BIST 10.219
DOLAR 32,21
EURO 34,86
ALTIN 2.444,47
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

Türkiye yarı başkanlık sisteminde!

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, düzenlediği basın toplantısında gazetecilern sorularını yanıtladı...

Abone ol

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Türkiye'nin, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilme kararını 12 Eylül 2007'de halk oylamasında, onaylamasıyla beraber fiilen yarı başkanlık sistemine geçtiğini belirterek, ''Başkanlık sistemi, yarı başkanlık sistemi hangisi olur, bunları tartışıp ona göre yeni bir karar vermeli'' dedi. Bozdağ, Sapanca Güral Otel'de düzenlenen İl Müftüleri Semineri'nin ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş'ın ''Madem Cumhurbaşkanını halk seçecek. Başbakanı o atasın'' önerisini hatırlatması üzerine Bozdağ, Türkiye'de yeni bir anayasa yapım sürecinin yaşandığını söyledi.

Şu anda anayasayla ilgili tartışmaların yaşandığına işaret eden Bozdağ, başkanlık sisteminin de bu tartışmalar çerçevesinde tartışıldığını ifade etti. ''Biz Yeni anayasa yapacaksak bu anayasayı hangi sistem üzerine bina edeceğiz. Bunu öncelikle tartışmamız lazım'' diyen Bozdağ sözlerini şöyle sürdürdü:

''Başkanlık sistemimi, yarı başkanlık sistemimi, parlamenter sistem mi, hangisini Türkiye benimseyecekse bunun bir müzakeresini yapmakta fayda var. Biz bunu her zaman söyledik, söylemeye de devam ediyoruz. Zira 200 senedir Türkiye'de sistem tartışması var ve bundan sonra bu tartışmaların ve bir 200 sene daha devam etmemesini istiyoruz. Türkiye'nin yararına, bu sistem konusunu detaylı bir şekilde tartışmasına Türkiye'nin faydası vardır. Ama birileri bunu tartışmaktan korkuyorlar, çekiniyorlar aman tartışılmasın, tartışılırsa vatandaş 'bugünkü sistemden yarı başkanlık, başkanlık veya başkaca bir sistem daha iyi olursa ona geçmek ister biz ne yaparız' diye bir endişe var. Onun için tartıştırmak istemiyorlar. Korku pompalıyorlar ve bu konunun vatandaşlar tarafından öğrenilmesini istemiyorlar. Ama Türkiye bunu tartışacak, korku pompalayanları her zaman aştığı gibi bugün bu noktada bir karartma uygulayanları aşacaktır.''

TÜRKİYE TARTIŞMALI

Bozdağ, Elitaş'ın ''Madem Cumhurbaşkanını halk seçecek. Başbakanı o atasın'' görüşünün bu konunun tartışılması açısından son derece önemli gördüğünü söyledi.

Türkiye'nin başkanlık mı, yarı başkanlık mı? konusunu tartışması ve bunun üzerinde durması gerektiğine dikkat çeken Bozdağ, şöyle konuştu:

''Esasında Türkiye, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilme kararını 12 Eylül 2007'da halk oylamasında onaylamasıyla beraber fiilen yarı başkanlık sistemine geçmiş durumdadır. Orada bir anayasal gerçeklik var. Çünkü yarı başkanlık sisteminin tanımlarından bir tanesiydi o. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği sisteme yarı başkanlık sistemi adı verilir şeklinde literatürde yapılan tanımlar var. O yüzden Türkiye bu sistemi tartışmalı. Başkanlık sistemi, yarı başkanlık sistemi hangisi olur, bunları tartışıp ona göre yeni bir karar vermeli.

Eğer parlamenter sistemle devam edecekse onu da bu tartışmalardan sonra yapmasında fayda var. Herhangi bir tartışma yapmadan, hiç konuşmadan yola devam ederiz derlerse, o zaman zemin etüdü yapmadan inşaat yapmaya benzer. Bu inşaat bu yükü, bu zemin bu etüdü yapmadan bu yükü taşımaz. O yüzden etüt yapmaya ihtiyaç var diye biz her zaman ifade ettik. Benim görüşüm yarı başkanlık sistemi yarım bir sistem esasında. Doğru sistem başkanlık sistemidir. Türkiye başkanlık sistemine geçerse pek çok sorunu daha kolay aşma imkanı bulacaktır.''

