BIST 10.182
DOLAR 32,36
EURO 34,62
ALTIN 2.380,30
HABER /  GÜNCEL

Tel Abyad, Suriyeli Kürtler için dönüm noktası mı?

YPG birlikleri, Özgür Suriye Ordusu'nun karadan, koalisyon uçaklarının da havadan desteğiyle Tel Abyad'ı IŞİD'in elinden aldı. Stratejik öneme sahip bu kentin ele geçirilmesi Suriyeli Kürtler için ne anlama geliyor? Cale Salih'in analizi.

Abone ol

Suriye'nin kuzeyindeki stratejik öneme sahip Tel Abyad'ın kentinin IŞİD'in elinden alınması, bölgede 2011'den bu yana etkin olan Kürt Halk Savunma Birlikleri (YPG) ve YPG'nin siyasi kanadı PYD için önemli bir kazanım.

YPG birlikleri, geçen yıl Ekim ayında IŞİD'i Kobani'den püskürttüklerinde dünyanın da dikkatini çekmişti. YPG şimdi de, muhaliflerin oluşturduğu Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte ve ABD öncülüğündeki koalisyonun da hava saldırılarının desteğiyle Tel Abyad'ı ele geçirdi.

Etnik olarak farklı toplumları barındıran Tel Abyad, geçen yıldan bu yana IŞİD'in kontrolündeydi.

YPG'nin Kobani zaferinin sembolik bir önemi vardı, fakat Tel Abyad'daki zafer stratejik olarak çok daha değerli.

Tel Abyad'ın kontrolünün uzun dönemde YPG'nin elinde olması, Kürtlerin Suriye'nin kuzeyinde "kantonlarını birleştirmlerini" sağlayabilir. Bu kantonlar, Halep'in kuzeybatısındaki Afrin, Tel Abyad'ın batısındaki Kobani ve Haseki'nin kuzeydoğusundaki Cizire.

Eğer YPG, Tel Abyad'ı elinde tutabilir ve burayı Kobani'yi Cizire'ye bağlamak için kullanabilirse, ABD öncülüğündeki IŞİD karşıtı koalisyon karşısında da stratejik değerini arttırmış olur ve Suriye'nin ağırlıklı olarak kuzeydoğusundaki Kürt bölgelerde özerk yönetim yapısını güçlendirir.

Türkiye faktörü

Tel Abyad, IŞİD karşıtı koalisyon için önemli. Zira, bu kent IŞİD'in ikmal yolu olarak kullanılıyordu. Rakka'da IŞİD'e katılmak isteyen yabancı savaşçılar için de geçiş noktasıydı.

Suriye'de, ABD öncülüğündeki koalisyonun güvenebileceği ve operasyonlarına destek vermeye istekli olabilecek az sayıda organize, eğitimli grup var.

Türkiye ise koalisyonla tam işbirliğine gitmekte isteksiz davrandı, onun yerine Suriye sınırındaki boşluklara müsaade etti. ABD'li bir yetkilinin deyimiyle, "Türkiye cihatçıların faaliyetlerine göz yumdu."

Örneğin, Tel Abyad IŞİD'in kontrolündeyken Türkiye, IŞİD tarafından patlayıcı madde üretmek için kullanılan amonyum nitrat içeren gübre çuvalları dahil, bazı malzemelerin geçişine izin verdi.

Türkiye'nin bocalamasının bir nedeni önceliğinin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın devrilmesi olması, bir diğer nedeni de YPG korkusu. Türkiye, YPG'yi, "terör örgütü" olarak kabul ettiği PKK'ya eş görüyor.

Batılı hükümetlerin de "terör" listesinde olan PKK, Batı'nın müttefiki Türkiye'nin doğusunda özerklik için 30 yıl süren bir mücadele verdi. Çatışmalarda çoğu Kürt 40 binden fazla kişi öldü.

Bu bağlamda YPG, Suriye'de IŞİD'e karşı karada koalisyona ortaklık edebilecek ve etmeye hevesli bir yapı olarak öne çıkıyor.

YPG, PKK'nın laik, sol ideolojisini benimsiyor. Bu ideoloji, Suriye'de İslamcı bir kimliği benimseyen çoğu büyük muhalif grubun anlayışıyla da tamamen bir tezat oluşturuyor.

Çoğu PKK tarafından eğitilen YPG savaşçıları, yalnızca Suriye'de değil, Irak'ın kuzeybatı bölgelerinde de IŞİD'e karşı mücadele edebileceklerini kanıtladı.

IŞİD karşıtı koalisyonun Genelkurmay Başkanı Tuğgeneral Thomas Weidley, Pazartesi günkü açıklamasında YPG'yi şu sözlerle övdü:

"2014 sonbaharından bu yana, hem Irak hem Suriye'deki Kürt birlikleri koalisyonun da desteğiyle, hiç teslim olmadan DAEŞ'ten (IŞİD'den) toprak aldı."

'PKK bağlantısı'

Koalisyon ülkeleri, bu zafer karşısında büyük övgüler sıralasa da, PYD ve YPG'ye zaman zaman parya muamelesi yapmaya devam ediyorlar. Bazı istisnalar hariç, koalisyon ülkeleri, YPG'yi açıktan silahlandırmaya bir son verdi. Bunun bir sebebi de PKK ile bağlantılı olması.

ABD öncülüğündeki koalisyon, Suriye'deki hava saldırılarında YPG ile işbirliği yapıyor olsa da, Washington PYD lideri Salih Müslim'e ABD vizesi vermeyi reddetti.

Bu tutarsız politika, PYD/YPG'nin uluslararası destekçilerini çeşitlendirmesini sınırlıyor. Ve aslında, İran ve Esad rejimi ile anlaşmalara bel bağlamasına neden oluyor.

PYD/YPG, 2011'den bu yana Suriye'nin kuzeyinde Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerdeki hızlı yükselişini, kısmen Suriye rejimi ile varılan anlaşmaya borçlu. Rejim, PYD'nin Kürtlerin hükümet karşıtı gösterilerini bastırması karşılığında Kürt bölgelerindeki kontrolüne de müsaade etti.

Rejimle varılan, duygudaşlıktan çok pragmatizm temelli, saldırmazlık anlaşması bugün de büyük oranda yürürlükte. Bu anlaşma, YPG'nin cihatçı örgütlere karşı mücadelesine odaklanma fırsatı tanıdı.

Fakat bu birliktelik, YPG'nin diğer Suriyeli muhalif gruplar, rejim karşıtı Kürtler ve Esad'ın devrilmesini isteyen koalisyon ülkelerinin gözünde güvenilirliğinin kaybolmasına mal oldu.

Şimdilik YPG, koalisyonun amaçlarıyla kendi amaçları örtüştüğünde hava saldırılarından ve gelen istihbarattan faydalanıyor.

YPG'nin IŞİD'i Tel Abyad'dan püskürtmesi ve Özgür Suriye Ordusu'nunu bazı unsurlarıyla işbirliğine gitmesi, koalisyon ülkelerini de YPG ile doğrudan iletişimde olmaya teşvik edebilir.

Eğer doğru idare edilirse, bu durum YPG'nin Suriye rejimi tarafından kontrol edilen kurumlara olan bağımlılığını azaltabilir.

Nihayetinde, koalisyonun YPG ile ilişkilerini normalleştirmesinde kilit mesele, Türkiye ve PKK arasındaki barış sürecinin ilerleyişi olabilir. Bu süreç, Türkiye'nin ve dolayısıyla Batılı müttefiklerinin, PYG ve YPG ile daha esnek ilişkiler kurmasının yolunu açacaktır.