BIST 10.471
DOLAR 32,84
EURO 35,15
ALTIN 2.450,91
HABER /  GÜNCEL

Savaşın gerçek kurbanları

ABD'nin Irak'ı özgürleştirmek için giriştiği operasyondan sonra, ambargo da kaldırıldığı halde, Iraklı çocukların durumu aynı

Abone ol

Irak'ta savaş ve ambargodan en çok etkilenen kesimlerin başında gelen çocuklar, yaşam koşullarının zorlamasıyla, henüz 10-11 yaşlarında olsalar da, omuzlarında ağır yük taşıyor. ABD'nin ''Irak'ı özgürleştirme'' vaadiyle girişilen operasyondan aylar sonra, ambargo da kaldırıldığı halde, çocukların durumunda iyileşme yönünde herhangi bir belirti göze çarpmıyor. Savaşta aile bireylerini kaybetmeleri ya da babalarının işsiz kalması sonucu birçok çocuk, evinin geçimini sağlamak için okulu bırakarak çalışmaya başladı. Marangozhanede çalışan 10 yaşındaki Mustafa Hasan, savaştan önce inşaat işçisi olarak çalışan babasının işten çıkarılması nedeniyle evin geçimini tek başına sağlamaya çalışıyor. Mustafa, çalışıp para kazanmak için okulu terk etmek zorunda kaldığını belirttikten sonra, ''Durumumuz çok kötü, geleceğe umutla bakmıyorum'' dedi. Haftada 3 bin dinara (yaklaşık 2 milyon TL) çalışan Mustafa, 8 kardeşi ve anne-babasıyla ufak bir odada yaşadıklarını anlattı. Annesi hasta, babası da çalışamayacak kadar yaşlı olan 14 yaşındaki Muhammed Abdülaziz de, küçük yaşta ailesinin geçimini üstlenenlerden. Muhammed, sabah saat 07.00'de açtığı dükkanı, sokağa çıkma yasağının başladığı saat 23.00'te kapattıktan sonra evine gidebiliyor. Çatı katında bir odada yaşadıklarını anlatan Muhammed, günde 16 saat 1000 dinara (yaklaşık 750 bin TL) çalışıyor. ''DAHA KÖTÜ GÜNLER BEKLİYOR BİZİ'' Geleceği aydınlık görmeyen Iraklı çocuklardan biri de, tüpçü dükkanında çalışan 11 yaşındaki Abbas Rahim. İki hafta önce işe başlayan Abbas, ''geleceğin daha da karanlık olduğunu, bu yüzden para biriktirmesi gerektiğini'' söyledi. Abbas'ın, ''Daha kötü günler bekliyor bizi, bugünden 5 kuruş kazanayım da'' şeklindeki sözleri, Iraklı çocukların küçük yaşlarda ne kadar büyük sorumluluklar yüklendiğinin açık bir göstergesi olsa gerek. Mobilyacıda çalışan 13 yaşındaki Muhammed İmad da, ailesine katkıda bulunmak için okulu bırakarak çalışmaya başlayan çocuklardan. Üç aydır günde 1000 dinara çalışan Muhammed, Saddam zamanında okula gidebildiğini, ancak şimdi durumun daha karışık olduğunu ve çalışıp para kazanması gerektiğini söyledi. Başka bir kentten iş umuduyla Bağdat'a gelen 15 yaşındaki Kasım Hakim'in hayali de, bir pasaportunun olması ve başka ülkelere gitmesi. Fırında çalışan Kasım, ''Başka insanlar gibi çalışma şartlarım olsun, dinlenebileyim, onlar gibi giyinebileyim'' dedi. Kasım da, diğer arkadaşları gibi geleceğe umutla bakmayanlardan. Hayatlarında hiçbir yenilik olmadığından yakınan Kasım, içinde bulunduğu sıkıntılı ruh halini ''Şanssız insanlarız biz'' sözleriyle ifade ediyor. Irak'ta savaştan sonra çocuk dilencilerin sayısında da önemli artış dikkat çekiyor. Özellikle otellerin önünde bekleyen çocuklar, ''Para, para'' diyerek gelen geçenin peşine takılıyor. Çoğu sokakta yatan dilenci çocukların yanı sıra yine dilencilik yapan tek başına ya da çocuklarıyla beraber yaşlı kadınlara her yerde rastlamak mümkün. ÇOCUKLARI