BIST 10.337
DOLAR 32,23
EURO 34,77
ALTIN 2.459,23

Suriyeliler kim?

Tekil suç ve suçlu örneklerinden hareketle sığınmacılara dönük büyük bir antipati alanı oluşturmak isteyenler var. Verdikleri örnekler doğru olsa bile yaydıkları bilgi, enformasyon genel olarak gerçeklerle bağdaşmıyor…

Suriyelilere yönelik pek çok kamusal hizmet söz konusu ama bunlar iddia edildiği gibi sınırsız “bedavaları” içermiyor… “Suriyelilerin istediği üniversiteye sınavsız girdiği, TOKİ tarafından yapılan sosyal konutların Suriyelilere bedava verildiği, Suriyeli öğrencilerin tamamına devlet bütçesinden karşılıksız burs sağlandığı, Suriyelilerin seçimlerde oy kullandığı” gibi iddiaların hiçbirisi doğru değil…

Ancak, gel de vatandaşı ikna et… Hiç kolay değil. Yıllarca siyaset yapmış, ülke yönetiminde söz sahibi olmuş, yaşını başını almış insanlar arasından bile Suriyeli gençlerin ellerini kollarını sallayarak gezerken, sahillerde keyif çatarken, nargile cafelerde eğlenirken Türk askeri ve ÖSO’nun onlar için çarpışmasını içlerine sindiremediklerini söyleyenler var…

Belki söylem olarak bu türden konuşmalar uzayan misafirlik süresinden ötürü toplumda bir ölçüde gerginlik ve rahatsızlık da yarattığı düşünülen Suriyeli kardeşlerimize tepki gösterenlerin ilgisini çekebilir ama gerçekte, bunca yıldan beri yapılanların berhava olmasına, Türkiye’nin 2011 yılından bu yana üstlendiği büyük maliyetin ve sorumlu tavrın unutulmasına yol açabilir…

Türkiye şu ana kadar kardeşliğinin gereğini yapmıştır. İyi komşuluk örneği sergilemiştir. Tarihe ve talihe karşı yükümlülüğünü ifa etmiştir.

Yüz yıl önce sınırlarının içinde olan, vatandaşları olan bu insanları en kötü günlerinde yüzüstü bırakmamış ve yüksek hamiyeti, şefkati ile sarmıştır.

Ülkelerinde barış geldiğinde, huzur ve güvenlik ortamı oluştuğunda elbette gideceklerdir. Barışın gecikmesi, savaşın bitmemesi sığınmacıların suçu değildir.

Savaş ortamında niye yaşamıyorsunuz, silahsız ve sivil insanlar olarak sizi öldürmelerine niye izin vermiyorsunuz gibi bir mantıkla “neden ülkeniz için savaşmıyorsunuz” suçlaması getirmek asla gerçekçi değildir.

Suriye’de yaşanan bir iç savaştır. Dış düşmana karşı koymada elbette tüm insanların kader birliği etmesi lazımdır ama savaş aynı ülkenin yurttaşları arasında ise bunlardan büyük bir kısmı barış dışında bir dilekte bulunmuyorsa onlara ısrarla siz de taraf olun demek nasıl bir akıldır?

Bazılarının güya iyi niyetli görünerek “Artık kabullenilmeli, onlar gitmeyecekler… Gitmezler… Gitmemeliler…” türünden açıklamaları da hiç makul ve yerinde değildir. Bu son derece gereksiz, provokatif bir yaklaşımdır.

Sığınmacılar uluslararası hukuk kuralları gereği buradadırlar, ülkeleri yangın yeri, savaş alanıdır, can güvenlikleri yoktur, elbette normalleşme ile birlikte ülkelerine döneceklerdir. Bunun dışında herkesin evi, yurdu, işi, gücü var. Dolayısıyla bir gün gelecek onlar da kendi yurtlarına avdet edeceklerdir.

Suriyeliler adına mitingler yapıp, kendilerini misafir eden, hamiyeti ile, merhameti ile kucaklayan aziz milletimizle sanki sorunlar yaşıyorlarmış gibi bir algı yaratmak da asla iyi niyetli bir iş olamaz. Birilerinin Suriyelilerin haklarını müdafaa ediyormuş gibi onlara karşı bir husumet oluşturma ve toplumda bu güne kadar yapılan tüm güzellikleri berhava etme gibi niyetler taşıyıp taşımadıklarını maalesef bilemiyoruz… Her kafadan bir sesin çıkması demokrasi, çoğulculuk değildir.

Doğru bilgilendirme, Suriyeliler konusunda ülkemizin tutumu ve tavrının tam olarak açıklanması o kanıdayım ki sorunların aza inmesine yol açacaktır.

Barış için çabaların devamı önemlidir. Barışa ulaşmak daha da önemlidir. Barış iklimi yaratılan yerlerde görülüyor ki, insanlar kalmak yerine evlerine dönmeyi zaten istiyorlar. Şimdi terörden arındırılmış tampon bölge fikrinin işlemesi halinde bile üstümüzdeki yükün bir hayli azalacağı da ortadadır.

Sığınmacılara yönelik yanlış nitelemeler, haksız fiiller aramızdaki kardeşliğe zarar vermemeli, yetkili yetkisiz herkes ağzından çıkanı tartarak söylemelidir.

Suriye komşumuzdur. Suriyeliler de kardeşimizdir, akrabamızdır, yakınımızdır. Öyle de kalacaktır…