BIST 10.677
DOLAR 32,23
EURO 34,96
ALTIN 2.418,77
HABER /  GÜNCEL

Osmanlı gerçekleri neden saklandı?

Tarihçi akademisyen Hakan Erdem'den çarpıcı tespitler: Osmanlı'yla ilgili bilinen gerçekler bizden hep saklandı...

Abone ol

İNTERNETHABER.COM - Kitab-ı Duvduvani, Osmanlı'da Köleliğin Sonu, Tarih-Lenk ve Uno Mastica Alaturka gibi adından çok söz ettiren kitaplara imza atan Sabancı Üniversitesi Öğretim üyesi ve tarihçi Hakan Erdem'den Osmanlı'yla ilgili çok çarpıcı tezler geldi...

Taraf Gazetesi'nden Neşe Düzel'e konuşan Hakan Erdem, Osmanlı'dan bazı gerçeklerin Cumhuriyet kuşaklarnı saklandığını söyledi.

İşte konuyla ilgili sorular ve ilgi çekici yanıtlar:

Biz her lafa "şanlı tarihimiz" diye başlarız. Bu kadar övündüğümüz tarihimizin yazılması niye gelişmedi?

Bu kadar övündüğümüz için gelişmedi. Tarihe ne kadar şanlı dersek, tarihle ne kadar çok övünürsek, tarihin gelişmeme ihtimali de o kadar yükseliyor zaten. Mesela ben Osmanlı köleliğini çalışmak istediğimde, bana, "Osmanlı'da kölelik mi var! Niye çalışıyorsun evladım!" diyen hocalarım oldu.  Oysa yüz sene öncesine kadar, yani Cumhuriyet dtönemine kadar burada kölelik vardı. İnsanların bazısı köleydi, bazısı hürdü. Bunu söyleyen hocam, "Eee cariyeleri de köle mi sayacağız?" dedi.

Harem'deki cariyeler köle değil midir?

Tabii köledir. Kafanızda köle modeli, plantasyonlarda çalışan pamuk işçileri olursa, cariye o işi yapmadığı için öyle düşünürsünüz tabii. Osmanlı ekonomisi eski Roma, Güney Amerika gibi köleci bir ekonomi değildir ama, Osmanlı'da cariyeler, askeri köleler vardır, kul sistemi vardır. Okullarda Osmanlı tarihindeki kölelikle ilgili hiçbir şey anlatılmıyor. Mesela yeniçerilerin köle olduğu söylenmiyor.

Neden Osmanlı'yla ilgili bilinen gerçekler bizden saklandı?

Tarih ve ideoloji arasında bir ilişki her zaman her kültürde vardır ama bizde devlet eliyle öyle çok ve ağır yalanlar söylendi ki... İnsanların tarih algısına çok ağır ve ciddi müdahale edildi. Her ülkede ders kitapları yazılır ve çocuklara "şunu şu kadar, bunu bu kadar öğrenin, kafi" denir. Yani her tarih yazımcılığının sessizlikleri olur. Bizde ise 1931'de hurafelerden oluşan kalın bir kitap yazıldı ve insanların önüne ders kitabı diye kondu. Bilimsellikle hiçbir ilgisi olmayan Türk tarih tezi geliştirildi.

Türk tarih tezi hala eğitim sisteminde sürüyor mu?

Azalmış da olsa çeşitli şekillerde sürüyor. Mesela Orta Asya'dan göç haritasını tarih kitabı vermezse, coğrafya kitabı veriyor. Mesela 16 Türk devleti hikayesi Cumhurbaşkanlığı forsunda sürüyor. Sekizinci yüzyılda Orhun Kitabelerinde yer alan "kabile, boylar" anlamına gelen "budun" sözcüğünü "millet-ulus" diye çeviriyorsunuz ve böylece küçük bir kelimeyle oynayıp, altınca veya yedinci yüzyılda bir Türk ulusu yaratmış oluyorsunuz. Sonra da, "Biz muhteşem bir milletiz. Biz hep millettik, ulustuk. Biz hiç öyle etnik kabile, konfederasyon olmadık" diyorsunuz. Tarihi t ahrif eden, bozan öyle tarihçiler var ki, "İstanbul'un alınışında kan dökülmedi" diyebiliyorlar.

Neden böylesine büyük yalanlar söyleniyor?

Cumhuriyet döneminde, Osmanlıların hiçbir zaman sahip olmadıkları kadar bir aşağılık duygusuna sahip insanlar.