BIST 10.046
DOLAR 32,42
EURO 34,76
ALTIN 2.420,13
HABER /  GÜNCEL

'Telekulak'a grup seks benzetmesi

Hürriyet yazarı Özkök, Hanefi Avcı'nın tutuklanması sonrasında ofisinde bulunan kasetler ile ilgili olarak savcılığa ifade verdi ve şikayetçi oldu.

Abone ol

Hanefi Avcı'nın ofisinde bulunan yasadışı dinleme kasetleriyle ilgili soruşturma sürüyor. Avcı'nın bürosunda ele geçirildiği ileri sürülen ses kayıtları nedeniyle mağdur sıfatıyla ifade veren Hürriyet eski Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, yasadışı dinlemeleri 'grup sekse' benzetti.

Dinlendiği için yabancı arkadaşlarının kendisiyle konuşmaya çekindiğini ve telefonda şarap meselesini bile konuşamadığını söyleyen Özkök, "Bazen insan karısına 'seni seviyorum' der. Karınızla özel konuşursunuz. 'Seni istiyorum' dersin. Karınızla cilveleşme yaptığınızı sanıyorsunuz. Ama meğer grup seks yapıyormuşsunuz. Beş kişi daha sizi dinliyor. Böyle bir şey var mı? Bu benim sorunum değil. Ben alıştım zaten" dedi.

Hürriyet Gazetesi Yazarı Ertuğrul Özkök, ''Devrimci Karargah Örgütü'' soruşturması kapsamında ''mağdur'' olarak ifade verdi.

ÖZKÖK ŞİKAYETÇİ OLDU

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık tarafından ''mağdur'' sıfatıyla ifadesine başvurulan Özkök, basın mensuplarına kısa bir açıklama yaptıktan sonra Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nden ayrıldı.  Hürriyet Gazetesi Yazarı Ertuğrul Özkök, ''Devrimci Karargah Örgütü'' soruşturması kapsamında ''mağdur'' olarak ifade vermesinin ardından, ''Ben kanunsuz dinlemelerden, özel hayatla ilgili kayıtların tutulmasından şikayetçiyim'' dedi.

Ertuğrul Özkök, İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık'a ifade verdikten sonra Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesinden ayrılırken basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

KİMİN DİNLEDİĞİNİ BİLMİYORUM

Savcılıkta kendisine 4 ya da 5 dinleme tapesi gösterildiğini ve bunlara bakarak incelediğini belirten Özkök, bunları yapanların bulunmasını istedi:

''Şikayetçi olup olmadığımı sordular. Ben, bunları kimin kaydettiğini ve sakladığını bilmiyorum. Tüm hayatım boyunca illegal dinlemeler ile mücadele ettim. Dolayısıyla bunları kim yaptığıysa, kim sakladıysa bulunmasını rica ediyorum''

BEN DE 28 ŞUBAT MAĞDURU ÇIKTIM

İllegal telefon dinlemelerinin hangi koşulda olursa olsun insan haklarına karşı yapılmış saldırılardan bir tanesi olduğuna inandığını ifade eden Özkök, telefon konuşmalarının insanın özel hayatı olduğunu söyledi:

''Yani o telefonlarda insan bazen içini döküyor. Bazen annesi, babası ile ilgili konuşabiliyor. Dolayısıyla bunun sadece beni ilgilendirdiğini düşünmüyorum. Zaten gördüğüm konuşmalarda suç unsuru da yok. Herkes beni 28 Şubatçı biliyor, meğer ben de 28 Şubatın mağduruymuşum. Çünkü yapılan dinlemeler, 28 Şubat dönemine ait dinlemeler''

Ertuğrul Özkök, herkese seslenmek istediğini belirterek, ''Ben telefon dinleme mağduruyum. Bundan 12 yıl önce telefonum dinlenildi. Radyodan, oradan buradan, DYP'den kamuya dinlettirildi ve şunu söyleyeyim; Allah, en kızdığım insanlara, en öfkelendiğim insanlara dahi kendi sesini telefonda dinlemeyi nasip etmesin'' ifadelerini kullandı.

HERKES HERKESİ DİNLİYOR BU DEVLETTE... AYRINTILAR DİĞER SAYFADA...

