BIST 9.911
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.444,68

Darbe teşebbüsü sonrası; YÖK kararları ve akademik dünya…

Darbe teşebbüsü, bütün yönleri ile açıklığa kavuşturulmalıdır.

Ülkemizi derinden sarsan darbe teşebbüsü, çok şükür ki atlatıldı. Ancak; bu teşebbüse kimlerin gerçekten destek verdiği/katıldığı, kimlerin duruma göre vaziyet aldığı, kimlerin bu durumdan yararlanmaya çalıştığı v.b. sorular mutlaka delilleri ile ortaya konulmalı ve suçlular/görevini yapmayanlar/bilipte gözünü kapatanlar/uyuyanlar v.b.  hukuk kuralları çerçevesinde gereken cezayı almalıdırlar.

"Devlet memurlarının görev ve sorumlulukları" başlıklı 11. maddesinde "...Devlet memuru amirinden aldığı emri, Anayasa, kanun, tüzük ve yönetmelik hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Amir emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, memur bu emri yapmağa mecburdur. Ancak emrin yerine getirilmesinden doğacak sorumluluk emri verene aittir. Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz..." hükmü mevcuttur. (23.07.1965 tarih ve 12056 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu)

Herkes kabul ediyor ki; cuma akşamı, Sn. Cumhurbaşkanımızın CNN Türk’e çıkıp, halkı meydanlara davet etmesi –ki kıvrak bir zeka ürünüdür- ve “ben de  İstanbul’a geliyorum” demesi ve  halkın çağrıya uyarak  sokaklara inmesi ile  darbe teşebbüsü çökmüş, darbenin durumunu gözetleyen kişilerin devlete dönmesini sağlamıştır.

Ancak;

Cuma akşamı 16.00 ile 20.00 arasındaki iletişim eksikliği, açıklanmalıdır?

Bu paralel  darbe teşebbüsüne  kim destek verdiyse delilleri ile ortaya konmalıdır…

Cuma sabahına doğru –darbenin başarısız olacağını görüp-  devletin yaındayız mesajları ve duyurularını yapanlara dikkat edilmelidir?

Üst/kritik görevde olup, devletin imkanlarını kullanan ama bihaber olan, darbeyi görmeyenler/duymayanlar bir dakika bile görev de kalmamalıdır?

Paralele destek verip,  akamete uğrayınca şimdi devletin yaınında gözükenlere dikkat edilmelidir…

Paralele destek verip, görevlerini kurtarmak için meydanlarda gözükenlere/bildiri yayınlayanlara, yürüyüş yapanlara  dikkat edilmelidir…

Gazeteci ve AK parti MV Sn.Şamil Tayyar’ın, Beyaz TV ekranlarında ve güvenlik uzmanı Sn. Mete Yarar’ın söyledikleri yabana atılmamalıdır!...

Bu yazımızda akademisyenleri yakından ilgilendiren YÖK  kararlarını bir araya getirmek ve yorumlamak istiyoruz. Çünkü; YÖK, bazı kararlarda acele davranmış, sonra düzeltme yoluna gitmiştir. Kararları acele etmeden, mağduriyet yapılmadan almak gerekir... Akademisyenleri temsil eden YÖK’ün; daha dikkatli, sakin ve olumlu/uygulanabilir  kararlar alması beklenmektedir.

1/ YÖK, önce darbe teşebbüsüne hayır bildirisini rektörler toplantısı ile açıkladı; “Yüce milletimizin iradesine karşı düzenlenen, demokrasi tarihimize kara bir leke olarak geçecek bu girişimi şiddet ve nefretle kınıyoruz. Demokrasinin en önemli savunucularından olan üniversitelerimiz için gün, demokrasiye sahip çıkma günüdür. Bütün akademik camiamız milletin iradesine saygı ve demokrasiye sahip çıkma noktasında tek vücut halindedir.” (16.07.2016) Bu karara; vatanını seven, sağduyu sahibi, paralele bulaşmamış her akademisyen katılmaktadır.

2/ YÖK, tüm üniversite rektörlüklerine (Devlet / Vakıf) bir yazı göndererek üniversitelerindeki Paralel Devlet yapılanması ile bağlantılı veya söz konusu örgüte destek ya da yardımcı olma durumu olan akademik ve idari personelin (Rektör yardımcıları, Enstitü ve Yüksekokul Müdürleri, Bölüm Başkanları, Şube Müdürü ve üstü, öğretim elemanları - yabancı uyruklular dahil olmak üzere - ve diğer çalışanlar) durumlarının ivedilikle değerlendirilerek, ilgililer hakkında işlem yapılmasını ve sonuçları hakkında 05.08.2016 tarihine kadar YÖK’e bilgi verilmesini istedi. PDY / FETÖ terör örgütüne destek ya da yardımcı olduğundan şüphelenilen personeller hakkında (daha önceden de talep edildiği üzere) derhal işlem yapılması istendi. Ayrıca bu kişiler yükseköğretim kurumlarında yönetimsel zafiyet oluşturabilecek bir mevkide görev yapıyor iseler beklemeksizin görevden alınması talep edildi. YÖK’ten konuya ilişkin tüm üniversite rektörlüklerine gönderilen yazı: “Paralel Devlet yapılanması ile bağlantılı veya söz konusu örgüte destek ya da yardımcı olma durumu olan üniversitenizdeki rektör yardımcıları, enstitü ve yüksekokul müdürleri, bölüm başkanları, şube müdürü ve daha üst görevde bulunan yöneticiler ile öğretim elemanı (yabancı uyruklular dâhil) ve diğer çalışanların durumlarının ivedilikle değerlendirilerek, ilgililer hakkında işlem yapılması ve sonucundan 05.08.2016 tarihine kadar Başkanlığımıza bilgi verilmesini önemle rica ederiz.” (19.07.2016)

