BIST 10.267
DOLAR 32,25
EURO 34,77
ALTIN 2.414,59
HABER /  GÜNCEL

Murat Karayılan'dan şok açıklamalar!

Barış süreci bitiyor mu? Kandil'den gelen son açıklama kafaları karıştırdı. Karayılan, Türkiye'nin 'savaşa hazırlandığını" iddia etti.

Abone ol

İNTERNETHABER (ÖZEL İÇERİK) - Gezi olaylarına odaklandığımız şu günlerde PKK'nın çekilmesi ile başlayan barış süreci çıkmaza mı girdi?

Murat Karayılan'dan gelen açıklama şaşkınlık yarattı. Karayılan'ın iddiasına göre Türkiye 'savaşa hazırlanıyor'.

Son dönemde PKK'nın çekilme hareketi durmuş gibi görünüyor. Hatırlanacağı gibi Öcalan 15 gün izleyeceğiz demişti. O sürenin dolmasına yakın barış sürecinin sekteye uğrayacağına dair sinyaller gelmeye başladı.

PKK'nın bir numaralı ismi Murat Karayılan bugün yaptığı açıklama ile gözlerin yeniden Kandil'e çevrilmesine sebep oldu.

TÜRKİYE SAVAŞA HAZIRLANIYOR

Karayılan'ın iddiasına göre geri çekilme sürecinde "devlet askeri faaliyetleri azaltma yerine daha geniş savaş hazırlıklarına girdi".

Bu durumun Kürt tarafında ciddi kaygılara neden olduğunu söyleyen Karayılan, "Aslında devlet, bu uygulamalarla deyim yerindeyse süreci sabote etmek için elinden ne geliyorsa yapıyor. Savaşa hazırlanıyor. Açık açık görülen budur" diye konuştu.

BU OLMAZSA SÜREÇ TEHLİKEYE GİRER

KCK davaları konusunda bir adım atılmadığını söyleyen Karayılan, “Siyaseti yürütecek olanlar zindanda kalacak, gerilla da geri çekilecek. Peki, ne yapılmak isteniyor? Mademki yeni bir dönem, demokratik çözüm dönemi başlıyorsa ve siyasi çözüm gündemdeyse, o zaman Kürt siyasetinin özgürleşmesi gerekir” diyerek tahliyelerin yaşanmaması durumunda sürecin tehlikeye girebileceğinin sinyallerini verdi.

HİÇBİR ADIM ATILMADI

İşte Karayılan'ın açıklamalarından önemli bölümler;

"Biz 2-3 haftadır kendi içimizde ciddi bir biçimde tartışıyoruz. Çünkü devletin ve hükümetin sürece yaklaşımı bizi oldukça kaygılandırıyor. Bu nedenle uygulamalarla ve mevcut yaklaşımlarla ilgili olarak çeşitli düzeyde tartışmalar yürüttük. Sonra Önder Apo’yla görüşen BDP heyeti de geldi. Onların aktarımları da oldu. Baktık ki Önderliğimiz de, aynen bizim gibi, sürece dair ciddi kaygılar taşıyor. Biz bu aşamada çok kesin ve net bir şey söylemek istemiyoruz, ancak, Kürt sorununun çözümü için Önder Apo’nun çabaları, üstlenmiş olduğu ağır sorumluluk ve bizlerin de birçok zorluğa rağmen yaşadığımız kararlaşma ve pratik uygulama durumuna rağmen, devletin ve hükümetin sorunun çözümüne dönük güven verici, çözümün önünü açan herhangi bir adım atmamış olması çok ciddi bir problem durumundadır."

FIRSAT BİLİP KARAKOL YAPIYORLAR

"Normalde gerilla Kürdistan dağlarından geri çekildiğine göre, karakolların ve taburların azaltılması, en azından var olan şekilde kalması gerekirdi. Ama bakıyoruz “fırsat bu fırsat” denilip habire yeni karakol projeleri pratikleştirilmektedir. Şimdi gerilla, geri çekilme sürecini başlattığına göre en azından yeni askeri üslenme projelerinin geliştirilmemesi gerekmez miydi? Şimdi Şemdinli’de habire yeni karakol ve kalekol yapılmaktadır. Yeni kalekollarla daha hakim tepeler tutulmakta, nerede boşluk varsa doldurulmaya çalışılmaktadır. Bu, neyin nesidir! Biz güçlerimizi çekerken, onlar ardımızı asker doldurmaktadırlar."

AKP KORUCULUĞU KALDIRACAK MI?
AÇIKLAMA BEKLİYORUZ!


