BIST 10.337
DOLAR 32,28
EURO 34,80
ALTIN 2.400,14

DDK raporu ve rektör seçimleri...

Seçimleri Temmuz ayına erteleme, katılımı etkileyecek gibi görünüyor…

Önce siyasetten başlayalım. Çünkü, siyaset yerine oturmalı ki sanat/kültür devreye girebilsin.

AK parti  yeni genel başkanı belli oldu, hayırlı olsun. Sürpriz olmaz ise, Genel Başkan, hemen Başbakan olarak görevlendirilecek, bazı siyasi yorumculara göre “son başbakan” olacak…(Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin 2. Olağanüstü Kongresi'nin yapılacağı 22 Mayıs akşamı yeni başbakanı süratle görevlendirip, yeni kabinenin oluşturulmasına imkan vereceğini söyledi. 19.05.2016) tahminimize göre Bakanlar Kurulu listesi hazır, hafta başında onaylanmasını bekliyoruz.

MADDE 123– Cumhurbaşkanınca atanmakla kurulmuş bulunan Bakanlar Kurulunun programı, kuruluş tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Başbakan veya bir bakan tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisinde okunur. Bakanlar Kurulu programının okunacağı gün için, Danışma Kurulunca Genel Kurula bir özel gündem teklif olunur.

MADDE 124– Bakanlar Kurulu programının Genel Kurulda okunmasından itibaren iki tam gün geçtikten sonra, program üzerinde görüşme açılır. Bu görüşme sırasında genel hükümler uygulanır. Görüşmeye ayrılan gün için Danışma Kurulunca Genel Kurula bir özel gündem teklif olunur. Görüşmelerin bitiminden bir tam gün geçtikten sonra güven oylamasına başvurulur. Güven oylaması açık oyla genel hükümlere göre yapılır.

Yani,  10 gün içinde güven oylaması yapılacak ve yola devam edilecek…Böylece AK parti, sancısız bir şekilde Başbakan değişimini sağlamış olacak.

Sn.Yıldırım: işine odaklı çalışıyor, çok konuşmuyor, etliye-sütlüye girmiyordu. Şimdi, artık her şeyden sorumlu olacak... Kendisine başarılar diliyor, “kültür ve sanata” özel olarak önem vermesini diliyoruz. (Mayıs sonuna kadar devam etmekte olan 23.İstanbul Türk Müziği Günleri’ne bekliyoruz.)

Bu arada, hükümet yanlısı köşe yazarları,13 yıllık  hizmetlerinden dolayı, Sn. Yıldırım’ı o kadar methediyorlar ki, inşallah rahatsızlık boyutuna getirmezler. Çünkü, yapılan büyük projelerin başında; Sn. Erdoğan’ın vizyonu/oluru, çalışanların emeği ve ihaleleri alan şirketlerin işleri zamanında –hatta daha önce- bitirmeleri yatıyor. Ekonominin sağlam gitmesi ile -hükümetlerin başarısı- kriz yaşanmadan projeler sonlandırılıyor. Bu arada -teknoloji olarak- büyük projelerde Türk şirketlerinin yer alması, gelişmemizde önemli görülüyor.

Gelelim üniversitelere;

Ülkemizde 193 olan üniversite sayısı artmaya devam ediyor. TBMM Başkanlığı’na sunulan yeni teklifler şöyle; Türkiye Lojistik Araştırmaları ve Eğitim Vakfı tarafından Beykoz Ün., Plato Vakfı tarafından İstanbul Ayvansaray Ün., Engelsiz Eğitim Vakfı tarafından İstanbul Kent Ün., Hacegan Vakfı tarafından Semerkand Bilim ve Medeniyet Ün. Tasarıda;  Celal Bayar Ün. başına “Manisa”, Yeni Yüzyıl ve Gedik Ün. başına “İstanbul” eklenmesi, Tunceli Ün. adının  “Munzur Ün.”  olarak değiştirilmesi öngörülüyor.

Bu arada DDK’nın raporları da iç açıcı değil…  “Cumhurbaşkanlığı'na bağlı Devlet Denetleme Kurulu, Paralel Yapı'nın finansal ağının haritasını ortaya çıkardı: “14 vakıf üniversitesinin “paralel” oldukları gerekçesiyle soruşturma kapsamına alındığı bildiriliyor. DDK, okul sahibi 400 şirketle ilgili çalışmasını yoğunlaştırdı. 14 vakıf üniversitesinde de genel inceleme başlatan DDK, bu üniversitelerde PDY'nin yerleşme durumunu da ayrıca ele alacak.”  (Basından)

Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan, 26 Ocak'ta Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kaymakamlar Toplantısı'nda, "Paralel Yapıyla mücadele çalışmaları, gerek Millî Güvenlik Kurulumuz, gerekse Devlet Denetleme Kurulumuz aracılığıyla yakından takip ediliyor. Şu anda bana bağlı olarak çalışan Devlet Denetleme Kurulu'nun en öncelikli görevi budur. 'Her kurumumuzu denetleyeceksin, her kurumda bu tür kim varsa tespit edip hemen yargıda bunlar için süreci başlatacaksınız' talimatımı verdim. Altını çizerek söylüyorum, bu konu devletin güvenliği meselesidir. Bu konuda herhangi bir ihmali, yanlışı olan kim olursa olsun, mutlaka hak ettiği cezayı görecektir" demişti.