Sonuç: Bazı rektörlerin paralele destek verdikleri, yeni eleman aldıkları biliniyor. Bu durumda bu rektörler kimleri tesbit edip YÖK’e bildirecekler?!. Verdikleri bilgiler doğru olacak mı? Rektör yardımcıları dahi değerlendirme kapsamına alınmıştır ve söz sahipleri rektörler olmaktadır…

YÖK, biraz acele etmiş görünüyor; neden yeni atamaları yapmadan bu yazıyı gönderdi?.. Dekanların istifası zaten alındı!...Yeni rektör  atamalarına normal olarak 10 gün kalmıştı ve atamalar  öne çekilebilirdi ki YÖK zaten rektör mülakatlarını hafta başında bitirdi. Bu günlerde ilk 3’ü belirleyen listelerin Sn.Cumhubaşkanı’na sunulması bekleniyor.

3/YÖK bir açıklama daha yaptı. “Gazi, Dicle, Yıldız Teknik ve Yalova Üniversitelerin rektörleri yürütülen bazı soruşturmaların selameti açısından açığa alınmışlardır.” (20.07.2016)

Sonuç; Bilindiği gibi, 38 üniversitede Temmuz ayı’nda rektör seçimleri yapıldı. Soruşturmaların selameti açısından görevden alınan rektörlerin  2. dönemi bitmek üzereydi. Bu arada paralel üniversitelerin rektörleri ve paralele  destek veren rektörler iş başındalar. Paralelin sadece 8 üniversitesine kayyum atanmış durumda. Bu da ilginç karşılanıyor!… Bu konuda MEB çok hızlı ve paralelin 1000’e yakın okulları kapatıldı.

4/ YÖK, bir açıklama yaptı; “1176’sı devlet, 401’i vakıf üniversitesi olmak üzere toplam 1577 fakülte dekanının istifalarına ilişkin rektörlük teklifleri Başkanlığımıza iletilmiş, bu talepler YÖK Genel Kurulu’nda kabul edilmek suretiyle karara bağlanmıştır. Devletimizin bekası ve milli iradeye saygı noktasında tek vücut olan tüm üniversitelerimize bu konuda göstermiş oldukları işbirliği dolayısıyla teşekkür ederiz. Devlet ve Vakıf üniversitelerimizde en kısa süre içerisinde yeniden dekan ataması işlemleri gerçekleştirilecektir. “(20.07.2016)

YÖK, üniversitelere bir yazı daha gönderdi; “Rektörlerimizce Başkanlığımıza iletilen talepler dikkate alınarak; Rektörün uhdesine tevdi edilen dekan vekillikleri ile ilgili olarak; bu vekâletlerin tarafınızca gereken incelemelerin titizlikle yapıldıktan sonra uygun görülen öğretim üyelerine verilmesi ile ilgili talebinizin Kurulumuz Başkanlığına gönderilmesi halinde değerlendirilebileceğine dair bilgilerinizi rica ederim.”(22.07.2016)

Madde 8. a) Atanması: Fakültenin ve birimlerinin temsilcisi olan dekan, rektörün önereceği, üniversite içinden veya dışından üç profesör arasından Yükseköğretim Kurulunca üç yıl süre ile seçilir ve normal usul ile atanır. Süresi biten dekan yeniden atanabilir.
(Resmi Gazete Tarihi: 18.02.1982 Resmi Gazete Sayısı: 17609)

Sonuç: Yeni rektör atamaları ile zaten değişecek olan dekanların görevden alınmaları –üstelik okullar tatilken- ile, vekil atama ile ne kazanılacak,  bilinmiyor?!. Malum, dekanların eleman alma yetkileri/tasarrufları  da yok…

5/ YÖK, bir yazı ile bütün akademisyenlerin izinlerini iptal etti; “İkinci bir yazımıza kadar, 2547 sayılı Kanunun 39. maddesinin son fıkrası* hariç olmak üzere, rektörler de dâhil anılan Kanun maddesi uyarınca yurt dışına öğretim elemanı görevlendirilmemesi, bu madde kapsamında veya uluslararası anlaşmalar gereği halen yurt dışında görevli bulunan öğretim elemanlarının durumlarının bilimsel olarak değerlendirilerek yurt dışında bulunmasında bir zorunluluk görülmeyenlerin en kısa sürede yurda dönüşlerinin sağlanması hususunda gereğini önemle rica ederiz.”(19.07.2016)

Oysa akademik çalışma ve sempozyum için yurt dışında olan akademisyenler vardı. Apar topar ülkeye döndüler, çünkü ortalık toz dumandı ve kurt puslu havayı severdi.

