BIST 8.718
DOLAR 32,33
EURO 35,19
ALTIN 2.245,88

Ankara Müzik ve GS Üniversitesi Çalıştayı yararlı oldu mu?

Müzikte de, asgari müştereklerde birleşilmelidir.

Üniversitelerimiz yazı dizisine güncel bir konu olduğu için, çalıştay yazısı ile ara veriyoruz.

21Eylül’de, Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin hazırladığı ve çağrılı olduğumuz “Türk Müziği’nde; Teori, Terminoloji, Notasyon  Çalıştayı’na  katıldık. Bir gün süren çalıştaya, çeşitli kurumlardan akademisyenler ve sanatçılar n(50 kişi) katıldı. İlk olması bakımından güzel bir çalıştay oldu, konulara göre ayrılmış daha küçük gruplarla devamını diliyoruz.

Rektör Prof.Erol Parlak’ın verdiği bilgiye göre; Üniversite kısa zamanda önemli çalışmalar yapmış.

İlk fakülte hayata geçmiş ve öğrenciler alınmış. Yüksek lisans ve doktora programları açılmış. Rahmetli müzikolog E.R.Üngör’ün kütüphanesi  satın alınmış. Müzik müzesi, stüdyo  ve konser salonu için yoğun çalışılıyor.

Daha önce binaların fazla olması nedeniyle, başka üniversiteler sanat kurumlarınca  paylaşılmasını yazmıştım, ama gördüm ki, bu binalar komplike ve çoğunun içi tamamlanmamış. MGSÜ Fakülteleri kuruldukça gelişecek ve öğrenciler için mekan önemli olacak. Bu nedenle, bu binaların MGSÜ’de kalmasında yarar görüyoruz.

Önce;

1/ “Müzik terorisi” konusuyla ilgili  bilgi olması ve görüşümün öğrenilmesi açısından aşağıdaki yazılarımın okunmasında yarar görüyorum;

Makale: https://www.internethaber.com/yok-ve-guzel-sanatlar-fakulteleri-muzik-bolumlerinde-durum-11-1227717y.htm

Bildiri;

Ay, Göktan (2016). Müzik Metotları Yayınlarının Tanıtımlarındaki Türkçe Yanlışları. Müzikte Metodoloji ve Müzikle İletişim Uluslararası Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Avcılar Belediyesi Konservatuarı Yay.

Ay,Göktan(2017); “Müzik Teorisi: Akademik Müzik Eğitiminde Nasıl Anlaşılmalı ve Nasıl Konumlanmalıdır?”, Güzel Sanatlar Eğitimi-Toplum Bilimler Etkileşimi Uluslararası Sempozyumu Bildiriler Kitabı,24.İstanbul Türk Müziği Festivali (10-12 Mayıs), Marmara Üniversitesi-Müzdak, Müzik Eğitimi Yay.,Aralık 2017,İstanbul, sf.13-28

Görülecektir ki, YÖK; müzik teorisini kompozisyona yakın olarak yönetmeliğe koymuş, ama 15 bölümün çoğu, müzik teorisini müzikolojiye yakın olarak değerlendirmiş ve programlamış. MGS Üniversitesi’nin burada ne yapacağına karar vermesi gerekecek. Ya da,YÖK’ün bu tasarrufunun yanlış olduğunu yazıp (böyle düşünüyorsa), değiştirilmesini talep edecek. Ki, bize göre “Müzik teorisi, Müzikoloj’nin alt dalıdır.”

2/ Türk müziği ses sistemleri üzerinde çok çalışmalar yapıldı. Benimde TMDK Müd.Yrd. olarak içinde olduğum 2006-2009 döneminde, 3 konservatuar toplantılar yaptık, ama sonuca ulaşılamadı İTÜ TMDK’nın sonraki ilk ciddi çalışması, 2008’de benim TMDK Yönetim Kurulu Üyesi ve Kuruluş 33.Yıl Kutlama Komitesi  Başkanı olarak içinde yer aldığım,  “Türk Müziği’nde Uygulama-Kuram Sorunları ve Çözümleri Uluslararası Çağrılı Kongre” yi düzenledik, editörlüğünü yaptığım bildiriler İBB Kültür A.Ş. yayımları arasında basılarak kamuoyuna sunuldu. Bu kitabı ve geçmişteki çalışmaları, çalıştaya katılanlardan acaba kaç kişi okudu, değerlendirdi? Sonuç bildirgesini kaç kişi okudu? http://www.musikidergisi.net/?p=367

