BIST 10.209
DOLAR 32,36
EURO 34,80
ALTIN 2.394,85

Yangından mal kaçıranların müfredatı mı?

Eğitim ve kültür bir milletin gelecek sermayesidir…

Yaklaşık bir aydır önümüzdeki yıl uygulamaya konulacak olan yeni eğitim sistemi üzerine anlamaya çalıştığım kadarıyla yaptığım tespitleri siz değerli okuyucularımla paylaşmaya çalıştım.

Sistem özü itibariyle doğru bir sistem olmasına rağmen özellikle İmam Hatip ve Meslek liselerinde uygulanamayacak olması dolayısıyla bu okullar aleyhine işleyecek bir sistem gibi kurgulandığını dile getirmeye çalıştım.

Bütün bu zikretmeye çalıştığım ve feveranını yapmaya gayret ettiğim sürecin sonunda zaten sıkıntılı olan meslek eğitiminin birkaç yıl sonra ortadan kalktığını görürsek hiç şaşırmayalım.

Hoş, zaten sistemin bu haliyle hedef okullar olan Anadolu liselerinde de uygulanabileceği şüpheli. Çünkü yeni sistemin uygulanabilmesi için her şeyden önce insan daha sonra bina altyapısına ihtiyacı var.  Mevcut öğretmen kadrosuyla ve bina altyapısıyla yeni sitemin başarılı olup olamayacağı da bir muamma gibi duruyor.

Ama anlaşıldığı kadarıyla Milli Eğitim Bakanlığı sistemin bütün aksayan yanlarına rağmen bu sistemi hayata geçirecek. Sanırım yine “kervan yolda düzülür” misillü sistemin aksayan yanları zaman içerisinde yama yapılarak kapatılmaya çalışılacak.

Lakin sistemden daha önemli bir mesele var ki bu tümüyle gözden kaçırılıyor.

Yeni sistem demek yeni müfredat demek. Yeni müfredat demek de yeni ders kitapları demek. Ancak şu ana kadar yeni müfredatın içeriği ve hazırlanan ders kitapları ile ilgili resmi ağızlardan açıklanmış bir şey yok. Herhangi bir tanıtım yok.

Henüz bu konuda açıklanmış ve tanıtılmış bir şey yok ama fısıltı gazetesi boş durmuyor.

Duyumlara göre müfredatın içeriği belirlenmiş ve buna yönelik ders kitapları çoktan yazdırılmış bile. Bu konuda adeta bir “yangından mal kaçırma” olayı mı yaşanıyor diye sorası gelir insanın.

Komisyonlar kurulması, tartışmalar yapılması, ihaleler yapılması gereken bir konu gerçekten kapalı kapılar ardında, kimselere danışılmadan ve duyurulmadan belli kesimlere hazırlatılmışsa durum pek de iç açıcı değildir kanaatindeyim.

Yine bu duyumlara göre hazırlatılan kitapların içeriği milli ve manevi kimliğimizi dışlayan içeriklerle hazırlanıyormuş. Verilen örnekler, idol olarak gösterilen şahıslar milli ve manevi duygulara çok uzak, hatta “bizden olmayan” diyebileceğimiz kişilerden ve olaylardan veriliyor.

Uzun yıllar okullarda okutulacak ve gelecek nesilleri şekillendirecek böylesine önemli bir konuda niçin geniş bir konsensüs oluşturulmadan, kimselere duyurulmadan, danışılmadan hareket edilir ki?

Dediğim gibi eğer bu doğruysa bunun arkasında bir art niyet var mı diye sormadan geçilmez. Bunun başka bir şekilde izah edilmesi mümkün görünmüyor.

Yıllardır gençlik üzerinde operasyon üzerine operasyon çeken mihraklar son kurşunu sıkmaya hazırlanıyorlar. Bunu da yeni müfredat ve ders içerikleri ile yapacaklarsa eğer yıllardır verilen mücadeleler yeşermeden akamete uğrar.

Deist bir gençliğin hızla yaygınlaştığı bir ortamda milli ve manevi değerleri yitirilmiş, kimliksiz bir nesille karşılaşmak istemiyorsak müfredat ve ders kitapları ile bir an önce tanışmalı varsa herhangi bir sorun demokratik tepkilerimiz göstermeliyiz.

Yoksa “bade harabül Basra” (Basra harap olduktan sonra) misillü “bade harabül gençlik” (gençlik harap olduktan sonra) olduktan sonra yapılacak ah-vahların bir ehemmiyeti olmayacaktır.

Bu yazı ile bir kültür adamı olarak eğitime yönelik yeni sistemi naçizane anlayabildiğim kadarıyla irdelemeye çalıştığım yazı dizisini sonlandırmış olayım.

Eğitim ve kültür bir milletin gelecek sermayesidir…

facebook.com/msbeser

twitter.com/msbeser

instagram.com/msbeser