BIST 9.693
DOLAR 32,59
EURO 34,80
ALTIN 2.508,68
HABER /  EKONOMİ

Otomotiv devi vergi muafiyeti istedi

Renault Mais, Türkiye'de piyasaya süreceği elektrikli otomobiler için vergi muafiyeti istedi.

Abone ol

Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, elektrik motorlu araçların satılabilmesi için yasal ve fiziki altyapı konularının halledilmesi, özellikle Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) mevzuatının değişmesi gerektiğini belirterek, ÖTV ve MTV'nin ilk 5 yıl alınmayarak elektrikli araçların desteklenmesini beklediklerini söyledi.

Aybar, elektrikli araçlar sektöründeki paydaşların bir araya gelmesi amacıyla Wow Oteli Kongre Merkezi'nde düzenlenen ''Türkiye Elektrikli Araçlar Forumu''nda yaptığı konuşmada, elektrik motorlu araçların artık bir fantazi ve hayal değil, gerçek olduğunu dile getirerek, 2011 yılından itibaren seri üretimlerin başlayacağını, bu seri üretimler içinde 4 modeli birden üretime alan ilk markanın Renault olmasının kendilerini gururlandırdığını söyledi.

Türkiye'nin dünya için önemini vurgulayan Aybar, Türkiye'nin elektrikli motorlu araçların üretimine ilişkin teknolojik evrimin kalbi olan ülkelerden biri olduğunu kaydetti. Aybar, ''Türkiye, Renault olarak, dünyanın ilk aile tipi sedan otomobilini sadece elektrikli olarak üreteceğimiz OYAK Renault fabrikalarının bulunduğu ülke. Onun için tarihi bir fırsatımız var bu tarihi fırsatla hepimiz gurur duyuyoruz'' diye konuştu.

YÜZDE 10 ELEKTRİKLİ OLACAK

Deloitte'un bir raporunda 2020 yılında dünyada üretilecek 100 milyon motorlu taşıtın 13 milyonunun yani yüzde 13'ünün elektrik motorlu olacağı tahmininde bulunulduğunu anlatan Aybar, Renault'un ise 2020'de üretilecek motorlu taşıtların yüzde 10'unun elektrikli olacağı öngörüsünü koruduğunu ifade etti.

Aybar, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bu teknoloji evrimi dalga dalga tüm dünyayı sarıyor. Biz üretimde önde ülkelerden biri olma önceliğini elde ettik. Evet Türkiye öncü üretim merkezlerinden biri ama Türkiye önemli pazarlardan da biri olmak zorunda. Yani bu ürettiğimiz teknolojiyi vatandaşlarımıza da satabilmeliyiz. Ancak bunu başarabilirsek bu teknolojiyi sürdürebilir ve geliştirebiliriz. Sadece geliştirmekle kalmayız, teknolojinin yerlileşmesini de sağlayabilir ve bu suretle yeni yatırımları ülkemize çeker ve binlerce nitelikli vatandaşımızın bu teknoloji içinde istihdam edilmesini sağlayabiliriz. İşte böylesine tarihi bir fırsatın içinde olduğumuzu çok iyi algılamamız lazım.''

Elektrikli motorlu araçların satılabilmesi için iki temel konunun halledilmesi gerektiğini vurgulayan Aybar, ''Bir tanesi gerekli yasal altyapı, diğeri ise fiziki altyapı'' dedi.

FİZİKİ ALT YAPI TARTIŞMALARI

Fiziki altyapı konusunda önemli gelişmeler bulunduğunu, 19 Temmuz 2010'da İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile teknoloji işbirliği anlaşması imzaladıklarını ve İstanbul içerisinde yoğun bir çalışma başladığını anımsatan Aybar, geçen ay Ankara Büyükşehir Belediyesi ile de bir protokol imzaladıklarını bildirdi.

Aybar, diğer büyük şehirlerin yönetimlerinin de bu yarışın içerisinde olacaklarına şüphesinin bulunmadığını ifade ederek, şunları söyledi::

''Bu arada mühim olan, bu araçları nasıl satacağız, hangi mevzuatla satacağız ve kurulan altyapıdan bu elektrik enerjisi ne şekilde ücretlendirilerek müşterilere, kullanıcılara yönlendirilecek. Şarj istasyonlarından elektrik enerjisinin müşterilere ulaştırılması yönünde EPDK (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu) Başkanı'na da teşekkür ediyorum bizlere çok önemli bir kulvarı da açtılar. Çok yakında, bu yıl bitmeden ilgili teknik mevzuatın tamamlanacağndan ve en ufak bir endişenin kalmayacağından eminim. Ama işin önemli bir boyutu henüz bekliyor. O boyut, ne şekilde bu araçları satabileceğimiz konusuyla ilgili. Bu teknolojiyi destekleyen ülkeler var, Avrupa'da belli başlı gelişmiş ülkeler. Ama bu ülkelerin çoğunda henüz daha bu teknolojinin üretimi başlamadı."

YASAL DÜZENLEME İSTİYORUZ

"Biz Türkiye olarak, bu teknolojinin üretimini başlatacak noktaya geldik ve onları kıskandıran bir ön aldık. Ama bu önü almak yetmiyor, bunu devam ettirmek, geliştirmek, sürdürülebilir kılmak lazım. İşte onun için özellikle 2011 yılında başlayacağımız üretimle birlikte Türkiye'mize de bu araçları satabilmek için süratle ilgili ÖTV ve MTV mevzuatının değişmesini bekliyoruz. Buradaki özellikle çevreye duyarlılığımızı, teknolojiye olan ilgimizi ve bu konudaki kararlılığımızı göstermek üzere ÖTV ve MTV'nin ilk 5 yıl için yani 2011-2015 yılları arasında alınmayarak, bu tür sıfır emisyon yaratan yani çevreyi temiz tutan araçların, dolayısıyla çevrenin, Kyoto Protokolüne taraf olan ülkemizin bu konudaki duyarlılığının ortaya konulmasını, desteklenmesini bekliyoruz. Bu şekilde yapılabilirse çok net biliyoruz ki bu teknoloji yerleşir, kökleşir ve Türkiye dünyanın bu teknolojiye sahip, otomotiv sektörü olarak öncü, know-how sahibi ülkelerinden biri olur. İşte tarihi fırsat bizi buraya götürecektir. Bu yönü, bu ışığı hiçbir zaman gözden kaçırmamamız lazım.''