BIST 8.718
DOLAR 32,33
EURO 35,19
ALTIN 2.245,63
HABER /  GÜNCEL

Nagehan Alçı isyan etti! Erdoğan’a da Türk mahkemeleri ceza vermeli

Habertürk gazetesi yazarı Nagehan Alçı ve eşi Rasim Ozan Kütahyalı'ya Diyarbakır Cezaevi'nde işkence yapıldığını söyledikleri gerekçesiyle 105 gün hapis cezası verildi. Alçı, bugün kaleme aldığı 'İşkenceye dair utanç verici bir karar' başlıklı yazısında HSK ve Anayasa Mahkemesi'ne çağrıda bulundu. Nagehan Alçı Cumhurbaşkanı Erdoğan içinse dikkat çeken ifadeler kullandı.

Abone ol

Diyarbakır Cezaevi'nde işkence yapıldığını söyledikleri gerekçesiyle Nagehan Alçı ve Rasim Ozan Kütahyalı hapis cezası aldı.

Alçı'nın aktardığına göre, "1980-83 yılları arasında Esat Oktay Yıldıran yönetiminde işkenceler yapıldığı ve bu işkencelerin terör örgütü PKK'nın bölgede güçlenmesinin nedenlerinden biri olduğunu" söyledikleri gerekçesiyle hapis cezası verildi.

Nagehan Alçı, olayı aktarırken "Birkaç mitinginde Esat Oktay’ın adını anarak “işkenceci” diyen ve Diyarbakır Cezaevi’ni müze yapacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da Türk mahkemeleri ceza vermeli." dedi. Alçı'nın bugünkü yazısı şöyle:

Mehter marşı ve biz Türklerin gidişatıyla ilgili sıklıkla yapılan bir espri vardır. Türkiye olarak gerçekten de mehter marşındaki gibi hep bir adım ileri, iki adım geri gidiyoruz...

Bu devlet, bir yandan Kürt yurttaşlarımıza ağır ve iğrenç işkenceler yapılan Diyarbakır Cezaevi gerçeğini resmen kabul etmiş, o cezaevini müze yapmayı düşünen ve bu işkencelerden ötürü özür dilemiş bir devlet. Öte yandan Türk yargısında, insanlara her gün pislik yedirilen ve idrar içirilen Diyarbakır Cezaevi’nde yapılanları yok sayan ve işkencecileri kollayan bakış açısı da mevcudiyetini koruyor. Hâlâ Diyarbakır işkencelerinin “devlet menfaatleri” için yapıldığını düşünerek işkenceyi meşru gören bir düşünce var devletin içinde.

DİYARBAKIR CEZAEVİNDE İŞKENCE YAPILDI DEDİK DİYE...Örnek mi istiyorsunuz? Hem kendimin ve eşimin hem de bize tamamen zıt bir siyasal görüşe sahip Ümit Zileli’nin yargılandığı “Diyarbakır Cezaevi Davası”na ilişkin verilen kararı aktaracağım size bugün. Biz üçümüz de aynı televizyon kanalında farklı programlarda 1980-83 arası Diyarbakır Cezaevi’nde yüzlerce mahkûmun ortak tanıklığıyla Esat Oktay Yıldıran yönetiminde insanlık onuruna aykırı, korkunç işkenceler yapıldığını ve PKK terör örgütünün o bölgede bu kadar güçlenmesinin en önemli sebeplerinden birinin bu olduğunu söyledik.

105 GÜN HAPİS CEZASI ALDIK: Aslında söylediklerimiz Amerika’nın keşfi de değil. AK Parti’den CHP’ye kadar tüm siyasi partilerden insanların ortak tespiti. Ancak böyle dedik diye, hem ben, hem Rasim Ozan, hem de Ümit Zileli bu sözlerimiz yüzünden 105 gün hapis cezası aldık. İzmir 2. Asliye Ceza Hâkimi Sabri Usta üçümüze birden “Esat Oktay Yıldıran’ın anısına hakaret” gerekçesiyle bu cezayı verebildi!

2 ÖVÜNÇ MADALYASI VARMIŞ: Evet yanlış okumadınız sevgili okurlar... “Diyarbakır Cezaevi’nde işkence yapıldı ve Esat Oktay Yıldıran da bir işkencecidir” dediğimiz için yani yüzlerce insanın tanık olduğu bir hakikati söylediğimiz için 105 gün hapis cezası aldık. Belki size inanılmaz geliyor ama burası Türkiye ve bu ülkede bu da yaşandı...

