BIST 10.644
DOLAR 32,22
EURO 35,04
ALTIN 2.504,82
HABER /  GÜNCEL

Özbek, parti kurmaktan pişman

28 Şubat sürecinin önemli isimlerinden emekli Tümgeneral Osman Özbek, ilginç açıklamalarda bulundu. Özbek, "Bugünkü aklım olsa parti kurmazdım" dedi.

Abone ol

28 Şubat sürecinin önemli isimlerinden emekli Tümgeneral Osman Özbek, Zaman’a ilginç açıklamalarda bulundu. Ordudan ayrıldıktan sonra siyasete giren Özbek Paşa, Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi’ni (CDP) kurmaktan pişmanlık duyduğunu söyledi. 3 Kasım 2002 seçimleri öncesinde ‘ulusalcı kanat’ın etkin isimlerinden Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Yekta Güngör Özden ve Yargıtay Cumhuriyet eski Başsavcısı Vural Savaş ile birlikte siyasete atılan Özbek, “Bugünkü aklım olsaydı, yeni bir parti kurmazdım. Emekli maaşıyla bu işler yürümüyor.” dedi. CDP’yi ‘büyük idealler ve heyecanlar’la kurduklarını anlatan paşa, “Küçük partiler, kendilerine benzeyen büyük partiler varken kurulmamalı.” tespitini yaptı. Emekli Tümgeneral Osman Özbek, 28 Şubat sürecinde, Refah Partisi ve dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan hakkında yaptığı sert açıklamalarla gündeme gelmişti. Jandarma tarafından başlatılan ve sonu bazı siyasetçilerin Yüce Divan’da yargılanmasına varan ‘Beyaz Enerji Operasyonu’nun kilit isimleri arasında yer aldı. Bülent Ecevit hükümetinin tepkisi üzerine Kayseri’ye atandığı için istifa edip emekliye ayrıldı. Ardından siyasete atılan Özbek, geçen süreçte yaşadıklarını Zaman’a değerlendirdi. Osman Özbek Paşa, CDP’ yi kurduğuna pişman; ancak siyaseti bırakmayı düşünmüyor. Ulusalcıların toplanma adresi olarak da CHP’yi gösteriyor. CDP’yi kurdukları dönemde, CHP’nin önüne geçebileceklerine inandıklarını anlatan Paşa, “CHP’nin doğruları da var yanlışları da; fakat orada toplanmak lazım. Bu partiye gönül verenlerin de CHP’ye katılması daha iyi olurdu.” yorumunu yapıyor. CDP’nin başarısızlığını ise parasızlığa bağlıyor: “Parti için para gerekiyor. Biz önce partiyi kurduk, sonra parayı düşündük. Hata yaptığımızı kabul ediyorum. Emekli maaşlarıyla bu iş yürümüyor.” Siyasete atıldıkları dönemde Mümtaz Soysal’ın önderliğindeki Bağımsız Cumhuriyet Partisi ve Sadettin Tantan’ın lideri olduğu Yurt Partisi’yle birleşmek için iki kez görüştüklerini hatırlatan Özbek, bir türlü anlaşmaya varamadıklarını; ancak sebebini kendisinin de bilmediğini ifade ediyor. Tantan’ı çok sevdiğini kaydeden Özbek, bir de mesaj gönderiyor: “Onun da parti kurmaması gerekirdi. Başka bir partide mücadele edebilirdi.” Osman Özbek, 12 Eylül 1980 darbesinde İstanbul’da yüzbaşı olarak görev aldığını dile getiriyor. Sağ-sol çatışmasından yüzlerce gencin öldüğü bir dönemde 12 Eylül’ü desteklediğini anlatan Paşa, darbenin başarılı olmadığını düşünüyor. Bunun sebebini, 12 Eylül’ün demokrasinin gelişmesini önlemesine ve sola darbe vurmasına bağlıyor. İhtilalde ABD’nin çıkarı olduğunu düşünen Özbek’e göre, darbenin ardından Amerika’nın ‘yeşil kuşak’ projesi hayat buldu. Özbek, darbe sırasında yerine getirdiği görevi ise şöyle anlatıyor: “İhtilalde yüzbaşı olarak görev aldım. Sakıncalı görülenler adreslerinden alınıyordu. Biz, 2 kişiyi alacaktık, birini bulduk diğerini bulamadık. Bize verilen zarftaki adrese gittiğimizde kapıya bir teyze çıktı. ‘Oğlum içeride’ dedi. Delikanlıyı götürdük, Sıkıyönetim Komutanlığı’na teslim ettik. Bize sadece içinde adres yazılı zarf veriyorlardı. Götüreceğimiz kişinin kim olduğunu bile bilmiyorduk.” Tümgeneral Osman Özbek, emeklilik günlerini kitap yazarak ve konferanslar vererek geçiriyor. Özbek’in geçtiğimiz günlerde ‘İpotekli Türkiye’ adında yeni bir kitabı yayınlandı. Özbek, Türkiye’nin 1945’ten itibaren yavaş yavaş ipotek altına alındığını iddia ediyor. Bu konuda baş mimarın siyasi iktidarlar olduğunu; fakat Genelkurmay da dahil olmak üzere herkesin kademe kademe sorumlu olduğunu söyleyen Özbek, AK Parti hükümetinin de söz konusu ipoteği son aşamaya taşıdığını kaydediyor. AK Parti’nin ekonomide de başarısız olduğunu düşünen Özbek, “Ekonomideki büyüme yalan, işsizlik artıyor, halkın cebine para girmiyor.” diyor. Özbek, Türk-Amerikan ilişkilerinde kaybeden tarafın hep Türkiye olduğunu görüşünde: “Daha önce, Kırmızı Kitap’ta her ülke için ayrı ayrı tehditleri yazıyorduk. Amerika şimdi ‘bunları yazma, ben ne istersem onu yaz’ diyor. ‘Ben sizin babanızım. Ben ne dersem o olur’ havasında. Tehdit olarak sadece uluslararası terörizmin yer almasını istiyor. Sanki Türkiye’nin Yunanistan’la, Ermenistan’la, Amerika’yla hiç problemi yokmuş gibi.” zaman

pis