BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

Süleyman Demirel'den zarif çark

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, "MGK Bildirgesi 28 Şubat'ın Zarifidir" dedi mi demedi mi? sözüne bugün bir kez daha açıklık getirdi. İşte Demirel'in açıklamaları.

Abone ol

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, yönetim sıkıntısı ve bunalıma düşmemiş pek az devlet ve ülke bulunduğunu belirterek, ''Önemli olan bütün bu sıkıntıları aşıp, gelecek hedefini ve ümidini kaybetmeden yola devam edebilmektir. Türkiye bunu başarmıştır'' dedi. Demirel, Bilgi Üniversitesi'nin evsahipliğini yaptığı 1. Dünya Uluslararası Araştırmalar Konferansı'nın ''Başarısız Devletler'' konulu oturumunda konuşma yaptı. İyi ve kötü yönetimlerin her çeşit düzende söz konusu olduğunu kaydeden Demirel, ''Herkes devletin idaredeki başarısızlığının çok ciddi neticeler doğurduğunda mutabık'' diye konuştu. Konuşmasında devletin çok önemli bir kurum olduğunu vurgulayan Demirel, ''Aşiretten devlete, hele çağdaş devlete kolay geçilmiyor. Keza, diktatörlükten çağdaş devlete de geçilmesi bir hayli zor. Hem halkın, hem yöneticilerin çağdaş devletin bilincinde olması lazım. Ayrıca devletin kurumlarının, ondan beklenen görevi ifa edebilmesi lazım'' dedi. Dünyanın ''fakirler-zenginler'' olarak bölündüğünün görüldüğünü belirten Demirel, zenginlerin hür, demokratik ülkeler, yönetimde sıkıntıya düşen ülkelerinse daha çok yoksul ülkeler olduğunun ve halklarının çağdaş değerlerden, eğitimden nasibini almamış bulunduğunun rahatlıkla söylenebileceğini ifade etti. Demirel, konferans için Türkiye'ye gelen çok sayıda yabancı akademisyene hitaben yaptığı konuşmada, silahlı kuvvetler-devlet yönetimi münasebetlerine de değindi. Konunun dünyanın çeşitli ülkelerinde zaman zaman önemli bir sorun olduğunu anlatan Demirel, ''Bu ülkelerin çoğu çok partili siyasete alışkındır. Buna rağmen, silahlı kuvvetler devlete müdahale etmiş ve yönetimi üstlenmiştir'' dedi. Demirel, hükümet-ordu ilişkileri konusunda, ülkeler-bölgeler arasındaki farklılıkların, demokrasinin güçlendirilmesi amacıyla genel bir reçete geliştirmeyi hemen hemen imkansızlaştırdığını vurguladı. Batı ölçülerine göre demokrasinin, ''silahlı kuvvetlerin sivil idarenin kontrolünde olduğu rejim'' olarak tarif edildiğini anlatan Demirel, silahlı gücün meşru siyasi otoriteye itaati ve direktifinde görev yapmasının, devlet kurumunun en önemli sorunlarından biri olduğunu kaydetti. Bir ülkede siyasi iktidarın kendi ordusundan şüphelenmesinin söz konusu olamayacağını belirten Demirel, ''Ancak onun itaatinden emin olunması, ikinci bir silahlı güç kullanarak da sağlanamaz'' dedi. Bunların Osmanlı idaresinde denendiğini kaydeden Demirel, örnekler verdi. Konuşmasında Türkiye Cumhuriyeti devletinin ordu, siyaset ve devlet konusundaki deneyiminden de bahseden Süleyman Demirel, bir imparatorluğun dağılmasından sonra, Kurtuluş Savaşı vererek kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti'nin tamamen batı kanunlarına göre ve batıdaki ulus-devletin kurumlarını esas alarak teşkilatlandığını anlattı. Demirel, Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter, laik ve bir anayasal devlet olduğunu vurguladı. Çok partili sisteme geçildikten sonraki askeri müdahale ve darbelere de değinen Demirel, ''Şunu hemen söylemeliyim ki ordunun yeni Türkiye'nin