BIST 10.219
DOLAR 32,21
EURO 34,86
ALTIN 2.444,47

Müzik kurumlarında “idarecilik” sorunu ve Prof.Dr. Onuralp Yücel’in mesajı..

İdarecilik; söylenilenlerin uygulanması için en güzel platformdur.

TERÖRÜ LANETLİYORUZ: Atatürk Havalimanı'nda meydana gelen; amaçsız, vicdansız, ahlaksız, sonu olmayan, kirli terör saldırısı, ülkemizi yine yasa boğdu.  Her türlü terörü bir kez daha lanetlerken; yaralılarımıza şifa, hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum. Bu arada, dünyadan destek ve teröre lanet mesajları gelirken Mecliste’ki konuşmaları doğru bulmuyor, bombaların patladığı anda  attığı tweet ve söylemler nenediyle İstanbul MV. Mehmet Metiner’i, İstanbul MV Onursal Adıgüzel'i,İzmir MV  K.Ali Sürekli’yi, Yiğit Bulut’u kınıyoruz.

 “Söz uçar, yazı kalır”; çok genel ve hepimizin kullandığı bir deyim ve  anlamı büyük...Ancak; sürekli konuşursak, sürekli yazarsak bunlardan kim üzerine görev edinecek? ve uygulamayı kim yapacak? (Çünkü, idarecilerimiz raporlardaki konuları bile, yazılı olduğu halde kendi üzerlerine almıyorlar ve  her eleştiriyi yıkıcı görüyorlar) (http://www.inter/herkes-basarili-ise-muzik-alani-sorunlari-nicin-cozulmuyor-1574807y.htm)

Elbette ; vizyoner, projeci, katılımcı, paylaşımcı olanlar...

Müzik alanımızda yıllardır eskimeyen ve doğru çıkan bir görüşüm var; “Orkestra şeflerinin, virtuozların, sürekli konser verenlerin/program peşinde koşanların, koro yönetmenlerinin, büyük bestecilerin”, Bakanlık’ta veya konservatuarlarda, idareci/müdür/genel müdür v.b. olmaları ile, o kurumlar yerinde saymakta, taraf olunmakta ve bölünmelere/şikayetlere sebep olunmaktadır. Çünkü, bu görevler; hissiyatın karıştırılmayacağı, çalışanla çalışmayanın ayırt edileceği,  memur mesaisi gibi görev başında olunması  gereken, özel görevlerdir.

Ben, idareciliğin, bir irade ve proje işi olduğuna; makam, para, araç, lojman v.b. için yapılmayacağına inananlardanım...

Ayrıca; bu görevler “daha üst makamlara gelmek için”  kullanılmamalıdır.

Her Prof. un iyi idareci olamayacağı gibi, her sanatçı da iyi idareci olamaz!...

Bunları İTÜ’de  ve İTÜ TMDK’da yaşadık ve gördük…

İdarecilik; “ayrı meziyetleri/sorumluluğu  gerektiren” ve “yetenek isteyen” bir görevdir.  Bu konuda daha önceki yazılarıma bakabilirsiniz.

Neden bu konuya girdim anlatayım;

Sn. Prof. Y.Tura’dan “Müzikte metodoloji ve müzikle iletişim uluslar arası sempozyumu”nda, bir bildiri sahibi tarafından,  alıntı/dipnot olarak verilince tarihe bir not düşmek istedim.

Alıntı şöyle;

“Geleneksel çalgılar, standartları saptanmadan, standart üretimlere geçilmeden,eğitim süreleri bilimsel ölçütlerle belirlenmeden, metodsuz, müfredatsız öğretilmeye başlanmıştır.Neyin, nerede, nasıl ve ne kadar öğretileceği konularında ciddi araştırmalar yapılmamış, eğitim planları gereksiz yüklemelerle doldurulmuştur.” (Y.Tura, Türk Mûsıkîsinin Meseleleri, 1998, sf.67)

Zaten bu yazılanlar, bir türlü gerçekleştirilemeyen TMDK’nın kuruluş amaçları ile de örtüşmektedir. (http://www.inter/37-yilinda-itu-turk-musikisi-devlet-konservatuari-1223868y.htm)

1996/1998 döneminde, TMDK’da eğitimden sorumlu müdür yardımcısı olarak görev yapıyordum. Bu dönem rektörün de desteği ile rektörlükle ilişkilerin iyi olduğu ve bir çok yeni işin başarıldığı bir dönemdi. Ama, 2007 Aralığı’nda son  ünvanlar -eksikte olsa-  verilmiş ve sanatçılık ünvanlara yenik düşmüştü.

