BIST 10.173
DOLAR 32,28
EURO 34,97
ALTIN 2.450,53
HABER /  GÜNCEL

Özal, Sayın'ın adını MİT'e verdi

Emel Sayın, adının Necdet Üruğ Paşa ile MİT rapronuna nasıl karıştığını anlattı. Sayan, tüm bunların sorumlusu olarak Semra Özal'ı gösterdi. İşin iç yüzü şöyle:

Abone ol

Türk sanat müziğinin ünlü sesi Emel Sayın, Necdet Üruğ Paşa ile adının birlikte anıldığı 1. MİT Raporu’nun sebebinin Semra Özal olduğunu söyledi.

Sayın, bunu kendisine, o zamanlar ANAP’ta görevli bir hanım dostunun aktardığını şu sözlerle ifade etti: “O hanım bana telefon açtı. ‘Emel Hanım, böyle bir rapor var... Ortalık birbirine girdi. Sizi ne kadar aradım. Sakın üzülmeyin. Bunu kimin yaptırdığını biliyorum ben’ dedi. ‘Kimin yaptırdığı o kadar önemli ki benim için’ dedim. ‘Semra Özal’ dedi.”

1987’de yayınlanan 1. MİT Raporu’nda cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmaya hazırlanan eski Genelkurmay Başkanı Necdet Üruğ’un yeraltı dünyası ile ilişkisi olduğu belirtildi. Raporda o dönemde evli olan sanatçı Emel Sayın’la Necdet Üruğ arasında gönül ilişkisi olduğu söylentilerine yer verildi. Emel Sayın, Aksiyon’un son sayısında, Semra Özal ile aralarında bir küslük bulunduğunu itiraf ederek, Özal’ın, o dönemlerde bütün işlerini engellediğini iddia etti.

Sayın, küslüğün sebebinin, Turgut Özal’ın henüz başbakan olmadan bir-iki gün öncesine dayandığını anlattı. Sayın’ın ifadelerine göre olay şöyle gelişti: The Marmara Oteli’nde yapılan İslam ülkeleri toplantısından sonra, daha önceki dönemlerde olduğu gibi konser vermesi için yine Emel Sayın çağrılmıştı. Sayın, başarılı bir konserden sonra otelden ayrılmak üzereyken Semra Özal, otelde bulunan devlet adamlarının eşlerine de bir-iki şarkı söylemesini talep etti. Bunun üzerine Emel Sayın, bundan haberi olmadığını, saz ekibinin de gittiğini, ayrıca hanımların bulunduğu yerde ses düzeneğinin de olmadığını dile getirdi. Sayın, Semra Hanım’ın, istemesi halinde kahve içmeye gelebileceğini; ancak şarkı söyleyemeyeceğini belirtti. Sayın, devamını şöyle anlatıyor: “Semra Hanım ‘Kahve içmeye gelecekse hiç gelmesin. Şarkı söylemeye gelecekse gelsin.’ demiş. Ben tokat yemiş gibi oldum. Fakat sonra ısrarlar karşısında düşündüm ki yabancı misafir hanımlar var. Onlara mahcup olmayalım. Onu da mahcup etmeyeyim. Gideyim. Sazlar yok. Otelin piyanistini buldular. Bir mikrofon uydurup verdiler elime. Durumu anlatıp, üç şarkı söyledim. Semra Hanım’ı tanımadığım için herkese eşit muamele ettim. İşte bütün mesele bu. Yani ‘Beni takmadı, bana saygısız davrandı, gibi algılamış.”

Bundan birkaç gün sonra Turgut Özal başbakan olmuş, Semra Hanım da başbakan eşi olarak bir programa katılmış. Sayın, bu sefer ‘hayırlı olsun’ demek için Semra Özal’ın yanına gitmiş; ama Semra Hanım, Emel Sayın’a sırtını çevirmiş. Emel Sayın anlatmaya devam ediyor: “Öyle yapınca alkış da bitti. Bu benim çok ağırıma gitti. Mana veremiyorum. Nedir bu? Hiç. İki gün öncesine de bağlayamıyorum. Aklım çalışmıyor. Semra Hanım’la bu durum on sene devam etti.”

Mardinli bir anne ile Selanik doğumlu, Üsküp göçmeni bir babanın dört kızından en büyüğü olan Emel Sayın, bu hadise sebebiyle Özal döneminde hep ambargo ile karşılaşmış. 16 yaşında iken katıldığı bir yarışmada ses kraliçesi seçilerek sahne almaya başlayan Emel Sayın, ailesine destek olmak için de Üsküdar’da bir eczanede çalışmak zorunda kalmış. Başından üç evlilik geçmesine rağmen çocuk sahibi olmamayı hayatının en büyük hatası ve eksikliği olarak gören Emel Sayın, bir dönem hacca gitmek istediğini, ancak bu fikrini çevresinden kime açtıysa alaycı bir tavırla karşılandığını belirtiyor. Sonunda, sosyeteye umre turları düzenleyen Nadire İçkale’nin programlarına katılmayı düşünen Sayın, bu sefer doktorunun engeliyle karşılaşmış. Doktoru, bacağındaki sakatlıktan dolayı ona dinlenmesini salık verince umreye gitme arzusunu şimdilik gerçekleştirememiş.

Emel Sayın, halkla ilişkilerci Betül Mardin’in kendisine ‘Peygamber’imizin soyundan geliyorsun’ demesi karşısında da şoka girdiğini dile getiriyor: “Kaskatı kesildim. İnanılmayacak kadar güzel bir şey; ama korku da veriyor insana. Ben buna layık mıyım diye. İlk defa size açıyorum. Nasıl araştıracağımı bilmiyorum; ama, yanlış veya doğru bunu bilmeyi gerçekten çok istiyorum.”

1. MİT Raporu’nda Emel Sayın

Emel Sayın’ın da isminin geçtiği 1. MİT Raporu 1987’de yayınlandığında Türkiye’de adeta deprem etkisi meydana getirdi. “Banker Bako olayı, polis içindeki çekişme ve yeraltı-polis-kamu görevlileri ilişkileri” isimli istihbarat raporunun yaklaşan genel seçimler ve daha da önemlisi cumhurbaşkanlığı seçimlerini etkilemek için kaleme alındığı ileri sürüldü. Raporda cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmaya hazırlanan eski Genelkurmay Başkanı Necdet Üruğ’un yeraltı dünyası ile ilişkisi olduğu belirtildi. O dönemde evli olan sanatçı Emel Sayın’la Üruğ arasında gönül ilişkisi olduğu söylentilerine yer verildi.

Bir başarısızlık öyküsü: Perinçek

Haftalık haber dergisi Aksiyon, bu haftaki kapağını, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in Maoculuk’tan Ulusalcılığa uzanan başarısızlıklarla dolu 30 yıllık hikayesine ayırdı. Dergide Perinçek’le ilgili şu satırlar dikkat çekiyor: “Perinçek, Türkiye Marksist-Leninistlerinin mirası üzerine kurduğu Aydınlık hareketiyle hâlâ devrine göre siyaset güdüyor. Dev-Genç’ten ihtilal liderliğine, Maocu çizgiden 28 Şubat’taki tahrik edici üsluba; son olarak ulusalcı çizgiye uzanan Perinçek hareketi tam bir başarısızlık örneği aslında. O devrimci, Maocu, Apocu, Darbeci, Ulusalcı...” Dergi, Perinçek’in bu özelliklerini sıraladıktan sonra şu soruyu soruyor: “Şimdi sırada ne var dersiniz?”


Kaynak : www.zaman.com.tr