ESAT OKTAY'A İŞKENCECİ DEMEK YARGISIZ İNFAZMIŞ: Hâkim Sabri Usta’nın gerekçeli kararına göre Diyarbakır Cezaevi’nde 1980-82 arası işkence yapıldığı kanıtlanamamış bir olaymış. Bu sebeple hiç kimse “Diyarbakır Cezaevi’nde işkence yaşandı” diyemezmiş ve Esat Oktay Yıldıran’a da “işkenceci” demek yargısız infazmış. Üstelik Esat Oktay Yıldıran, “Cumhurbaşkanlığı övünç madalyası” ve “TSK övünç madalyası” almış bir subaymış.

BEN MAHKEME KARARIYLA ÖĞRENDİM: Ben de bunu bu mahkeme kararıyla öğrendim. Ne diyebilirim? Devletin içindeki “İttihatçı genetik”i unutan hepimize güzel bir hatırlatma oldu. Yani 1980-82 arası Diyarbakır Cezaevi’ndeki “üstün hizmet”lerinden ötürü utanç değil devlet övünç madalyaları alan Esat Oktay gibi bir “yüce insan”a biz gazetecilerin “işkenceci” demesi ne haddimize!!

KÜRT YURTTAŞLARIMIZA DA İFTİRA DAVASI MI AÇACAKSINIZ: Bence bu da yetmez! Sayın mahkemelerimiz bu işkenceleri yaşamış yüzlerce Kürt yurttaşımıza da “iftira” davası açmalı. Diyarbakır’a mahkeme kararıyla “Esat Oktay Yıldıran meydanı” inşa edilmeli.

O ZAMAN ERDOĞAN'A DA CEZA VERİLMELİ: Kürt yurttaşlarımız yaşadıkları işkenceleri anlatarak “Esat Oktay’ın anısına hakaret ve iftira” suçu işlediler. Hatta birkaç mitinginde Esat Oktay’ın adını anarak “işkenceci” diyen ve Diyarbakır Cezaevi’ni müze yapacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da Türk mahkemeleri ceza vermeli.

FIRSAT BULSALAR ERDOĞAN'A VERECEKLER AMA...Demek ki bir fırsat olsa, bu “devlet genetiği” Erdoğan’a da “gereken ceza”yı verecek de veremiyorlar bir türlü. Maalesef gülüyoruz ağlanacak halimize sevgili okurlar, ama Türkiye’nin durumu bu. Bu 105 gün hapis cezası adli para cezasına çevrildi ve kesinleşti. Yani böyle adaletsiz bir kararın temyizi için gidecek bir yer de yok. Sadece Anayasa Mahkemesi’ne gidilebilir. Bizler de bunu yapacağız. Ümit Zileli’nin avukatı Murat Ergün’e de aynısını yapmasını tavsiye ediyorum.

HSK BAŞKANI VE ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANI’NA SESLENİYORUM: Bu karar bizler açısından gurur nişanesidir ama yargımız için maalesef utanç verici. Buradan hem Adalet Bakanı Sayın Abdulhamit Gül’e, hem de adil hukukçu kimliğine her zaman güvendiğim iki insan HSK Başkanı Mehmet Yılmaz’a ve Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’a sesleniyorum: Bu ülkede yaşayan 20 milyona yakın Kürt yurttaşımızın tamamının en duyarlı olduğu konu “Diyarbakır Cezaevi” olgusudur ve bu tür kararlar Kürt kardeşlerimizi yargıdan ve devletten soğutmak dışında hiçbir işe yaramaz.

BÖYLE ÇİFTE STANDARTLI BÖYLE ADALETSİZ YARGI DÜZENİ OLUR MU: Kesinleşmiş mahkeme kararı olmadığı için “Diyarbakır Cezaevi’nde işkence olduğu kanıtlanamaz” deniyorsa 15 Temmuz askeri darbe girişiminin lideri Fethullah Gülen ile ilgili de kesinleşmiş mahkeme kararı henüz yok. O zaman Gülen’e “terörist” diyenler de mahkûm edilebilir. Böyle çifte standartlı, böyle adaletsiz yargı düzeni olur mu?