BIST 10.648
DOLAR 32,24
EURO 34,97
ALTIN 2.432,90
HABER /  GÜNCEL

Mutlu'dan Altaylı'ya ciddi itham

Vatan yazarı Mustafa Mutlu, bugünkü yazısında Fatih Altaylı'yı yazdı. Altaylı'ya ciddi ithamlarda bulunan Mutlu, yazarın maaşına ortak olması gerektiğini söylüyor.

Abone ol

Vatan yazarı Mustafa Mutlu, bugünkü yazısında Fatih Altaylı'nın kendi yazılarını aldığını ve 'kendi fikriymiş' gibi yeniden yazdığı iddiasında bulunuyor. İşte Mutlu'nun yazısı:

Mustafa MUTLU
www.vatanim.com.tr


Suçu böyle mi önleyeceğiz?

Geçtiğimiz yıl 24 Ekim'de Trabzon'daki McDonald's'ın karşısında bir bomba patlamıştı. O sırada McDonald's'da doğum günü partisi vardı. Çoğu lise öğrencisi 6 genç yaralanmıştı.

Polisin işi sıkı tutmasıyla yakalanan 23 yaşındaki Yasin Hayal adlı eylemci ilk ifadesinde, bombayı Irak'a müdahale eden ABD'lileri cezalandırmak amacıyla koyduğunu itiraf etmişti.

Sağlık muayenesine götürülürken de fotoğrafını çeken meslektaşlarımıza, "Kâfirlere ölüm. Ben alt tarafı üç yıl yatar çıkarım. Rus Konsolosluğu'nu ve HSBC'yi de bombalayacağım" demişti...

Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davaya dün devam edildi ve sanık Yasin Hayal, yargılandığı suçun niteliği ve tutuklu kaldığı süre dikkate alınarak tahliye edildi.

Yani mahkemeden çıkan karar, "Üç yıl yatar çıkarım" diyen sanığı bile yanılttı.

Patlayıcı madde imal eden, ürettiği bombayı halkın topluca bulunduğu yerde patlatan, sonuçta da 6 gencin yaralanmasına neden olan, üstelik suçunu kabul eden sanık, sadece on buçuk ay kaldığı cezaevinden dün çıktı...

İnsanın aklına ister istemez, "Ya dediğini yaparsa ve Rus Konsolosluğu'nu, HSBC'yi de bombalarsa?" sorusu geliyor...

Polis yakaladı, mahkeme yargıladı, sanık serbest!

Demek ki yasalarımızda bir sorun var!

Ne dersiniz Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek?

Altaylı'nın maaşının yarısı benim hakkım!

Sabah Gazetesi'nin "Doğru Adam"ı Fatih Altaylı biraderim, Hürriyet Gazetesi'nde çalışırken yakalandığı "kötü bir alışkanlığı" yeni gazetesinde de sürdürmeye başladı...

Benim bir ya da iki gün önce yayınlanmış yazımı alıyor, "kendi dahiyane fikri"ymiş gibi sütunlarına taşıyor...

Oh ne güzel...

Her fırsatta "emeğe saygı" duyduğunu söyleyen, bilimsel eserleri çalanlara (intihal) karşı mangalda kül bırakmayan bu biraderim, benim yazılarımı isim bile vermeden iki takla attırarak kullanmakta hiçbir sakınca görmüyor, Sonra da "En cesur, en dürüst yazar benim" diye ortalarda salınıyor.

Fatih biraderim...

Günlük olaylar karşısında benzer yazılar yazmamızı anlayabilirim... (Dünkü TÜPRAŞ ihalesi yazılarımız gibi...)

Ama benim iki gün önce yayınlanmış yazılarımla günü kurtarmana gerek yok... Yazacak konu bulamıyorsan, yabancı değiliz, aç bir telefon, "Bin vuruşluk bir yazıya ihtiyacım var" de; göndermezsem namerdim!

Sevgili okurlar... Lütfen aşağıdaki yazıları karşılaştırın ve kararı kendiniz verin:

İşte benim, 11 Eylül 2005 tarihli yazım:

Jet boşanma!

Babamın arkadaşı rahmetli Osman Amca 20 yıl evlilikten sonra, bir başka kadına aşık olmuş. Karısı Hacer Teyze de bunu öğrenince Osman Amca'yı kapının önüne koymuş...

Osman Amca'nın canına minnet, doğru avukata koşmuş ve boşanma davası açmış. Ama Hacer Teyze'nin inadı inat, "Sana dünyayı zindan edeceğim herif" demiş bir kez!

Boşanma davası 1956'da açılmış; ama Osman Amca 1988'de öldüğünde hâlâ boşanamamıştı.

Mirası da Hacer Teyze'ye kaldı...

Aile dostumuz olan bir başka çift daha var. Severek evlendiler ama geçinemediler.

Sonunda anlaşmalı boşanmak için 2003 yılında Kadıköy Adliyesi'ne başvurdular. Bugüne kadar 8 kez duruşmaya gittiler, hakime yalvardılar, şiddetli geçimsizliğe onlarca tanık gösterdiler; hatta hakimin önünde kavga bile ettiler ama nafile...

Hakim nuh diyor, peygamber demiyor...

Bunları her defasında, "Ortada çocuğunuz var, bir kez daha düşünün" diye geri gönderiyor!

Hülya Avşar'la Kaya Çilingiroğlu'nun perşembe günü karar verip, cuma günü boşandıklarını duyunca aklıma geldi bunlar...

Hani, "mahkemelerin iş yükü çok fazla"ydı?

Demek ki istenince davanın açılmasından bir gün sonrasına bile duruşma tarihi verilebiliyor, dilekçeler okunabiliyor, varsa tanıklar dinlenebiliyormuş.

Yeter ki şan, şöhret sahibi ol!

Osman Amca'nın ruhu şad olsun...

Ve Fatih biraderimin dünkü yazısı:

Bir günde nasıl boşanılır?

Bir arkadaşım bir süredir boşanmaya çalışıyordu.

Geçenlerde rastladım, "Boşandın mı" diye sordum.

"Nerede. Mahkemeden zor bela kasıma tarih aldık" dedi.

Genelde de durum bu. Her türlü dava için vatandaş aylarca beklemek zorunda kalıyor. Boşanma davaları da bundan payını alıyor.

Durum buyken, Hülya Avşar ve Kaya Çilingiroğlu "Yıldırım" bir boşanma gerçekleştirince şaşırdım. Bugün sünnet yarın deniz gibi. Bugün karar yarın boşanma.

Eğer ortada "Ün ve para" var ise her şey "Olabiliyor."

Sıradan vatandaşa 3 ay sonraya tarih. Medyatik çiftte bir günde boşanma.

Bu işte bir keramet vardır mutlaka. Umarım biri açıklar.