BIST 10.479
DOLAR 32,26
EURO 34,92
ALTIN 2.425,02
HABER /  GÜNCEL

Türkiye bir gecede 24 trilyon kaybetti

Hazine geçen hafta devlet tahvili satışı gerçekleştirmiş, sonra da Merkez Bankası faiz indirimine gitmişti. MB'nin faizleri geç indirmesi devleti 24 trilyon zarar ettirince.

Abone ol

Devletin birgünlük geç faiz indiriminin açtığı 24 trilyonluk zararı, ilk önce eski bankacı ve milletvekili Takvim yazarı Aydın Ayaydın, köşesinde ele aldı. Bunun hesabı sorulmalı! Merkez Bankası, ihaleden bir gün sonra faizi düşürdü, devleti 24 saatte 24 trilyon zarara soktu . Hazine Salı günü yüzde 26.21 ve yüzde 4.55 faiz oranları ile iki devlet tahvili satışı gerçekleştirdi. Merkez Bankası bu ihalelerden birgün sonra faiz indirimine gidince, Hazine'nin borçlandığı yüzde 26.21 oranlık faiz, bir günde 1 puan düşerek yüzde 25.21 e geriledi. Eğer bir gün önce faiz indirimine gidilseydi, devlet iki ihalede borçlandığı 2.4 katrilyonu 1 puan daha az faizle borçlanacaktı. Açıkçası 24 trilyon daha az faiz ödeyecekti. Para vatandaşın cebinden çıktı Merkez Bankası Başkanı'na sormak gerekmiyor mu? Bir günde 24 trilyon kimin cebine gitti? Elbette bankalara, büyük bölümü de yabancı bankalara. Elbette bankalar da kazanacak. Ona bir şey dememiz mümkün değil. Ama dünyanın hiç bir yerinde, 1 günde devletin kesesinden böyle bir kazanç yok. 24 trilyonun Merkez Bankası Başkanı'nın değil, halkın cebinden gittiğinin farkında mıyız? Merkez Bankası'nın, faiz indirimini salı değil de çarşamba günü yapması Hazine'nin kasasından fazladan 24 trilyon lira çıkmasına sebep oldu.... Merkez Bankası 2 gün önce, piyasalar açılmadan önce yaptığı açıklamada gecelik borçlanma faizlerini iki puan düşürerek yüzde 22'den 20'ye düşürdü. Merkez Bankası tarafından gerçekleşen bu faiz indirimi, Hükümet ve mali piyasalar tarafından uzun zamandan beri bekleniyordu. Çünkü indirim, Hazine'nin borçlanma faizinin aşağı çekilmesine ve borç stoğunun azalmasına olumlu yönde katkı sağlar. Hükümet kanadından, gerek Başbakan Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Şener, gerekse Maliye Bakanı Unakıtan ve Devlet Bakanı Babacan'ın reel faizlerin yüksek olduğu yolundaki demeçlerine sert tepki veren Merkez Bankası Başkanı Serdengeçti'ye bir çok iktisatçı gibi bizler de hak verir, faizlerin talimatla inmeyeceğini, ekonominin genel durumuna göre belirlenmesinin daha yararlı olduğunu açıklar dururuz. HÜKÜMETE ENGEL Ancak, Sayın Serdengeçti'nin bu konudaki tavrının objektif olduğu konusunda ciddi endişe duymaya başladığımı belirtmek istiyorum. Endişelerimde haklı olmam halinde ise, Merkez Bankası'nın, hükümetin başarısının önünde engel olduğu ve yürüttüğü politikanın kamuya zarar verdiği anlaşılmaktadır. Bu konuda yanılmayı çok arzu ederim. Beni, Merkez Bankası'nın uygulamaları konusundaki olumsuz görüşe iten nedenleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Merkez Bankası'nın iddiası: "Faiz indirimi ekonomik verilerin olumlu yönde seyrettiği ve güvenin sağlandığı dönemlerde yapılır. Doğrudur, bu görüşe aynen iştirak ediyorum. Merkez Bankası, 8 Ekim Çarşamba sabahı 2 puanlık faiz indirimini açıkladı. Demek ki, özerk Merkez Bankamız, ekonomik