"Koruculuk normal uyumlu bir toplumun gelişmesi önünde bir engeldir. Savaşı bitirip yeni bir süreç başlamakta olduğuna göre, barış ve demokratik çözüm süreci gündemde olduğuna göre, koruculuk sisteminin de sona erdirilmesi gerekmektedir. Tabii ki tedbirlerinin de alınması, o insanların da mağdur edilmeden lağvedilmesi gerekmektedir. Bu, şarttır. Bu olmadan Kürdistan’da toplumsal uzlaşma ve normalleşme mümkün değildir. Ama buna rağmen yeni korucu kadroları alınmaktadır. Şimdi biz şunu anlamak istiyoruz: AKP’nin düşüncesi nedir? Bu koruculuğu lağvedecek mi, etmeyecek mi? Bu, savaş nedeniyle oluşturulmuş bir yapıdır. Şimdi savaş sona erdiğine göre bu yapı varlığını sürdürecek midir, sürdürmeyecek midir? Bu konuda açıklama yapılmasını bekliyoruz. "

SÜREKLİ KEŞİF UÇUŞU YAPILIYOR

"Yine, sürekli olarak keşifler yapılmaktadır. Bir ara keşiflerin hafiflediğini belirtebilirim ama şimdi Medya Savunma Alanları dediğimiz Güney bölgelerinde daimi bir şekilde keşif vardır. Bu keşifler neyi amaçlamaktadır? Askerlikte keşif demek, bir eyleme hazırlanmak demektir. O zaman ben de gerilla güçlerine, “siz de gidin devlet ve güvenlik kuvvetlerini keşfedin, eyleme hazırlanın” diyebilirim. Böyle mi diyelim yani? Böyle süreç gelişir mi? Peki böyle gelişmezse devlet niye bunu sürdürmektedir? Keşif yapmak eyleme hazırlık, hava saldırısına hazırlık demektir. Eğer böyle kötü bir niyet yoksa, o zaman bunlar neden yapılıyor? Mesela şimdi diyecekler ki, “sınır hatlarını kontrol ediyoruz.” Tamam da Kandil 150 km. sınırdan uzaktır ama sürekli keşif altındadır. Demek ki sınırla bir ilgisi yoktur. Yürütülen bir faaliyet ve bir proje vardır."

DEVLET SAVAŞA HAZIRLANIYOR

"Aslında devlet, bu uygulamalarla deyim yerindeyse süreci sabote etmek için elinden ne geliyorsa yapıyor. Savaşa hazırlanıyor. Açık açık görülen budur. Bu, bizde ciddi sorunlara yol açıyor. Ciddi kaygılara neden oluyor. Ve görüyorum ki toplumumuz da aynı kaygıları taşıyor. AKP, gerçekten barış istiyorsa ortaya çıksın; koruculuğa ilişkin ne yapmak istiyor, bu kadar özel operasyon birliklerini yerleştirmekle neyi hedefliyor, bunları açıklasın. Bunlar başlı başına ciddi konulardır.

ERDOĞAN 'TERÖRİSTBAŞI' DEMESİN!

Bakınız, Başbakan Gezi olaylarıyla ilgili konuşurken, konuyla ilgili ulusalcıları bile eleştiriyor; “siz nasıl Atatürk’le terörist başının fotoğrafının yan yana olmasını kabul ettiniz” diyor. Halen “terörist başı” diyor, ulusalcı diye tanımladığı kişileri bile bu konuda tavır almadığı için eleştiriyor. Bu ne demek! Eğer sen Kürt sorununu çözeceksen, topluma ve ulusalcılara da kabul ettirmeye çalışman gerekmez mi? Eğer gerçekten o ulusalcı denilen çevreler Önder Apo’yu kabul etmişlerse bu iyi bir şey değil mi?

BİZ YAPTIK SIRA HÜKÜMETTE

Yani biz burada açıkça şunu söylüyoruz: Türk devleti ve hükümeti tarihin bu döneminde Kürt sorununu çözmek istiyorsa ciddi olmalıdır. Adım atmanın günü gelmiştir. Adım atmalıdır. Adım atmazsa tek ayaklı ilerlenemez, tıkanır. Tıkanırsa sorumlusu biz değiliz; adım atmayan ve ikinci ayağı oluşturmayanlar sorumlu olacaktır. Çünkü devletin adım atmaması demek, sürecin tıkanması demektir. Sürecin ilerleyip ilerlememesi tamamen AKP hükümetinin bundan sonraki politikalarına bağlıdır. Eğer devlet ve hükümet üstüne düşen görevlerin gereğini yapmazsa bunda tabii ki AKP hükümeti sorumlu olacaktır. Çünkü biz üzerimize düşenlerin hepsini yaptık. Kimse bize, “siz şunu yapmadınız” diyemez.