BIST 10.677
DOLAR 32,23
EURO 35,07
ALTIN 2.446,88
HABER /  GÜNCEL

Tınç'tan medyaya özeleştiri çağrısı

Hürriyet yazarı Ferai Tınç, Yeni TCK'nın uzun vadede değişebilmesi için medyanın çuvaldızı kendisine batırması gerektiği fikrinde. Tınç, medyanın birlik olmasını istiyor...

Abone ol

Hürriyet Gazetesi yazarı Ferai Tınç, basının sesini yükseltmesiyle yeniden düzenlemeye tabi tutulan Yeni TCK'nın bundan sonra tüm medyanın ortak tutum almasına bağlı olarak şekillenebileceğini söyledi.

Tınç, "Şimdi de çuvaldız zamanı" diyerek medyanın kendi yanlışlarını görerek ortak bir zeminde organizasyon halinde olması gerektiğini şöyle belirtti...

ERTELEME kararıyla birlikte, yeni Türk Ceza Yasası’nda değişiklikler yapmak için çalışmalara başlanacak.

Hükümet, basından yükselen tepkilere kulak verdi ve TCK’yı erteleme kararı aldı. Ama değişikliklerle ilgili çalışmalar sırasında bundan önceki dağınıklığımız devam ederse, sonuç çok farklı olmayacak.

Bu sürecin en başarılı grubu olan kadın örgütlerinin çalışmalarından ders almak gerekiyor. Ne yaptılar kadın örgütleri?

Yasa değişikliği ile ilgili ittifak kurdular. Önce, ortak noktalarda uzlaştılar. Farklı amaç ve görüşlerde olmalarına rağmen, eski yasanın kadın haklarıyla çelişen maddelerini tespit edip yeni öneriler oluşturdular ve onları savundular. Güç birliği yaptılar.

İnternette haberleşme ağı kurdular. Bu sayede alt komisyon çalışmalarını yakından izleyip bilgiyi anında yaydılar. Kendi tabanlarını ve medyayı harekete geçirdiler.

Medya örgütlerinde bu ortak çalışma, güç birliği anlayışı yok. Küçük dükkancılık alışkanlığı, maalesef bizim kuruluşlarımızda da var.

Yeni TCK ile ilgili olarak iki etkili meslek örgütümüz, Gazeteciler Cemiyeti ve Basın Konseyi ortak görüş oluşturmak için bir araya gelemiyorlar. Basın Konseyi, tüm meslek örgütleri ile işbirliğine açık, ama Gazeteciler Cemiyeti’nde aynı yaklaşımı görmüyorum.

O zaman da, değişiklik önerilerinde, geniş desteğe sahip ortak görüş oluşturmak mümkün değil.

Gazetecilerin yasadaki tuzaklara karşı seslerini yükseltmekte geç kalışlarındaki bir neden de bu kopukluk değil miydi zaten? Örgütler birbirinden kopuk, gazeteciler örgütlerinden kopuk.

Yasayı herkes eleştirdi ama ne istediğimiz sorulduğunda verilecek ortak bir yanıtımız var mı? Eleştirilen madde sayısında bile görüş birliği yok şu anda.
* * *
TCK bu hali ile basına karşı tam bir tepki yasası. Bu tepkinin çoğu haksız ama haklı tarafı da yok değil. Kötü gazeteciliğin bedelini böyle ödüyoruz. Eleştirdik şimdi çuvaldızı kendimize batırma zamanı.

Geçen gün bir televizyon kanalının çok seyredilen dizilerinden birini izledim.

Dizide iki kardeş vardı. Biri, bir derginin editörü. Kardeşini bir mağazaya gönderiyor, ona orada kötü davranıldığını duyunca küplere biniyor. ‘Bu sayıda onlardan bahsetmiştik. Bizim sayemizde müşterilerinin arttığını söylediler. Bunu sana nasıl yaparlar, senin oraya gideceğini söylemiştim’ diyor. Derhal birlikte mağazaya gidiliyor, patron durumu öğrenince çok üzülüyor, dükkan rahat alış veriş yapsınlar diye kapatılıyor ve tahmin edeceğiniz gibi sıra ödemeye gelince patron ‘bendensiniz’ diyor.

Böyle bir şey olabilir mi? Bu nasıl bir duyarsızlıktır? Hangi meslek, kendisini aşağılayan bir yorumun yayılmasına bu kadar vurdumduymazlıkla aracı olur?

Reklam karşılığı, gazetecilerin şahsi çıkar sağladığı bir televizyon kanalında nasıl yayınlanır? Eğer öyle bir şey olmuyorsa tabii. İşte burada durup düşünmeliyiz. Bu çok uç bir örnek ama gazetecilere, basına yönelik eleştirilerin üzerinde durup düşünmemiz gerektiğini hatırlatan çarpıcı bir örnek.

Biz TCK’yı eleştirirken haber verme özgürlüğünün kısıtlanmasını ön plana çıkardık. Ve bu özgürlüğü sadece gazetecilere ait bir özgürlükmüş gibi sunduk. Gazetecilik sadece bizim kendi özgürlük alanımız mıdır? İstediğimizi eleştirelim, istediğimizi yağlayalım, istediğimizi mahvedelim, istediğimizi kullanalım? Basın özgürlüğü halkın haber alma özgürlüğüdür. Bizim ise haber verme sorumluluğunu en iyi biçimde yerine getirmek için, bu özgürlüğe ihtiyacımız var.
* * *
SON zamanlarda bir başka soruyu tartışıyoruz. Basına yabancı sermaye girebilir mi? Günümüz koşullarında sadece yabancı değil, her türlü sermaye basına giriyor. Bunu artık engellemek mümkün değil. Ama önemli olan iyi gazeteciliğin yapılmasını garanti altına alan mekanizmaların sağlanması.

Gerektiğinde güç birliği yapmasını, gerektiğinde uzlaşmasını bilen meslek örgütleri olmadan böyle bir iç denetim gerçekleşebilir, gazetecilik ve gazeteciler korunabilir mi? Esas tartışılması gereken soru bu bence.

Yazı:Ferai TINÇ
HÜRRİYET