gelişmeyi olumlu bulmuş, istikrarlı bir gidişat gözlemlemiş ve faiz indirimini gerçekleştirmiş. Buraya kadar her şey çok güzel. GECİKMENİN MALİYETİ Madem ekonomik veriler iyi, faizler aşağı çekilebiliyor, neden bir gün önce, yani 7 Eylül Salı günü bu faiz indirimini gerçekleştirmediniz? Bir günde mi ekonomi düzeldi istikrar sağlandı? Merkez Bankası salı günü, Hazine'nin iki tahvil ihalesi ile borçlanacağını bilmiyor muydu? Nitekim Hazine salı günü gerçekleştirdiği 455 gün vadeli tahvil ihalesinde 1 katrilyon 87.5 trilyon liralık net satışı yüzde 26.21 faiz ile gerçekleştirdi. Ayrıca, dolar cinsinden 364 gün vadeli devlet tahvili ihalesinde ise 897.4 milyon dolarlık net satışı, 4.55 faiz oranı ile gerçekleştirdi. Merkez Bankası bu ihaleden bir gün sonra faiz indirimine gidince, Hazine'nin borçlandığı yüzde 26.21 oranlık faiz, bir günde 1 puan düşerek yüzde 25.21'e geriledi. Eğer Merkez Bankası bir gün önce faiz indirimine gitseydi, iki ihalede borçlandığı 2 katrilyon 434 trilyonu, 1 puan daha az faizle borçlanacaktı. Açıkçası 24 trilyon daha az faiz ödeyecekti. Şimdi Merkez Bankası Başkanı'na sormak gerekmiyor mu? Bir günde 24 trilyon kimin cebine gitti? Elbette bankalara, büyük bölümü de yabancı bankalara... Elbette bankalar da kazanacak. Ona bir şey dememiz mümkün değil. Ancak dünyanın hiç bir yerinde 1 günde devletin kesesinden böyle bir kazanç yok. Bir günde kaybedilen 24 trilyon Merkez Bankası Başkanı'nın cebinden değil, halkın cebinden gittiğinin farkında mıyız? Bu gelişmeleri görürken, ister istemez insanın aklına, "Acaba Erdoğan Hükümeti'ne muhalefet görevini Merkez Bankası mı üstlenmiş?" diye geliyor. Unutulmamalıdır ki, kaybedilen bu paralar sadece Erdoğan Hükümeti'nin borç hanesine değil, 70 milyon Türk halkının borç hanesine yazılıyor. Daha 20 gün önce, Standart& Poors Türkiye'nin notunu olumlu yönde artırınca, gözler Merkez Bankası'nın faiz indirimine çevrildi. Merkez Bankası'nın bir gün sonra yayınlanan raporunda bırakınız faiz indirimini, aksine faiz artırımından bahsediliyordu. O gün Borsa çöktü, döviz fırladı ve faiz yükseldi. Yine o gün de kaybeden Hazine, dolayısıyle kaybeden halkımız oldu. 15 gün önce bu faiz indirimi yapılsaydı, Hazine bundan en az 70-80 trilyon daha az faiz yükü altına girerdi. AK PARTİ HESAP SORACAK Merkez Bankası'nın faiz indirimi AK Parti kurmaylarınca büyüteç altına alındı. Faiz indirim kararının geç alındığını, hazinenin iç borç ihalesi sonrası indirim açıklaması yapılmasının yanlış olduğunu savunan AKP'li yöneticiler, "Başbakanımız, ağustos başında IMF ile 3 yıllık yeni Stand by Düzenlemesi niyetini duyurdu. Faiz indirimi o tarihte devreye girebilirdi. Neticede ağustos boyunca 14 katrilyon borç çevrildi. Yığınla kaynak transfer edildi" görüşündeler. Maliye cephesi ise sessiz ve derin bir hazırlık içinde. 2004 yılında sona ereceği bilinen hurda araç indiriminin 2005'e taşınması düşünülmüyor. Faiz ve repo kazançlarının vergilendirilme usulü ile hazine kağıtlarındaki vergi politikası da "fırsat-maliyet" analizine tabi tutuluyor. "Hazine kağıtlarında faiz istisnası mı avantajlı yoksa enflasyonun düştüğü ortamda istisnaların daraltılıp vergi alınması mı?"