BIST 10.219
DOLAR 32,21
EURO 34,86
ALTIN 2.444,47
HABER /  MAGAZİN  /  KÜLTÜR VE SANAT

Türkçe Frankfurt'a yakışıyor!

Sinema Tarihçisi Ali Can Sekmeç, Frankfurt'ta Türkisches Theater Festival Frankfurt aracılığı ile Türkiye-Almanya arasında kurulan kültür köprüsünü anlattı.

Abone ol

İNTERNETHABER - ÖZEL İÇERİK

Sinema Tarihçisi Ali Can Sekmeç, Frankfurt'ta Türkisches Theater Festival Frankfurt aracılığı ile Türkiye-Almanya arasında kurulan kültür köprüsünü anlattı.

İşte Sekmeç'in kaleminden Festival anıları:

"Gazeteci arkadaşım Sayım Çınar ile plansız programsız çıktığımız Almanya seyahatimiz, değerli şair dostumuz Özkan Durmaz’ın da bize katılmasıyla (ki kendisi Frankfurt konsolosumuzdur) daha bir renklendi. Köln ve Nürnberg’in ardından 19 Mart Cumartesi akşamı Frankfurt’a geldik.

Daha önce defalarca geldiğim şehir, bana bu akşam çok gri geldi. Belki mevsimsel bir grilik kaplıydı ama yine de New York’u hatırlatan mimarisiyle oldukça görkemli görünüyordu. Özkan bizleri Kleyerstr üzerindeki Gallus Theater Frankfurt’a götürdü.

Anlattığına göre bu akşam bu tiyatroda bir Türk tiyatro gösterisi vardı. Yabancı bir ülkede bir Türk tiyatrosu izlemek ilginç olabilirdi.

Tiyatro binası çok büyük bir yapıydı. Dışardan bakıldığında çok da tiyatroya benzemeyen bina, daha çok başka amaçla inşa edilmiş de sonradan sanatsal bir kuruma dönüştürülmüş gibi duruyordu. Kapıdan içeri girdiğimizde kalabalık bir seyirci topluluğuyla karşılaştık.

Frankfurt Türk toplumunun seçkin insanları bir araya gelmişlerdi. Bir çoğu da, ismimle hitap edebilecek kadar tanıdıktı bana... Onları, 9 yıldır destek verdiğim Frankfurt Türk Film Festivali nedeniyle tanımıştım... Sanki bir yakınlarıymışım gibi çok samimi davrandılar bana. Özkan, Sayım ve ben çok iyi karşılandık.

Tiyatro Frankfurt’un kaptanı, sevgili dost Kamil Kellecioğlu, her zamanki şen haline bir de heyecan ekleyerek çıktı karşımıza. Burada iki yıldır sürdürdüğü Türkisches Theater Festival Frankfurt ile Türkiye-Almanya arasında bir tiyatro kültürü köprüsü kuran Kamil, ömrünü tiyatroya adamış bir gurbetçiydi.

“Frankfurt’un Türkçe Konuşan Tiyatrosu” sloganıyla etrafında topladığı tiyatroya gönül vermiş arkadaşlarıyla, 14 yıl boyunca oyunlar sahnelemiş, alkışlar toplamıştı. Bu akşam onları alkışlama sırası bize gelmişti. 250 kişilik olduğunu öğrendiğim tiyatro salonu, tamamıyla dolmuştu. Üstelik ayakta da hatırı sayılır sayıda seyirci vardı. Bu ilgi gerçekten çok sevindiriciydi. Mainz’de yaşayan, duayen oyuncu ağabeyim Erden Alkan’ı burada görmek ve yan yana oturmak ayrı bir güzellikti.

Oyunun adı “Fanus” tu. Perde saat 20.00 de açıldı. Oyun günümüzde sıkça kullanılan üst yazıyla (Almanca) seyirciye sunuluyordu. Oyunun tamamı şık bir lokantada geçiyordu. Üç masa ve bir kaç sandalyeden oluşan dekor oldukça sadeydi. Sahnelemede, günümüz tiyatro dünyasının sıklıkla uyguladığı epik tiyatro anlayışı hakimdi. Sanat yönetmenliğini Ayla Algan`nın yaptığı oyunu, Gaziantep’te yaşayan Vedat Diri yazmış, Sevala Eksi Almancaya çevirmiş ve Kamil Kellecioğlu’da yönetmiş.

Oyun, bir kadın anlatıcının (Sunay Çalışkan) beyazlar içinde, müzik eşliğinde ve takip ışığı altında sahneye çıkmasıyla başladı. Kostüm ve makyaj oldukça etkileyiciydi. Anlatıcının sahneyi terk etmesiyle oyunun hareketli bölümüne geçildi. Sahneye lokantanın garsonu Ayhan’ın (Çiğdem Özkurt Spickermann) gelmesiyle hızlı bir atmosfer yaşanmaya başladı.

Lokantaya gelip giden, toplumun farklı sınıflarından müşterilerin, kimi ikili, kimi tekli oyunlarıyla sergilenen çelişkiler, var olma savaşları, yozlaşmalar ve en önemlisi de insan kimliğinin kendi içindeki akıllara seza devinimi gözler önüne seriliyordu. Lokantaya gelen müşteri tipleri, dört taraftan kuşatılmış, kıstırılmış hayatlarını kıramadıkları bir “fanus”un içine hapsetmişlerdi adeta... Bunu sorguluyorlardı...

