BIST 10.159
DOLAR 32,21
EURO 35,09
ALTIN 2.472,06
HABER /  GÜNCEL

Sezer, yasayı türbana yordu

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, ''Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun''u kısmen iade gerekçesini türbana dayandırdı

Abone ol

İşte Cumhurbaşkanı Sezer'e göre yasanın asıl amacı. Sezer, Yasa'nın 4. maddesinde, ''Kamu yönetiminin temel amaç ve görevi; halkın hayatını kolaylaştırmak, huzur, güvenlik ve refahını sağlamak, hayat kalitesini geliştirmek, kişilerin hak ve özgürlüklerini kullanmalarının önündeki engelleri kaldırmak ve kanunlarla verilen görev ve hizmetleri yerine getirmektir'' denilerek, ''kişilerin hak ve özgürlüklerini kullanmalarının önündeki engelleri kaldırmanın'' kamu yönetiminin temel amaç ve görevleri arasında sayıldığını anımsattı. Anayasa'nın 5. maddesinde, kişinin temel hak ve özgürlüklerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak biçimde sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya çalışmanın Devlet'in temel amaç ve görevleri arasında sayıldığını kaydeden Sezer, şöyle devam etti: ''Görüldüğü gibi, anayasal kural, kişinin temel hak ve özgürlüklerinin 'sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle' bağdaşacak biçimde sınırlandırılmasına olanak sağlamaktadır. Oysa, bu sınırlama kuralına incelenen Yasa'nın 4. maddesinde yer verilmemiştir. Böyle bir temel Yasa'da bilinerek boşluk yaratılması ve boşluğun gerekçeyle doldurulmaya çalışılması anlamlı ve anlaşılır değildir. Ayrıca, Anayasa'nın yine 5. maddesinde, Türk Ulusu'nun bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyet'i ve demokrasiyi korumak da Devlet'in amaç ve görevleri arasında sayılmış; 14. maddesinde, hak ve özgürlüklerin hiçbirinin, Devlet'in ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğünü bozmayı, demokratik ve laik Cumhuriyet'i ortadan kaldırmayı amaçlayan etkinlikler biçiminde kullanılamayacağı belirtilmiştir.'' Yine Anayasa'nın 12. maddesinde, temel hak ve özgürlüklerin, aynı zamanda kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da içereceğinin vurgulandığını belirten Sezer, bütün bu kuralların, kişi hak ve özgürlüklerinin sınırını ve Devlet'in bu konudaki görevini gösterdiğini ifade etti. Sezer, ''Anayasal sınırlara yer verilmeden kişi hak ve özgürlüklerinin önündeki engellerin kaldırılmasının kamu yönetiminin temel amaç ve görevi olarak gösterilmesi, bu hak ve özgürlüklerin sınırsız olduğu, kamu yönetiminin bu hak ve özgürlükleri sınırlayamayacağı ve aykırı davrananlar için yaptırım koyup uygulayamayacağı gibi bir sonuç doğurmaktadır. Bu sonuç nedeniyle, incelenen Yasa'nın 4. maddesi Anayasa'nın 5, 12 ve 14. maddeleriyle bağdaşmamaktadır'' dedi. Yasa'nın ''Kamu yönetiminin kuruluş ve işleyişinin temel ilkeleri'' başlıklı 5. maddesinin ''Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde ve bu hizmetlerden yararlandırmada ayrımcılık; bu hizmetlerle ilgili olarak insan hak ve özgürlüklerini kısıtlayıcı düzenleme ve uygulama yapılamaz'' şeklindeki (d) bendini anımsattı. Sezer, şunları kaydetti: ''Genel olarak, temel hak ve özgürlüklerin önündeki engelleri kaldırmaya yönelik olumlu bir düzenleme gibi görünmekle birlikte uygulamada bu kuralın başka bir amaçla kullanılması olanaklıdır. Gerçekten, daha yakından bakıldığında bu kuralda, 'Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde' anlatımıyla, kamu görevlileri ve kamuda çalışanların, 'Bu hizmetlerden yararlandırma' anlatımıyla da özellikle öğrencilerin, hedef kitle olarak belirlendiği görülmektedir. Yine aynı kuralda, 'ayrımcılık' ve 'insan hak ve özgürlüklerini kısıtlayıcı düzenleme ve uygulama yapılamaz' anlatımıyla hem 'düzenleme' yapılırken, hem de 'uygulama'da hedef kitledekiler için