kuruluşunda, modernleşme sürecinde, Kurtuluş Savaşı'ndaki büyük hizmetine ilaveten, Batı'da eşine rastlanmayan özel bir yeri vardır'' diye konuştu. Bu müdahale ve darbelerin bir kısmının halk tarafından tasvip gördüğünü, bir kısmının ise görmediğini ifade eden Demirel, şöyle devam etti: ''Henüz Türkiye hür bir zihinle bütün bunların tartışmasını yapamamış, devletin arızasız işlemesi için alınacak dersleri, sağlıklı bir biçimde çıkaramamıştır. Yorum ne olursa olsun, olayları ortadan kaldırmaz veya bunların mahiyetini değiştirmez. Suçlu arıyor değilim... Sadece bir tespit yapıyorum. Yönetim sıkıntısı ve bunalıma düşmemiş pek az devlet ve ülke vardır. Önemli olan, bütün bu sıkıntıları aşıp, gelecek hedefini ve ümidini kaybetmeden yola devam edebilmektir. Türkiye bunu başarmıştır.'' Demirel, ''Askeri müdahaleler veya darbeler, haklı haksız kıstasına başvurulmadan bir defa olunca, daha sonra da oluyor. Müdahale gerekçeleri hemen hemen birbirinin aynı'' dedi. Bunun, ''çökme, yıkılma, iç savaş ve kardeş kavgasını önleme, devlet ve milletin bekasını tehdit eden bunalımı ortadan kaldırma'' şeklinde özetlenebileceğini kaydeden Demirel, ''Bu tespitler doğru ise bunun anlamı 'ülkeniz yönetilemez hale gelmiş' demektir. Önemli olan, bu durum meydana gelmeden gerekli tedbirleri alabilmek ve daha büyük bunalımı önleyebilmektir. Demokrasiye geçmiş olmak bir ülke için kafi değildir. Bunun yöneten ve doyuran demokrasi olması lazımdır'' diye konuştu. Darbeler hangi ülkede yapılırsa yapılsın, hangi sebebe dayanırsa dayansın, siyasi ve idari kadroları geniş ölçüde tahrip ettiğini, ülkeyi deneyim ve bilgiden bir ölçüde mahrum bıraktığını, halkın devlete, rejime, siyasete ve siyasetçiye olan güvenini azalttığını söyleyen Süleyman Demirel, sözlerini şöyle tamamladı: ''Ayrıca siyasete giren silahlı kuvvetler en kısa zamanda kışlalarına dönmezse bir ülkenin en önemli kurumu yani silahlı gücü yıpranmakta ve kendi içinde bölünebilmektedir. Hedef; demokratik rejimin iyi işlemesi, kurumların ahenk içinde olması, halk ile devletin kucaklaşmış bulunması olmalıdır. Devlete ve rejime müdahale gibi fevkalade tedbirlere gerek olmamalıdır.'' Rulgers Üniversitesi'nden Yale Ferguson'un da bir konuşma yaptığı oturumun ardından Demirel, salondan ayrılırken gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin ''AİHM'nin, Cumhurbaşkanlığı sırasında Demirel'e hakaretten mahkum olan Ekrem Pakdemirli'ye 38 bin avro tazminat ödenmesine karar vermesine ve tazminatın Türkiye Cumhuriyeti tarafından ödeneceğine'' ilişkin haberlerin hatırlatılması üzerine Demirel, ''Bundan haberim yok. Adam bana küfretti, ben de ona dava açtım. Türkiye'nin mahkemeleri karar verdi. O zaman aldığım tazminat 10 milyon lira mı neydi... Ben de bu parayı aldım, Ulus'ta bir çocuk hastanesine bağışladım. AİHM'nin aldığı karara söylenecek bir şey var mı, bilmiyorum, bakacağım'' dedi. Demirel, ''MGK'dan çıkan kararların post-modern bir 28 Şubat sürecine benzediği'' yönünde bir açıklama yapmış olduğuna ilişkin haberlerin sorulması üzerine ise ''Ben öyle bir tabirde bulunmadım, maksadını aşmış'' diye konuştu. Dünya Uluslararası Araştırmalar Komitesi tarafından düzenlenen, yerel organizasyonunu Siyasi İlimler Türk Derneği'nin yürüttüğü ''Uluslararası Araştırmaları Tek Çatıda Toplamak: Farklı Yaklaşımlar ve Gündemler'' konulu konferans, yarın sona eriyor.