İLAÇSIZLIK ÖLDÜRÜYOR Savaş ve ambargo nedeniyle özellikle sağlık sektöründe yaşanan sıkıntılardan nasibini alan çocukların durumundan bu alanda da bir iyileşme olmadı. Başkentteki çocuk hastanesinde hala birçok hastalığın ilacı temin edilemiyor. Bir zamanlar Ortadoğu'nun en önemli çocuk hastanesi olan Bağdat'taki Merkez Çocuk Hastanesi'nde özellikle kanser, lösemi ve sinir hastalıklarının ilacı bulunmazken, teknolojik olanakların yetersizliğinden ötürü birçok hastalığın teşhisi bile konulamıyor. Hastanedeki çocuklarla yani başlarında günlerce ilaç bekleyen acılı ailelerin durumu, savaşın ve ambargonun yarattığı yıkımı tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Temizlik ve altyapı alanlarında ciddi sorunları bulunan hastanenin personeli, verilen sözlerin yerine getirilmemesinden yakınıyor. BM Çocuklara Yardım Fonu'nun (UNICEF) kayıtlarına göre, 25 milyonluk nüfusun hemen hemen yarısını oluşturan çocukların yüzde 70'i, ishal ve solunum yolu hastalıkları gibi tedavisi mümkün olan hastalıklardan hayatlarını kaybediyor. Irak'ta doğan her 1000 bebekten 107'si, 5 yaşın altındaki her 1000 çocuktan 131'i yaşamını yitirirken, bu oranlar 1980'li yılların sonlarında belirlenen rakamların iki katını ifade ediyor. Ülkede 5 yaşın altındaki yaklaşık 1 milyon çocuk yetersiz beslenirken, hamilelik sırasında yeterli gıdanın alınamaması ve gerekli kontrollerin yapılamaması nedeniyle doğum öncesi ölümlere de sıkça rastlanıyor. AMBARGO KALKTI, YİNE DE İLAÇ YOK Hastanenin Başhekimi Kasım El Taey, ambargonun kaldırılmasına rağmen yeni ilaçların gelmediğini, hala depodaki ilaçlarla idare ettiklerini söyledi. Kanser, lösemi ve sinir hastalıkları gibi birçok hastalığın ilacının olmamasından yakınan El Taey, ''Herkesin yardımlarına ihtiyacımız var'' dedi. El Taey, Türkiye'den ilaç konusunda yardım beklediklerini üstüne basarak vurguladı. Hastane doktorlarından Nedim El Cabari de, savaştan sonra çeşitli insani kuruluşların yardımları olsa da, ilaç ve teknolojik olanaklar bakımından önemli sıkıntı çektiklerini belirtti. Cabari, savaştan sonra temiz su bulunamaması nedeniyle kolera ve hepatit gibi hastalıklarda artış olduğunu kaydetti. Cabari, bazı çocukların hastalıklarının teşhis edilememesini, gerekli teknolojik olanaklardan mahrum olmalarına bağlıyor. Tıbbi gereç sıkıntısı çektiklerini ifade eden Cabari, özellikle ameliyatlarda karşılaştıkları zorlukları anlattı. ''AMERİKALILARDAN HALA SOMUT BİR YARDIM GÖRMEDİK'' Hastanenin altyapı alanında da ciddi sıkıntıları bulunuyor. Bir bölümü, tadilat yapılacağı gerekçesiyle 2 yıldır kapalı kalan, ancak hala bir çivi bile çakılmayan hastanede, yerlerdeki parkelerin söküldüğü, etrafa çöplerin yığıldığı, klimaların çalışmadığı ve sineklerin ortalıkta uçuştuğu görülüyor. Cabari, Amerikalıların hastanenin yeniden yapılandırılması yönünde birçok vaatte bulunmalarına rağmen, hala somut bir yardım görmediklerini söyledi. Hastaneyi birçok Amerikalı yetkilinin gezdiğini ve yardım sözü verildiğini belirten Cabari, ''Ancak hala, yeniden yapılandırma konusunda elle tutulur bir yardımlarını görmedik'' dedi. Gelecekten umutlu olmadığını belirten, güvenlik sağlanmadığı sürece ülkede birçok şeyin