BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  GÜNCEL

Yenisi de eskisi gibi tehdit savurdu

KADEK'in feshedilmesinden sonra Kadil Dağları'ndaki basın toplantısı ile kuruluşu açıklanan Kürdistan Halk Kongresi'nin ilk mesajı Türkiye'ye tehdit dolu.

Abone ol

Yeniden Özgürgündem'de yer alan habere göre KADEK'in kendisini feshetmesinden sonra Kandil dağlarında düzelenen basın toplantısında kuruluşu açıklanan Kürdistan Halk Kongresi'nin (KONGRA-GEL) Genel Başkanı Zübeyir Aydar, Kürt sorununun çözümü için çaba harcayacaklarını belirterek, AKP hükümetinin, sorunu askerlere havale etmekle Türkiye'yi tehlikeye attığını kaydetti KADEK'in kendisini feshetmesinden sonra önceki Kandil dağlarında düzelenen basın toplantısında kuruluşu açıklanan Kürdistan Halk Kongresi'nin (KONGRA-GEL) Genel Başkanı Zübeyir Aydar, ilk röportajını DİHA'ya verdi. "Biz silahsız olarak siyaset yapmak istiyoruz. Türkiye'nin atacağı adımlarla silahsızlanmanın önünü açmasını istiyoruz" diyen Aydar, KONGRA-GEL'in KADEK'in devamı olmadığını belirterek, diyalog yolunun açılmasını vurguladı. KONGRA-GEL oluşumuna neden ihtiyaç duydunuz? 30 yıllık özgürlük mücadelesinin geldiği seviye ülkemizde bölgemizde yaşanan değişik Kürt özgürlük mücadelesinde böyle bir adımın ihtiyacını ortaya koydu. Eski yapılarla geçmişin düşünce sistemi ve örgütlenme modeliyle bugünü karşılamak mümkün değil. Bu zeminde daha çok örgütlerin örgütlenme modeli Leninist örgüt modeliydi. Bunun aşılması gerekiyordu. Demokratik Ekolojik Toplumu hedefleyen bir yapı mevcut sınırlarla milliyetçiliği aşan, halkların barış içinde yaşamasını hedefleyen bir örgütlenme tarzını ve modelini seçmek durumundadır. Bu nedenle KONGRA-GEL'in oluşumu gündeme geldi. KONGRA-GEL'in bileşiminde kimler var? KONGRA-GEL'in oluşumunda yazarlar, aydınlar, siyasi partiler, işadamları sivil toplum örgütleri temsilcileri, halk temsilcileri, farklı etnik ve inanç mezheplerinden şahsiyetler, Kürtlerin yaşadığı 4 parçanın dışında, Avrupa ve Rusya'dan Kürt şahsiyetleri yer aldı. Kongremizin önümüzdeki dönemde daha da kapsayıcı olması için girişimlerimiz devam edecek. KONGRA-GEL'i neden Bağdat'ta ya da Avrupa'da değil, burada açıklama ihtiyacı duydunuz? Biz bu açıklamayı başka yerde de yapabilirdik. Kongremizi bu bölgede yaptık. Dünyanın dikkatini bu bölgeye çekmek istedik. Legal siyaset alanına geçmek istiyoruz. Burada başladık, şehirlerde yasal siyasete geçmek istiyoruz. KONGRA-GEL'in hedefleri nelerdir? Bu bir kuruluş kongresiydi. Nasıl bir program, dünyaya bakış açımızı, nasıl bir çalışma yürüteceğimizi tartıştık. Bu refleksten hareketle programımızı ve tüzüğümüzü tartıştık. Bu kongrede kuruluşu tamamladık. Sonra da esas olarak hareketimizin yapması gereken çalışmaları ve çeşitli alanlardan gelen önerileri tartıştık. Demokratik Haklar Bildirgesi ile dünyaya bakış açımızı, kendi içimizde ve dışımızda nasıl bir çalışma yürüteceğimizi kararlaştırdık. Örgüt içinde yaşam, toplumda yaşam