Üniversitelerde Haziran ayında yapılması beklenen rektör  seçimleri,  hükümet yenilenmesi nedeniyle olsa gerek Temmuz’a ertelendi.   Yapılan istatistik bilgilere görme, seçimlere akademisyenlerin  %20’si katılmıyor. “Bana ne? Kim rektör olursa olsun, işime bakarım? Bana ne faydası var? Zaten Ankara atıyor, benim oyumun önemi yok. Ben bu düzenin adamı olmayacağım.” v.b. sebepler gösteriliyor. Elbette bu yüksek bir rakam… 2016   seçimlerinin  Temmuz ayına alınması, eleştirileri de beraberinde getirdi… Seçimlerin Haziran’a alınması isteniyor. Aslında YÖK, seçimleri üniversitelerin tercihine  bırakıp, 15 Temmuz 2016 tarihine kadar kendilerine ulaştırılmasını  isteyebilirdi…  Bir çok öğretim üyesi Ramazan Bayramı ile birlikte tatili bağlamış, ona göre organzasyonlar yapmıştı. Katılımın düşmesi bekleniyor,  durum böyle…

Genel Sekreter’in, bazı  üniversitelerde  “akademisyen  olması” da eleştiriliyor. Deniyor ki; “bu görevler devletin devamlılığını yürüten/kanunlara-yönetmeliklere haiz/vakıf, rektörü anında uyarabilen   memur kadrolarına ait. Akademisyen olursa her rektörle değişecek ki, doğru  değil.”. Not etmek istedik.

Bu arada İTÜ Rektörü Sn. Karaca; teşekkür ederek, konservatuar ile ilgili düşüncelerini toplantıda açıklayacağını, merak edenlerin oraya gelip dinleyebileceklerini e-maille bildirdi. Ve toplantısını geçen hafta yaptı. Sn. Karaca’nın  2012’de TMDK ile ilgili göndermiş olduğu yayınladığım yazıyı okuyabilir, yeni adayların gönderdikleri ile kıyaslayabilirsiniz.

DÜNYA EXPO’SUNU ALABİLMEK!…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Antalya merkez Kepez ilçesinde düzenlenen toplu açılış töreninde konuştu; “EXPO Kulesi'nin Antalya'nın simgelerinden olan tarihi Hadrianus Kapısı'nı sembolize ediyor. Tarım ve Biyoçeşitlilik Müzesi Türkiye'nin bu alandaki ilk müzesidir. 6 bin 500 kişi kapasiteli Kongre Merkezi’nin de bir ilktir ve Türkiye’de bu büyüklükte bir kongre merkezi bulunmamaktadır. "EXPO 2016 Antalya, 1990 yılında Osaka’da düzenlenen EXPO’dan sonra kendi alanında en yüksek katılımlı (53 ülke) sergi olarak tarihe geçti. Ziyaretçi sayısı bakımından da benzer bir rekorun kırılacağına inanıyorum. Olimpiyatlarda defalarca talip olunmasına rağmen siyasi nedenlerden dolayı netice elde edilemedi. Şundan emin olmamız lazım. Türkiye, Allah'ın izniyle er geç olimpiyatları da alacak, dünya EXPO'sunu da alacak, hiç endişeniz olmasın. Bugün olmazsa yarın ama bir gün mutlaka çok büyük organizasyonlar bizim ülkemize gelecektir. Bu konuda karşılaştığımız engellerin asıl sebeplerini gayet iyi biliyoruz. Açık söylüyorum bu sebepler siyasidir, yeterlilik değildir.” dedi. (Basından)

GÜNÜN SÖZÜ…

“Piyano sanatçısı (Hacettepe Ün., Prof.Dr.) Hande Dalkılıç, konserlerinde türkü ve klasik batı müziğini içe içe sunuyor. Türküleri ilk kez nasıl çaldığını da şöyle anlatıyor: “Konserin ilk yarısında Chopin ve Scarlatti’nin eserlerini, ikinci yarıda ise türküleri icra ettim…..Ülkemizde çok sesli müziğin kurucuları Türk Beşleri üyelerinden Ahmet Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin ve Cemal Reşit Rey’in eserlerine ait albümler yaptım. Bunlar, ilk seslendirmeleri de içeren çalışmalar oldu. Muammer Sun’un ‘Yurt Renkleri’ albümü Anadolu’nun özgün ezgilerinden oluştuğu için çok ilgi gördü ve sonrasında opera bestecisi Çetin Işıközlü’nün Doğu Anadolu Bölgesi’ne ait dokuz türküyü piyano için tekrar yazmasıyla ‘Yukarı Fırat Ezgileri’ albümüm ortaya çıktı. Önce ses ve orkestra için planladığı bu türküleri solo piyano ve batılı tarzdaki armoniyle tekrar yazdı ve böylece yurt dışında da bizim ezgilerimiz piyanoda çok sesli üslupla dinleyicinin ilgisini çekti. Bu albümün ilk icrasını Kanada’da Ottawa ve Toronto’da gerçekleştirdim. Konserin ilk yarısında Chopin, Scarlatti gibi bestecilerin eserlerini çaldıktan sonra ikinci yarının tamamını ‘Yukarı Fırat Ezgileri’ndeki türkülere ayırdım.”