BIST 10.301
DOLAR 32,27
EURO 34,80
ALTIN 2.402,71
HABER /  GÜNCEL

Sorumlu Ahmet Davutoğlu mu?

Irak ve Suriye'de yaşananların sorumlusu Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu mu?

Abone ol

Yeni Şafak si yazarı Ali Bayramoğlu, "Türkiye 2002 sonrası başka bir kategoriye çıkmıştır, dönemler arası karşılaştırmalı performansı açık ara üstün bir seyir göstermiştir" diye yazdı. 

Musul başkonsolsluğun basılması ve 49 personelin rehin alınmasıyla birlikte Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, hedef tahtasına oturduldu. Suriye ve Irak politikaları nedeniyle yerden yere vurulan Davutoğlu, adeta günah keçisi ilan edildi.

Sahiden de Türk dış politikası yanlış mı? Irak ve Suriye'de yaşananlardan kim sorumlu? Konuyu bugünkü köşesinde ele alan Bayramoğlu, bazı eksikslik ve yanlışlıkları olsa da genel itibariyle dış politikanın doğru olduğunu düşünüyor.

ANA SORUMLU ABD

Irak'ta yaşanan gelişmelerin başlangıç noktasının 2003'teki ABD işgali olduğunu belirten yazar, BU ülkenin sorumluluktaki aslan payını böyle açıkladı:

"Bugün Irak'ta yaşanan gelişmelerin başlangıç noktası 2003 tarihli ABD işgalidir. Irak toplumsal dokusunun mezhebi ve etik parçalarına ayrılmasının, El Kaide tipi örgütlerin bu kaos alanında cirit atmaya başlamasının tek sorumlusu Bush politikalarıdır. Afganistan'da Taliban'ı, Irak'ta IŞİD'i üreten, IŞİD'i besleyen bu politikalardır."

Bu tabloyu çizen yazar daha sonra Suriye politikasında yanlış bulduğu noktaları tek tek sıraladı, ardından dış politikaya ilişkin genel bir çerçeve çizerek yazısını tamamladı:

ZAMAN ZAMAN ÖLÇÜYÜ KAÇIRAN ANCAK BAŞARILI BİR POLİTİKADIR

(...)Dış politika çok aktörlü bir alan ve oynak zemine dayalı bir konudur.

Buna rağmen Türkiye'nin son 10 yıllık dış politika performansı bir düzey değişimine işaret eden çapta ve olumlu niteliktedir. Bu performans edilgin bir konumdan etkin bir konuma geçiş, en azından etkin bir konum arayışına dayalı, bölge için şiddet karşısında siyasetin erdemini temsil eden politik sıçrama çerçevesinde tanımlanabilir.

Türkiye'nin bu çerçevede son yıllarda bölge sorunları (Filistin, Kürt meselesi, vs) ve Arap baharı çerçevesinde, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana görülmemiş bir etkinlikle Ortadoğu dünyasına müdahil olduğu çıplak bir gerçektir.

Bu politik eğilimin Kürt meselesinde olduğu gibi artıları ve Suriye'deki gibi eksileri olmuştur. Ancak bu artıları ve eksileri belirleyen sadece Türkiye'nin tutumu ve politik girişimleri değil, aynı zamanda bölgedeki dinamizm, dengeler, çatışmalar, paradokslardır.

Türk dış politikası bu veriler dikkate alındığında inişli, çıkışlı, zaman zaman ölçüyü kaçıran ancak başarılı bir politikadır. Türkiye bugün bölgedeki bu denge değişimine ayak uydurmaya çalışıyor. Bir dönem dış politikadan gelen etkinlik ve üstün imaj bugün aynı güçte değil, ancak tümüyle yerle bir olmuş, yok olmuş durumda da değil.

Türkiye 2002 sonrası başka bir kategoriye çıkmıştır, dönemler arası karşılaştırmalı performansı açık ara üstün bir seyir göstermiştir."