BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  GÜNCEL

Münir Özkul'un son hali sağlık durumunu kızı anlattı

Münir Özkul'un sağlık durumu nasıl sorusunu kızı Güner Özkul cevapladı. Güner Özkul, babasının kendi sesine yabancılaştığını belirtti. İşte Münir Özkul'un son hali...

Abone ol

Münir Özkul'un sağlık durumu nasıl? Münir Özkul kaç yaşında?  Münir Özkul'un kızı Güner Özkul, babasının son sağlık durumu hakkında Renkli Sayfalar programına telefonla bağlanarak bilgi verdi.

Münir Özkul'un bitkisel hayatta olmadığını belirten Güner Özkul, babasının ilk başta bilincinin açık olduğunu daha sonra hiç iletişme geçemez hale geldiğini belirtti.

İşte Münir Özkul'un kızı Güner Özkul'un açıklamaları:

"HASTA YAKINLARIYLA EMPATİ KURMAK LAZIM"

Haldun Dormen, Kenan Işık kendisi bilseydi, seçme hakkı olsaydı 'böyle yaşamak ister miydi' diye bir şekilde empati kurmak istiyor olabilir. Haldun Bey'in burada atladığı şey hasta yakınlarıyle empati kurmak. Hasta yakınları, kendi vicdanlarını rahatlatmak için olsun, hastaya olan bağlılıklarından dolayı olsun ellerinden geleni yapmış olmayı isterler. Bu konudaki en ufak bir şüphe onları çok üzer.

Ebeveyn kaybeden eşim dostum ve yakınlarım bana 'onun nefes aldığını bil bu sana yeter. İnan bana giderse çok üzülürsün' diyorlar. Dolayısıyla biz hasta yakınları olarak hiç bir şeyi atlamamış, elimizden geleni yapmış olmak istiyoruz.

"KENDİ SESİNE YABANCILAŞTI"

Babamınki tam olarak bitkisel hayat değil. Bir süreç içinde bu noktaya gelindi. Belki Kenan Işık için geri dönüş olabilir. Tamamen eskisi kadar olmasa bile... Evet beynin bir kısmı harap oluyor bu süreçte. Beynin işlev gören kısımları, göremeyen kısımlarının görevlerini de üstleniyor olabilir. Eğer bir gün bir geri dönüş olursa bunu gözlemleme şansları da olabilir. Çünkü Kenan Işık'ın ki bir süreç içinde gelişmiş bir rahatsızlık değil. Bir kaza sonucu aniden bu duruma düştü. Bu süreçten nasıl dönülür ya da dönülür mü belki zaman gösterir. Ancak babamınki öyle değildi. Babam yatağa bağlandığında bilinci açıktı.Zaman içinde artık daha az fonksiyonel ola ola sonunda bir gün hiç iletişime geçemez oldu.

Gırtlağına solunum için trakestomi yapıldığında oraya ses için bir kanül takıldığında kendi sesine yabancılaştı. Neticede artık 91 yaşında ve yaşlılık da söz konusu. Bu süreci yavaş yavaş biz de izleyeceğiz.

"BABAMIN KULAĞINA FISILDAYIP 'HADİ GİT ARTIK' DİYEMEM"

Stüdyoya geliyorum, dublaj yapıyorum babamı tanıyan, babamla çalışma şansına erişmiş insanlardan 'ya evladım böyle olmasa keşke gitse' diyenler de var. Onların fikirlerine de saygı duyuyorum. Ancak babamın kulağına fısıldayıp 'hadi git artık' diyecek halim de yok.

"İSTER TAKDİR-İ İLAHİ DEYİN, İSTER VAKTİ KERAHAT..."

Bazal metabolizma kusursuz işliyor. Tansiyonunda bir şey yok, böbreğinde bir şey yok, kalbinde bir şey yok... Tamamen yaşlılık bunaması sonucu beyine oksijen gitmemesinden kaynaklı bir demans durumu başladı. Gittikçe de bir ivme kazandı. Buna bağlı olarak sinir sitemi gittikçe yıprandı. Metabolizması çalışan bir adama 'ya artık vaktin doldu' demek bize düşen bir şey değil. İster takdir-i İlahi deyin, ister vakti kerahat deyin... Eğer ki gitmesi gerekiyorsa gider diye düşünüyorum ama biz yaşatmak için elimizden geleni yapmalıyız.

"İNANMAZSAM DAYANMAK ZOR OLUR"

Babamı ziyarete gittiğimde artık çok fazla konuşmuyorum. Çünkü fazla bir reaksiyon alamıyorum. bizi konuşurken dinlediğini düşünüyorum. Geçen hafta sonu kızımla oradaydık, bizimle konuşmaya çalıştı. Seslendi ama çok fazla reaksiyon alamadık. Eskiden gözündeki hareketleri çok fazla takip edebiliyorduk, artık gözünde de katarakt olduğu için bu da zorlaştı. Görüş de azaldı. Çok yakınına giderseniz sizi görebiliyor. bizi duyduğuna inanmak istiyorum, eğer inanmazsam buna dayanmak zor olur.

MÜNİR ÖZKUL KİMDİR?

