BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53

Devlet sanatçılarının “teşvik ikramiyesine” yeni şartlar geldi!..

Teşvik ikramiyesi maaşa katılmalı, gösterge rakamları yükseltilmelidir.

Yıllardır yılan hikayesine dönen sanatçıların teşvik ikramiyesinin, kaldırılarak maaşa katılması ve emeklilik gösterge rakamlarının yükseltilmesi çalışmaları bir ara hızlandı, ama sonra tekrar unutuldu. Sonra, emeklilik ile ilgili çalışmalar yapıldı, o da sonuç vermedi.

Teşvik ikramiyelerinin ödenmesinde topluluklarda/korolarda/orkestralarda ceza almamış her sanatçı teşvik ödemesinden yararlanıyordu.

Ama, aynı kanuna bağlı olarak çalışan akademisyen sanatçılar –aradaki imzalar yüzünden- 6 ay gecikmeyle ödemeyi alıyor ve mağdur oluyorlardı. Bu konuda Kültür Kamu-Sen’de çalışıyordu. Normal (yılda 4 adet ) ikramiyeler, rektör imzasıyla ödenirken, teşviklerin (yılda 2 adet) neden rektör imzası ile ödenmeyip, YÖK ve  MEB’de imza için (4-6 ay) dolaştığını, üniversiteden çıkan teşvik listeleri üzerinde sorumlu olan rektör sonrası atılan imzaların, sadece ilgili yasa gereği olduğu, ama bu uygulamanın sanatçıları mağdur ettiği, bu nedenle yasaya bir madde eklenerek, rektör imzası ile ödemelerin yapılması gerektiği konusunda yoğun çalışıldı, ama sonuç alınamadı. ve ilgi yazılarımda konuyu bende dile getirmiştim. Hala, korolar ile toplulukların harcırah farkları giderilemedi!...Koristlerle solistler ayrılamadı.  Kişi; hem korist hem solist sayıldı. Bu kadar sorun olan, mağduriyet  yaratan konular, neden çözülmedi bilinmiyor!...Oysa, bir yönetmelik değişikliğine bakıyor…

Kısaca; AK parti Hükümetlerinde,15 yıldır, TİP sözleşmesi ile çalışan Kültür Bakanlığı ve Üniversiteler Konservatuarlarında çalışan sanatçıların özlük haklarında hiçbir iyileşme yapılmadı. Ama, sürekli “kültürde bir yere gelemedik, istediğimiz olmadı”  deniyor, ama popüler isimler davet edilmeye devam ediliyor.…Üzücü bir durum…

Şimdi, bu hayati olan çalışmalar sonuca ermiş gibi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, teşvik ikramiyesi için bir tebliğ yayınladı ve sanatçılara (koro ve topluluklar) birer eser yorumlama zorunluluğu getirdi.

Bu cabanın neyi çözeceğini bilmiyoruz!... Bir eseri taksim yapmak veya söylemekle teşvik kazanmanın anlamını bilemiyoruz!.... Üniversiteler sanatçıları teşvik kriterlerinden dertli iken, korolar sanatçılarına yeni bir madde eklenmesini de savunamıyoruz.

Ayrıca  b. Mad. geçen “bir eserin (taksimi) icrası” olmaz… ‘İcra’ ile ‘taksim’ aynı şey değildir. Burda aynı/paralel olmuş. Oysa; Taksim, Türk müziğinde ritimsiz olarak, tek kişi tarafından yapılan bir doğaçlamadır. Genelde tek bir makamda yapılır, ancak bazen bir makamda başlayıp başka bir makamda bitebilir, ya da ortada başka bir makama geçiş yapıp tekrar başladığı makama dönebilir. Türk Müziğinde genelikle bir şarkıdan önce yapılır. Amacı, gruptaki çalgıcıların kişisel yeteneklerini göstermek, koroyu/solisti  ve dinleyicileri okunacak eserin makamına hazırlamaktır. İcra; bir eseri yorumdur. Türkçe yazılım hatası, yoksa elbette biliniyordur…Tebliğ ve yönetmeliklerdeki dile ve Türkçe’ye  dikkat edelim…

Tebliğ  şöyle;

Tebliğ, anladığımız kadarıyla sadece Devlet Koroları ve Devlet  Topluklarını bağlıyor…

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Ork., Devlet Tiyatroları, Opera-Bale ayrı tutulmuş!..

