BIST 10.159
DOLAR 32,20
EURO 35,08
ALTIN 2.470,85
HABER /  GÜNCEL

Türkiye'de cüppeli terörü yaşandı

Anayasa Mahkemesi Raportörü ve Demokrat Yargı Derneği Eş Başkanı Osman Can, yargıya yüklendi

Abone ol

Anayasa Mahkemesi Raportörü ve Demokrat Yargı Derneği Eş Başkanı Osman Can, Anayasa Mahkemesi'nin halk adına iktidarı kullanan bir organ olduğunu ve halk adına iktidarı kullanıyorsa halka hesap vermek durumunda olduğunu belirterek, bu yüzden eleştirilebilir olması gerektiğini söyledi.

ÇEŞİTLİLİĞİ SAĞLAYAMADIĞINIZ ZAMAN

Demokrat Yargı Derneği Eş Başkanı Osman Can, Sakarya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen konferansa katıldı. "Yargının demokratikleşmesi ve Yeni Anayasa" konulu konferansa konuşan Osman Can, "Anayasa Mahkemesi 1963 yılından itibaren verdiği kararlarda parlamentoyu frenledi, çalışamaz hale getirdi. Nedeni de açık. Çeşitliliği sağlayamadığınız zaman tek tip insanları bir araya getirdiğiniz zaman, kontrol edilemez bir iktidarı kullanmaya başlar. Hiç fark etmez hangi düşünceye sahip olursa olsun, bizim Türkiye'de yargının demokratikleşmesi için yapmamız gereken şey, burada dengenin ortaya çıkmasını sağlamaktır. Toplum siyasetinin çok renklerinin yargıya yansımasını sağlamaktır. Bunu da parlamento yoluyla sağlayacağız" dedi.

CÜPPELİ TERÖRÜ YAŞANDI

Türkiye cübbeli terörünün yaşandığını ifade eden Can, "Yassı ada mahkemesi adı mahkeme olmasına rağmen, mahkeme olması mümkün olmayan bir ucubedir. Orada bir cüppeli terörü yaşandı. Ama dünya devam etti. 12 Mart'ta da aynı şeyler yaşandı. Deniz Geçmiş'lerin idam edilmesinde de aynı şeydi. 12 Eylül'de de yaşandı bunlar. Onların idam edilmesi bir cüppeli terör faaliyetidir. Türkiye cüppeli terör faaliyetlerine son vermek zorunda" diye konuştu.

ANAYASA MAHKEMESİ HALKA HESAP VERMELİ

Can, Anaya Mahkemesi'nin eleştirebilir olması gerektiğini ifade ederek, "Bana siz bir Anayasa Mahkemesi'nin mensubu olarak nasıl bir eleştiri getirisiniz Anayasa Mahkemesi'ne diye soruyorlar. Anayasa Mahkemesi kendisine ait olan bir iktidar kullanan bir organ değildir. Halk adına iktidarı kullanan bir organdır ve halk adına iktidarı kullanıyorsa halka hesap vermek zorundadır. Eleştirilebilir olmalıdır. Eleştirmek ahlaki bir ödevdir. Eleştirmediğimiz zaman çürümesine izin veririz. Bu bütün devlet kurumları için geçerlidir. Parlamento iç in de geçerlidir. Eleştirdiğimiz için değerli olur. Eleştirmediğimiz için kesinlikle değerli değildir. Ben buna inanan insanım. Bütün inancımla bütün samimiyetimle buna inanıyorum. Almanya Anayasa Mahkemesi nasıl inanılmaz saygınlık üretiyorsa, ben bunu Türkiye'de de egemen olmasını isterim. O saygınlık bir barışma güvencesidir. O saygınlık olmazsa bazılarının yargısı olur. Yarım ötekili bir yargı olur. Bugün birilerinin hakkı ihlal edilirken, öteki gün başkalarının hakkı ihlal edilir. Ama yargıyı böyle bir noktaya çektiğiniz zaman hiç kimsenin hakkı ihlal edilmez. Bu yüzden eleştirmekten hiçbir şekilde vazgeçmeyeceğim" dedi.

Osman Can, basın mensuplarının YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan'ın "Osman Can'ın söyledikleri suç teşkil ediyor" sözlerinin hatırlatılması üzerine, şunları söyledi:

REFERENDUMU UNUTMAYIN

"Arkadaşlarımızın değerlendirmesidir. Biz onların değerlendirmeleri hakkında değerlendirme yapmıyoruz. Yargı örgütü olarak başka bir yargı örgütü hangi değerlendirmeyi yaparsa yapsın Başka bir yargı örgütü olarak biz onları değerlendirmiyoruz. Böyle konuşmayı uygun görmüşlerdir, teşekkür ediyoruz. Referandumda neyi oyladığımızı unutuyoruz. Neyi oyladığımıza baktığımız zaman bu uygulama Türkiye'nin önemli ölçüde önünü açabilir. Çok ciddi bir şekilde yetersizdir ama siyasetin önünü belli şekilde açabilir. Yargı içinde antidemokratik baskı unsurlarının sonlandırılması gerekiyor. Şanstır bunu kaçırmamak gerekiyor. Bunu kaçırdığımız zaman darbe anayasasına mahkum olacağız. Darbecilerin yargılanmadığını darbe ideolojilerinin devam ettiği bir sistem içinde yaşamaya devam edeceğiz. Bu şekilde yaşamayı kendimize reva görecek miyiz, görmeyecek miyiz, referandumda bunun üzerinde düşünmemiz lazım. Referandumda oyladığımız şeyin ne olduğuna bakmamız gerekiyor. Şu ya da bu partinin anayasa değişikliği yaptığı çok önemli değil. Benim istediğim zaman benim istediğim parti değişikliği yaptığı zaman altına evet imzası atarım diye bir yaklaşım içine girdiğimiz zaman, kendi geleceğimiz üzerinde hangi kumarı oynadığımızı da çok iyi şekilde bakmamız gerekiyor. Bu ulusun takdiridir buna saygı göstermeliyiz. Bu tartışmasız, bunu eleştiremeyiz, herkesin saygı duyması gerekiyor. Ulusun buna hayır demesini de yeni bir anayasa olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Her halükarda bu darbe anayasasından kurtulmamız gerekiyor."