Neden soruyorum bunu? Çünkü; her zaman lazım olacak; Ben ne düşünüyorum? Benimle kimler aynı/farklı görüşte? Ben mi/onlar mı farklı düşünüyor? Ben mi/farklı düşünenler mi doğru? v.b. gibi bilimsel/sanatsal çalışmalara destek olacaktır.

Devlette “devamlılık  esas” olduğu gibi, özel konularda da “devamlılık esastır.” Yapılan çalışmaları yok farz edip, “yeniden işe başlamak” yerine, “kalınan yerden devamını sağlamak” gerekli. Hafıza; Türk Müziği’nin teori ve icrasında çok önemlidir..

Açış konuşmasını Rektör Prof.Erol Parlak yaptı; “Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesinin misyonlarından biri olan, “yerelden evrensele” tanımlamasıyla, yaşadığımız coğrafyanın başta müzik olmak üzere kültür-sanat birikimini daha iyi anlamak, anlatmak ve bu bağlamda dünya müzikleri ile bir köprü oluşturabilmek amacıyla, “Türk Müziği Eğitiminde Teori, Perde Sistemi, Notalama ve Solfej: Yeni Yaklaşımlar” konulu bu çalıştayı düzenledik. Çalıştaya, Türkiye’deki hemen her müzik kurumundan temsilciler davet edilerek alana dair konuların kapsayıcı ve bütünlüklü bir yaklaşımla ele alınması planlanmıştır.  Genel amacımız; eğitim alanında öncelikli olarak ihtiyaç duyulan terim terminoloji ve notalama konularında yeni yaklaşım tarzlarının neler olabileceğine dair fikir alış-verişinin sağlanmasıdır. Çalıştay; üniversitenin, konu ile ilgili hazırlıkları ve meseleye yaklaşım tarzının takdim edildiği sunumların ardından, siz  katılımcıların görüşlerinin paylaşıldığı iki oturum halinde gerçekleşecektir. Hoşgeldiniz diyor, başarılı bir çalıştay diliyorum."

Çalıştayın moderatörlüğünü H. Alper Maral yaptı.

 Üniversite adına Deniz İlker Başuğur (Ank.) sunum yaptı; Müzik teorisi alanı, dünya müziklerini içine alan bir bütünü arz eder. Müzik teorisi; ritm, melodi, armoni v.b. bir müzik pratiği yaratıyor.” Dedi, genel tespitlerde bulundu. Başuğur; konuşmasında, katılmadığım; “Geleneksel Türk Müziği” ve “Enstrüman”ı çok sık kullandı.

Okan Murat Öztürk (Ank.), üniversite adına hazırladığı sunumu yaptı; Türk müziği; hep sorunlu bir alan olarak görülüyor. Müzikteki;

1/Kültürel konumlanış,

2/Kavramsallık,

3/Kapsayıcılık başlıkları  altındaki görüşlerini örneklerle paylaştı.

“Geçmişte kalması gereken muhtelif yanılgıları tekrar etmeme gerekliliği, oryantallik kendi değerlerini aşağılamaktadır, TSM ve THM ayrımını zihinlerde silmek gerekir” tezlerinin  üzerinde durdu.

Öztürk, çözüm olarak şunları sundu;

1/Ortak ve bütüncül bir teori ve notalama,

2/Kavramsal yaklaşımı temel alma,

3/ Asıl ile dalları arasındaki ayrımları karıştırmama,

4/Çözüm odaklı, kucaklayan, bütünleştiren yaklaşım tabanını benimseme,

5/ Yapıcı ve uzlaşmacı olma,

6/Uluslararası bilgiye bigane kalmama,

7/Dünya müziklerinden örnekleri dikkate alma,

8/ Radikal eleştirileri takip etme.

