BIST 9.916
DOLAR 32,46
EURO 34,74
ALTIN 2.436,02

“Cinsel istismar önergesi”, AK Parti’nin iletişim hatası mıydı?!..

Cinsel istismar dünyanın sorunu, ama çözüm birlikte alınmalı...

Bugün, bir sanatçı-akademisyen ve iletişim Dr. olarak, duyarsız kalmayıp, ortalığı karıştıran ve aklıselimin galip geldiği  “cinsel  istismar  önergesi”  üzerindeki gelişmelerle ilgili bir analiz yapmak istiyorum…

TÜİK verilerine göre; 2002-2015 tarihleri arasında Türkiye’de 18 yaşın altındayken doğum yapan 440 bin “çocuk anne” kayıtlara geçti. Bu rakam içinde, 15 yaşından küçük “anne”lerin rakamı ise 15 bin 937 oldu. TÜİK, sadece 2002-2013 yılları arasında 16-17 yaşında evlenen kız çocuğu sayısını ise 511 bin 985 olarak hesapladı. 15 yaş ve altındaki yaşlarda gayri resmi olarak “evlenen” çocukların sayısı ise bilinmiyor. 15 yaş ve altındaki “evlilikler” ise ancak çocuğun cinsel istismar sonucu hamile kalıp hastaneye başvurmasıyla ortaya çıkıyor. Hamile kalmayarak hastaneye başvurmayan çocukların sayısı düşünüldüğünde, istismara uğrayan çocukların sayısı çok daha fazla görünüyor.”(Basından)

TBMM’ye sunulan AK Parti önergesine göre; “cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın işlenen cinsel istismar suçunda, mağdurla failin evlenmesi durumunda hükmün açıklanması geri bırakılıyor” ve “hüküm verilmiş ise infazın ertelenmesine karar veriliyor.”  Ak Parti; hem hazırlanışı, hem de gece 11.00 de -araya sokularak- MV’den kaçırıldığı hissi verilen, ilgili komisyonda ve muhalefetle görüşülmediği, topluma bilgi verilmediği anlaşılan bu öneri, kamuoyundan yükselen eleştiriler ışında –iktidarı destekleyenlerin bile içine sinmemiş- yeniden değerlendirmeli diye düşünüyor, AK Parti’nin –çoğunluğu olduğu halde- neden böyle bir yol izlediğini/iletişim hatası yaptığını  anlayamıyoruz.

Maalesef, yapılan  “iletişim hatası” ile dünyanın diline düşüldü; “Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Basın Sözcüsü Christophe Boulierac tarafından yapılan açıklamada, "Çocuklara uygulanan her türlü şiddet bir suçtur ve mutlaka cezalandırılmalıdır, her halükarda alınacak kararlarda çocukların yüksek çıkarları gözetlenmelidir" dedi. "UNICEF, bir şekilde suçlular için af görüntüsü veren bu kanun tasarısından çok tedirgin olmaktadır" diyen Christophe Boulierac, "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bütün üyelerine Türkiye'deki çocukların korunması için ellerinden gelen her şeyi yapmalarını çağrısını yapıyoruz" açıklamasını bulundu.” (Basından/21.11.2016) Türkiye bunu hak etmiyor sayın vekillerimiz…

Neyseki, Başbakan Sn. Yıldırım, son dakikada torba kanuna eklenerek TBMM'den geçirilmeye çalışılan ve 184 yeter sayısına ulaşılamaması gerekçesiyle görüşmesi salı gününe ertelenen yasa teklifinin görüşmelerinden önce, Meclis'teki muhalefet partileriyle de görüşülmesi talimatı verdi.”

Önergeyi eleştiren, Başkan Yardımcılığı’nı S.Erdoğan’ın yaptığı  KADEM’in bir süre sonra sitesi bakıma alınmış. Uygulamalara bakarsak, KADEM’in 25-26 Kasım 2016’da yapacağı “Adalet için Ses Ver!” konulu “Uluslararası Kadın&Adalet Zirvesi”de tehlikeye girebilir…Çünkü Sn.Cumhurbaşkanı, Sn.Bakanlar açılışa katılacak ve Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanları ve AK Parti’liler konuşmacı/moderatör olacaklardı. Bu arada,  CNN Türk'te "13 yaşındaki kız çocukları evlenebilir" diyen  eski Karar  Gazetesi yazarı Vahdettin İnce’yi ve onun gibi düşünenleri kınıyoruz... 

Konuyu özetleyen  Günün sözünü  A.Kökçe  göndermişti:

“18 yaşından küçük bir çocuğa sigara ya da alkol satılmasına izin vermeyen devlet, aynı çocuğun kendi rızasıyla evlenebileceğini düşünüyor.” (Akif Kökçe/M.Aşık-Milliyet-19.11.2016)

Hürriyet'in haberine göre, Başbakan’la yapılan toplantıdan hukukçu milletvekilleri, “cinsel istismar suçu işleyenlerin ileride de bu hükümden yararlanabileceği” tehlikesi üzerinde durdular. Bu yanlışlığın giderilmesi için, 16 Kasım 2016’ya kadar işlenen cinsel istismar suçu” ibaresinin, “16 Kasım 2016’ya kadar resmi olarak evli olanlarda CMK’daki koşullara bakılmaksızın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmişse cezanın infazının ertelenmesine karar verilecek” şeklinde düzenlenmesi benimsendi”(Basından/20.11.2016)

Bu arada MHP Genel Başkanı, Sn.Devlet Bahçeli'nin "önergeyi derhal geri çekin" uyarısı da etken/olumlu  oldu.