Birkaç gün geçmeden YÖK bu kararda geri –doğru- adım attı; “YÖK, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 39. maddesi uyarınca Rektörler dahil öğretim elemanlarının yurt dışına görevlendirilmemeleri ve yurt dışında bulunanların geri çağrılması konusundaki 19.07.2016 tarihli genelgesinde değişiklik yaparak; yükseköğretim kurumlarımızın uluslararası bilimsel faaliyetlerindeki temsiliyetinin kesintiye uğramaması ve öğretim elemanlarının bilimsel faaliyetlerinin sürdürülebilirliği açısından 39. madde kapsamındaki yurt dışına görevlendirme yetkisini üniversite Rektörlerine bırakmıştır. Buna göre öğretim elemanları; yurt dışında gerçekleştirilecek olan kongre, konferans, seminer benzeri ve meslekleri ile ilgili diğer toplantılara Rektörün uygun görmesi halinde katılabileceklerdir. YÖK, Rektörlerin yurt dışına görevlendirilmemeleri konusundaki genel hükmünü devam ettirmiştir.(22.07.2016)”

Sonuç: Akademisyenlerin yaptığı masraflar “ortada”,  toplantılar “yarım” kaldı. YÖK’ün bu konuda neden acele ettiği anlaşılamadı ve akademisyenler mağdur oldu…

YÖK’ün; “yükseköğretim kurumlarımızın uluslararası bilimsel faaliyetlerindeki temsiliyetini kesintiye uğratmayan ve öğretim elemanlarının bilimsel faaliyetlerinin sürdürülebilirliğini amaçlayan”  kararlara imza atması beklenmektedir.

Friedrich Nietzsche, demiş ki;

“Bana yalan söylediğin için üzgün değilim, beni üzen bundan böyle sana inanmıyacak olmam “  

Bu sözü paralelcilere uygulayabilirsiniz.!..

SON DAKİKA:

"OHAL’de ilk kanun hükmünde kararname yayınlandı. Kanun Hükmünde Kararnameyle, 35 sağlık kurum ve kuruluşu, bin 43 özel öğretim kurum ve kuruluşuyla özel öğrenci yurdu ve pansiyonu, bin 229 vakıf ve dernek, 19 sendika, federasyon ve konfederasyonla 15 vakıf yüksek öğretim kurumu kapatıldı. İşte kapatılan üniversiteler:
1- Altın Koza (İpek) Üniversitesi (Ankara)
2- Bursa Orhangazi Üniversitesi (Bursa)
3- Canik Başarı Üniversitesi (Samsun)
4- Selahattin Eyyubi Üniversitesi (Diyarbakır)
5- Fatih Üniversitesi (İstanbul)
6- Melikşah Üniversitesi (Kayseri)
7- Mevlana Üniversitesi (Konya)
8- Şifa Üniversitesi (İzmir)
9- Turgut Özal Üniversitesi (Ankara)
10- Zirve Üniversitesi (Gaziantep)
11- Kanuni Üniversitesi (Adana)
12- İzmir Üniversitesi (İzmir)
13- Murat Hüdavendigar Üniversitesi (İstanbul)
14- Gediz Üniversitesi (İzmir)
15- Süleyman Şah Üniversitesi (İstanbul)" (Basından)

VE..... YÖK'ün AÇIKLAMASI...

"23/7/2016 tarih ve 29779 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 667 Karar Sayılı “Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname”nin 2 inci maddesi ile aşağıda yer alan vakıf yükseköğretim kurumları kapatılmıştır. Söz konusu kararnamenin 2 inci maddesinin 4üncü fıkrasında yer alan “Kapatılan yükseköğretim kurumlarında kayıtlı öğrenciler, Yükseköğretim Kurulu tarafından Devlet üniversitelerine veya vakıf üniversitelerine yerleştirilir. Bu şekilde yerleştirilen öğrenciler, mezun oluncaya kadar vakıf yükseköğretim kurumlarına ödemeleri gereken ücretleri ilgili üniversiteye ödemeye devam ederler. Bu fıkranın uygulanması ile ilgili olarak usul ve esasları belirlemeye, uygulamayı yönlendirmeye, her türlü tedbiri almaya ve ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye Yükseköğretim Kurulu görevli ve yetkilidir” hükmü uyarınca öğrencilerin mağdur olmaması için Kurulumuz tarafından gerekli çalışmalar başlatılmış olup en kısa sürede kamuoyu ile paylaşılacaktır.(23.07.2016)