düzelemeyeceği görüşünü savunan Cabari, ''Yakın zamanda bir düzelme olacağını sanmıyorum, taşların yerine oturması için daha çok zamana ihtiyaç var'' dedi. Hastanenin doktorlarından Kubeyde Yahya da, hastanenin bir zamanlar Ortadoğu'nun en iyi çocuk hastanesi olduğunu, ancak 13 yıl süren ambargo ve savaşlar nedeniyle bu hale geldiğini söyledi. Yahya, hastanedeki diğer meslektaşları gibi, ilaç bulamamaktan yakınarak, şimdiki şartların Saddam dönemine göre çok daha kötü olduğunu belirtti. Saddam döneminde hastanenin en azından temiz ve daha düzenli olduğunu belirten Yahya, ''Şimdi ne ilaç var, ne de temizlik'' diye konuştu. ''SAKAT ÇOCUKLAR DOĞURUYORUZ'' Hastanede doğuştan hastalıklı çocukların sayı bakımından çokluğu da dikkat çekiyor. Bu çocuklardan biri, 8 günlük kız bebek Süha. Midesinde problem olan Süha'nin annesi Neval Halil, ''Savaşın sonuçları budur işte, böyle sakat çocuklar doğuruyoruz'' dedi. İshal ve böbrek hastalığı nedeniyle hastaneye yatan 2 aylık Hüseyin'in annesi Sadriye de, savaş ve ambargo nedeniyle hamilelik döneminde iyi beslenemediğini, bunun sonucunda çocuğunun hastalıklı doğduğunu söyledi. Sadriye, maddi durumu elvermediği için çocuğuna gerekli besini sağlayamamaktan yakındı. ''SADDAM REJİMİ GİTTİ, BENZERİ GELDİ'' Kalp sorunu nedeniyle 3 aydır hastanede bulunan Nebe adlı bebeğin ailesi de, ülkenin içine düştüğü durumdan en çok şikayet edenlerden. Baba Hüseyin Ali, ''Saddam rejiminden kurtulduk, şimdi de eskisinden hiç de farklı olmayan bir rejim altında yaşıyoruz'' ifadesiyle öfkesini dile getirirken, eskiden bedavaya aldığı birçok şeyi şimdi parayla almaktan yakındı. Dışarıdan aldığı sütle çocuğunu besleyen Hüseyin, ''Eskiden bunları bedava bulurduk, şimdi her şey parayla'' diyor. Hüseyin'in feryatlarının ardından diğer aileler de tepkilerini dile getirmede gecikmiyor. İshal nedeniyle hastanede bulunan 2 aylık Hasan'ın annesi Fatma Sennur, ''Saddam rejiminde hastane en azından daha temizdi, hizmetler daha iyiydi, güven içinde gidip geliyorduk'' dedi. Kalbindeki delik nedeniyle hastaneye kaldırılan Selvan bebeğin annesi de, çocuğunun ameliyat olacağının söylendiğini, ancak 6 gündür hiçbir şey yapılmadığını belirtirken, lösemi hastası 2 aylık Hasan'ın babası Muhsin de, şimdiye kadar çocuğuna hiç ilaç verilmediğini söyledi. Hastanede klimaların iyi çalışmaması, aileleri ilginç çözüm yöntemleri bulmaya sevk etmiş. 1,5 yaşındaki Fahriye'nin annesi Seccar, sıcaktan bunalan çocuğunu elindeki kartonla yelleyerek serinletmeye çalışıyor. Sineklerden şikayet eden Seccar, ''Savaş çok kötü etkiledi bizi'' diyor. İshal nedeniyle hastanede yatan 10 aylık Taha'nin annesi, 3 gündür hastanede olduklarını ve henüz deterjanla temizlik yapılmadığını kaydederken, Basim adlı 6 aylık diğer bir bebeğin babası Muhammed de, temiz su bulamadıklarından şikayet ediyor. Hasta aileleri arasında en ilginç istek ise belki de, hastanenin dışında kucağında çocuğuyla bekleyen anneden geliyor. Çocuğunun hastalığına çare bulunamayan anne, Amerikalı askerlerden çocuğunu götürmelerini ve ilaç bulmalarını istiyor. Acılı anne, ''Amerikalı askerler çocuğumu götürsünler, neresi olduğu önemli değil, yeter ki ilaç bulsunlar'' diye konuştu.