15 Ağustos 1925, İstanbul doğumlu, Türk tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu.

İstanbul Erkek Lisesi mezunudur. Sanat hayatına henüz lise öğrencisiyken 1940 yılında Bakırköy Halkevi'nde tiyatro ile başladı. Bir süre İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne ve Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü'ne devam etti. 1948'de Ses Tiyatrosu'nda sahnelenen Aşk Köprüsü oyunuyla profesyonel oldu. Daha sonra Muhsin Ertuğrul'un yönetimindeki Küçük Sahne'ye geçti.[1] Bu dönemde John Steinbeck'ten Fareler ve İnsanlar (1951), John Millington Synge'den Babayiğit, George Axelrod'dan Yaz Bekarı (1954), John Patrick'ten Çayhane (1955) gibi oyunlarda oynadı. Daha sonra İstanbul Şehir Tiyatroları'nda (1958-59), Ankara Devlet Tiyatrosu'nda (1959-60) ve Aksaray'daki Bulvar Tiyatrosu'nda arkadaşlarıyla kurduğu kendi topluluğunda (1960-62) çalıştı. 1963-67 arasında çeşitli topluluklarla turnelere çıktı; zaman zaman sahneden uzak kaldığı dönemler oldu. Yer aldığı özel tiyatrolarda Sadri Alışık, Cahit Irgat, Nevin Akkaya ve Şükran Güngör gibi oyuncularla görev aldı.

1978'de yeniden Şehir Tiyatroları'na döndü. 1983-84'te, daha önce kendi topluluğunda (1961) sahneye konan ve büyük ilgi gören, Jean Anouilh'in Generalin Aşkı oyunuyla Dormen Tiyatrosu'nda sahneye çıktı. 1980'lerin ortalarında Ferhan Şensoy'un Ortaoyuncular topluluğuna katıldı, aralarında İstanbul'u Satıyorum'un da yer aldığı dört oyunda rol aldıktan sonra sahnelere veda etti.

Özkul 1968'de Altan Karındaş topluluğunda oynanan Sadık Şendil'in Kanlı Nigar oyunundaki rolüyle İlhan İskender Armağanı'nı kazandı. Gene bu başarısı üzerine İsmail Dümbüllü, Kel Hasan'dan devraldığı 50 yıllık simgesel kavuğu Özkul'a verdi (Özkul bu kavuğu 1989'da Ferhan Şensoy'a devretti.). Daha önce de oynadığı Haldun Taner'in Sersem Kocanın Kurnaz Karısı (1978) oyunundaki rolüyle Avni Dilligil (1978), Ulvi Uraz (1979), İsmet Küntay (1979) ve İsmail Dümbüllü (1980) ödüllerini kazandı.

Özkul 1950'lerden itibaren sinemada da rol almaya başlamıştır. İlk dönem filmlerinden dikkat çekenleri Edi ile Büdü, Balıkçı Güzeli ve Kalbimin Şarkısı'dır. 1965'ten sonra sinemadaki karakter rolleriyle övgü toplayan Özkul, özellikle 1970'li yıllarda, kalabalık kadrolu ve genellikle Ertem Eğilmez'in yönettiği filmlerde önemli roller aldı. En bilinen rollerinden biri onunla özdeşleşen Hababam Sınıfı serisindeki Özel Çamlıca Lisesi'nin tatlı sert müdür yardımcısı Kel Mahmut tiplemesi oldu. Özkul'un kadrosunda yer aldığı bu dönemde çekilen kalabalık kadrolu aile filmlerinden bazıları Mavi Boncuk, Bizim Aile, Aile Şerefi, Gülen Gözler, Neşeli Günler, Gırgıriye ve Görgüsüzler olarak sayılabilir. Bu filmlerin büyük kısmında Adile Naşit'le beraber, Türk sinemasının unutulmaz ikililerinden birini oluşturmuştur. 1980 sonrası ise dönemin akımı olan video için çekilen pek çok filmde rol almıştır.

Kariyeri boyunca 200'den fazla filmde rol alan Özkul, Sev Kardeşim filmindeki oyunuyla 1972 Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Erkek Karakter Oyuncu seçildi. Bizim Aile filmindeki Yaşar Usta rolüyle de 1977 Azerbaycan Film Festivali'nde özel ödül kazandı. Süt Kardeşler filminde yönetmen yardımcılığı da yapmıştır.

Tarık Buğra'nın romanından televizyona aktarılan ve Naşit Özcan'ın yaşamöyküsünden bir kesiti canlandıran İbiş'in Rüyası'nda canlandırdığı İbiş karakteri de unutulmazlar arasındadır. Televizyon dizilerinin yaygınlaştığı dönemde dizi oyunculuğundan uzak dursa da Uzaylı Zekiye, Ana Kuzusu ve Şaban ile Şirin gibi dizilerde rol aldı. Son olarak 2000'li yılların başında, Hamdi Alkan'ın canlandırdığı "Yarmagül" karakterinin dedesini oynadığı Reyting Hamdi televizyon programında kamera karşısına çıktı.

1980'de yapılan bir jübileyle 40. Sanat Yılı, 1996 yılında da Atatürk Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen gecede 55. Sanat Yılı kutlandı. Özkul'a 1998 yılında Kültür Bakanlığı tarafından Devlet Sanatçısı unvanı verildi.

MÜNİR ÖZKUL'UN ÖZEL HAYATI

Özkul dört kez evlendi ve üç çocuğu oldu. İlk eşi Şadan, ikinci eşi Suna Selen, üçüncü eşi "Tophaneli Örümcek" lakaplı Yaşar ve 1986'da evlendiği eşi Umman Özkul'dur. Oyuncu ve sunucu Güner Özkul'un babasıdır. Güner Özkul'a göre babası "evlilikten korkmazdı ama boşanamamaktan korkardı".

Hayatının önemli bir kısmını alkolle savaşarak geçiren Özkul, 1990'lı yılların ortasında alkolü tamamen bıraktı.

Demans hastalığı ile yaşayan Özkul, 2003 yılından bu yana evinden dışarıya çıkmak ve kimseyle görüşmek istememektedir. Hastalığı yüzünden geçmişe dair birçok şeyi hatırlamamakta ve ölen arkadaşlarının yaşadıklarını sanmaktadır.