BIST 10.895
DOLAR 32,20
EURO 34,96
ALTIN 2.506,68

YÖK yönetmelikleri uygulanmak(mamak) için (mi) vardır?!...

YÖK, üniversiteler, yönetmelikler

YÖK, yeni kurulacak Müzik Bölümleri kurulması için 3 kadrolu öğretim üyesi istiyor. Elbette bu kişilerin alandan olmasını önemsiyor. Yani bir kişi veteriner ise, kimyager  v.b. ama amatör olarak  ud, keman v.b.   çalıyor ise, onunla ilgili özgeçmişine kayda değer bilgi yoksa ataması yapılmıyor, bölüme izin verilmiyor. Peki,  bu gibi kişilerle bölüm kurulmuyor ise, amatörce müzikle ilgilenenler sanat kurumlarında  Bölüm Başk. veya Konservatuar Müdürü v.b.  nasıl oluyorlar? Bu tezat değil mi? Müzik, bilimsel bir alan değil mi? Gözden kaçtığına inandığımız bu uygulamaya dikkat çekmek istiyoruz.

Devletin bütün kurumlarının beğenelim/beğenmeyelim kendine ait yasaları ve yönetmelikleri vardır. Kuralsız hayat olmaz…Her yönetici, yasaları uygulamak, takip etmek zorundadır, çünkü bu kuruma karşı bir sorumluluktur. Sürekli “üstün” altını takibi, olumlu neticeler vermeyip, üstüde yıpratmaktadır.

Örneğin; üniversitelerimizin Sn. Rektörleri, büyük projeleri, üniversiteyi daha ileri taşımayı  bırakıp, oturup atadığı kişilerin  doğru /yanlış yapıp yapmadığını mı kontrol edecekler?..

Böyle bir durum ;

Atamanın/seçimin  doğru yapılmadığını göstermez mi?

En üst kurum olan üniversiteleri küçültmez mi?

Atayana/atanana güveni sarsmaz mı?

İnsan emeği savurganlığı olmaz mı?

Kurum içindeki huzursuzluğu artırmaz mı?

Huzursuzluk, eğitimi  gölgelemez mi?

Kurumlar arası ilişkilerde kurumu yıpratmaz mı?

Yükseköğretim Kurumları, Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği'nin 6/a maddesinde; verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kusurlu davranmak fiili kınama cezası gerektiren fiil ve haller arasında sayılmış; 17. maddesinde; disiplin suçunu soruşturmaya yetkili amirin sıralı disiplin amirleri olduğu, disiplin amirinin, disiplin suçu hakkında bizzat veya bilvasıta bilgi sahibi olduğunda soruşturmayı kendisi yapabileceği gibi soruşturmacı tayini sureti ile de yaptırabileceği belirtildikten sonra; rektörün bütün üniversitenin, dekanın ise; bütün fakültenin disiplin amiri olduğu; aynı yönetmeliğin 33/a maddesinde ise; uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarının disiplin amirleri tarafından verileceği hükme bağlanmıştır.

Unutmayalım ki; vicdanlı insan hak vermeyi, hakkı teslim etmeyi, hakka saygı duymayı bilen insandır. Ancak, her kişide de aynı ölçüde vicdan  aramak mümkün değildir…

Şimdi konu ile ilgili olarak, bütün üniversitelerin uyması gereken ama genellikle uyulmayan bazı konulara değinmek istiyoruz…*

ÜNİVERSİTELERDE AKADEMİK TEŞKİLÂT YÖNETMELİĞİ
(Resmi Gazete Tarihi: 18.02.1982 Resmi Gazete Sayısı: 17609)

 

Madde 14. (Değişik:RG-08/08/1998-23427)

Bölüm başkanı bölümdeki öğretim üyelerinden iki kişiyi üç yıl için başkan yardımcısı olarak atayabilir. Bölüm başkanı gerekli gördüğünde yardımcılarını değiştirebilir. Bölüm başkanının görevi sona erdiğinde yardımcılarının görevleri de sona erer.

