BIST 10.159
DOLAR 32,21
EURO 35,07
ALTIN 2.471,04
HABER /  GÜNCEL

Yüksek yargı şebeke gibi çalışıyor!

Sivil Dayanışma Platformu Başkanı Ayhan Ogan ve HAK-İŞ Genel Başkanı Salim Uslu, Anayasa değişiklik paketine karşı çıkanları sert bir dille eleştirdi.

Abone ol

Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı tarafından düzenlenen "Darbelere, Hukuksuzluğa, Ayırımcılığa Karşı Denizli Buluşması Toplantısı'nda konuşan Sivil Dayanışma Platformu(SDP)Başkanı Ayhan Ogan ve HAK-İŞ Genel Başkanı Salim Uslu, Anayasa değişiklik paketine karşı çıkanları sert bir dille eleştirdi.

Denizli Belediyesi Sanat Merkezi'nde düzenlenen toplantıda konuşan Sivil Dayanışma Platformu Başkanı Ayhan Ogan, "Bütün yargıyı kastetmiyorum. Dikkat ederseniz yargı üzerine vesayet koyan yüksek yargı diye de adlandırılan, yüksekliği, kerametliği kendinden menkul, 150-200 kişilik bir şebekeden bahsediyorum. Bütün yasal düzenlemeleri, Anayasal değişiklikleri adeta bir muhalefet partisi gibi anında bozuyorlar. Zaman zaman yetkisini ve sınırlarını da aşıyor ve bu düzenlemeleri, yürütmesini durduruyor" dedi.

Tutuklu olan Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'e tepki gösteren Ogan, "Zat-ı muhterem İlhan Cihaner tutanak tutmuş. Dindar kesimlere yönelik operasyonlar yapıyor. Ele geçirdiği malzemeleri sayıyor. Be hey vicdansız, sen 2 milyar İslam aleminin mushafına böyle mi tutanak tutarsın? Ondan sonra da emniyet müdürünü arayıp, 'Bir tane el bombası ver de bunların arasına koyayım diyorsun'. Sonra da yargı tarafsız ve bağımsız diyorsun. Bunların yaptıkları, birileri bunlara talimat vermiş, kapıları bekleyeceksiniz bir adım kımıldamayacaksınız, buradan halk geçmeyecek. Başka bir şey değildir. Herkes kanunlar önünde eşitken bir yüksek rütbeli askeri yetkiliye işin ucu dokununca, bir başsavcıya ucu dokununca, adeta müdahale edercesine hemen görev ve yetkilerini elinden alıyorsunuz? Siz yoksa bu faili meçhul cinayetleri araştıran savcıyı ergenekon savcısını ve bu soruşturmayı yürüten hakimleri görevden almak için yaz kararnamesinde ve güz kararnamesinde neden sürekli bastırıyorsunuz? Yoksa bu terör örgütünün ucu sizlere mi
dokunuyor?"
dedi.

HAK-İŞ Başkanı Salim Uslu da, demokrasinin, millet iradesinin kuşatıldığını belirterek, "Demokrasinin kuşatıldığı bir yerde Denizlililer evimizde kalalım diyebilir mi?" dedi. Genelkurmay Başkanı'nın emriyle bir savcının meslekten alındığını ileri süren Uslu, "Hukuka, demokrasiye uygun muydu? 27 Nisan Muhtırası'na CHP de, yargı da sessiz kalmıştı. Sonra cevaplarını yüzde 67 ile Cumhurbaşkanı Referandumu'nda halktan aldılar ve oturdular. Ama konu kapanmadı. Eğer sessizlik, adalet sisteminin vakarından diyorsanız, biz de size sorarız.

Peki parlemento ve seçilmişlere karşı bu kadar konuşkanlık, bu kadar gürültü neyin nesi? Size kim öğrettiyse yanlış öğretmiş" dedi. Halkı baskı altına alarak, darbe ideolojisini ve kurumlarını savunarak hukuk adamlığı ve siyasetçilik olmayacağını söyleyen Salim Uslu, "Darbeci faşist bir düzeni savunarak demokrat olunmuyor. Bazı redcilere de seslenmek istiyorum. Paketin içermediklerine bakarak, içerdiklerini yok saymak, küçümsemek de neyin nesi oluyor? Anayasa Mahkemesi ve HSYK çoğulcu ve geniş tabanlı hale gelecek diye niçin itiraz ediyorsunuz? Atatürk ilkelerine mi aykırı buluyorsunuz yoksa çağdaş standartlara mı uygun değil? Yoksa yüksek yargı bürokrasisinin oligarşik yapısına son vermek niyeti mi sizi rahatsız ediyor? Yargı bürokrasisinin yapısına son vermek mi sizi rahatsız ediyor? Siyaset ve toplum üzerindeki vesayetin kalkacak olmasına mı üzülüyorsunuz? 21 Asıl üyeden 15'ini yargı kendi içinden seçecek ve Adalet Bakanlığı'ndan bağımsız bir sekreteryası olacaksa, Adalet Bakanlığı müfettişleri, hakimleri denetleme yetkisi sona erecekse gerçek bir yargı bağımsızlığı mıdır sizi rahatsız eden? Yargı kuşatılıyor diyerek gerçekten Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay arasında bir rekabeti, çekişmeyi mi gizlemek istiyorsunuz? Diyorlar ki yargı siyasallaşır.

Biz de buradan sorarız o zaman, Başbakanları, gençleri asarken yargı siyasallaşmamış mıydı? 367 kararı alırken, katsayı kararı alınırken, türban yasağı kararı alınırken, partileri kapatırken, seçilmişleri sustururken yargı
siyasallaşmamış mıydı? İktidara karşı gün aşırı toplantı yapıp politik parti gibi açıklama yaparken yargı siyasallaşmamış mıydı? Meşrutiyetini vatandaştan değil, darbelerden alırken yargı siyasallaşmamış mıydı? Darbecilerin brifinglerine katılırken, merdivenleri koşar adam çıkarken, hazırolda dinlerken yargı siyasallaşmamış mıydı?" dedi.

Pakette olan Anayasa değişiklik önerilerini makul ve demokratik bulduklarını belirten Salim Uslu, "Türkiye'nin düşük standartlardan kurtarılmasını başlangıcını oluşturuyor diye düşünüyoruz. Kuşatma altındaki halk idaresi şimdi zincirlerini kırıyor ve vesayeti ve darbeyi halk reddediyor diye düşünüyoruz. Varlığını darbeye, krize, kaosa, yasağa, korkuya ve sadakata borçlu olan 12 Eylül gayri resmi partileri kapatılıyor. Resmi partilerini halk kapatmıştı. Şimdi gayri resmi kapatılıyor. Türkiye yeni bir istikrara koşuyor. Vesayetçi bir yapı tasviye ediliyor. Kurumları geniş tabanlı ve çoğulculaşıyor. Bireysel özgürlükler gelişiyor, parti kapatmalar evrensel standartlara bağlanıyor. Bunlara karşı çıkmak yerine, alınması gereken doğru tutum, yeni öneriler ve eklemelerle paketi zenginleştirmek ve en önemlisi yüz karası bir darbe anayasasından bu ülkeyi bir an önce kurtarmaktır" dedi.