Bir gazetecinin, ''Özel Yetkili mahkemelerle ilgili bir çalışmanın yapılıp yapılmadığını'' sorması üzerine Bozdağ, ''Onunla ilgili daha öncede açıklama yaptım. Konuyla ilgili bir değerlendirme yapılıyor. Henüz detayları netleşmedi, detayları netleştikten sonra kamuoyuyla paylaşacağım'' değerlendirmesini yaptı.

KILIÇDAROĞLU'NA RANDEVU

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'nın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile hafta içinde görüşecek olmasını hatırlatması üzerine de Bozdağ, görüşmeyi olumlu değerlendirdiğini söyledi.

Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Hatırlarsanız 2009 yılında Sayın Beşir Atalay'ın İçişleri Bakanlığı döneminde, biz 'Milli Birlik ve Kardeşlik Projesini' başlatmış ve o dönemde akan kanın durması, gözyaşının dinmesi, terörün bitmesi, milli birlik ve kardeşliğin daha güçlü bir şekilde yeniden tesisi için bir süreç başlatmıştık. O zaman başbakanımız hem CHP'nin hem MHP'nin hem de o zaman DTP'nin genel başkanlarından, meclis dışındaki siyasi partilerin genel başkanlarından randevular talep etmiş ve bu sorunu birlikte nasıl çözeriz arayışı içinde olmuştur. Hatırlarsanız o zaman hem CHP hem de MHP bu konuyu konuşmayı bile reddetmişlerdi, konuşamamıştık. Bugün Kılıçdaroğlu'nun onun yönettiği CHP'nin bu konuyu konuşma aşamasına gelmiş olmasını önemsiyoruz. Bu AK Parti'nin başlattığı projenin CHP'de de bir değişim ve dönüşüme neden olduğunun somut bir göstergesidir."

KÜRTAJ TARTIŞMALARI

Bir gazetecinin kürtajın tartışılmasına ilişkin sorusuna Bekir Bozdağ, Sağlık Bakanlığı ve ilgili bakanlıkların, konuyla ilgili çalışmayı sürdürdüğünü belirterek, ''Benim şahsi görüşüm, kürtajın bir cinayet olduğu yönündedir. Ben bunu her zaman söylüyorum'' ifadelerini kullandı.

Bozdağ, sözlerini şöyle tamamladı:

''Normal bir insanı öldürmeye teşebbüs ettiğinizde o insanın kendini savunma hakkı var, savunabilir. Çünkü böyle bir imkanı var. Fakat anne karnında ki ceninin kendini savunma hakkı yok. Onu korumak herkesin görevi, o yüzden anne karnındaki ceninin kürtaj suretiyle alınması bana göre bir cinayettir. Bu konuda yapılacak düzenleme ne olacaktır? Onu hep beraber göreceğiz. Çünkü şu anda dünyada pek çok ülkede belli bir süreden sonra kürtaj serbest. Kürtajın tamamen serbest olduğu ülke hemen hemen yok gibi. AB üye ülkelerin büyük bir kısmında kürtaj 12 haftaya kadar serbest. 12 haftadan sonra yasak. Türkiye'de ise 10 haftaya kadar serbest. 10 haftadan sonra yasak. Sanki şöyle bir hava yaratılıyor. Kürtaj Türkiye'de serbestmiş de şimdi kaldırılıyormuş veya dünyanın pek çok ülkesinde kürtaj serbest de şimdi ilk defa Türkiye bunu kaldırıyormuş gibi bir hava yaratılıyor. Bu fevkalade yanlıştır. Çünkü AB üye ülkelerde 12 haftaya kadar serbest ondan sonra yasak. Türkiye'de de 10 haftaya kadar serbest, ondan sonra da yasak.

Şu anda bu konuda yeni bir düzenleme ihtiyacı ortada. Bununla ilgili de çalışma yürütülüyor. Bu çalışmanın istisnaları neler olacak? kapsamı ne olacak? Bittikten sonra netleşecek. Şu anda tartışılıyor zaten herkes bunu tartışıyor. Bizim bu tartışmaların hepsinden istifade ediyoruz. Tartışılması lazım. Tartışılsın ki gerçekler ortaya çıksın.''