prensipleri, kadın sorunu, özgürlük sorunu, dünya, İslam ve Ortadoğu'da özgürlük sorunu ve kadının yeri konusunu tartıştık. Yine kongre tarafından düşünceleri rehber olarak kabul ettiğimiz Abdullah Öcalan'ın durumunu tartıştık. Bu konu çok hassas bir konu. Onun özel bir durumu var. 5 yıldır özel koşullarda yaşıyor. Ona yönelik baskı uygulamaları tartışıldı. Bunu kabul edemeyeceğimizi ve Öcalan için bir özgürlük kampanyasının yürütülmesi kararı aldık. Yine silahlı güçler ve savaşa bakış açısı tartışıldı. Türkiye'nin imha ve inkar politikası, Suriye ve İran'ın Kürtlerin haklarına yönelik açılım yapmama konusundaki ısrarı tartışıldı. Esas mücadelenin siyasal demokratik bir mücadele olduğu, halkın taleplerinin demokratik serhildan ile dile getirilmesi konusunda görüş birliğine varıldı. Yine meşru silahlanma ve meşru müdafaa tartışıldı. Öcalan'ın tecritte tutulması, imha ve inkar politikasının sürdürülmesi, Kürt halkına da meşru savunma pozisiyonunda silahlı güçlerin muhafaza edilmesi ve Kürt sorununun demokratik çözümü koşuluyla silahlardan vazgecilmesi konusu ele alındı. Bu tartışmaların ardından organların seçimi yapıldı. Kongremizi kamuoyuna açıklama kararı aldık. Bunun için buradayız. İlk söyleşiyi de sizinle yapıyoruz. KONGRA-GEL, demokratik siyasal mücadeleyi önüne hedef olarak koydu. Kongreye siyasal olarak bağlı olan silahlı güçler ne zaman ortadan kalkacak? Kürtlerin siyasal demokratik düzende siyaset yapmasının önü açılır, Anayasa ve yasalarla Kürt halkına serbest siyaset yapma hakkı tanınırsa silah kendiliğinden gündemden çıkar. Kürtler çok istedikleri için silaha sarılmadı. Savaşı ve ölümleri kutsayan güçler bunu dayatıyor. Asıl adım atması gereken onlardır. Silah bırakma zeminini bu güçlerin yaratması gerekir. KONGRA-GEL yeni bir kuruluştur. Hiçbir kuruluşun devamı değildir. 30 yıllık Kürt özgürlük mücadelesinin yarattığı değerler üzerinden kurulmuştur. Geçmişi ise bu 30 yılda yaratılan değerlerdir. Kongremiz ise yaratılan bu değerlerin ifadesidir. KONGRA-GEL'de KADEK yöneticileri de yer alıyor. KONGRA-GEL, KADEK'in devamı mıdır? KONGRA-GEL, KADEK'in devamı değildir. KADEK kendisini feshetti. Ve KADEK tarihe mal olmuş bir harekettir. KONGRA-GEL ise yeni bir oluşumdur. KADEK'in feshi sonrasında gündeme gelen yeni oluşumun ABD'li kaynaklar tarafından 'terörist' ilan edildiği yönündeki haberleri nasıl değerlendiriyorsunuz? KONGRA-GEL ilan edilmeden, bazı ismi açıklanmayan ABD'li yetkililer üzerinden yapılan haberler, soğuk savaş döneminin psikolojik haberleridir. Öyle adı sanı belli olmayan ABD yetkilisi yoktur. Olamaz da. ABD, bizden ne korkar ne utanır, ne varsa söyler. Bu girişim bizi farklı ilan etme girişimidir. Biz Kürtlerle ABD arasında ilişkilerin gelişeceğine inanıyoruz. Gündeminizde neler olacak? Her tarafta Kongremizi halka taşırmak için ve halkımızın Kongremizi selamlaması için çalışmalar yürüteceğiz. Yine Kongremizde alınan karar gereği Öcalan'a özgürlük kampanyası devam ediyor. Bunun