BIST 10.471
DOLAR 32,75
EURO 35,05
ALTIN 2.446,81
HABER /  GÜNCEL

Türkiye'nin AB üyeliğine tepkiler

Alman Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi meclis başkanı Glos, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı görüşlerini yineledi.

Abone ol

Alman Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) federal meclis grubu başkanı Michael Glos,Straubinger Tagblatt adlı yerel gazeteye yazdığı makalede, AB'nin sınırsız genişlemesinin ve Türkiye'nin üye olarak alınmasının mümkün olmadığını ileri sürerek, ''Komşu ülkeleri kalkındırma rolü üstlenmesi durumunda AB, çok hızlı şekilde kapasitesinin sınırlarına dayanacaktır. Fas'tan, Lübnan üzerinden Gürcistan ya da Belarus'a kadar uzanan bir AB, kendi kuyusunu kazmış olacaktır. Türkiye'nin AB üyeliği de bu bağlamda tartışılmalıdır'' şeklinde görüş belirtti. Türkiye'nin tam üyeliğine karşı birçok ekonomik neden bulunduğunu savunan Glos, ''Türkiye, 10 ya da 15 yıla kadar 80 milyon nüfusuyla AB'nin en kalabalık ülkesi olacaktır. AB'nin de her yıl 20 ila 25 milyar euro para vermesi gerekecektir'' diye yazdı. Türkiye'den Almanya'ya da büyük göç olacağını ileri süren Glos, Başbakan Gerhard Schröder'in, bu yöndeki endişeleri Türk kökenli Alman vatandaşlarının oylarını alabilmek için görmezlikten geldiğini, partinin çıkarlarını Almanya ve Avrupa'nın çıkarlarından önde tutan politikacıların çok sorumsuzca davrandıklarını ifade etti. ''Avrupa'nın birleşmesi projesinin'' Avrupa vatandaşlarının ortak kimliğinden kaynaklandığını, bu kimliğin ortak tarih, siyasi kültür ve ortak bir coğrafi bölgeden oluştuğunu belirten Glos, Türkiye'nin AB üyeliğinin bu nedenlerden dolayı da mümkün olmadığını savundu. Glos, ''Türkiye'deki laikliğin başarılı olup olmadığı da hala tartışılmaktadır. Schröder'in en çok sevdiği tarihçi olan Heinrich August Winkler, 'Türkiye'yi kapsayan bir AB, Avrupa'nın ortak (biz) duygusuna hitap edemez. Bunun için Türkiye ile Avrupa'nın kültürleri çok farklı. Bunlar Hıristiyanlık ile İslamiyet arasındaki farklardan kaynaklanıyor' demiştir'' şeklinde ifadeye yer verdi. Avrupa'nın birleşmesi konusunda AB vatandaşları için de bir sınırın olduğunu savunan Glos, Almanya'nın Türkiye ile çok yakın, dostane ve karşılıklı güvene dayalı bir ilişkisi olduğunu, Türkiye'nin jeostratejik öneminin bilincinde olduklarını, soğuk savaş döneminden sonra bunun öneminin daha da arttığını, bu nedenle Türkiye ile ''imtiyazlı ortaklıktan'' yana olduklarını tekrarladı. Türkiye ile çok daha yakın ekonomik ilişkiler kurulabileceğini ve ortak güvenlik konularında neler yapılabileceğinin araştırılabileceğini kaydeden Glos, ''Ancak Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğini isteyenler, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde, Avrupa'nın ortak pazardan gerçek bir siyasi birlik haline gelmesi projesini engellemiş oluyorlar'' şeklinde görüş belirtti. Birlik partilerinin (CDU/CSU) federal meclis grubu Avrupa politikası sözcüsü Peter Hintze de yaptığı yazılı açıklamada, 1 Ocak 2004 tarihinde AB dönem başkanlığını üstlenecek İrlanda'nın, Türkiye'nin üyeliğinin AB'yi zor durumda bırakıp bırakmayacağı konusunda karar alması gerektiğini belirtti. AB ülkeleri arasında geçmişte yaşanan görüş ayrılıklarına dikkat çeken Hintze, İrlanda Başbakanı Bertie Ahern'in ortak ''Avrupa duygusunu'' yeniden yaratması gerektiğini, bunun için de Türkiye'nin üyeliğinin desteklenip desteklenmemesi konusunda ciddi şekilde düşünmesi gerektiğini savundu.