Yöneticilerle İlgili Olarak Hükümler:

    Madde 18 - Bölüm, anabilim, anasanat, bilim ve sanat dalları başkanlarının görev süreleri üç yıldır. Süresi biten başkan yeniden aynı usullerle atanabilir. Bölüm başkanları ile yardımcıları devamlı statüde veya devlet memurlarının tabi oldukları mesai saatlerine ve süresine tabi olmak şartıyla kısmi statüde olan öğretim üyeleri arasından bu yönetmeliğin 14.; anabilim, anasanat, bilim ve sanat dalları başkanları ile yardımcıları devamlı statüde veya devlet memurlarının tabii olduğu mesai saatlerine ve süresine tabi olmak şartıyla kısmi statüde olan öğretim üyeleri, bulunmadığı takdirde öğretim görevlileri arasından yönetmeliğin 16. ve 17. maddelerinde belirtilen esaslara göre seçilir. Gerektiğinde, bir kişide birden fazla yöneticilik görevi, ancak rektörün onayı ile toplanabilir. Dekan gerekli gördüğü hallerde değişik eğitim birimlerinin koordinatörlüğünü yapar.

26 Ağustos 2011 tarihinde yayınlanan 650 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 40. maddesiyle 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu'nun 36. Maddesi, ek fıkra: 'Yükseköğretim kurumlarının kadrolarında bulunan öğretim elemanları, kanunlarda belirtilen haller dışında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 28. maddesi hükmüne tabidir. Ancak öğretim üyeleri, yükseköğretim kurumlarında yalnızca eğitim ve araştırma faaliyetlerinde bulunmak ve döner sermaye faaliyetleri kapsamında gelir elde edilen hizmetlerde çalışmamak kaydıyla mesai saatleri dışında yükseköğretim kurumlarından başka yerlerde meslek” faaliyette bulunabilir ve meslek veya sanatlarını serbest olarak icra edebilir.

Bu durumda;

Bu yönetmelikler uygulanıyor mu?

Bu yönetmelikleri uygulamayanları kim takip edecek?

Yaptırımı ne olacak?

Siz hiç bu konuda yaptırım duydunuz mu?

Sadece görevden almak mı?!...

Yapılanlar kişilerin yanına kar mı kalacak?

Yapmayın Allah aşkına…

 

*Yeni YÖK Kanunu çalışmaları içinde, bu gibi konular ya olmalı uygulanmalı –uygulamayanlar için gereken yapılmalı-ya da konmamalı –esnek olunmalı- görüşündeyiz. Çünkü, kanunların –bazı kişilerce-uygulanmaması kişilerin/gençlerin  devlete ve kuruma olan bakışını olumsuz etkilemektedir. Devlet/Kurum, kişilerin kendi görüşleri nedeniyle  aciz gösterilmemelidir. (Daha önceki yazılarımızda bazı görüşlerimizi belirtmiştik.) Biz, Şems-i Tebrizi’nin mealen dediği gibi “dostuz”; "Gönül kavga etmek için dost arar çünkü dostla edilen kavgadan sonra mekândan kol kola girip çıkmak muhtemeldir". )

 

 

Not: Not: Yılın son günlerinde önemli bir ismi daha kaybettik….Asım Kocabıyık… “………..İstanbul Festivali’ne uzun yıllar düzenli olarak verdiği destek, ’nın kuruluşu, İKV Başkanı olduğu yıllardan beri Türkiye’nin ’ne üye olabilmesi için harcadığı çabalar... 2001’de Başkanlığı oğlu Ahmet Kocabıyık’a devredişindeki sadelik... Ahmet Bey’in akıl almaz mükemmeliyetçiliği...
Gerek Ahmet Bey’in, gerekse Borusan Kültür -
’ın başındaki kızı Hamedi’nin, 2. kuşakta kendime en yakın bulduğum isimler olması da herhalde tesadüf değil.
Asım Bey’in 80. yaşının kutlandığı davette de vardım, Borusan’ın ilk sanayi şirketi Borusan Mannesmann Boru’nun 50. yaş gününde de... Torunu Leyla’nın düğününde de,
’de evlerindeki davetlerinde de...
Dost elinizi bana uzatarak hayatımı zenginleştirdiğiniz için teşekkürler Asım Bey. Borusan Filarmoni’nin konserlerinde gözyaşlarımı tutamazsam mazur görün.
Sizi çooook özleyeceğim” (

Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır  diliyorum.

Not: 2012 nin son yazısını okudunuz. 2012 den ders alınmasını, 2013 ün ülkemize ve insanlarımıza, tüm dostlarımıza, internethaber  ailesine ve okurlarımıza  hayırlar getirmesini diliyorum.