BIST 9.717
DOLAR 32,53
EURO 34,92
ALTIN 2.437,91
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

Nihat Zeybekçi İzmir için iddialı konuştu

AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Nihat Zeybekçi, İzmir'in seçim sonuçlarına ilişkin Denizli'den örnek verdi. Denizli'de de seçimi kazanamayacaklarını söylendiğini hatırlatan Zeybekçi, seçim sonunda AK Parti'nin yüzde 51 buçukla seçimi kazandığını kaydetti.

Abone ol

AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Nihat Zeybekçi, İzmir'in en önemli sorununun vatandaşın yaşam kalitesi olduğunu söyledi. İzmir'in gecekondulaşmadan çöp sorununa kadar pek çok sorunu olduğunu belirten Zeybekçi, sorunların ideolojik nedenlerle perdelendiğini ve görülemediğini kaydetti.

AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Nihat Zeybekci, CNN TÜRK'te yayınlanan 40 programında Buket Aydın'ın sorularını cevapladı. İzmir'in sorunlarının ideolojik bir perdeyle örtüldüğünü kaydeden Zeybekçi, şöyle konuştu:

"İzmir'deki en önemli problem vatandaşlarımızın yaşam kalitesi problemidir. Vatandaşlarımızın normal sürelerde trafikte ulaşabildikleri, hava kirliliği, kanalizasyon, katı atık, çöp, spor alanlarıyla ilgili, yeşil alanlarla ilgili, çarpık yapılaşmayla ilgili, gecekondulaşmayla ilgili problem vardır.

"İZMİR'DE BÜYÜK BOŞLUK VAR"

İzmir'de her alanda büyük bir boşluk var. Ulaşımda, trafikte, otoparkta, yeşil alanda, spor alanlarında, arıtmada, kanalizasyonda, körfezde, kültürde, turizmde, sanayide, bilim teknolojide büyük boşluklar var.

Bir belediye başkanı olarak da İzmir gibi hemen hemen hiçbir şeyin olmadığı, tabii var. Olanlardan Allah razı olsun, yapanlara da teşekkür etmek lazım. Ama o kadar çok boşluk alan var ki. İzmir patinaj yapmış hatta 21. yüzyılın dünyasında o muasır medeniyetler yarışında geri kalmış.

İZMİR'İN EN ÖNEMLİ SORUNU: TRAFİK

Yüzyılın Türkiye'si, dünyası ve 21. yüzyıla hazırlanan o muasır medeniyet yolculuğunda şehirler yarışındaki İzmir'e hiç yakışmayan problemler var. Bir katı atık. İki atık suyla ilgili. Üç hava kirliliğiyle ilgili. Dört trafikle ilgili. Katı atık sorunu İzmir'e yakışmıyor. 4 buçuk milyon bir şehrin katı atığını modern depolama yerine vahşi şekilde tabiata, dağlara, derelere atan bir şehir var. Bunu kimseyi suçlamak için söylemiyorum. Bunu bir realite, resim olarak görüyorum. Bu artık Türkiye'de gerilerde kalması gereken bir problem.

İZMİR'İN SORUNLARINA 150 TEKİL PROJE

İzmirle ilgili projerimizi bir lansmanla 10 başlık altında sunduk. 10 başlık altında 150 tane tekil projelerimiz var. Şehrimizde maalesef yeşil alanla ilgili çok büyük sıkıntı var. Şehrimizde insanlar 'Hadi gidelim.' dediklerinde sadece Kordon, Balçova, Karşıyaka'daki Bostanlı sahilleri var. İnsanlarımıza 5 yıl içerisinde şuandaki yeşil alanları 10 katına çıkararak, şehrin muhtelif yerlerinde İzmir bahçeleriyle, Millet bahçeleriyle, gerek sporlarını yapabildikleri, gerek vakit geçirebildikleri, çocuklarını rahat olarak gezdirebildikleri milyon metrekarelik yeşil alanlar yapacağız. 

AK PARTİ İZMİR'İ KAZANABİLİR Mİ?

Ben zoru seven bir insanım. O anlamda kimsenin şüphesi olmasın. 2004 seçimlerinde biz 3 Mart'ta seçim kampanyasına başladığımızda anketler yüzde 26.4 AK Parti'yi, yüzden 39 da CHP'nin adayını gösteriyordu. 24 gün sonra 28 Mart akşamı biz Denizli'de yüzde 51 buçukla seçimi bitirdik. Ben İzmir'de Nihat Zeybekci'nin ağzına bir parmak bal çalındığını değil, hakikaten çok büyük bir fırsat konulduğunu düşünüyorum. İzmir'de sloganımız şöyle; 'Oyunuzu siyasi partilere değil, oyunuzu ideolojik mazeretlere değil, oyunuzu İzmir'in zamanını çalmakla ilgili ideolojik örtülere değil, oyunuzu İzmir'e verin diyorum. Oyunuzu kendinize verin. Oyunuzu çocuklarınızın geleceğine verin. Onun için İzmir, 31 Mart seçimlerinde oyunu İzmir'e verecektir. Oyunu İzmir'in projelerine verecektir. Oyunu İzmir'e samimi bir şekilde yaklaşan, İzmir'in sorunlarını çözüme götürecek olan samimiyete ve tecrübeye oy verecektir. '31 Mart akşamı o zeybek Konak Meydanı'nda oynanacak' diyoruz. 31 Mart akşamı inşallah Türkiye'de herkes İzmir'i konuşacak.

İÇKİ VE ŞARAP TARTIŞMASI

Ben bugüne kadar böyle bir soru ile karşılaşmadım. İzmir, Denizli veya geldiğim her yerde geçmişimde böyle bir şey de yok. Denizli'nin her yerinde içki de verebilen restoranlar vardır. Bunun birçoğunun ruhsatında da imzamız vardır. Ama İzmir'de şarap üretiminin desteklenmesi ile ilgili bu bir ekonomidir, bu bir üründür, bir sanayidir, bir ticarettir, bu bir ekonomidir. Sonuçta ben dini kimliği, kişiliği olan bir müftü değilim. Diyanet İşleri Başkanı değilim. Orası beni hiç ilgilendirmez. Fetva verecek de değilim. Ama bu bir tarımsal üretim, incir ve zeytinimiz neyse, pamuğumuz neyse, üzümümüz de bizim işçimizin alın teridir, işçimizin emeğidir, çiftçimizin emeğidir. Ülkemizin de en önemli katma değerlerinden, katma değer yaratabileceğimiz fırsatlarından birisidir. Türkiye şaraplarında da yıllarca binlerce yıldan beri markadır zaten. Bizim üzüm üretimini de desteklememiz, bağcılığı desteklememiz, üzüm, bağcılık, hatta pekmez artı şarabı gibi tüm üretimlerde destekçi olmamız son derece normaldir. Yerel yönetim olarak da bunların marka olması, ihracata dönüşmesi ve dünya pazarlarına çıkması da bizim en önemli destek alanlarımızdan olmalı. Diğer taraftan da şöyle ki Ekonomi Bakanlığı dönemimde de bunu yaptım. Türkiye'deki yerli şarap üretimi, rakı ve şarap üreticilerinin haksız rekabetten korunması ile ilgili, onlara daha geniş bir alan yaratmak, korumak ve gelişmelerini sağlamak amacıyla da ithalatına da en yüksek vergileri koymuş olan birisiyim. İthalatına, yerli üretimini korumak için. Bunun için bizim herhangi bir sorunumuz yok, problemimiz yok. İzmir'de de kimsenin böyle bir algısı veya korkusu da yok."