Ne diyeceği merak edilen Sn.Erdoğan, aklıselim davranarak; “Görevi, sorunlara çözüm üretmek olan siyaset kurumunun, bu önemli toplumsal sıkıntının çözümüne yönelik arayış içinde olmasından daha tabii bir durum yoktur. Ancak, söz konusu kanun tasarısının görüşmeleri esnasında başlayan tartışmanın, kamuoyunda çok farklı tepkilere, eleştirilere, önerilere neden olmasının, konunun yeniden ele alınmasını gerektirdiği açıktır. Hükümetin toplumun değişik kesimlerinden gelen eleştiri ve önerileri dikkate alarak, geniş bir mutabakat içerisinde bu sorunu çözmesinde büyük fayda görüyorum." dedi. (Basından/22.11.2016) Bunun üzerine işin rengi değişti, tabii, önergeyi destekleyenler/savunanlar  ofsayta düşmüş oldu.

Kısaca;

Bir konuyu “toplumsal sorun” deyip çözmek isterken, 15 yıldır tek başına olan iktidarın, “savunma durumunda kalması”  hiç olmadı…İstanbul’daki Nato toplantısında dahi konu gündeme getirildi,sorular soruldu…

Adalet Bakanı Sn. B. Bozdağ, eleştiriler/kamuoyu infiali  üzerine, savunmaya geçmeyip; değişiklikliğe açık olduklarını, sorunun siyasi düşünülmemesi gerektiğini söyleyebilirdi… Ama, nedense  yapmadı!... Montesquieu’nun güzel bir sözü var; “bazen susmak, söylenen bir sürü sözden çok daha fazlasını ifade eder...”

Madem konu; hakikaten Türkiye’nin kanayan yarası,mağdurlar var., çözüm isteniyor”, o zaman “kanayan yaralar, mağdurlar, çözüm bekleyenler çok!…”

Mesela,akademisyenler…

TBMM’den,  toplumu rahatsız etmeyecek;

a)YDS barajı  yüzünden yükselemeyen, çalışmaları boyunu aşmış, Y.Doç.Dr.lar” için,

b)Sanatçı akademisyenlerin ve devlet sanatçılarının; gösterge rakamlarının 6400 olması, ikramiyelerin maaşa katılması için,

c)Sanatçı öğretim elemanlarının akademik teşvik kapsamına alınması için  acil önergeler  bekliyoruz..

Diyoruz ya; “baştan aşağı iletişimsizlik, komisyonu ve muhalefeti yok sayma, önergeyi TBMM’de tartışmama” yapılan iyi işleri de gölgeliyor…

Beklenen sonuç:

“Kamuoyunda ‘cinsel istismar düzenlemesi’ olarak bilinen ve tecavüzcülere af getireceği iddia edilen tasarı komisyona geri çekildi. Başbakan Binali Yıldırım tasarının komisyona geri çekilme kararını Atatürk Havalimanı’nda açıkladı.” (22.11.2016)

Eeeee, ne oldu?

Toplum ve kadınlar rahatladı…

Peki;

Önergeyi savunanlar nereye savruldu?

…………………………………………….

Ama; ülkemizin ihtiyacı olan “enerji” yine  boşa harcandı!...

Yazık!....

“’deki Süreyya Operası’ndan söz ettik. 15 milyon nüfuslu ’da bir tek sembolik opera kaldı.Bilir misiniz, Cumhuriyet yönetimi Çankırı’ya bile opera yaptırmıştı.’ün emriyle Çankırı’ya yaptırılan Halkevi Tiyatrosu’nda opera oynanması için orkestra çukuru bulunuyordu. Salon 1970’lerden sonra kullanılmaz hale gelmiş... Çankırı Valisi Halil Ulusoy, binayı temizletip yeniden açarken orkestra çukurunu farketmişti.Valinin daveti üzerine 2004 yılı 9 Ocak günü  Devlet Operası Çankırı’ya gelerek o salonda Arşın Mal Alan Opereti’ni sahneledi. Geçmiş zaman yâd edildi... Evet bir zamanlar Çankırı’da bile opera vardı.” ()  Büyüklerimiz;  “bilmemek değil, öğrenmemek ayıp” derlermış!…
KALBİMDEKİ DENİZ'E TEBRİKLER….
Senaryosunu Funda Çetin’in yazdığı, yönetmenliğini Aysun Akyüz’ün yaptığı FOX’un yeni dizisi ‘Kalbimdeki Deniz’, kısa sürede 40 civarındaki rakibine fark attı.Kutsi’yle Özge Özberk’in başrollerini paylaştıkları proje, ikinci haftasında cumartesi akşamlarının ‘1 numara’sı olmakla kalmadı. Pastel Film’in çektiği dizi, ekranda bir ayını bile doldurmadan Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu tarafından ‘Kadına Karşı Şiddeti Önlemede Örnek Proje’ seçildi. Özberk’in canlandırdığı Deniz’in tek başına ayakta kalma mücadelesi, şiddet gören kadınların sığınacağı bir liman, rol model alacakları örnek oldu.(Ali Eyüboğlu/Milliyet/20.11.2016)