dışında Kürtlerin yaşadığı dört parçada ve bu parçaların dışında Kongremizi halka anlatmak için yoğun bir çalışma içerisine gireceğiz. Bu kongrenin oluşumunu anlatmak için diplomatik girişimlerimiz olacak. Kuruluş ilanından sonra Türkiye, İran, Suriye, AB ülkeleri ve ABD nezdinde girişimlerimizi ve diyalog çabalarımızı sürdüreceğiz. Kürt örgütleriyle ilişkilerimizi geliştireceğiz. Kendi dışımızdaki Kürt örgütleri ile birlikte demokratik bir platform oluşturmayı da hedefliyoruz. Diyalog için hiçbir şartımız ve koşulumuz yoktur. AKP hükümetinin Kürt sorununa yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz? AKP hükümetinin Kürt sorununa diğer siyasal partilerden farklı bir bakış açısı yok. Sorunu orduya havale etmiş. İzlediği politikayla, orduya bize karışmayın, Kürt sorununu istediğiniz gibi çözün mesajı veriyor. AKP'nin bu uygulamaları, AB uyum konusunda da Türkiye'yi zorluyor. AB konusunda da ciddi adımlar bu iktidar döneminde atılmadı. AKP, AB konusunda MGK'yi referans olarak kabul ediyor. Türkiye'nin AB'ye girmesi, Kopenhag Kriterleri'ni eksiksiz olarak yerine getirmesinden geçiyor. Biz Türkiye'nin AB'ye uyum için Kopenhag Kriterleri'ni eksiksiz olarak yerine getirerek girmesinden yanayız. Ama "Benim özel sorunlarım var, hassasiyetlerim var" çekincesini ise kabul etmiyoruz. Bizim de hassasiyetlerimiz var. Demokrasinin de hassasiyetleri vardır. En önemli hassasiyet budur. Demokrasilerde farklı gruplara özel imtiyaz tanınmaz. Türkiye h‰l‰ Kürt sorununda soğuk savaş dönemi politikasını uygulamakta ısrarlı. Geçmişte "NATO içinde, biz kanat ülkesiyiz, cephe ülkesiyiz, hassasiyetlerimiz vardı" deniyordu. Bugün dünyada ve AB içinde farklı muamele talep etmek doğru değil. Türkiye'de değişmek zorunda ve AB'ye girmek için bu değişimi yakalamak durumunda. Her parçaya dönük çözüm önerileri ve örgütlenmeler yoluyla ileride bir Kürt devleti hedefleme amacınız olamaz mı? Bu örgütlenmelerle bunun yolu açılmıyor mu? Tüm parçalara yönelik çözüm önerileri tüm somut ifadesini KONGRA-GEL'de buluyor. KONGRA-GEL, Kürt sorununun çözümünü her devletin mevcut sınırları dahilinde demokratik kriterlere uygun olarak farklılıkların eşitliği temelinde ele alıyor. 4 parçadaki örgütlenme ise bu hedeflerin yaşama geçmesini öngörüyor. Amacımız Kürt sorunun demokratik çözümünü gerçekleştirmektir. Bunu da yasal, siyasal zeminde yapmak istiyoruz. Bu konuda devletlerin atacağı adım önemlidir. Özellikle Türkiye'nin tutumu önemlidir. Türkiye bugüne kadar Kürtler adına ne yapılsa karşı durdu. Biz bunu bırakmasını ve diyalog yolunu açmasını istiyoruz. Türkiye'de legal alanda çalışmak istiyoruz. Benim mesleğim avukatlık ve Türkiye yasalarını da iyi biliyorum. Mevcut yasalarla legal çalışamayız. Sorun budur. Bu konuda adım atılır, siyaset yapmanın önü açılırsa biz diyaloğa hazırız. Irak'ta kongremiz üyesi PÇDK demokratik siyasal bir mücadele yürütüyor. Demokratik bir Irak için çaba gösteriyor. Yine İran ve Suriye'de legal