mütevazı sözlerinden” dolayı Sn. Sancar’a  sağlıklı/başarılı bir ömür diliyoruz…  

*Anıtkabir'de düzenlenen törene Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan'ın yanı sıra Başbakan Sn.Ahmet Davutoğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Sn.Hulusi Akar, Prof. Dr. Sancar ve eşi Prof. Dr. Gwen Sancar ile ilgili yetkililer katıldı. Cumhurbaşkanı, Sancar'a Anıtkabir'de dalgalanan Türk bayrağını hediye etti. Aziz Sancar'ı Nobel Kimya Ödülü'nü almasından ötürü şahsı ve milleti adına kutladığını ifade eden Erdoğan, "Bu madalyanın Anıtkabir'de sergilenmesini, gençliğimizin için geleceğe yönelik bir işaret fişeği olarak görüyorum ve daha nice Nobel ödüllerini alma noktasında inanıyorum ki bu adeta bir yol haritasını belirleme olacaktır. Çok teşekkür ediyorum." diye konuştu. (Basından)

KÖŞE YAZARLARINA   NE  OLUYOR?..

“Kurnazlık çarpık akıldır. Kurnaz insanla akıllı insan arasında sadece dürüstlük bakımından değil, kabiliyet bakımından da büyük bir fark vardır.” (Francis Bacon) Niye bu anlamlı sözle başladığım,  aşağıdaki satırlar okununca  anlaşılacaktır zannediyorum…

Nisan sonundaki bir yazımda, köşe yazarlarına çağrı yapmış; siyasetten biraz sıyrılın, müzik dinleyenler neler konuşuyor?/bu insanlar neden salonları dolduruyor?… onlara kulak verin demiş, 30 Mayıs’a kadar devam edecek olan  “23.İstanbul Türk Müziği Günleri’ne çağrı yapmıştık. Mesela, ben bir çok özel bilgiyi bu konserlerde alıyorum. Son 8 konserimiz kaldı, salonlarımız dolu ama hala bir köşe yazarımız dahi yok!...Yazık….

Başbakan Davutoğlu ile bu iş yürümez" diye çıkış yapan Nasuhi Güngör, önce Star gazetesinden ayrıldı. Şimdi de TRT dönemindeki hesapları incelemeye alınmış. Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan'a yakınlığıyla bilinen Nasuhi Güngör, Başbakan  Davutoğlu'nu televizyondaki programda eleştirdiği günün ertesinde yazarlık yaptığı Star gazetesindeki yazıları kesildi.. Bu gelişmenin hemen ardından da, TRT Haber Dairesi Başkanlığı yaptığı döneme ilişkin dosyalar raflardan indirildi, müfettişler incelemeye başladı. Nasuhi Güngör'ün farklı paravan şiirketlerle işbirliği yapıp, TRT'nin dış yapım programlarını bu şirketlere verdiği iddia ediliyor. TRT koridorlarında milyonlarca liralık dış yapım vurgunu iddialarından söz ediliyor. (Basından)

Bu  kişi hakkında görev yaptığı zamanlarla ilgili çok iddia basına yansımıştı. Bir takım kişilerin hükümeti arkasına alıp; yanlış işlere, mobbinge, usulsüzlüklere başvurmaya başladığını daha önce yazmıştık. Şimdi, bir TV kanalında Sn. Başbakan hakkında - siyasetçi olmadığı-  halde böyle ifadelerde bulunmak cesaret işi!... Eğer buna bağlı olarak soruşturmalar yapılıyor, yazıları kesiliyorsa bu tarz da etik değil. Suç varsa, yazıya/basına  döküldüğü zaman savcılar harekete geçmeliydi. C.Küçük’ te hükümeti övüyor, özel bilgiler veriyor, ekranlarda konuşuyordu..Yazıları birden  kesildi, şimdi gastetv.com’da yazıyor. E.Çakır, “Karar” gazetesi ile birlikte saf değiştirdi “Ak Parti nereye gidiyor?/18.05.20416” başlıklı yazısı geçmiş ile -yeni arasındaki farkını ortaya koyuyor, AK Parti’ye akıl veriyor!,. Kısaca ibretlik…  

E. Mahçupyan son yazısında,  AK Parti'ye yakın medyayı konu almış; “AK Parti'ye yakışan, tarzı yumuşak, fikirleri esnemeye açık, ama omurgası sert insanlarıyla yürümekti. Bugün özellikle medyaya baktığımızda tam tersini görüyoruz: Tarzı sert, fikirleri yavan ve kalıplaşmış, omurgaları ise fazlasıyla yumuşak bir yeni tür...Kendi değerleri üzerinde 'dik duran' bir AK Parti'den, değersizliğe doğru savrulan ve düzey yitirdikçe 'diklenen' bir AK Parti'ye geldik..."  A.Selvi’de hükümet içinden “yakın/güvenilir kulis haberi” vereyim derken, bir engele takılacak gibi gözüküyor…Zaten; devlet görevindekilerin, özellikle gazetecilerin bu kadar siyasetle içi içe olduğu dönem hiç yaşanmadı…Kullanılan dile dikkat edilmesini, hedef gösterilmemesini v.b.,  milletvekillerinin köşe yazısı yazmasına karşı olduğumuzu daha önce belirtmiştik.  

