BIST 10.201
DOLAR 32,26
EURO 34,79
ALTIN 2.399,24
HABER /  GÜNCEL

ABD'nin Fethullah Gülen planı

Yeni Şafak yazarı Hilal Kaplan, Fethullah Gülen ile ABD arasındaki karmaşık ilişkileri yazdı.

Abone ol

Yeni Şafak gazetesi yazarı Hilal Kaplan, iade tartışmaları altında Fethullah Gülen ve cemaatiyle ABD arasındaki ilişkiden çarpıcı ayrıntılar aktardı.

Gülen'in iadesinin hukuki değil siyasi olduğunu yazan Kaplan, nedenlerini bugünkü köşesinde yazdı.

Yazar ilk olarak ABD diplomatlarının aralarındaki yazışmalarını içeren Wikileaks belgelerindeki ifadeleri okurlarıyla paylaştı:

WİKİLEAKS BELGELERİNDE GÜLEN VE CEMAATİ

“Türk polisinin Gülenciler tarafından kontrol edildiğini teyit etmemiz imkânsız ama bu iddiaya karşı çıkan kimseyi bulamadık ve ayrıca Gülencilerin evlerinde kalan polis adaylarına giriş sınavlarının cevaplarının verildiğini pek çok kaynaktan duyduk.“

ABD Büyükelçiliği tarafından Washington’a geçilen ve wikileaks’in deşifre ettiği telgraflardan birisinde bu ifadeler geçiyor.

ABD’nin İstanbul Başkonsolos Vekili Stuart Smith tarafından Washington’a gönderilen “gizli” statülü ve başlığı “Hoca’ya destek için seferber olmak” olan telgrafta da şöyle deniyor:

“Gülen hareketinin nihai niyetleri konusunda derin ve yaygın kuşkular hala geçerli. Bu hareketin bünyesindeki çeşitli çevrelerin içine çektiği insanlar üzerinde uyguladığı baskıya ilişkin ipucu veren anekdotlara sahibiz. Bu gerekçeler, Gülencilerin polis teşkilatı dahil birçok devlet kurumuna sızmalarıyla birleştiğinde, yüzeyin altında çok daha katı bir çizginin, dünya çapında bir İslamcı yayılma propagandası misyonunun yattığına işaret ediyor.”

ÜÇ ÜST DÜZEY TÜRK POLİS YETKİLİSİ

Gülen'in yeşil kart almak için yaptığı başvuruda FBI ile CIA arasında görüş ayrılığı olduğuna dikkat çeken yazar, yazısına şöyle devam ediyor:

"Smith’in telgrafında ayrıca, Gülen’in yeşil kartı için ricacı olan üç üst düzey Türk polis yetkilisinden de bahsediliyor:

“Gülencilerin ABD’nin Gülen’e karşı olumsuz tavırları konusundaki spesifik endişesinin, Gülen’in avukatının ‘bilgi edinme yasasından’ yasasından yararlanarak elde ettiği 2004 tarihli bir FBI kaynaklandığı anlaşılıyor. Türk polis teşkilatında irtibatlı olduğumuz üç üst düzey yetkili, kısa süre önce bu konuyu İstanbul’daki ‘legat’ın (Konsolosluktaki FBI temsilcisi) dikkatine getirdiler ve bu görüşmede aynı zamanda Gülen’le ilgili basılı malzemeler sunarak, FBI’ın kendisi hakkında bir tür ‘temiz kağıdı’ verip veremeyeceğini sordular. (Not: Legat buna yanaşmadı.”)

ÜST DÜZEY CIA MENSUPLARI REFERANS OLDU

Dolayısıyla Gülencilerin polis teşkilatındaki etkisini üst düzeyden ve yakından biliyorlar. Yukarıdaki alıntı, Gülencilere FBI’ın CIA’e nispetle daha şüpheli yaklaştığı tezini de destekliyor. Zira FBI içerisinden Gülen’e kefil olacak yetkili bulmakta zorlanılırken (durum hâlâ böyle mi bilmiyoruz), Gülen’in yeşil kart alması için başvurulan mahkemeye sunulan belgeler içerisinde referans olan iki ismin, üst düzey CIA mensupları olduğunu biliyoruz.

Bu iki isimden biri olan CIA emeklisi Graham Fuller aynı zamanda CIA Türkiye Masası eski Şefi. Diğer isim, George Fidas da Analiz ve Prodüksüyon Direktörü olarak CIA’den emekli olmuş. Takdir edersiniz, iki üst düzey CIA mensubunun, Müslüman bir ‘dinî lider’ e kefil olması pek de sık rastlanılan bir hadise değil. Üstelik CIA’in ‘referans almadan’, referans vermediği de bilinen bir gerçek...

Yine Gülen’in referansları içerisinde ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi olmasının yanı sıra, yazdığı makalelerle her fırsatta Erdoğan’ın sonunun geldiğini ilan etmeye bayıldığını bildiğimiz ve ABD’deki Siyonist lobinin ileri gelen isimlerinden Morton Abramowitz de mevcut.

ÖCALAN GELDİ GÜLEN GİTTİ

Anlayacağınız Gülen’in iadesi hukukî değil, siyasî bir meseledir. Öcalan, Şubat 1999’da CIA tarafından Türk yetkililere teslim edildikten bir ay sonra Gülen, yerleşmek üzere ABD’ye gitmişti. ABD devleti, her meselede olduğu gibi bir kâr-zarar hesabı yapar ve öyle kararını verir. Dünya çapında bu kadar deşifre olmuş bir ağın, ne kadar süre daha korunmaya değer bulunacağını hep birlikte göreceğiz."