[PAGE]

HERKES HERKESİ DİNLİYOR BU DEVLETTE

Ertuğrul Özkök, açılmasını şöyle sürdürdü:  ''14 yıl önce yapılmış bir telefon konuşması, birileri tarafından, kim bilmiyorum, 14 yıl boyunca saklanıyor. Bir insan ruh hastası değilse, sapık değilse niçin saklar bunu? Bir şekilde kullanmak için saklar değil mi? Yani zamanı gelince kullanmak için. O yüzden bugün kendisini güçlü gören insanlara da seslenmek istiyorum. Bakın 14 yıl boyunca saklanıyor. Ben Hürriyetin genel yayın yönetmenliğinden ayrıldığım zaman 'rahatım' dedim, kravatımı attım. Ama bırakmıyormuş yakamızı. 14 yıl sonra önünüze geliyor sizin telefon konuşmalarınız. Suç unsuru yok ama dediğim gibi o telefon konuşmasını dinlemek, isterseniz bir deneme yapın kaydedin arkadaşınızın sesini, oturun ondan sonra dinleyin bakın nasıl geliyor kulağınıza o ses. O yüzden bu hepimizin sorunu.

Bugün bu soruşturmayı yürüten savcıların da devletin başında bulunan insanların da 14 yıl sonra, onların başına da gelebilir. Çünkü herkes herkesi dinliyor anladığım kadarıyla bu devlette. Onu anladım ben. Ve bazen bizler yüzünden gereksiz insanlar da dinleniyor. Onların hayatları da kayıyor yani. Dolayısıyla, yani 'ben önemli insan değilim', 'ben bundan yırttım' diye kimse bakmasın. Çünkü sizin konuştuğunuz herkese gidiyor içerde.''

TÜRKİYE'NİN ÇOK CİDDİ BİR SORUNU

''Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'yı tanıyıp tanımadığı''
sorulan Özkök, kendisini hayatında hiç görmediğini, telefonda hiç konuşmadığını ve bir yerde de karşılaşmadığını anlattı:

''Kitabı çıktığı zaman, bu şeyleri iyi bilen bir arkadaşımı aradım. Aynen sordum yani. 'Nasıl bir insandır?' dedim. 'İyi midir? Kötü bir insan mıdır? Nasıldır?' Yani hakikaten Avcı'nın kim olduğunu bilmiyorum''

Gazetecilerin, '''Hürriyet gazetesinin santrali mi dinlenildi?'' sorusunu da yanıtlayan Özkök, ''Kesinlikle. 1997-98, bizimle ilgili o telefon kayıtlarının da aynı kaynaktan servis yapıldığını düşünüyorum. Zamanında Hürriyet'in kendi içinden 'dinlenildi' diye bir şeyler söylendi. Ama biz ulaşamadık, şimdi anlaşılıyor ki aynı kaynak o zaman da işine gelen kısımları almış ve dönemin siyasi iktidarına servis yapmış'' dedi.

Ertuğrul Özkök, ''Hürriyet santrali mi dinlenmiş yani?'' diye tekrar sorulması üzerine şunları söyledi: ''Ben bunu size söyleyecek durumda değilim. Savcıya da bunu söyledim. O yıl dinlenildi, bu yıl dinlenilmiyor diye bir şey yok. Yani Türkiye'nin çok ciddi bir sorunu''

ŞARAP MESELESİNİ DAHİ KONUŞAMIYORUM

Artık yabancı arkadaşlarım dahi benimle konuşmaya cesaret edemiyor. Benim telefonlarım dinleniyor, yabancı arkadaşlarımla bir şarap meselesini dahi konuşamıyorum. Niye? İstemiyor insanlar, yarın bugün onların da seslerinin orada burada çıkmasını. Emin olun konuşamıyorum yani. Bu benim sorunum değil, bu bütün toplumun ele alması gerekir'' ifadelerini kullanan Özkök, ''Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu'nun da ifade vermeye geldiği ve dinlemelerde farklı bir yöntemden bahsettiği'' hatırlatılınca şöyle konuştu:

''Ben uzman değilim. Yani bazı kayıtlarda sesimi dahi tanıyamadım. 'Sensin' diyorlar ama ben tanıyamadım. Konuşmaların bir bölümünü hatırlamıyorum bile, içinde bazı tanıdık şeyler var onları dinledim. İşle ilgili yaptığım konuşmalar var, onları dahi hatırlamıyorum. O kadar uzun süre geçti ki samimi olarak hatırlamıyorum. Ama olabilir, bana ait olabilir.''