Bu arada, “dokunulmazlık tasarısı” referandum eşiğini aşarak kabul edildi. Zaten referanduma gitseydi; ortam mitingler/söylemler nedeniyle  daha gerilecek, ekonomi zorlanacak, kayıpta olan   turizm daha fazla yara alacak, yaz tatili yapılamayacak, yorgun seçmen bir kez daha sandığa gidecek ve Sn. Erdoğan’ın estireceği söylemlerle sağın önemli bölümünü yanına alacak ve çoğunlukla evet oyu çıkacaktı. Bazı köşe yazarlarının CHP’yi ve onun başkanını suçlamasını doğru bulmuyoruz. Aklıselim kazanmış ve millet “oh, çok şükür”  demiştir.  Sn. Kılıçdaroğlu ilerisini görmüş; olası bir referandumun yaratacağı tablodan çekinmiş, HDP ile aynı çizgide görünmeyi istememiş,  20 CHP’liden ‘evet’ oyu istemiştir. Kılıçdaroğlu’nun; “Hapis cezası alabilir, siyasi hayatımı bitirebilirim. Ancak referandum tehlikesinin neden olacağı karanlık tabloyu engellemek için değer” sözleri önemli bir tesbittir diye düşünüyoruz.

GÜLAY’DAN GRİ ŞARKILAR…

İstanbul Türk Müziği Günleri’ne de destek veren, yorumu ile gönüllerde yer eden, “Cesaretin Var mı?”, “Damlalar 1-2-3” ve “Aşkhane” gibi albümlere imza atan Gülay'ın; söz yazarları, şair ve bestecilerin unutulmaz eserlerini bir araya getirdiği yeni albümü “Gri Şarkılar” çıktı. Gülay'ın yeniden yorumladığı 11 şarkıdan oluşan albüm Pasaj Müzik etiketiyle 5 Nisan Salı günü yayınlandı. Gülay’a başarılar diliyoruz.

GÜNÜN SÖZÜ…

“Kocası yolsuzluktan ABD’de tutuklu Ebru Gündeş, o kadar ilgi görüyor ki, konser anlaşmaları uzuyor.

Uyuşturucudan tutuklu Deniz Seki, medyamızca bağırlara basılıyor.

Mafya cenazesinde boy gösteren Oktay Kaynarca, gördüğü ilgiden oynadığı dizide bölüm başı aldığı parayı artırıyor.

Yaa biz bir zamanlar, ortada yüz kızartıcı suç olunca utançtan yerin dibine geçen bir millet değil miydik?

Ne zaman bozulduk bu kadar?”          

 “23. İSTANBUL TÜRK MÜZİĞİ GÜNLERİ”  KONSERLERİ  DEVAM  EDİYOR

25 Mayıs 2016, Çarşamba, 20.00,  İ.B.B. Kartal Bülent Ecevit   Kültür Merkezi

Kadıköy Belediyesi THM Korosu Konseri, “Cemre Misalidir, Yüreğe Düşen Türküler”, Yöneten: Taşkın DOĞANIŞIK,

Konuk Sanatçı: Fatma PARLAKOL, Sunan: Zafer KOÇAŞ & Dilek ŞENER

26 Mayıs 2016, Perşembe, 20.00, Şişli Belediyesi  Şişli Kent Kültür Merkezi, “Bir sevdadır KARADENİZ”

Konuk Sanatçılar: Nursaç DOĞANIŞIK, Mustafa DEMİRKAYA,Taşkın DOĞANIŞIK, Erdoğan ESKİMEZ, Özlem ESKİMEZ, Mustafa GÖKAY FERAH, Azmi SARAL, Fatma PARLAKOL, Şeyda KARADENİZ KIRMIZIGÜL, Yasemin KILIÇ YAZAR, Sebahat YILMAZ, Meryem YILMAZ, Gözde ALTUN, Emre GÜRSOY, Stelyo BERBER, Egemen Sekmen, Mustafa ŞAFAK,  Mustafa PARLAK ve Kadıköy Halk Oyunları Topluluğu, Sanat Yönetmeni: Mustafa DEMİRKAYA, Müzik Direktörleri: Taşkın DOĞANIŞIK, Erdoğan ESKİMEZ,Erhan USLU,,  Sunan: Nursaç DOĞANIŞIK

27 Mayıs 2016, Cuma, 20.00,  Şişli Belediyesi Şişli Kent Kültür Merkezi

“Karadenizin sesi” konseri,   Konuk Sanatçı: İbrahim CAN

 

27 Mayıs 2016, Cuma, 20.00,  Kartal Bülent Ecevit   Kültür Merkezi

Özel Erdal Erzincan Müzik Kursu İMECE THM  Toplulukları  “Türküler Sesimizdir” konseri

Yöneten: Mercan ERZİNCAN, Konuk Sanatçı: Erdal ERZİNCAN, Hazırlayan: İhsan ÖZDEMİR