Neden?...Bilinmiyor?..

Tebliğ sanki birilerine mesaj veriyor gibi!...

Disiplin kurulu maddelerini çalıştırmak yerine, yeni şartlar getirmek doğru olmasa gerek!...

Şimdi;

Bu kayıtları kim dinleyecek?

Kurul mu oluşturulacak?

Sesler; korist diye mi, solist diye mi değerlendirilecek?

Çalgılar; koro eşlikçisi diye mi, virtuoz diye mi değerlendirilecek?

Yılların çalışan sanatçılarının; okuyuş ve çalışlarına mı bakılacak?

Çoğu konservatuar mezunu olan ve yetenek sınavları ile alınan sanatçılar, bir eserle neyi ispat edecekler?

Konserlerde solist olarak görevlendirilenler de buna dahil mi olacak?

Bu tebliğ, kurum  içinde sorun yaratmayacak mı?

Kurum içindeki barışı bozmayacak mı?

 Kararlar; “daha uygulanır ve kabul edilir olmalı” diye düşünüyoruz.

Konservatuarlar bunun sancısını çok çekti, korolar çekmesin istiyoruz.

 Eğer tebliğin amacı ve uygulanırlığı konusunda anlamadığımız yerler varsa ve yazılırsa köşemizde yayınlamayı görev biliriz.

“Sanat ve sanatçı; bir ülkenin yükselen değerleri” olmalıdır.

Gelecek yazı: "Folklor ürünleri  derleme seferberliği" için,  Cumhurbaşkanımıza ve Kültür Bakanımıza çağrımız var!... 

SÜLEYMAN ERGUNER’DEN  BİR CD  VAR…

Konservatuar’dan devre arkadaşım, ney virtuozu   Süleyman  Erguner, “Bütün Dünyaya”  adlı albümüyle, özgün  besteleri ve Ney’i  ile  sesleniyor…“Bütün Dünyaya, Mehmet Âkif  Ersoy Şiirlerinden Süleyman Erguner Besteleri” albümünde;  vatan-millet-milli mücadele  şairi  üstad Mehmet Âkif Ersoy’un  şiirlerinden bazılarını  üstadın ‘80. Anma Yılı’ olan 2016 yılında çeşitli  formlarda besteleyen Erguner, eserlerini ney taksimleriyle taçlandırmış. Albümde,  Mehmet Âkif’in  başta  “Bütün Dünyaya Küskündüm” Bülbül şiiri olmak üzere sekiz şiirinden oluşan  “Süleyman Erguner Besteleri” ve üstadın vefatına yakın saatlerde bile dilinden düşürmediği Yunus Emre’nin “Gözüm ki kana boyandı” adlı  Hüzzam makamında  anonim  ilâhi  yer almaktadır.  Albümde yer alan eserler: “Bütün dünyaya, Bülbül , Sen bu avîzenin altında, Allah’a dayan sâye sarıl,  Gözüm ki  kane  boyanmış, Yıllar geçiyor ki  yâ  Muhammed Toprakta gezen gölgeme , Yâ Rab bizi kahretme helâk eyleme, Yılmam ölümden yaradan, Ordunun Duâsı, Yurdunu Allah’a bırak çık yola.”  Eserleri,  güzel ve tavırlı  okuyuşlarıyla  Adem Tay  ve Furkan Biçer   seslendirmiş.  Değerli sanatçı arkadaşların; Hakan Talu (tanbur),  Ömer Öcal (keman),   Bahadır Şener (kanun),  Murat Süngü (çello), Oray Yay (bendir, kudüm)  sazlarıyla eşlik etmişler. İcracılığı ve prodüktörlüğünü de  Erguner’in gerçekleştirdiği Süleyman Erguner “Bütün Dünyaya”  adlı albüm  Arı Yapım'dan yayımlandı. Erguner’i  tebrik ediyor, kültürümüze yaptığı katkılardan dolayı teşekkür ediyoruz.