Öztürk, “Türkiye’de perde sistemi sorunu yoktur, çok iyi yapılmaktadır” diyerek, devam etti. Bu üniversitede;

1/TSM ve THM ayrımı olmayacak,

2/İki çalgı (tanbur ve bağlama)  ana çalgı olarak zorunlu olacak,

3/ Perde adlarına göre söylem olacak(sib2-Segah,fa#3  - Eviç v.b.),

4/ Makam içinde perdelerde özgürlük olacak,

5/ “Süpürde ahengi” temel alınacak.(la=Dügah, La=440)

(Ahenk; “uyum, armoni, harmoni, uyuşma, anlaşma” demektir. Eski dil çalgılı eğlence: 'Bütün komşular o gece gürültüden, ahenkten uyuyamamışlar.' (Y.K. Karaosmanoğlu) Atasözü, deyim ve birleşik fiiller: Ahengi bozulmak, ahenk almak, ahenk kurmak, ahenk sağlamak, ahenk vermek, ahenk yapmak.)

Abdurahman Tarıkçı (Ank.); Konu ile ilgili bütün eğitim ve materyalleri oluşturulmalıdır. Bu içeriğin mevcut duruma  uyarlanması, istatistik verilerin belirlenmesi, kişiye özel olasılıkları oluşturulması gereklidir.

Kemal Karaosmanoğlu(Ank.); Nota konusu önemli. Sadece okuma değil, nota yazma da önemli. Bununla ilgili geliştirdiğimiz  MUS-2 ilgi çeken bir program oldu ve geliştirmeye çalışıyoruz. Öğrencilerin telif hakları konusunda da bilgi sahibi olması gerek.

Özer Özel (İst.); Saz yerine bağlama kullanılmalı, yetenekli öğrencileri keşfetmek için yollar araştırılmalı. Teori ile uğraşanların mutlaka bir çalgı çalması gerekli. Ben, rahmetli  N.Yaşar hocamdan aldığım sistemle yeni öğrenciler yetiştiriyorum, ama onu geliştirerek veriyorum. Herşeyi yaparım demekle bu iş olmuyor. Batı Müziği’ni değil, “Avrupa Geleneksel Müziği” terimini kullanıyorum. Yeni bir dil, bizi geriye götürür. Her enstrüman; ses sahası olarak “yetenekleri” kesinleştirilmelidir.

Can Akkoç (Amerika); S.Öktenay’dan ders almıştım. OI zamanda pest-tiz basma tartışılıyor, ölçüm yapılamıyordu. Anladım ki; Türk müziğinde hafıza var, aynı ses; çıkarken dik, inerken pest basılıyor. Bu bantları alıp ölçüm yapmak istedi, olmadı. N.Yaşar, bana 17 makamda taksim  yaptı (1986),müzikbilimcilerin mutlaka matematikçilerle çalışması lazım.

Süleyman Erguner (İst.); Bu üniversitenin misyonu çok önemli. Türk müziğinde sorunlar 1920’den beri var. 1975’te TMDK kurulunca bir umut doğdu, ama herkes kendi doğrultusunda gidince olmadı.10-15 yıldır da TMDK, kuruluş amaçlarından uzaklaştı. Amaç; sentezdi, olmadı…Diliyorum ki, burada olsun, bu bir altın fırsat. Elbette TSM,THM ayrımının kaldırılması lazım. Alınan kararların yaptırımı olması lazım. Ahengin tespiti çok önemli.

İhsan Öztürk (Ank.); Bağlamada perde sayısı 23’tür. Notalar söze göre alınmış. O zaman çalgılar için de bir portenin yazılması gerek. Bağlama söze aracılık yapar, yerel lehçe kullanılır, repertuvar eserlerinde yanlış sözler çoktur, metronom eksiktir, elden geçirilmesi gerekir.

Deniz Göktaş (Ank.); Ben bir besteciyim, amacım müzik yapmak, evrensel bir dile sahip olmaktır. Çalgıların bir koroda sürekli sesi düşer. Öğrencilere mutlaka çalgı bilgisi de verilmelidir.

