BIST 10.677
DOLAR 32,22
EURO 34,94
ALTIN 2.418,47
HABER /  GÜNCEL

Oslo'dan bugüne Ortadoğu

Barışın hiç gelemediği Ortadoğu'ya barış gelebilmesi için çabalar, esasında yıllar önceden başlamıştı, ama...

Abone ol

Rainer Sollich Oslo Anlaşması'nın imzalanmasına ABD Başkanı Bill Clinton aracılık etmişti. Ortadoğu'da şiddet yine tırmanıyor. BM, Rusya, AB ve ABD tarafından hazırlanan Ortadoğu Yol Haritası'nın yaşama geçirilmesi zor görünüyor. Aslında Ortadoğu'da barış sürecinin temelleri 1993 yılında imzalanan Oslo Barış Anlaşması'yla atılmıştı. Şimdi bu anlaşma tarihe karışmak üzere. İki liderin, İsrail Başbakanı Rabin ve Filistin lideri Arafat'ın tarihi el sıkışmasının üzerinden 10 yıl geçti. Washington'da 13 Eylül 1993'te imzalanan ilk Oslo Anlaşması Amerikan Başkanı Bill Clinton'un himayesinde gerçekleşmiş, Rabin ve Arafat Eriha ve Gazze Şeridi'ndeki Filistinliler için özerklik tanınması konusundaki anlaşmanın altına imza koymuştu. İsrail Başbakanı İzak Rabin'in "Siz Filistinliler'e karşı yeterince savaştık. Artık kan yeter, artık gözyaşları yeter" sözleri hala akıllarda. Oslo Anlaşması'nın ilk kademesi böylece umut yolunun başını belirlerken, iki yıl sonra imzalanan Oslo II anlaşmasıyla İsrail'in kademeli olarak Batı Şeria'dan çekilmesi öngörülüyor, bu kez umut filizleri yeşeriyordu. Oslo II anlaşmasından kısa bir süre sonra, 4 Kasım 1994'te İsrail Başbakanı İzak Rabin bir aşırı sağcı bir Yahudi'nin silahlı saldırısı sonucu öldü. Yine de barış süreci bundan çok etkilenmedi, ağır darbe yemedi. Ocak 1996'da Yaser Arafat Filistinli seçmenlerin yüzde 90'ının oyuyla Filistin Başkanı seçilirken, İsrail'de de Rabin'in halefi Şimon Peres seçimleri kaybederek, sert tavrıyla tanınan Benyamin Netanhyahu'ya yer açtı. Arafat düşman ilan edildi Yeni anlaşmalar, yeni kışkırtmalar ve yeni şiddetle geçen yıllardan sonra 2001 yılı, Ariel Şaron'un İsrail Başbakanı seçilmesiyle önemli bir dönemeci oluşturdu. Şaron seçildikten kısa bir süre sonra Yaser Arafat'ı düşman ilan etti, 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra yeni ABD Başkanı George Bush da Arafat'a verdiği desteği geri çekti. Bu dönemde makamı İsrail askerlerince kuşatılan Arafat ise bunun karşılığında Rabin'le üzerinde anlaşmaya vardığı barış sürecinin yıkıldığını ve sona erdiğini açıkladı. Amerika ve İsrail artık Arafat'sız bir barış yeğlediklerini söylerken, aradıkları yeni muhatabı 29 Mart 2003'te başbakan seçtiriyordu. Seçimlerden bir gün sonra, Rusya, Amerika, Avrupa Birliği ve BM'den oluşan Ortadoğu Dörtlüsü yeni barış planını ortaya koydu. Ortadoğu Yol Haritası'na uyulmadı Ancak radikal Filistinli grupların ateşkese uymak istememesi ve uymaması, bu planın da uygulamada yetersiz kaldığını gösterdi. Nitekim Hamas liderlerinden Abdülaziz Rantisi'nin "Direnişimizi hedeflerimize ulaşıncaya dek sürdüreceğiz, inanın bir karış Filistin toprağını bile vermeyeceğiz" sözleri de bu tavrın altını çiziyordu. Şiddet sarmalı son aylarda da yeniden birçok insanın canına mal oldu. İsrail ordusunun saldırılarından sonra Filistinliler'in intihar saldırıları birbirini izledi. 6 Eylül 2003'te ise Filistin Başbakanı Mahmud Abbas, ne Filistinliler'den ne de İsrail'den yeterli desteği görmediği gerekçesiyle istifa ederek, yerini yeni bir Başbakan'a, Ahmet Kurey'e bıraktı. Bu arada İsrail yönetimi kendisine intihar saldırıları düzenleyen radikal dinci Hamas örgütüne yönelik operasyonlarını tüm hızıyla sürdürüyor. İsrail'de ayrıca Filistin lideri Arafat'ın sürgüne gönderilmesi talebi ağır basıyor.