Değerli hocam Sn. Y.Tura, Türk müziği konusunda sürekli eleştiriler yapıyor, TMDK’da  Müzikoloji  Bölümü’nün temellerini atıyordu. Birde kitabı vardı; “Türk Mûsıkîsinin  Meseleleri” adı ile.

Sn.Tura, bizden sonra müdür olarak atandı ve üç sene görev yaptı. Elbette beklenen, eleştirdiği konuların gerçekleşmesi ya da çözümü için çalışmalar yapması/adımlar atmasıydı. Ama, nedense kadrosu ile birlikte güncel olayları yürütmeyi v.b. tercih etti.

Örneğin, öğrenciler bize sorunlarını anlatıyorlardı ki, yönetmelikler konusunda az çok  bilgi sahibi olan kişi olarak, ben de mümkün olduğu kadar öğrencileri yönlendiriyor, sakın “Göktan Hoca söyledi” demeyin diye tembih ediyordum. (Görev alan arkadaşlarım, yönetmelikleri öğreneceklerine, sürekli rahatsızlık duymuşlardır.) Bir ara beni çağırmış; “okulda neden öğrencileri ayaklandırıyorsun?” demişti. Ben de; “hayırdır hocam, bir yürüyüş mü var, ayaklanma mı var, nerden çıktı bu söylem, teessüf  ederim.” demiştim. Bunun üzerine yumuşamış, bayan yardımcısının, bir öğrencinin benim adımı söylemesi ile kendisine geldiğini ve öğrencileri yanlış yönlendiriyor v.b. diyerek şikayet ettiğini söylemişti. Sonra iş tatlıya bağlanmıştı, çünkü hocanın kini/inadı yoktu, ama kolay fikir değiştirirdi…(Bu konuda müdür atandığı 3 gün içinde şahsıma yaptığı gel-gitleri görmüş ve daha sonra  teklif ettiği hiçbir görevi kabul etmemiştim.)

Tabii, üç yıl çabuk geçti…

 Ve üç yıl sonunda;

“Geleneksel çalgıların, standartları saptanamadı,

Standart üretimlere geçilemedi,

Eğitim süreleri bilimsel ölçütlerle belirlenemedi,

Metotsuz, müfredatsız öğretilmeye devam edildi,

Neyin, nerede, nasıl ve ne kadar öğretileceği konularında ciddi araştırmalar yapılmadı, Eğitim planları gereksiz yüklemelerle doldurulmaya devam etti”

Yani elde var sıfır…

TMDK’da; 2001-2016 arası,  4 yönetim değişti..

Hepsi de başarılıyım dedi!...

Peki,

Bunlar yapıldı mı?

Yorum yapmıyorum!...

Çünkü;

Temmuz 2016, rektörlük  seçim dönemi. Sn.rektör veya rektör adaylarının araştırıp, değerlendirip, çözüm üretecekleri bir durum söz konusu…

Bana, TMDK ile  ilgili açıklama gönderen rektör adaylarının görüşlerine yer vererek, eşit davrandım…(Zaman var,  yine gönderirlerse seve seve yayınlarım)

Çünkü, TMDK, İTÜ’nün doğal bir parçası olmalı..

Çünkü, TMDK, İstanbul’un, Türk müziğinin  ve ülkemizin göz bebeği olmalı..

Çünkü, TMDK kuruluş amaçları, uygulanırsa buna değer!...

Karar, yönetmeye talip olanların…

Ve, yönetime gelenlerin…

Merakla bekliyoruz…

Ve,

Bu dönem, Şems-i Tebrizi’ye kulak veriyorum; “Eğer susarsan, konuşman daha aydınlık olur. Çünkü sükunette hem sessizliğin ışığı, hem de konuşmanın faydası gizlidir"  

İTÜ REKTÖR ADAYI SN.YÜCEL’ DEN MESAJ VAR

2016-2020 Dönemi İTÜ Rektör Adaylarından, Prof. Dr. Onuralp Yücel, İTÜ akademisyenlerine; "İTÜ’yü ön plana alan, İTÜ’nün; kuvvetli, hızlı, enerjik ve verimli disiplinler oluşturarak lider olması gerektiğini pekiştiren, toparlayıcı, paylaşımcı, diğer adayları  ötekileştirmeyen, içeriği dolu, ortak sorunları belirleyen, inançlı" bir yazı göndermiş.  İTÜ TMDK mensubu olarak, yararlı gördük ve  duyurmak istedik;

“Değerli Çalışma Arkadaşlarım, 

Hepinizin yaşadığı gibi 2016 bahar yarıyılı sonuna lisans dönem sonu sınavları, yüksek lisans tez savunmaları, tasarım proje sunum sınavları, ABET hazırlıkları, proje çalışmaları ve endüstriyel işbirlikleri gibi yoğun iş yükümüzü sürdürerek ulaşmış bulunmaktayız. Bu rutin çalışma tempomuzu renklendiren dört senede bir tekrarladığımız rektörlük seçimlerinin yaklaşması da üniversitemizde farklı bir heyecan yaratmaktadır. Adayların birçoğu büyük emek ve vakit harcayarak hazırladıkları çalışmaları sizlere aktarmayı sürdürüyorlar.