mücadele zemini yok. Orada da bu zeminin açılmasını istiyoruz. Kongremizin dört parçaya dönük Kürt sorunun demokratik çözüm önerileri var. Her parçada bu çözüm önerileri farklı organizasyonlarla yaşama geçirmeye çalışacağız. KADEK'in devam değiliz dediniz, fakat kendini fesheden KADEK üyeleri, KONGRA-GEL yönetimlerinde yer aldılar? KADEK üyeleri Kürt halkının siyasal kadrolarıdır. KONGRA-GEL'de sadece kendini fesheden KADEK yöneticileri yok. Halkın içinden değişik siyasal gruplarından, farklı inançlardan insanlar yer alıyor. Bunları da görmeniz gerekir. Bize 30 yıllık mücadelenin yarattığı değerlerin sentezi olarak bakmak gerekir. Kongrede görev alanların hiçbirinin askeri görevi yoktur. Herkes Kongre'nin ortaya koyduğu demokratik siyasal mücadeleye tabiidir. ABD ile ilişkileriniz var mı? Biz yeni bir örgütüz. Şu ana kadar kimseyle görüşmedim. Fakat bu görüşmeyeceğimiz anlamına gelmez. AB ve ABD ile de siyasi diplomatik ilişki geliştirmek istiyoruz. Eğer ABD Türkiye'de Kürt sorununun çözümü konusunda bir rol oynarsa bundan da memnun oluruz. ABD KADEK'i silahsızlandırma sözü verdi. Bugün KADEK yok. Fakat KONGRA-GEL iradesine siyasal olarak bağlı bulunan meşru savunma birlikleri var. Bunların silahsızlandırılması gündeme gelse, silahları ABD'ye teslim eder misiniz? Biz silahsız olarak siyaset yapmak istiyoruz. Türkiye'nin atacağı adımlarla silahsızlanmanın önünü açmasını istiyoruz. Kongre üyesi PÇDK Irak'ta faaliyet yürütüyor. Silahsız bir örgüttür. Saddam gidince silahları bıraktı. Diğer parçalarda da Kürtlerin siyaset yapmasının önü açılır, demokratik adımlar atılırsa, silahsızlanmanın önü açılır. Biz silahlar kalmasın istiyoruz. Kongremiz silahlı bir hareket değil, siyasal bir kongredir. Kongremizde görev yapanlar arazında eskiden askeri görev yapanlar vardı. Fakat askeri görevleri bıraktılar. Biz KADEK'in devamı değiliz. Açık söylüyoruz. Sivil oluşumuz. Silahlı güçler, hangi koşullarda meşru savunma konumunda olacak, bu konuya bir açıklık getirmediniz? Kürt halkına yönelik katliamlar ve Kongremizin düşünsel lideri Abdullah Öcalan'ın sağlığına yönelik tehditler Kongremiz tarafından savaş nedeni sayılmıştır. Sayın Öcalan 5 yıla yakın bir zamandır zor şartlar altında esarette tutuluyor. Bugünkü ortamın yaratılmasında, siyasel demokratik mücadelenin önünün açılmasında en büyük pay ona aittir. 5 yıldır barış için büyük çaba harcadı. Fedakarlıkta bulundu. Tüm bunlara karşın ona yönelik çürütme politikaları dayatıldı. Kendisi de bunu kabul etmemek için görüşe çıkmıyor. Cezaevinde bir insanın yapacağı eylem sınırlıdır. Bu bir tavırdır. Tüm bu çürütme politikalarına karşı kendisine sahip çıkacağız. Kendisinin özgürlüğü Kürt halkının özgürlüğü ile birlikte ele alınır. Ona yaklaşım hareketimize, halkımıza yaklaşımdır. Ben bir kişi olarak kendisinden bu eylemden vazgeçmesini, avukatları ve ailesi görüşe çıkmasını istiyorum. Kendisi yeterince eylem yapmıştır. Bu konuda bize ve halkımıza eylem yapmak düşüyor.