türban yasağının kaldırılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. İncelenen Yasa'nın yukarıda açıklanan 4. maddesinde de, 'kişilerin hak ve özgürlüklerini kullanmalarının önündeki engelleri kaldırmak' kamu yönetiminin temel görevleri arasında sayılarak, bu amaç pekiştirilmektedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, ulusal ve ulusalüstü yüksek mahkeme kararlarında açıklanan içerikleriyle gerek Anayasa gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kuralları, Türkiye Cumhuriyeti'nde türban konusunu, geriye dönülemeyecek biçimde gündemden çıkarmıştır.'' Anayasa Mahkemesi'nin türban konusunun da değerlendirildiği kararlarını anımsatan Sezer, ''Birlikte öğrenim görenlerin ya da çalışanların kardeşlikleri, arkadaşlıkları, dayanışmaları ulusal birlik yönünden son derece önemli iken, yurttaşları dinsel simgelerle ayırmak toplumda, özellikle gençler arasında sosyal görüş, din, inanç ve mezhep ayrılığını kışkırtarak bölünmelere yol açacaktır'' dedi Sezer, Anayasa kuralları ve Anayasa Mahkemesi kararlarının bu kurallara kazandırdığı içerik nedeniyle yasalarda türbana ilişkin bir düzenleme yapılmasının olanaksız olduğunu vurguladı. Danıştay ve Avrupa İnsan Hakları Meahkemesi'nin konuya ilişkin kararlarına değinen Sezer, ''Yukarıda yer verilen gerekçelerle, incelenen Yasa'nın 5. maddesinin (d) bendinin anayasal kurallar ve Yüksek Mahkeme kararlarıyla bağdaşmadığı sonucuna varılmaktadır'' dedi. Yasa'nın, kamu hizmetlerinin özel sektöre gördürülebilmesini içeren 11. maddesi hükmünü anımsatan Sezer, Anayasa'nın 128. maddesinde, Devlet'in, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzelkişilerinin ''genel idare esaslarına'' göre yürütmekle yükümlü oldukları asli ve sürekli görevlerin, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceğinin belirtildiğini kaydetti. Sezer, şöyle devam etti: ''Buna göre, merkezi ve yerel yönetimlerin 'genel idare esaslarına' göre yürüttükleri görevleri mutlaka vardır ve 'kamu gücü' ve 'kamu otoritesi' kullanılarak yürütülen bu görevler asli ve sürekli kamu hizmetleridir. Bu hizmetlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesi zorunludur. Yasa'nın 11. maddesinde, merkezi ve yerel yönetimlerin 'genel idare esasları'na göre yürüttükleri asli ve sürekli kamu hizmetleri de dahil tüm kamu hizmetlerinin özel sektöre gördürebilmesine olanak tanınmaktadır ki, düzenleme bu durumuyla Anayasa'nın 128. maddesiyle bağdaşmamaktadır.'' Sezer, Anayasa'nın 7. maddesinde, yasama yetkisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde olduğu, bu yetkinin devredilemeyeceğinin kurala bağlandığını; 123. maddesinde, yönetimin kuruluş ve görevlerinin, 127.maddesinde de, yerel yönetimlerin kuruluş, görev ve yetkilerinin yasayla düzenleneceğinin belirtildiğini anımsattı. Sezer, şunları kaydetti: ''Yasa ile yapılan düzenlemelerin 'yasama yetkisinin devredilmezliği' ve 'yönetimin yasallığı' ilkelerine aykırı olmaması gerekmektedir. Bu ilkelere uygunluk, ancak, temel kuralların yasada belirlenmesi, verilecek yetkinin çerçevesinin çizilmesi, yasa koyucunun uygun göreceği uzmanlık isteyen ve yönetim tekniğine ilişkin ayrıntıların yürütmeye bırakılmasıyla sağlanabilecektir. Ayrıca, yasa koyucu genel kuralları koyarak yönetime, takdir yetkisine göre düzenleyebileceği bir alan bırakırken, yargısal denetimin etkinliğini engelleyecek biçimde nesnel ve genel düzenleme yapmamalıdır. İncelenen Yasa'nın 11. maddesinde, kamu hizmetlerinin özel sektöre gördürülmesi konusunda hiçbir ilke konulmadan, temel kurallar ve yöntemler belirlenmeden yalnızca yetkilendirmede bulunulmaktadır. Bu durumuyla madde, 'yasama yetkisinin devredilemeyeceği' ve 'yönetimin yasallığı' ilkeleriyle de bağdaşmamaktadır