Ortak hedef ve hayallerimizin;

İstanbul Teknik Üniversitesinin; ülke, bölge ve dünya çapında bilimsel ve teknolojik gelişimin öncüleri arasında yer alarak ülkemizi “muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarma” ülküsü etrafında birleşmek,

Üniversitemiz için uygulanması gereken; yeni politikaları, yeni süreçleri, yeni örgütlenme biçimlerini akademik platformlarımızda demokratik şekilde tartışarak üreteceğimiz fikirleri uygulayabilecek teşkilatlanmayı sağlamak,

Bu sayede üniversite içi problemlerimizi çözme potansiyelimizi ispatlayarak; kent, ülke ve dünya problemlerinin çözümü üzerinde söz sahibi olacak lider konuma gelmek,

Milletimizin geleceği olan ve bizlere emanet edilen varlık sebebimiz evlatlarımıza, mesleki donanımlarının çağın gerektirdiği en üst seviyede verilmesini sağlamak,  en mutlu günlerinden biri olan mezuniyet törenlerinin bir bayram, bir şenlik halinde kutlanması için şartları oluşturmak,

Çok hızlı gelişen dünya bilim ve teknolojisine rekabetçi olarak yaklaşabilmek için; kuvvetli, hızlı, enerjik ve verimli disiplinler oluşturarak, ulusal ve uluslararası platformlarda disiplinler arası işbirliklerine bütüncül bir yaklaşımla dahil olmak olduğu açıktır.

Bu ideallerin uygulanabilmesi için; sağduyulu, güvenilir ve güçlü bir iradeye ve bununla işbirliği içinde olacak bir camiaya ihtiyacımız vardır. Yeni dönemde bu iradeyi sizin oylarınız belirleyecektir. Oylarımızın İstanbul Teknik Üniversitesi, ülke ve dünya bilim ve teknolojisine katkı yapacak, yönetim anlayışında adalet, saygı ve atılım kavramlarından ödün vermeyecek yöneticiyi belirleyecek ve taçlandıracak olması geleceğimiz açısından çok önemlidir.

Bilim insanının sorgulayıcı kimliği gereği, adayların bugüne kadar ürettiklerini dikkatlice inceliyeceğinize ve irdeliyeceğinize güvenim tamdır. Tercihinizi; adayları en iyi tanıyan çalışma grupları, birim, bölüm ve fakültelerinden referans alarak kimin neyi nasıl başarabileceği, neyi yapıp neyi yapmayacağı konularında fikir sahibi olarak belirlemenizin, önümüzdeki dönemin başarı anahtarı olacağına gönülden inanmaktayım.

Değerli Arkadaşlarım,

1979 yılından beri öğrenmeyi, 1992 yılından beri öğretmeyi öğrendiğim tarihi kurumumuzun çatısı altında çalışmalarımızı sürdürürken, sahip olduğumuz öz güvenden taviz vermeden, pozitif tüm hareketlerin yanında olarak, İTÜ’ nün yönetim anlayışını da bir ekol haline getirebilecek kalite ve güce sahip olduğumuza inancım  tamdır.

İTÜ mezunlarının kendi dallarında dünyanın her yerinde en çok aranan kimliğe kavuşmasının sağlandığı günleri birlikte yaşayabilmek dileklerimle hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.”

POP MÜZİK’TE  SÖZLER!…

Kalben diye bir kızımız çıkmış…Eline gitarı almış söylüyor…Müzik, hadi neyse, ama sözler bir facia…Sonra söz yazarı diyorlar ya, şairlerimize hakaret…Yapmayın gençler, edebiyatımıza kıymayın, kendinizi zorlamayın, şiir nasıl yazılır  öğrenin, o kadar güzel/anlamlı  şiirler var ki…Şu sözlere bakınız;

Her yerde saç var, yerlerde saçlar
Kimin bu saçlar
Bilemiyorum
Uyandığımda, yabancılarla
Ee kendi evimden de gidemiyorum

Sandım sen varsın
Yok öyle değil
Özür dilerim diyemiyorum

Ben olsam almam beni
Adamdan saymam beni
Uzun uzun soymam beni
Deli miyim

Ben olsam bakmam bana
Bi' çorba bile yapmam bana
Tüm bunları sen öğrettin bana
Sevgilim