Hikmet Toker (İst.); Dügahı (re) kabul edince bir sorun çıkmaz mı? Bu durumda tanburu, bir ses geriye düşürüyorsunuz…Bu durumda bazı eserleri çalamayız…

Savaş Ekici (Antep); Bilgi üretirken düşünüyoruz. 2008’de İTÜ-Ege-Antep Konservatuarları toplandık bu konu için. İTÜ, “biz en eskiyiz, bizim dediğimiz olacak” dedi, çalışmalar kaldı. Eser üretmek ve onların kullanılmasını sağlamak lazım. Ben emekli olmaya yaklaştım, hala aynı sorunları çözmeden konuşuyoruz, çok üzgünüm.

Kubilay Dökmetaş (Ank.); TRT zamanında bir yayın kuruluşunun yanında, müziğinde bir okuluydu. Şimdi küçülmeye doğru gidiyor. Acaba WEB sitesi düşünülüyor mu? Nota ve ses kayıtları olacak mı? Destek vermeye hazırım. Burada Terimler Sözlüğü’ne de yer verilmelidir.

Ruhi Ayangil (İst.); Kompozisyon Bölümü’nün, Müzik Teknolojileri Fakültesi içine alınmasında yarar var. Terminolojide yanlışlar çok fazla. Osmanlı müziği terimi olmaz. Müziğe yeni kurallar koyan, çalgıyı geliştiren  “besteci”dir. Hala, çalınmayan yüzlerce eski besteler var.  Bilim dilinin oluşturulması lazım. Türk müziğinde “arıza” diye bir ses yoktur, onlar “ana seslerdir.” Müzik Kongresi’ne ihtiyaç var. Kulak eğitimi diğer bir sorun. “Makam okumaları, makam analizleri” terimi daha doğru bir tanım. Müzik alanı temel bilgileri de verilmelidir. Çalgıların entenasyonu belirlenmelidir. “Tanbur ve bağlamayı” ana çalgı aldığınızda, onların kapasitesinin de belirlenmesi gerekir.

Oya Levendoğlu (Kayseri); TSM,THM Nazariyatının birleştirilmesi şarttır. Yeni bir anlayış, geçmişi siler mi? Tekrar eski sorunlarla karşılaşabilir miyiz? Rast’a (do) deyince, ben (yegah) çalmayacak mıyım?

Yurdal Tokcan (İst.); Müzikte geç kaldıkça, sorunlar arttı. Akordun düşmesi demek, her şeyin yok olması demek. Müziği öğrenen çok kişi var; yurt içinde ve dışında. Onlar zorlanmıyorlar, hatta merakla eğiliyorlar. Biz, sanki, son kullanıcıyız gibi. Standartlaşmaya katılıyorum.

Bilen Işıktaş (İst.); Sistem tartışmaları daha önce de yapılmış. Aynı konserde, 2-3 ayrı seste solist olabiliyor. Her birinde ayrı nota olacak mı? Solist ona göre mi okuyacak?

Hakan Cevher (İzmir);  Dün “Yağcılar Zeybeği”ni udumla çaldım, ama bağlamayla birlikte çalamıyorum. Neden, çalgıya ayrı bir porte yazılmamasını  kabul ettik? Eserler, neden çalgıya göre yazılmıyor? TRT sanatçılarının, kolay yolu seçmeleriyle, oradan örnek alan akademiya kaybetti. Çalgılarda bir ortak eksenin bulunması gerek.440 frekanslı sesin esas adı “dügah”, bağlamalar “do”ya dügah diyecek, konu bu…Bestekar, saz eseri yazarken, bunu hangi çalgı için bestelediğini yazmıyor. Bütün çalgılar çalınca büyü kayboluyor. “Uzun hava, kırık hava, 4 ses aşağı, 2.5 ton v.b.” sorgulamalıyız.. Teklifim, “mansur düzenine” geçmektir. Elbette, anahtarları (do ve fa) öğrenmek şartıyla..