Onlara kurtuluş yolunu lokantanın sahibi Murat (Metin Can Ayduran) gösterecekti ama nasıl? Çünkü o da bir çıkış yolu aramaktaydı. Elinde tuttuğu, ne olursa olsun yaşamaya mecbur olmak duygusu, onu boğuyordu. Ne için? Kim için? sorularıyla boğuşurken bir gün karşısına renkler dünyasından Ali (Kamil Kellecioğlu) çıkacak, onu, arkasına saklandığı yalanlarla, yüzleşemediği gerçeklerle buluşturacaktı.

Oyunun ikinci bölümü boyunca süre giden bu buluşma, Murat’a iyi gelecek miydi? Renkler dünyasının kahramanı Ali, belki onun iç sesiydi, belki de her hangi biri ama Murat için kurtuluşun adresiydi. “Fanus” kırılıyordu oyunun sonunda...

İki perdelik oyun sona erdiğinde büyük bir alkış tufanı yaşandı. Hep birlikte ayağa kalkarak alkışladığımız tüm ekip, gururla karışık bir heyecan duygusu içinde seyirciyi selamlarken, biz alkışlayanlarda aynı duyguları paylaşıyorduk. Bir Türk olarak gurur duyduğumuz bir iş çıkarılmıştı karşımıza.

Ayhan rolünü oynayan Çiğdem Özkurt Spickermann’ın sevinç gözyaşları akşama damgasını vurdu. Bu haklı gözyaşı hepimizi duygulandırdı. Erden Alkan sahneye gelerek, oyuncunun gözyaşlarını sildi. Kamil, onun bu oyunda rol almak için Frankfurt’a 300 km. uzaklıktaki  Düsseldorf’tan geldiğini söyleyince, genç oyuncuya duyduğumuz sempati daha da arttı. Oyunun bir diğer iyi oyuncusu da Metin Can Ayduran’dı. Aslı mesleği bilgisayar tasarımcılığı olan genç oyuncu, sahne duruşuyla ve hakimiyetiyle “Fanus”un öne çıkan isimlerinden biriydi.

Oyunun bir de konuğu vardı... Nurten İnan... İstanbul’da Uygur Tiyatrosu kadrosunda yer alan oyuncu, bu oyun için gelmişti Frankfurt’a... Sırası gelmişken oyunda rol alan diğer oyuncular Handan Tıraş, Belma Gümüştepe, Serdar Sert, Filiz Karagöz, Samet Akkoyun, Hasan Hüseyin Mercan, Haydar Akarsu, Damla Çoban, Nesrin Özaydın ve teknik ekibi performanslarından dolayı kutluyorum.

“Fanus” aksamayan, seyirciyi sürükleyen bir sahne trafiği içinde, doğru bir sahneleme tekniğiyle amacına ulaşmıştı. Yönetmen Kamil Kellecioğlu, canlandırdığı Ali karakteriyle başarılı bir performans sergiledi. Düzgün Türkçesi ve sahne hakimiyeti görülmeye değerdi. 20 yıldır Almanya’da yaşayan Kamil, tiyatrodan hiç kopmamış, tüm profesyonelliğine rağmen amatör heyecanından zerre kadar uzaklaşmamış bir tiyatro adamıydı. Tüm ekip arkadaşlarıyla seyirciyi selamlarken aslında sahnede çifte mutluluk yaşıyordu. Oyunun başarısının, Frankfurt Türk Toplumunun ilgisinin yanı sıra sahnedeki 25 inci yılını da kutluyordu. Sevgili Kamil, dilerim 50 nci yılını da kutlamak nasip olur...

T.C. Frankfurt Başkonsolosluğu’nun himayesinde sahnelenen oyunu, Başkonsolos M. Mustafa Çelik, Frankfurt Konsolosu Özkan Durmaz, sinema ve tiyatro oyuncusu Erden Alkan, Frankfurt Belediyesi Türk meclis üyesi Yankı Pürsün, çalışmalarına Londra’da devam eden ve bizlerin İstanbul’da Talimhane Tiyatrosu’ndan tanıdığımız Mehmet Ergen, gazeteci Sayım Çınar ve bendeniz Ali Can Sekmeç yan yana izledik.

Oyun sonrasında Kamil Kellecioğlu’nun davetiyle bizlerde sahnede oyuncular arasına katıldık. Konsolos Özkan Durmaz’ın “Türkçe Frankfurt’a yakışıyor” sözleri çok samimi ve anlamlıydı.

Kamil Kellecioğlu, oyununu çeşitli şehirlerde oynayacak. Dilerim bu şehirler arasına İstanbul’da katılır. Ayrıca 25-30 Mayıs 2016 tarihleri arasında 3. Türkisches Theater Festival Frankfurt’unda hazırlıkları başlamış. Türkiye’den gerek Devlet Tiyatrosu ve gerekse özel tiyatrolardan 5 oyun Frankfurtlularla buluşacak...

Tiyatroyla dolu günlerde yeniden buluşmak üzere...