Nilgün Doğrusöz Dişiaçık (İst.); Biz, kurumumuzda  bu konuları ne zaman getirsek, reddiye alıyoruz. Teori değişir, doğmatik değildir. “Şed” kavramı, bu müziğin tarihinde var. Bana göre; “makam müziği” en doğru tanım. Segah’a hala çözüm bulunamadı, perdelerle makamlar kopmuş, tartışmak gerekli. Geleneksel perde adlarının canlandırılması konusuna olumlu bakıyorum. 17’li perde sisteminde makamlar ve perdeler arasında bir bağlantı vardır. Perdeler için Abdülbaki Nasır Dede’nin  kitapları önemli bir referanstır. Mesela, çargâh ile neva arasında; bakiye ve mücenneb bölgesindeki perde adları saba ve hicazdır. Hicaz makamı ve hicaz perdesi nasıl makam ile ilişkili ise saba perdesi de saba makamı ile ilişkilidir. Neva ile hüseyni perdeleri arasında bayati ve hisar perdeleri yer alır. Aynı durum burada da geçerlidir. Hisar  makamında nasıl hisar perdesi kullanılıyorsa bayâtî makamında da bayati perdesi kullanılır. 24’lü ses sistemine geçildiğinde ise  bu bölgedeki perde adları başına bir ek alarak tek tip halini almıştır. Çargâh ve neva arasındaki perdeler; nim hicaz, hicaz ve dik hicaz gibi. Saba ve bayati perdelerinin adları kullanılmaz olmuştur. Şuri perdesi ne oldu? Bunları; bilen, uzman kişilerle çalışmak gerekli. Bunlar bilen, uzman kişilerle çalışmak gerekli.

Murat Uygun (İst.); Ben tanbura (0) dan başladım, küçük yaşıma rağmen zorlanmadım. Tanbur’un ana çalgı olması doğru mudur? Çalınışı, taşınışı, akordu, korunması  zordur. Ben “lavtayı” öneririm.

Onur Türkmen (Ank.); Çalgıya özgü eser yazma geliştirilmeli. Biz, segah kullanırken işaretini koymak zorundayız. Segah sesinin işaretlerinin standart olması şarttır. Biz besteciler, yazı kurallarının eserde olmasını isteriz.  “Segah-Mansur” akordunun merkeze alınması lazımdır.

Atilla Özdek (Konya); İsmi belli olmayan Türk müziği nasıl anlatılacak? Hep lisans öğrencisini konuşuyoruz, ilkokuldan-liseye çocuklar ne olacak? Erken yaş müzik öğretimini de sağlıklı olarak değerlendirmek gerekli.

Kapanış konuşmasını, çalıştayı izleyen ve notlar alan,  rektör Prof. Erol Parlak yaptı;

“Çalıştayda; kurum temsilcileri ve akademisyenler  görüşlerini sunmuş ve konular bilimsel çerçevede tartışılmıştır. “Türk Müziği Nota Yazımı ve Terimler Sözlüğü” yazılımlarının genel ilgi gördüğü  çalıştayda; perde sistemi ve notasyon sitemi ile temel bir ton tercihi gibi konular için önerilen model ağırlıklı odak noktası olmuştur. Olgun bir atmosferde gerçekleşen çalıştay, önem arz eden ve ivedilikle üzerinde durulması gereken terim, terminoloji ve notasyon konularında kolektif bir düşünce zemini oluşturması ve fikirlerin özgürce ortaya konulması bakımlarından son derece yararlı olmuştur. Sonuçta; önerilen model ve yazılım projelerinin çalışma grupları yoluyla olgunlaştırılıp önce yeni bir çalıştay, sonrasında katılımcıların da belirlenen konular üzerinde bildiri sunumları yapacakları bir sempozyum ortamında tartışılması hususunda görüş birliğine varılmıştır. Üniversitemiz, Türkiye’nin  kültür-sanatına katkılara ve başta müzik olmak üzere, milli kültür sanat birikimi üzerinden uluslararası alanda yürütülecek kültürel diplomasi çalışmalarına katkı sunmaya  devam edecektir. Geldiğiniz ve fikirlerinizi bizimle paylaştığınız için sizlere teşekkür ediyorum”